17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 08 24/1/08 16:06 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Ben Efsaneyim Si ne ma 8 (I am Legend) Francis Lawrence yönetmenliğindeki filmde Will Smith, Salli Richardson, Alice Braga ve Paradox Pollack rol alıyor. Neville, kontrol altına alınamayan bir virüse bağışıklık gösteren bir bilim adamıdır ve New York’ta hayatta kalmış tek insandır. Üç yıl boyunca inancını yitirmeden her gün telsiz mesajı göndererek, başka insanlar bulmaya çalışır. Ama yalnız değildir, salgının mutanta dönüştürdüğü kurbanlar pusuya yatmış bir hata yapmasını beklemektedirler. Neville’i ayakta tutan tek şey bir tedavi bulmaya çalışmaktır. (Tous à l’ouest: Une nouvelle aventure de Lucky Luke) Olivier Jean Marie yönetmenliğindeki animasyon filmin senaryosu Jean François Henry ve Olivier Jean Marie’ye, seslendimesi de Lambert Wilson, Clovis Cornillac, François Morel ile Michael Lonsdale’ye ait. New York, 1855. Red Kit Daltonları bir kez daha yargılanmaları için batıya götürmektedir. Her zamanki gibi, bu dört azılı suçlu kaçarlar ve birçok bankayı soyarlar. Polisler Daltonların arkasındadır ama Joe Dalton parayı Kaliforniya’ya doğru yolculuk eden bir göçmen kervanına saklar. Yalnız kovboy onları izliyor olsa da Daltonlar bir şekilde kervana karışır ve kahkaha dolu yeni maceralar başlamış olur. ? Red Kit: Batıya Hücum (Donkey Xote) Jose Pozo’nun yönettiği Don Kişot’ta karakterleri Okan Bayülgen, Ali Poyrazoğlu, Halil Ergün ile Hümeyra seslendiriyor. Eşek Rucio (Sıpa Hote), Don Kişot’un gerçek hikayesini anlatırken, gerçekte deli olmadığını, aslında çok zeki, tutkulu ve hevesli olduğu düşüncesini savunuyor. Don Kişot’u, yardımcısı Sanço Panço’yu (Kişot’un en yakın dostu ve kasabanın en zengin adamı), Sanço’nun eşeği Hote’yi ve gerçek bir atı, Kişot’un sadık atı Rozinante’yi Ay Şövalyesi ile yüzleşmeye gider. Eğer Kişot düelloyu kazanırsa tek aşkı Dulcinea’nın gerçek kimliğini öğrenecektir. ? Don Kişot ??????????????????????????????????? 160 yıllık bir mitin peşinde Ulak; büyülü bir masal… Ulak, hayli mistik ve fantastik bir masal… Sırlarla dolu, zamansız ve mekânsız… İyilerin ve kötülerin mücadelesini yansıtsa da farklı bir öykü bu, hepimize dair… Günah ve kabahat… Korku ve pişmanlık… Cesaret ve erdem… Umut ve güven… Filmin yaratıcıları, “bazen tek çare bir hikâyeye inanmaktır” diyor… Sözün özü; yaşınız kaç olursa olsun hala masallara inanıyorsanız ve kim ne derse desin büyülü bir dünyaya özlem duyuyorsanız, Ulak’ı kaçırmayın… ALPER Çağan Irmak, “Şaşıfelek Çıkmazı”, “Asmalı Konak” ve “Çemberimde Gül Oya” adlı ses getiren diziler ile TURGUT “Mustafa Hakkında Her Şey” ve “Babam ve Oğlum” (yaklaşık 4 milyon izleyici) gibi iyi filmlerin yönetmeni… Ulak (haberci), Çağan’ın hem senaryosunu yazdığı hem de rejisörlüğünü yüklendiği yeni filminin adı… Ulak, 7’den 70’e herkesin keyif alacağı mistik bir hikâye, bir güzel masal... “Şu filme benzemiş”, “bana filanca yapımı hatırlattı” gibi yorumlar hemen her yönetmenin duymak zorunda kaldığı sayıklamalara örnektir. Ve eleştiri, olur olmaz ahkâm kesmeyi, sadece ben bilirim havasında (ki bu tipler beceri yoksunudur) şişinmeyi gerektirmez. Esinlenme hayatın ta gerçeği… Zaten insanoğlu öğrendiklerini doğaya borçlu değil mi? Bu film, genç ve yetenekli bir yönetmenin düşlerine can vermesinin öyküsüdür. O, çocuk yüreğinin sıcaklığını, içimizdeki şeytanı, korkularına esir olanları, acısını yedeğine alıp yürüyenleri ve büyük bir sabırla yolunu beklediğimiz kahramanları resmediyor. Paylaştıkça yücelenleri, havarileri, erenleri ve sevenleriyle, zamansız ve mekânsız da olsa bu artık bizim öykümüz… Çağan Irmak’ın ürpermemiz koşuluyla anlattığı büyülü masalını, ben sevdim, eminim sizler de seveceksiniz. Onun gelecekte, Türk sinemasına vereceği daha pek çok şey var, şimdiden yolu açık olsun. weeney Todd kimdir? İngiltere’nin ünlü seri katili Karındeşen Jack’le yarışan bu Londralı berberin ardında kökleşmiş gerçekler mi, mit mi, efsane mi var? Bazı kaynaklar onun Fransız devriminde idam sehpasını boylamadan önce aristokratların boğazlarını kestiğini yazar, bazılarıysa daha önceleri 1310’larda bir berberle komşusu pastacının müşterilerini doğradığını sonra da onları lezziz ASLI turtalara dönüştürdüklerini 18. Yüzyıl SELÇUK betimlerler. Londra’sında 160 kişiyi öldüren Todd’u, Thomas Peckett Prest ucuz kanlı öykülerin en popüleri The String of Pearls: A Romance’de (1846) kaleme almıştır. Efsaneye göre Todd, müşterilerinin boğazlarını usturasıyla kesip cesetlerini bodruma atar, suç ortağı dul Bayan Lovett da cesetleri parçalayıp etli turtalarının içine koyar, halk ta bunları satın alırdı. Dramaturg George Didbin Pitt, 1847’de Prest’in öyküsünü The Demon Barber of Fleet Street adlı oyunda sahneleyince berber iyice ünlenir. Bu oyun gerçek yaşamdan kaynaklanan suç öykülerinin popülaritesini arttırır, ucuz dizi romanların satışını etkiler. 1862’de başka bir dramaturg Frederick Hazleton, Sweeney Todd: The Barber of Fleet Street’i sahneler. 1880’lerde yine diziromanlarda ortaya çıkar. 1926’da ilk kez sinemaya uyarlanır, ilk versiyonu 1928, 1936, 1997 tarihli yeniden çevirimleri izler. TV dizileri de (1970, 2006) yapılır. Bothered by a Beard (1948) adlı kısa metrajı, Teeny Todd: The Demon of Queer Street (1950) adlı parodisi bile çekilir. Todd böylece sahneyi hiç terketmez. Romancı, antropolog Peter Haining, Todd’un gerçekten yaşadığını, yayımladığı Mystery and Horrible Murders of Sweeney Todd (1979) ve The Real Story of the Demon Barber of Fleet Street (1993) romanlarında yazmıştır. S DEV KADRO Ödül gediklisi Mustafa Ziya Ülkenciler, Ulak’ın genel sanat yönetmenliğini üstlendi. Filmin görüntü yönetmeni ise Bosnalı Mirsad Herovic… Yunan müzisyen Evantia Reboutsika, Babam ve Oğlum’dan sonra yine mükemmel bir iş çıkarmış. Filmde, her biri harika oynayan 25 çocuk var ki, büyüklerinden dahi rol çalıyorlar. (Çocuk oyuncuların, Ulak’ta havari rolüne soyunan Ümit Çırak’ın kurduğu Çağdaş Sinema Oyunculuk Atölyesi öğrencileri olduğunu belirtelim)… Çetin Tekindor (Zekeriya), Hümeyra (delidolu, meczup muadili Meryem ve iyilik perisi Rabia nine), Yetkin Dikinciler (Adem, kötü adam rolü yakışmış), Şerif Sezer (kızını satan Esma rolünde), Kaya Akkaya (kahvecinin oğlu altın kalpli Ömer), Mahir İpek (Tek gözlü gaddar İkram), Melis Birkan (köyün bahtsız güzeli Emine), Selda Özer (Adem’in zevcesi Bedriye), Feride Çetin (annesi tarafından satılan ağzı dili yok güzel Havva) ise dev oyuncu kadrosunun öne çıkan isimleri… Filmin çekimleri, Ayvalık ve İstanbul’da yapıldı ve 7 haftada tamamlandı. İstanbul Kilyos’taki Kısırkaya’da film için bir köy inşa edildi. Yapımcılığını Avşar Film’in üstlendiği Ulak, dün Türkiye genelinde 150 salonda gösterime girdi. Zekeriya, derviş görünümlü, ermiş gönüllü bir ihtiyar adam… O, eski bir hekim yeni bir dengbej… At sırtında köy köy dolaşıp, diline pelesenk olmuş bir hikâyeyi çocuklara anlatıyor. Bu masuma ve mazluma uzanan katil elleri titreten Ulak İbrahim’in öyküsü… Seyyah Zekeriya, köylülerin verdiği azıkla besleniyor, çocukların sevgisiyle güçlenip yoluna devam ediyor. Cehennemi ateşleri aşan Zekeriya, kayıp ruhlara da şifa dağıtıyor… Masal da olsa, rivayet de olsa hep iyiler hüküm sürecek değil ya, kötülerin köyü ne güne duruyor. Günü geliyor, Zekeriya içini yakan sırlarıyla birlikte bu uğursuz köye adımını atıyor. Köle gibi çalıştırılan çocuklarla, bir elin parmaklarını geçmeyen iyi ama sinik yetişkinler, onu ve öyküsünü bağırlarına basıyorlar. Köy ahalisi ise, kötülüğe kâh susarak kâh içinde yer alarak tapındıklarından Zekeriya ve onun getirdiği değişim rüzgârından hiçte hoşnut kalmıyorlar. Ulak İbrahim’in öyküsünde lanetli adamların yüzü yok, ancak büyüklerinin uyguladığı şiddetten nasiplerini fazlasıyla alan çocuklar, ebeveynlerini bet tiplere çevirmekten çekinmiyorlar. Çivisi çıkan köyde, zalimlerin tahtı da sallanmaya başlamıştır. Yaratanın buyruğunu dinlemeyenler, kitaplarına sırt çevirenler için korkma vakti gelmiştir. Hikâyelerin birbirinin içinden geçtiği noktada, havariler ve hortlaklar çokça fantastik bir dünyanın perdesini indirir ve görünmezi görünür kılarlar. Af dilemenin vakti ise geçmiştir, günahların bedeli cüzam ve evlat acısını yaşamaktır. Zekeriya’nın gizemi de çözülmüştür. (yanıtı bende değil, sinemada) Cesaret, özveri ve iyilerin birlik günü… Köyden ayrılmanın zamanıdır. FİLME 17 YAŞ SINIRI Christopher Bond 1968’de Britanya Kraliyet Tiyatrosu’nda oyunu yeniden sahneler, bu oyundan çok etkilenen besteci, librettocu, Batı Yakasının Hikâyesi, The Cabaret’ nin şarkı sözü yazarı Stephen Sondheim, 1847 tarihli oyuna dayanarak bir müzikal komedi yazar. Oyun tüm ABD’de büyük başarı kazanır. Müzikalin Londra versiyonunu 21 yaşındayken izleyen Tim Burton oyundan çok etkilenir: “Fonda müzik olan bir korku filmi gibiydi. Karanlık, kan, trajedi, kara mizahla coşkunun karışımıydı, içsel bir dramı, gizemli bir psikolojiyi yansıtıyordu.” Broadway’in ünlü müzikal komedisi; iyi, dürüst bir adamın çılgın bir seri katile nasıl dönüştüğünü anlatır. Çürümüş bir yargıç (Alan Rickman) tarafından karısından ve kızından koparılarak 15 yıla hüküm giyen, Avustralya’ya sürgüne gönderilen Benjamin Barker (Johnny Depp) yaşamını mahvetmiş insanlardan öc almak için Londra’ya döner. Sarsıcı olaylar yaşamış, büyük bir haksızlığa uğramış Benjamin, Sweeney Todd kimliğine bürünerek ona tutkun ev sahibesi dul Bayan Lovett’ın (Helena Bonham Carter) turta dükkanının üst katına yerleşir. İçe dönük, çılgınlığın eşiğindeki Sweeney aslında bir kurban, trajik bir sona atanmış bir kişiliktir, dışa dönük, yaşam dolu dul Lovett’sa kurnaz, orta sınıfa atlamak isteyen coşkulu biridir. Lovett’ın kendisine duyduğu aşkı göremeyecek denli öc duygusuyla yüklü, kurbanlarının peşine düşüp sonunda kendini yok eden Todd’un karmaşık, dokunaklı öyküsüyle Alan Parker, Sam Mendes ilgilenirler. Proje sonunda film biçemiyle, anlayışıyla bu gotik ve fantastik dünyaya çok uygun olan Tim Burton’a kalır. On yedi yaşından küçüklere yasak kategorisine alınan filmini garip bir kumar olarak da niteleyen yönetmen “Müzikal ama içinde kan var. Broadway izleyicileri kan, şiddet dolu filmlerden hoşlanmazlar, kanlı, şiddet dolu filmleri sevenler de Broadway’e gitmezler” diyor. Özünde müzikle desteklenen bu korku filmi aynı zamanda güçlü bir karakter draması, yoğun bir kara komedi. Burton kara komedisini sessiz sinemanın melodramlarına, Frankenstein, Kara Kedi gibi eski korku filmlerine, 50 ve 60’ların korku klasikleri Hammer filmlerine bir saygı diye de niteliyor, Alman dışavurumculuğundan, stilize gore’dan, popüler, grafik, gülünç olan Grand Guignol ekolünden, Viktorya dönemi Londra’sının sıradan ucuz korku öykülerinden etkilendiğini belirtiyor. Çok gerçekçi olmamayı yeğlediğini çünkü filminin bir tür masal olduğunu söyleyen Burton kasvetli, bol kontrastlı, tüm renklerden arınmış siyahbeyaz bir çalışma ortaya çıkarmış. Griyle sepya tonların başı çektiği atmosferde taze kanın canlı kırmızısı vurucu görünüyor. Depp’le altıncı, Bonham Carter’la dördüncü kez çalışan sinemacı oyuncuların yorumunda Bela Lugosi, Lon Chaney, Peter Lorre gibi sessiz sinema aktörlerinin yansıttıklarına başvurmuş. Müzikli bir sessiz film çeker gibi aktörlerinin yüz ve beden ifadelerine yönelerek gözleri, ağızları ve başı öne çıkaran yakın çekimler yapmış. Karakterlerin içsel, duragan dışavurumlarındaki ince ayrıntılara odaklanarak coşkularını müzikle uzatmış. Bu müzikal komedide herkes kendi sesiyle şarkı söylüyor. Sacha Baron Cohen, Timothy Spall’ın da rol aldığı filmin set tasarımları Federico Fellini’nin sanat yönetmeni Dante Ferretti’nin. Yakın plan çalışarak klostrofobi duygusunu iyice güçlendiren Burton izleyiciyi hüzünlü, dokunaklı bir aşk ve ölüm öyküsünün içine sürüklüyor. Brecht’ in Üç Kuruşluk Opera’sının bir tür dışavurumcu versiyonu bu çılgın, barok, kanlı operada öc öyküsünü, kent efsanelerini, mitleri, popüler kültürü, endüstrileşen Londra’nın unutulmaz görüntülerini izliyoruz. 65. Altın Küre’de müzikal ve komedi dalında en iyi film, erkek oyuncu (Johnny Depp) ödüllerini alan Sweeney Todd: Fleet Sokağı’ nın Şeytan Berberi 15 Şubat’ta sinemalarımızda. (À l’intérieur) Alexandre Bustillo ile Julien Maury’nin yönettiği korku filminde ‘Kurdun Günü’ ile ‘Hergün Başka Bir Bela’ gibi dram ve korku filmleri ile adından bahsettirmiş Beatrice Dalle, Alysson Paradis, Nathalie Roussel ile FrançoisRegis Marchasson rol alıyor. Sarah, Noel arifesini kendi başına geçirmekte olan genç bir fotoğrafçıdır. Hamileliği sırasında gerçekleşen trafik kazasında eşini yitiren Sarah henüz kocasının yasını tutmaktadır. Hastaneye doğum yapmak üzere gitmeden önce evde geçireceği son gecede kapının çalmasıyla beraber tüm huzuru sona erer. Sarah’yı esrarengiz bir biçimde tanıyor olan bu kadının içeri girmesine izin vermez. Fakat o, içeri girmekte kararlıdır. Kendisinden ne istediği belli olmayan bu gizemli kadın tarafından rahatsız edilmesiyle, şüphe ve korku dolu anlar başlar. Sarah çok korkar ve polisten yardım ister. Polis geldiğinde ise ortalarda kimse yoktur. Sarah’nın güvenliğini sağlamak adına onu içeri kilitlerler, fakat kadının da içeride olduğundan habersizdirler. ? İçerde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle