Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 04 18/7/07 16:37 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 21 TEMMUZ 2007 CUMARTESİ Konser Pink Floyd’un mirasçıları geliyor... Elektronik müziğin modernistleri olarak tanımlanan Air, Istanblue ana sponsorluğu, Lounge 102 ve BKM işbirliği ile 24 Temmuz Salı akşamı İstanbul’da olacak. Nicolas Godin ve JeanBenoît Dunckel’den oluşan topluluk, Turkcell Kuruçeşme Arena’da saat 21.00’de sevenleriyle buluşacak. Nostalji ve füturizm arasındaki sınırları kaldırarak elektronik müzik tarihinde yeni bir sayfa açan Fransız ikili, 70’lerin ‘synthesizer sound’u, ‘new wave’ müzik türü ve film müziklerinden ilham alıyor. Air, saf pop ile deneyselliği buluşturan müziğiyle Pink Floyd’un günümüzdeki en büyük mirasçısı olarak görülüyor. (0216 556 98 00, biletler 82 ve 72 YTL) Dâhi mi yoksa âhi olarak kabul edilen müzisyenlerin ölümünden sonra, sağlıklarında resmi olarak kaydettikleri albümler dışında, elde kalan konser, stüdyo kayıtları da önem kazanır. Sözgelimi Jimi Hendrix sadece üç stüdyo albümü kaydetmişti. Ancak ölümünden sonra çok sayıda kayıt ortaya çıktı ve bunlar değerlendirildi. Bu bağlamda Segovia’nın canlı kayıtları da özel bir anlam taşımakta. Üstat spontane yorumun önde gelen isimlerindendi. Bestecinin yorumcuya bıraktığı nüanslar, BÜLENT dinamikler, tempo değişimleri, ses renkleri gibi ERGÜDEN vibratolar, malzemeleri doğaçlama olarak, bulenterguden@yahoo.com içinden geldiği gibi, cesurca kullanırdı. Öyle ki besteci kim olursa olsun Segovia birkaç nota çaldığı zaman tanımak çok kolaydır. Ses, müziğin en önemli malzemesidir ve üretimin, kontrolü yorumcunun elindedir. Albümün konser kaydı olması bu tarz bir özelliği daha bir öne çıkartıyor. O dönemlerde stüdyo kayıtları tek çalımla gerçekleştirilebilmekteydi. Günümüzde kaydı defalarca bölerek çalmak belki daha temiz, ama bütünlükten uzak sonuçlar vermekte. dostumuz mu? D Blues Brothers, İstanbul ve İzmir’de Siyah takım elbiseleri ve güneş gözlükleri ile sinema tarihinde bir köşe taşı olan The Blues Brothers’ın müzisyenleri bu yıl çıktıkları dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye geliyor. Topluluk, 27 Temmuz Cuma akşamı İstanbul Parkorman’da, 28 Temmuz Cumartesi ise İzmir Babylon Alaçatı’da müzikseverler ile buluşacak. Projenin yaratıcıları arasında yer alan ve 27 yıldır efsaneyi ayakta tutan 4 müzisyenden oluşan ekip, John Belushi ve Dan Aykroyd’un yarattığı ruhu ayakta tutuyor. Dünyanın önde gelen ‘R&B’ sanatçılarının da ekibe katılımıyla daha da güçlenen Blues Brothers Band, Atlantic etiketi ile yayınlanan Briefcase Full of Blues albümüyle üç platin plak ödülünü almıştı. John Belushi’nin önderliğinde ilk olarak 1975 yılında televizyon komedi programı ‘Saturday Night Live’da çalan ekip daha sonra Blues Brothers ve Blues Brothers 2000 filmleriyle adeta efsaneleşti. (0216 556 98 00, biletler 56 ve 44.50 YTL) TAM BİR GİTAR AŞIĞI Segovia tam bir gitar âşığıydı. Gitarı Çingene flâmenkocuların elinden alıp, yeni bir klasik repertuar oluşturarak konser salonlarına ulaştırmıştır. Çok küçük yaşlarında amcası ona şarkı söylerken, hayali bir gitarla kaçarak İspanya’yı terk etmesine karşılık Segovia’nın eşlik ediyormuş gibi yapardı. Bu gitar hayali giderek ülkesiyle bağlarını koparmaması tartışma konusu farklı boyutlarda Segovia’ya yol gösterir. Yine küçük olmuştur. Segovia tam anlamıyla ulusalcı bir kimliğe yaşlarında Granada’daki Elhamra Sarayı’nı ziyaret etmesi sahipti. Ancak ondan da ötesi gitara olan sevgisiydi. sanatın farklı bir alanındaki büyüyü Enternasyonalist, antifaşist kimliği olan Casals’ın hissetmesine, güzelliğin peşine Modern davranışı çok daha olumludur. Ancak düşmesine yol açar. Segovia’yı daha apolitik ve kültürel kimlikli Beethoven gitar için ‘küçük bir gitarın babası yanıyla bu konuda anlayışla karşılamak orkestra’ demişti. Çok seslilik olarak kabul edilen gerekir. Benzer bir tartışma Picasso ve özelliğinin yanı sıra, ses rengi Dali için yapılır. Picasso’nun Casals’a çok çeşitliliği bu tanımın başlıca Andres Segovia’nın benzer bir durumda olmasına karşılık, nedenidir. Segovia da bunu en Dali Frankocu kimliğiyle Segovia’ya 1955 yılında iyi şekilde değerlendirdi. Ünlü benzemez. İspanyol çellist Pablo Casals’a Edinburgh’da olan hayranlığı, gitarı çelloda İTARIN FİYATI OLAMAZ olduğu gibi şarkı söyleme kaydedilen konser ruhuna yaklaştırmasına neden Albüm, dolayısıyla konser ünlü fizikçi albümü, BBColur. Paganini’nin keman, Galileo Galilei’nin babası Vincenzo Liszt’in piyano, Casals’ın çello Galilei’nin süitiyle açılıyor. Bu Rönesans Efsaneler için tarihsel ve sembolik anlamları parçalarının ardından Fransız baroğunun serisinden neyse, artık Segovia’da gitarda en ünlü bestecisi Robert de Visee’nin süiti yer üst tahta yerleştirilir. almakta. Segovia her iki dönemi de modern bir çıktı. Segovia kendisini gitara adamıştı. Son anlayışla 20. yüzyılın ses renkleri, dinamikleri, bilimsel araştırmalarda bilim ve sanatta hatta orkestral anlayışıyla yorumlamakta. Albümün yaratıcılığın en önde gelen unsuru adanmışlık olarak bundan sonrası çoğunlukla Segovia için yazılmış tespit ediliyor. Sevgi ve bir şeylerin peşine düşme, yaşamı eserlerden oluşmakta. Onun bir özelliği de müzik buradan bakarak algılama Casals’ın Franco rejiminden tarihindeki en önemli besteci yorumcu işbirliği G örneklerini gerçekleştirmiş olmasıdır. Bu albümde de eserleri olan VillaLobos, Ponce, Tedesco, Tansman gibi birçok kompozitör ona ithaf eserler yazdılar. Bu eserlerin oluşmasında, biçimlenmesinde, ana motiflerinde, stillerinde ve daha birçok unsurda Segovia belirleyici olabildi. Tedesco’nun, Segovia’nın adının harfleriyle ilişkilendirdiği notalarla temalandırdığı Tonadilla ve Tansman’ın Cavatina’sı albümde yeralmakta. Ayrıca Bach’ın ünlü sol minör Fügü Segovia’nın cesur yorumuyla birazda romantik tarzda seslendirilmiş. Segovia, 18931987 yılları arasında uzun bir yaşam sürdü. 90’lı yaşlarında bile konserlere, kayıtlara devam etmekteydi. Sonsuz bir dinlenme yapacağının farkındaydı. Ona göre bir gitarın değeri vardı ama fiyatı olamazdı. Tüm müziği bu anlayışla yorumladı. Segovia’yı ölümünden 30 yıl sonra bu konser albümüyle bir kez daha dinlemek çok güzel. Dehaları abartmamak ancak onların farkında olmak gerekir. Çocukluğumda dinlediğim müzisyenler içinde bugün sadece iki tanesini aynı zevkle dinlemekteyim: Segovia ve Hendrix. Ancak her ikisini de deha gibi uzak bir yerlerde değil, Nadir Nadi’nin Mozart için söylediği gibi dostum olarak görüyorum. Gitarın babası Segovia’nın BBCEfsaneler serisinden çıkan konser kaydı sadece gitar severlerin değil tüm müzikseverlerin ilgisini çekecek nitelikte. Boğazda rock nağmeleri inleyecek Türkiye’nin en köklü rock gruplarından Pentagram, 28 Temmuz Cumartesi akşamı BKM organizasyonuyla saat 21.00’de Turkcell Kuruçeşme Arena’da sevenleriyle buluşacak. Kuruluşunun 20.yılını kış aylarında Ankara, Antalya, İzmir ve İstanbul’da verdikleri konserlerle kutlayan topluluk, 20.Yıl konserlerinin finalini boğazın büyülü havasında İstanbul’daki hayranlarıyla yapacak. Gece grubun müzisyen dostları; Çilekeş, Nitro, Sant ‘N’ Sinners ve Disenchant gibi müzik toplulukları da sahne alacak. Murat İlkan (vokal), Hakan Utangaç (gitar), Metin Türkcan (gitar), Tarkan Gözübüyük (bas gitar) ve Cenk Ünnü’den (davul) oluşan topluluk, müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 28 YTL) 40 C partileri başlıyor Genç Turkcell’in üçüncüsünü gerçekleştirdiği ‘Gnçtrkcll 40 C Partileri’ 27 Temmuz Cuma günü başlıyor. 12 Ağustos’a kadar sürecek etkinlik boyunca Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz sahillerinde Kenan Doğulu ve Hepsi konserler verecek. Sadece gnçtrkcll üyelerinin katılabileceği partilerde, gündüz birbirinden eğlenceli aktivitelere vakit geçiren gençler, gece de Kenan Doğulu ve Hepsi ile müziğe doyacaklar. Etkinliğin ilki 27 Temmuz’da Ayvalık Sarımsaklı Plajı’nda yapılacak. ‘Gnçtrkcll 40 C Partileri’; Çeşme, Didim, Marmaris, Antalya, Mersin, Samsun ve İstanbul’da devam edecek. (www.turkcell.com.tr) The Chemical Brothers’ın serüveni sürüyor Elektronik dans müziğinde trendler yaratan, canlı performansları en kzulal?yahoo.com büyük kalabalıkları toplayan, Grammy ödüllü bir grubun yeni albümü yayımlanınca ne olur? Beklentiler yüksek ve birbirinden değişik olduğu için albüm hakkındaki yorumlar da çok farklı olur. Bugünlerde elektronik müzik dinleyenlere “The Chemical Brothers’ın yeni albümünü nasıl buldun?” diye sorarsanız, büyük olasılıkla “berbat” ya da “harika” sözcüklerinden birisini duyarsınız. Ben ikisini de söylemiyorum; çünkü bana göre albümler tek tek şarkılara göre değerlendirilmeli. Her albümde daha dinler dinlemez gönlünüzü kaptırdığınız şarkıların yanı sıra, ancak dinledikçe alıştıklarınız ve duymaya hiç katlanamadıklarınız bulunabilir. Bununla birlikte, İngiliz ikilinin “We Are The Night” adlı yeni çalışmasını, “Surrender” (1999) ve “Come With Us” (2002) adlı albümleriyle kıyaslayacak olursam, o düzeyi yakalayamadıklarını belirtmem gerekir. Big Beat akımının öncüleri arasında yer alan The Chemical Brothers, 1992 yılında Tom Rowlands ve Ed Simons tarafından kurulduğu günden bu yana hızla yükselen bir başarı grafiği izledi. “Hey Boy Hey Girl”, “Setting Sun”, “Out Of Control”, “Block Rockin’ Beats” ve “Galvanize” gibi dans pistlerinin vazgeçilmez hitlerini yaratan ikili, kariyerleri boyunca her zaman sıra dışı olmayı başardı. Henüz raflarda yerini yeni alan We Are The Night, belki daha önceki albümleri kadar sıra dışı değil, fakat yine yaratıcı. ZÜLAL KALKANDELEN Bana göre onların müziğini en ilginç kılan şeylerden birisi, farklı müzik türlerini icra eden sanatçılarla yaptıkları ortak çalışmalar. Müzikteki serüvenci yaklaşımlarını sergiledikleri bu işbirliklerinin yeni örnekleri, bu son albümde de yer alıyor. Fas’ta çekilen video klibi son günlerde televizyonlarda sıkça yayımlanan ilk single, “Do It Again”deki vokallerde karşımıza Londralı müzisyen Ali Love çıkıyor. Ama bana göre, ancak beklentisi fazla olmayan ortalama dinleyiciyi memnun edebilecek electro pop tarzındaki şarkı, albümde es geçilmesi gereken iki şarkıdan birisi. Diğeri ise, hiphop dünyasının tanınmış isimlerinden Fatlip’in eşlik ettiği, basit tekrarlarıyla bıktıran “The Salmon Dance”. Üzerinde durulması gereken ortak çalışmalar ise, elektronik müziğin son dönemde çıkış yapan İngiliz temsilcileri The Klaxons ile kaydedilen “All Rights Reversed”, Amerikalı folk şarkıcısı Willy Mason’ın seslendirdiği “Battle Scars” ve Teksaslı folk rockçılar Midlake’le yapılan “The Pills Won’t Help You Now”. Bir The Chemical Brothers albümünde duymayı beklemeyeceğiniz kadar melodik olan bu şarkı, albümü yavaş ritmiyle sakin bir tonda sona erdiriyor. Benim favorilerim ise, bozulmuş muhteşem sesleriyle derhal dikkat çeken, tamamen enstrümantal “Saturate” ve “Das Spiegel”. “Burst Generator” ve albümle aynı adı taşıyan “We Are The Night”, konserlerde kalabalıkları coşturabilir ama ne yazık ki bu albümün bir “Galvanize”ı ya da bir “Hey Boy Hey Girl”ü yok… BIG BEAT’TEN DENEYSELLİĞE Albümden beklediğini bulamayanlar mutlaka olacak; basında olumsuz eleştiriler çıkacağı da kesin. Fakat yazının başında belirttiğim gibi, albümü tümüyle birkaç defa dinledikten sonra, tek tek şarkıları ele alarak değerlendirirseniz, Tom Rowlands ve Ed Simons’ın hala kayda değer albümler yapmayı sürdürdüklerini düşünebilirsiniz. Kolay değil; 15 yıldır birlikte müzik yapıyorlar ve hala kült bir dinleyici kitlesine sahipler. 2005 yılında İstanbul’da da bir konser veren ikili, canlı performanslarındaki dinamizm, olağanüstü ses kalitesi ve görkemli şovları nedeniyle, bugün hala festivallerin en gözde gruplarından birisi. Elimizde bu defa, grubun Big Beat tarzından bir parça deneyselliğe kayarak psychedelic house tarzını öne çıkardığı bir albüm var. The Chemical Brothers, sanki çılgın dans partilerinden çıkıp olgunluk dönemine girmiş gibi. Bunu asla bir eleştiri olarak söylemiyorum. Ben değişiklikleri, müzikal serüvenleri severim. Most Açıkhava Konserleri Most Production’ın geleneksel hale getirdiği Açıkhava konserleri 27 Temmuz Cuma günü başlıyor. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki Sezen Aksu konseriyle açılış yapacak olan 18. Most Açıkhava Konserleri kapsamında bu yıl da birbirinden önemli sanatçılar sevenleriyle buluşacak. Minik Serçe’nin saat 21.00’de vereceği konserin ardından, 29 Temmuz Pazar akşamı Yalın sahneye çıkacak. 30 Temmuz Pazartesi Erkin Koray, 31 Temmuz Salı Cesario Evora, 23 Ağustos akşamları Candan Erçetin ve 5 Ağustos akşamı ise Nilüfer müzikseverlere unutulmaz saatler yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 110, 88, 66 ve 55 YTL) Türkülerin divası Türk Halk Müziği’nin en güzel kadın seslerinden olan Sabahat Akkiraz, 31 Temmuz Salı akşamı Altınoluk Antandros Amfi Tiyatro’da konser verecek. Türkülerin divası Akkiraz, saat 21.00’de başlayacak konserde dinleyenlerini, pek çok unutulmaz türkü ile mest edecek. Akkiraz, Altınoluklular ile bu toprakların türkülerini seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 17.50 YTL) İLGİNÇ İŞBİRLİKLERİNE DEVAM The Chemical Brothers’ı ilk albümlerini çıkardıkları tarihten bu yana 12 yıldır izliyorum.