19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 04 6/6/07 16:21 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 9 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ Konser DJ David Vendetta Türkiye’de DJ David Vendetta 13 Haziran Çarşamba akşamı ilk kez Türkiye’de olacak. Sapphire Bosphorus’ta sahneye çıkacak olan DJ, boğazı müziğiyle sallayacak. Avrupa dans müzik listelerinde haftalarca en üst sırada yer alan Vendetta, yeni bir albüm çıkardı. ‘Love to love you session’ ve ‘Unidos para la musica’ parçaları ile Türkiye’de geniş bir hayran kitlesine sahip olan DJ, düzenli olarak Ibiza, New York, Moskova ve Barselona gibi pek çok ülkede sahneye çıkıyor. Vendetta; B2C Ajans’ın ‘Most Wanted DJ’s’ geceleri kapsamında Türkiye’ye getirdiği ilk DJ. (0216 556 98 00, biletler 50 YTL) Cazın rüya ikilisi Gitarist Pat Metheny ve piyanist Brad Mehldau birlikteliği günümüz cazının en kaliteli yapımlarını dinlememize olanak veriyor. Büyük ilgi gören ilk albümün ardından ‘MethenyMehldau Quartett’ adlı yeni albümüyle, gitarın ve piyanonun bu en iyi müzisyenleri bu kez quartett olarak bize sessel rüyalar gördürmeye devam ediyor. ünümüz cazının iki zirvesi, gitarist Pat Metheny ve piyanist Brad Mehldau’nun caz severlerce büyük ilgiyle karşılanan birliktelikleri sürüyor. 2006 yılı sonbaharında çıkan düo ağırlıklı ‘MehldauMetheny albümü’nden sonra 2007 yılı ‘MethenyMehldau Quartett’ albümüyle rüya ikiliyi bu kez dörtlü topluluk formatıyla dinleme fırsatı yakalıyoruz. Mehlau’nun standart BÜLENT triosundaki davulcu Jeff ve basçı Lery ERGÜDEN Ballard Garland topluluğun diğer [email protected] müzisyenleri. MethenyMehldau birlikteliğinin heyecanı onların müzisyenliklerindeki ve kişiliklerindeki ortaklıklarla da yakından ilgili. Her ikisinin üst düzey virtüöz, besteci olmaları yanı sıra ciddiyetleri, deha düzeyindeki yetenekleri, melankoliye ulaşan duyguları, ticari müzikle uzlaşmaz tavırları film müzikleriyle kucaklaşan müzikle görselliği soyutta buluşturma çabaları bu birlikteliğin anlamını yükseltiyor. Bazen müzik şirketleri ünlü isimleri bir araya getirerek kolay yoldan satış umarlar. Bu tarz albümlerin çoğu müzikseverler için hayal kırıklığına yol açar. Genelde yeterince çalışılmadan kaydedilmelerinin yanı sıra, müzisyenlerin üste çıkma çabaları da müziğin bütünlüğünde olumsuz bir etken olur. Bu albümde Metheny ve Mehldau’nun egoları devre dışı. Aslında topluluğun diğer iki elemanı da onlarla eş düzeyde çalıyorlar. Müziğin ulaştığı yerlerde dolaşıp üst düzey ritmler, armoniler içinde rafine olmak, sadeliği, anlaşılırlığı yakalamak, bütün bunları da kompozisyona yani bütünlük anlayışına ulaştırmak onların işi. Ritm ve ton değişimleri o kadar doğal ki fark etmek çok zor. G Bodrum’da Latin cazı rüzgarı esecek... The Marmara Bodrum, yaz boyunca her akşam Venezüella’dan, Küba’dan ve Malezya’dan Latin cazcılara ev sahipliği yapacak. Bu konserler dizisi kapsamında bu ay, dünyaca ünlü piyanist Bibi Louison müzikseverlerle buluşacak. Antil adalarının Creol müziğini tüm dünyaya taşıyan Bibi Louison’a, piyanoda genç Fransız sanatçı Adele eşlik edecek. Martinik adası doğumlu Bibi Louison, müzik hayatına perküsyon ve gitar çalarak başladı. Daha sonra tercihinin piyano olması ile AfroKüba ve Antil adalarının müziği ile caza ilgi duydu. (0 252 313 81 30) Bira festivali N’fest başlıyor... Bu konserler kaçmaz! Seçim nedeniyle 23 Temmuz’a kadar tatile çıkamadığınız için mutsuzsanız, bence yakınmadan önce iyi kzulal?yahoo.com düşünün. Çünkü Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerinden biri yapılıyor ve vatandaş olarak üzerimize düşen önemli bir görev var. Gün, ertelenen tatiller için yakınma günü değil. Ayrıca, İstanbulluların kentte kaldıkları için sevinmeleri gerek. Bu yaz, birbiri ardına gerçekleştirilecek festivallerle çok renkli geçecek. Bu festivallerden birisi de, 1517 Haziran tarihleri arasında Parkorman’daki Efes Pilsen One Love. Bu yıl 6.’sı düzenlenen festivalin yine birçok ilginç konuğu var, ama ben bugün iki büyük grup üzerinde durmak istiyorum. ZÜLAL KALKANDELEN Efes Pilsen, 1213 Haziran tarihlerinde Taksim Nevizade’de düzenleyeceği Efes Bira Festivali ‘N’fest’ ile tüm bira severleri biraraya getiriyor. Festivale katılanlar 12 Haziran’da ‘Sokak Müzisyenleri’, 13 Haziran’da ise ‘Dolapdere Bing Gang’ müzik toplulukları ile coşacaklar. İki gün boyunca, Nevizade Sokak’ta pek çok etkinlik ve şov da yapılacak. Festivale katılmak için, 1213 Haziran’da Nevizade’ye gitmeniz yeterli. ‘KalFest 07’de sınırsız müzik ve eğlence Türkiye’nin en büyük lise festivali ‘KalFest 07’ başladı. Festival kapsamında bugün Kadıköy Anadolu Lisesi’nin bahçesine birbirinden önemli isimler konuk olacak. Teoman, Aylin Aslım, Çilekeş ve Pinhani müzikseverleri mest edecek. 6 bin m2’lik açık alanda ayrıca tüm gün boyunca pek çok etkinlik yapılacak. Özel gösteriler ve yarışmalar katılımcıları eğlendirecek. (0216 556 98 00, biletler 25 YTL) İNSAN DOĞASIYLA UYUMLU Topluluk yeni bir sanat arayışında değil. Ancak belirli bir döneme daha çok incelik getirmek, alanı dar tutup derinliği çoğaltmak ve vazgeçilmez melankoli öne çıkıyor. Albümde Metheny akustik ve elektrikli gitar, sintisayzırın yanında 42 telli gitar kullanmakta. Görüntüsü nedeniyle Pikasso gitarı adı verilen çalgı arpa benzer ses genişliği ve renkleriyle Metheny’nin ses açılımlarında vazgeçilmez bir yan unsur. Piyano, davul ve bas ise akustik olarak çalınmakta. Elektronik müziklere karşı olmamakla birlikte akustik müziğin daha açılımlı olduğunu düşünenlerdenim. Akustik çalgılar binlerce yıllık geleneği temsil ederler ve insan doğasıyla daha uyumludurlar. Elektronik ses açılımları ise henüz çok yeni ve daha çok zamana gereksinim var. Albümün açılış parçası ‘A Night Away’ Latin caz kıvamında. Mehldau ve Metheny’nin doğaçlamaları birbirlerine yaptıkları eşliklerle yükseliyor. Topluluğun bir caz kuarteti olarak tınlamaları ise üst düzeyde. ‘The Sound of Water’da Metheny’nin kullandığı Pikasso gitarı oldukça önde. Suyun sesini çağrıştırabilmek için sesin su gibi kaygan olması gerekir. Piyano zaten empresyonist açılımlarıyla bu akışa çok uyumlu. ‘Fear and Trembling’ caz fusion sertliğini taşırken ardından gelen ‘Don’t Wait’ pastoral tarzda. Albümün son iki parçası ise sinemayla ilgili. ‘Silent Movie’ bir film müziği olarak değil sessiz sinemanın nostaljisine ve kendine özgü güzelliğine bir gönderme gibi. Müziğin sakinliği ve aynı zamanda dinleyicinin görsel hayal gücüyle bütünleşebilirliği, davulcunun zillere vurmakla vurmamak arası dokunuşları akış içindeki zarif kırılganlıklar sesli sinemaya göndermeler gibi. ‘Martha’s Theme’ ise Metheny’nin yönetmen Laura Barnier’in ‘Passagio per il Paradiso’ filmi için yaptığı müziğin yeni yorumu. Albüm bir rüyadan diğer bir rüyaya geçer gibi bitiyor. Her müzik türü altın çağını yaşadıktan sonra önemli sorunlar yaşar. Günümüzde cazda da eskisine göre oldukça az kaliteli albüm çıkıyor. Ticari olarak kaydedilen birçok çöp albümün yanında, avangard denemelerin cazdan uzaklaşmaları, eski tarzda çalanların tekrara düşmeleri tıkanıklıklara yol açıyor. Yazılarımda kaliteli albümleri tanıtmayı amaçladığımdan caz yazmakta zorlanıyorum. Günümüz cazına soluk veren Metheny ve Mehldau’nun birlikteliklerini içeren bu albüm cazseverler için oldukça anlamlı. Cazı diğer tarzlara açmaktan çok, ters yönde klasik, latin, folk gibi tınıları caza akıtan bir anlayışla çalmaktalar. Sinema gibi müzikte de rüya görülür. Biri daha çok görsel diğeri ise sesseldir. Rüya ikili ikinci albümleri ‘MethenyMehldau Quartett’le müzik yolculuklarına devam ediyorlar. BÜYÜLEYİCİ UNDERWORLD PERFORMANSI Festivalin birinci günü ana sahnede elektronik dans müziğinin dönüm noktalarından biri olarak değerlendirilen Underworld yer alacak. Karl Hyde ve Rick Smith’ten oluşan ikili, özellikle Danny Boyle’un kült filmi “Trainspotting”in son sahnesinde kullanılan ve daha sonra soundtrack albümünde yer alan 90’lı yılların en başarılı şarkılarından “Born Slippy. NUXX” ile dikkatleri çekti. Kent kültürünü çarpıcı bir şekilde yansıtan bu şarkı, hem filmin gördüğü ilginin etkisiyle, hem de muhteşem video klibiyle büyük bir başarı kazandı ve rave kültürünü 2000’li yıllara taşıdı. Underworld’ü yurtdışında birkaç kez izleme fırsatı buldum. Bana, grubun konserini tek bir sözcükle tanımla derseniz, “Pearl’s Girl” adlı şarkıda dakikalarca tekrarlanan o sözcüğü söylerim: “Crazy”; yani tek kelimeyle çılgınca. Bugün 50 yaşında olan Karl Hyde’ın o ufacık siluetiyle bir yandan şarkı söylerken, diğer yandan da kendine özgü dansıyla sahnede yarattığı dinamizme ve miks masasının başından bir an bile ayrılmayan ses cambazı Rick Smith’in etkileyici performansına ancak şapka çıkarabilirim. Elektronik müzik dünyası Underworld’e gerçekten çok şey borçlu. Birincisi, grup, “Elektronik müziğin konseri olmaz” diyenlere rock konserlerini aratmayan görkemli sahne şovlarıyla yanıt verdi. İkincisi, elektronik müziğin melodik olabileceğini en iyi şekilde kanıtladı. House, trance, ambient, techno gibi farklı formlarda müzik yapan ikilinin profesyonelliği, Danny Boyle’un bilimkurgu türündeki son filmi “Sunshine”da bir kez daha ortaya çıktı. Underworld’ün imzasını taşıyan müziklerin filmin yarattığı etkiye katkısı çok büyük. Üçüncüsü, şarkılarında müzik kadar sözlere de önem vererek elektronik dans müziğinde farklılık yarattı. Elektronik müziği seviyorsanız, bu konser kaçmaz. Ama bence, elektronik müziğin sadece bilgisayar tuşlarına basmak olduğunu düşünüyorsanız, bu konsere özellikle gitmelisiniz; yanıldığınızı göreceksiniz. Casalini ile 80’li ve 90’lı yıllardan bir esinti Zeynep Casalini, 14 Haziran Perşembe akşamı saat 21.30’da Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde olacak. Şarkıcı, 80’li ve 90’lı yıllardan en sevdiği yabancı şarkıları müzikseverler için seslendirecek. Zeynep Casalini, 2004 yılı sonunda çıkan ‘Nihayet’ albümünde yer alan ‘Duvar’ parçasıyla ‘Yılın En İyi Çıkış Yapan Sanatçısı’ ödülünü almıştı. Cassalini’nin ‘Dokunma Bana’ isimli şarkısı şu sıralar müzik listelerinin üst sıralarında yer alıyor. (0212 244 25 58, biletler 15 YTL) İLK BEYAZ HIPHOP GRUBU: BEASTIE BOYS Efes Pilsen One Love 6’nın son gününde, dünyanın en önemli hiphop/punk gruplarından Beastie Boys sahne alacak. Bugüne kadar 20 milyondan fazla albümü satılan, “Fight For Your Right”, “Sabotage”, “Intergalactic”, “ChCheck It Out” gibi hitleriyle kitleleri ayağa kaldıran grup, yeni albümlerinin dünya turnesi kapsamında ülkemize geliyor. Yeni albümlerinin tamamen enstrümantal ve rock ağırlıklı olması, konseri daha da ilginç kılıyor. Şarkılarında popüler kültüre yaptıkları dikkat çekici referanslarla tanınan grup, siyahların egemenliğindeki hiphop dünyasında ünlenmesine karşın, üç elemanı da beyaz ve hepsi üst orta sınıftan ailelerden geliyorlar. Beastie Boys’un önemi, Reagan’ın neoliberal politikalarının Amerika’yı altüst ettiği yıllarda siyah karşı kültürden yana tavır koyarak, ülkede değişime öncülük etmesinden geliyor. Beastie Boys elemanları konserlerinde öylesine enerjikler ki, onların heyecanı izleyiciye de aynen geçiyor. Grubu, 2003 yılında New Jersey’deki ünlü Giants Stadium’da yapılan The Field Day adlı festivalde izledim. Aslında New York’ta yapılması planlanan festival, son anda çıkan bir aksaklık nedeniyle New Jersey’e taşınmıştı. Radiohead, Underworld, Blur, Beck ve Spiritualized’ın da aralarında bulunduğu birçok grup ve sanatçı, yaşanan bu olumsuzluğa ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmura karşın festivale katılırken bazı sanatçılar vazgeçmişti. Soğuktan titreyip sırılsıklam ıslanan binlerce insanı ısıtan gruplardan birisi de Beastie Boys olmuştu. Hani bazı gruplar vardır, konserlerinde herkesten çok kendileri eğlenirler, Beastie Boys da onlardan birisi. Onlar sahnedeyken yağmur da yağsa, biraz üşüseniz de, neşenizi kaybetmeniz pek olanaklı değil. Sıcak bir günde, Parkorman’da çok daha eğlenceli bir konser olacağından kuşkum yok!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle