Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 08 24/1/07 16:35 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Neşeli Ayaklar (Happy Feet) ? Çılgın Dershane Si ne ma 8 ASLI SELÇUK Testere 1, Testere 2, Testere 3, Otel, Tepenin Gözleri, Teksas Katliamı, Teksas Katliamı: Başlangıç, Ölüm Çıkmazı, Kurt Kapanı gibi gore türü filmler son zamanlarda sinemalarımızda gösterimde. Gore İngilizce bir sözcük, anlamıysa dökülen, akıtılan kan. Şiddeti, dehşeti, cinselliği öne çıkaran bu tür yeniden moda oldu. 1960’ların başında yerlerini alan, küçük bütçelerle çekilen bu filmlerin (Blood Feast/1963, 2000 Maniacs/1964, Night of the Living Dead/1968) günümüze uzantılarıysa çok farklı. Tobe Hooper, George A. Romero, Dario Argento, John Carpenter, Joe Dante, Wes Craven gibi korku ustalarının klasiklerinin yeniden çevrimleri yeni bir kuşağa ulaşıp gore’un canlanmasını sağladı. Korku filmlerini toplumun basit yansımaları olduğu savından yola çıkarsak sinemadaki şiddet dozu 2000’lerdeki kadar sert olmadı. Seksenler ve doksanlardaki dehşet (Street Trash/1987, Brain Dead/1992) 2000’lerin popüler, görünen dehşetiyle, şiddetiyle oranlandığında çerez niteliği taşıyor. Yanan suratlar, oyulan gözler, parçalanan damarlar, öğütülen, un edilen eklemler, doğranan organlarla dolu Otel’de (2005) yönetmen Eli Roth işkenceyi bir eğlence gibi yansıtıyor: “Ne kadar korkutucu olursak alınan zevk de o ölçüde yoğunlaşıyor. Bunda bir anormallik yok. Bunu göreceleştirmek gerekli, sinemada herşey kurgu, herşey yapay. Bunu da en çok çocuklar biliyor” diyor. Antartika’nın derinliklerindeki büyük İmparator Penguenler ülkesinde yaşayan dünyanın en kötü şarkıcısı Mumble’ın öyküsünü anlatan Neşeli Ayaklar’ın yönetmenliğini George Miller yapmış. Elijah Wood, Robin Williams, Brittany Murphy, Hugh Jackman, Nicole Kidman, Hugo Weaving ve Anthony LaPaglia’nın seslendirdiği filmin müzikleri ise Prince, Yolanda Adams, Patti LaBelle, k. d. lang ve Pink gibi sanatçılara ait. Penguenler için çok önemli olan dans edip şarkı söylemeyi beceremeyen Mumble, kendine özgü bir dans yaratmıştır. Farklı olduğu için penguenlerin sert lideri tarafından topluluktan uzaklaştırılan kahramanımız, buzullarda uzun bir yolculuğa çıkar. Yönetmenliğini Olgun Arun’un yapımcılığını Faruk Aksoy’un üstlendiği Çılgın Dershane, çekimleri Antalya’da yapılan bir gençlik komedisi. Tuba Ünsal, Yağmur Atacan, Hande Ataizi, Cüneyt Arkın, Mustafa Topaloğlu, Pakize Suda, Okan Karacan, Mehmet Aslan ve Alp Kırşan’ın başrollerini paylaştığı film, bir dershanenin iflasın eşiğinden kurtulmak için öğrencilere tatil promosyonu vermesini konu ediyor. Antalya’daki bir otelde öğrencilerini ve öğretmenlerini konuk eden Özlem Dershanesi’nin sahibi Hadi bey ve torunu Özlem, dershaneler arası para ödüllü bir yarışmayı kazanarak mali açıdan düzlüğe çıkmayı hedefler. ??????????????????????????????????? Ölüm bile satılık zincirlerden çok ayakların kesilmesi için bırakılmıştır. Tek bir mekanda, boğucu bir ortamda 1 milyon dolara gerçekleştirilen film, yapımcı Lionsgate’e 55 katını getirir, buna DVD satışları dahil değildir. İlk filmin afişindeki kesik bacaklar izleyiciyi şoke ederek serinin kimliğini açıklar. Bu yüksek karşılığın kaynağını gören şirket 2005’in Cadılar Bayramı’nda Testere 2’yi vizyona sokar. Kokuyu önceden alarak pazarlamayı zamanında yapan Lionsgate, Testere 2’den daha da büyük bir kar sağlar. Şirketin uluslararası pazarlama başkanı Shyama Friedenson, ABD’de üç yıldır Testere’nin gösterimini Cadılar Bayramı’na denkleştirdeklerini söylüyor: “Böylece izleyiciyle aramızda sanki özel bir randevu da yarattık.” Elde edilen izleyici sayıları da durumun somut bir göstergesi. KURNAZ PAZARLAMA TAKTİĞİ Yapımcı Mark Burg, Testere’nin gore tutkunlarının dışında gotik ve metalcilerin ilgisini çektiğine değiniyor: “Bunlar öyle basit korku filmleri değil. Kuzuların Sessizliği, Seven düzeyinde psikolojik gerilimler.” Testere, çok kurnaz bir pazarlama taktiğiyle sunuluyor, afişler sistematik biçimde sansüre uğratılıyor. Burg izleyicinin cüretli, özgün çalışmalara hasret olduğunu belirtiyor: “Kimsenin gezinmek istemediği alanlara girdik, hiçbir stüdyoda Testere’yi çekecek yürek yoktu.” Friedenson da ekliyor: “Salona girip karakterlerle aynı anda oyunu oynamaya, yapbozun parçalarını yerleştirmeye başlıyorsunuz, onların yerinde olsam ben ne yapardım diye düşünüyorsunuz.” Bu tür filmlerin ana ilkeleride bu zaten, sizi tümüyle içlerine çekiyorlar, video oyunlarının etkisini duyumsatıyorlar. Testere 4 ve Testere 5’in sinopsisleri hazır, 2007, 2008 Cadılar Bayramı’na randevular alındı bile, meraklıların beklediğini biliyoruz. ‘Kıyamet’ taraf tutuyor ALPER TURGUT Kıyamet (Apocalypto), Maya Uygarlığı’nın kanlı çöküşünü anlatan bir film. Adrenali yüksek tutan, bol bol şiddet kullanan ancak objektiflikten fersah fersah uzak bir yapım. Mükemmel Maya medeniyeti insan kurban ederek kendi kendini tarihten sildirmiş sözümona... Ünlü yönetmen ve oyuncu Mel Gibson, yine tüm dünyanın tepkisini çeken bir filme imza attı. Latin Amerika’yı kana boğan İspanyol ve Portekizli istilacıları kurtarıcılığa soyundurarak... Kıyamet, ünlü oyuncu Mel Gibson tarafından yazıldı ve yönetildi. Gibson, daha önce İskoçyalı savaşçı William Wallace adına yaktığı kahramanlık türküsü Cesur Yürek (Braveheart) ile en iyi yönetmen Oscar’ını almıştı. Mel Gibson’ın Hazreti İsa’nın son anlarını kanlı bir şekilde aktardığı Tutku (The Passion of the Christ) ise Yahudiler’in büyük tepkisini çekmişti. Kıyamet tüm dünya tarafından tartışılan bir film. Aşırı dindar Mel Gibson, şiddeti yüceltmenin dışında, Hristiyanlık propagandası ve ırkçılıkla da suçlanıyor. Hatta Meksikalı yönetmen Juan Mora Catlett, Kıyamet filminin çalıntı olduğunu iddia ediyor. Catlett, Mel Gibson’ın Kıyamet’i kendi filmi “Retorno a Aztlan”dan esinlenerek çektiğini öne sürüyor. Sinemaseverler ise, kurban etme töreni, kanlı köy baskını, başsız insan denizi, suda doğum ve heyecanlı kovalamaca sahnelerinin, filme müthiş bir görsellik kazandırdığı konusunda hem fikir. işgale davetiye çıkaran laf öbeğiyle başlıyor. Kahramanımız Jaguar Pençesi’nin kabilesi, cangılda avlanarak yaşamını sürdürmektedir. Onlar, eğreti kulübelerinde mutlu ve huzurludurlar. Çok çocuk sahibi olmak, onları yetiştirmek ve tok karnına uyumak kafidir. Bir gün avlanma sırasında, Maya kralının adamlarının saldırısına uğrayan başka bir kabilenin üyelerine rastlarlar. Küçük bir oğlu ve hamile karısı olan Jaguar Pençesi, gördükleri karşısında endişe duyar. Ve korkusu kısa sürede ete kemiğe bürünmekte gecikmez. Değerli takılar karşılığında insan avcılığına soyunan savaşçılar, sabahın kör saatinde Jaguar Pençesi’nin köyüne baskın DEHŞETTEN ZEVK ALMAK Cehennemini Slovakya’da Bratislava yakınlarına kuran Roth buraya eğlenmeye gelen Amerikalı turistlerin uğradığı akıl almaz işkenceleri gösteriyor izleyiciye. Ufak bir bütçeyle Quentin Tarantino’nun korumasında yapılan film ABD’de 17 yaşından küçüklere yasaklanmasına karşın başarılı bir gişe getirisi sağladı. Roth, “Çekimde kimseye eziyet edilmedi, herkese çok iyi davranıldı. Benim katil devletimizi destekleyen din adamlarının, fanatiklerin öğütlerine gereksinimim yok” diyerek özellikle Amerikan toplumunun bu tür filmlere layık olduğunu belirtiyor: “Filmim sömürüyü anlatıyor. Günümüzde herşey, ölüm bile satılık artık” diyor. Gore’un kökeni militan bir vicdana dayanıyor. Kana susamış bir köylü ailesince katledilen gençlerin öyküsünü anlatan ünlü Teksas Katliamı (1973) Vietnam sonrası ABD’nin açık bir parabolünü, sorununu yansıtıyor. Kaosun Amerikan Deneyimi adlı kitabında JeanBaptiste Thoret filmi dünyanın sonuyla ilgili olduğunu, uçurumun kıyısında duran, kendinden emin, istilacı ABD’nin böbürlenerek yanılsama pazarlığı yaptığını, dünyayı tepetaklak edip değiştirdiği, paranoyak ve soyut duruma soktuğu bir karabasandan çıktığını anlatıyor. Teksas Katliamı’nın yaratıcısı Tobe Hooper, eleştirmenleri “Salt dehşetten zevk almak için dehşet yapılamaz mı, hiçbir gerekçe, mantık olmaksızın” sözleriyle yanıtlamıştı. GERÇEĞİ TERSİNE ÇEVİRMEK Latin Amerika’nın kaderi, İspanyol ve Portekiz istilası ile çizildi. Eski kıtadan taşınan yağma kültürü, birçok medeniyeti sildi, süpürdü. Aztekler, İnkalar, Mayalar, Olmekler, Zapotekler, Miksteklerin torunları köle haline getirildi. Kadınlarına tecavüz ettiler, melez bir ırk inşa ettiler. Önce altın sonra toprak için katliama giriştiler. Misyonerlik faaliyetlerine hız verip baskı ve eziyetle yerli halkların dinlerini değiştirmelerini sağladılar. Mükemmel takvim sistemi, el sanatlarında ve altın işlemede ustalık, günümüz insanın hala ilgisini çeken piramitler... Evet, astronomi, mimarlık, matematik, heykel ve yazı alanında yaşadıkları çağdan daha ileri bir medeniyet kuran ırklar, soykırım uygulamalarının kurbanı olmuştu. Örneğin güneşe tapan Maya uygarlığı, doğal afetlere karşı insan kurban ederdi. Kıyamet sadece bunu göstererek İspanyol istilasını haklı kılmak istiyor. Gerçeği sessiz sedasız tersine çevirmeye çalışarak... Katilleri, kurtarıcı olarak yansıtmak adına beyaz perdeyi kullanarak... Kıyamet, ‘Medeniyetler kendi içlerinde yıkılmaya başlamadan fethedilemezler’ gibi kısmen gerçek çokça düzenler. Tecavüz, şiddet, vahşetten kurtulabilenler, esir alınır. Dehşete kapılan çocuklar ise ölümün kucağına terk edilir. Jaguar Pençesi yakalanmadan önce ailesini kıyımdan kurtarır ve bir kuyuya indirir. Tutsak düşen kabile üyeleri, zorlu bir yolculuğun ardından Maya Uygarlığı’nın başkentine ulaşılır. Salgın bir hastalığın pençesine düşen Mayalar, çözümü yeni yeni tapınaklar inşa etmekte bulmuştur. Jaguar Pençesi’nin kabilesindeki kadınlar, köle pazarında haraç mezat satılır. Erkekleri ise daha acı bir son beklemektedir. Mavi renge boyanan yiğit avcılar, kurban edilecekleri piramide tırmanırlar. Rahip, kurbanlarının kalbini diri diri söker. Ardından kafalar kesilir. Bedenler çöplüğe atılır, başlar kazıklara geçirilir, yürekler ise ateşe atılır. Kurban olma sırası Jaguar Pençesi’ndedir. O esnada güneş tutulur, Jaguar Pençesi de mutlak bir ölümden kurtulur. Jaguar Pençesi, ailesini kurtarmak için cellatlarının elinden kaçar. Yeni bir başlangıç için... İspanyol istilacılar ise karaya ayak basmak üzeredir. CADILAR BAYRAMI.. Eli Roth’un açıklaması da benzerlik taşıyor: “Amacım salt izleyiciyi eğlendirmektir.” Testere serisine gelince 2004’ün Cadılar Bayramı arifesinde gösterime sokulan Testere 1, minimalist, ekonomik bir çalışmaydı. İki adam kendilerini borulara bağlanmış olarak bir odanın içinde buluverirler. Onları kaçıran da birinden ötekisini öldürmesini ister yoksa ikisi birden ölecektir. Hem cinayet hem kurtuluş aracıysa bir testeredir, bu testere Seri olması düşünülen Amerikalılar Karadeniz’de filmlerinin ikincisi, Karadenizlilerin espri anlayışına uygun olarak önce çekilmiş. Yönetmenliğini Kartal Tibet’in, Müziklerini Fuat Saka’nın üstlendiği yapımın başrollerinde Metin Akpınar, Peker Açıkalın, Kadir Çöpdemir, Kıvanç Tatlıtuğ, Melis Birkan, Levent Kazak, Müşfik Kenter ve Kamil Sönmez gibi geniş bir kadro var. Amerikalılar yanlışlık sonucu akıllı bombalarından birini Karadeniz’in şirin köylerinden Yukarısulakça’ya düşürür ve şans eseri bomba patlamaz. Bombayı almak için turist kılığında köye gelen Amerikalı ajanların işi sandıkları kadar kolay değildir. ? Amerikalılar Karadeniz’de 2