Katalog

CUMARTESI 06 20/12/06 16:36 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 23 ARALIK 2006 CUMARTESİ Bilgisayar gözünün önünde olsun Çocuklar, aynen cep telefonunda, DVD Player’da ya da müzik setinde olduğu gibi internet kullanımında da bizden daha ileride. Ev ödevleri için internetten yararlanmaya daha ilköğretim 1. sınıfta başlıyorlar. Buraya kadar tamam. Zaten günümüzde bilgisayarsız, internetsiz hayat düşünülemez. Ama internetin pedofili, porno, şiddet içerikli siteler gibi kötü yanları da var. Çocuklarımızı bunlardan nasıl uzak tutabiliriz? Yasaklama ya da ceza kesinlikle işe yaramaz. Hatta durumu kötüleştirebilir. Peki o zaman ne yapmalıyız? Bilgisayar ekranının evin tüm bireylerinin görebileceği bir yerde olması, çocuklara kişisel bilgilerini internet ortamında kimseye vermemelerinin öğretilmesi, doğru internet sitesi ve içeriklerinin yaratılması, çocukları internetin tehlikelerinden korumak için yapılan önerilerden bazıları. FİGEN ATALAY Ailelelere ve gençlere... turumun sonunda, annebabaların ve gençlerin dikkatine sunulmak üzere bir de deklerasyon yayımlandı. Ailelere ve gençlere çağrı: Geleceğin temel yapı taşlarından biri olan internet, geleceğin teminatı olan çocuklar için en önemli kaynaklardan biridir. Çocuklar için internet, içlerindeki dahiyi ortaya çıkaracak ve sahip oldukları sonsuz merakı besleyecak en önemli kaynaklardan biridir. Gençleri internet ortamında zararlı olabilecek sitelere yönlendiren dürtü, kötü niyetleri değil içlerindeki sonsuz meraktır. İnternet, tıpkı hayatın kendisi gibi içinde iyi, kötü ve çirkin tarafları barındırmaktadır. Önemli olan bu engin bilgi kaynağını yasaklamak değil, iyi yönlerinin daha etkin bir biçimde kullanılabilmesi için çaba göstermek ve toplumu bilinçlendirmektir. İnternet ortamında çocukların başına gelebilecek kötülük pornografik ya da zararlı içeriklere bilerek ya da istemeyerek ulaşmalarıyla sınırlı değildir. Kötü niyetli kişiler tarafından özlük bilgilerinin alınması, yaşıtlarıyla konuşuyormuş hissi uyandıran kötü niyetli kişiler tarafından rahatsız edilmeleri birçok ülkede rastlanan bir sorundur. Aileler için interneti yasaklamak, sınırlamalar getirmek dünyanın hiçbir yerinde ve asla çözüm olmamıştır. Genç ve çocuklar için zararlı aktivitelerin tamamı bilgisayarda gizli bir şekilde yapılacak şeylerdir. Ancak bilgisayarlar ekranının evin tüm bireyleri tarafından görülebilecek bir şekilde konuşlandırılması, gençleri tehlikeli sitelerden uzak tutacaktır. Ebeveynlerin zararlı bir yazılımı çocuğun kullanacağı bilgisayara yükleyerek tüm görevlerini yerine getirdiğini düşünmesi yanlıştır. O 1 2 3 KABLOLU KUŞAK COMPEX 31. Uluslararası Bilgisayar Fuarı’nın açılış gününde “Çocuk ve İnternet” konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantıda konuşan İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Yavuzer, bilgisayar bağımlılığının gençler arasında hızla arttığına işaret ederek ‘’Günümüz gençleri kablo bağlantılı bir kuşak olma yolunda’’ dedi. Çocuk ve gençlerin bilgisayarda daha çok şiddetin egemen olduğu aksiyon oyunlarını tercih ettiğini, bu tür oyunların ergenlikte ruhsal gerginliği artırdığını, duygusal koıntrolü zayıflattığını AKP İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, söyleyen Yavuzer, sözlerine şöyle internetin, bir taraftan bilgiye erişmeyi, farklı tarz ve dünyalara ulaşmayı devam etti: ‘’Günümüz genci, insanların ayağına kadar getirirken diğer yandan pedofililerin sapkın sayısız şiddet örneği ile yetişerek isteklerine, çocukların ‘’chat odaları’’ aracılığıyla kurban edilmelerine neden ve şiddete karşı duyarsızlaşarak olduğunu vurguladı. Uslu, dünyanın her yerinde annebabaların, çocuklarının internet ortamındaki gezintilerini çok az denetlediklerini yetişkinliğe adım atmaktadır. belirtti. Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş de internetin Bunun sonucu olarak tepkilerinde kötü yönde kullanımının engellenmesinde ailenin çok önemli son derece hoşgörüsüz olduğunu ifade ederek, ‘’Ailelerin, çocuklarının interneti olabilmektedir. İnternet ve bilgisayar doğru kullanımını sağlaması, şeffaf ortamlara doğru zamanda ve doğru yerde taşıması, internetin kapalı kapılar arkasında, gizli kullanıldığı zaman yararlı ve gerekli bir ortamlarda kullanımını engellemesi teknolojik alettir. Ancak şiddet ve cinsellik gerekiyor’’ dedi. konusunda mutlaka tedbirler alınmalı, çocuk ve gençler kontrol edilmelidir.” 4 figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74 Şeffaf ortamlar 5 Ekin’de Bedri Rahmi Yılı Yaşasın haklarımız zmir Ekin Koleji, her yıl resim derslerinde gerçekleştirilen sanatçı tanıma çalışmaları kapsamında, 20062007 eğitimöğretim yılını ‘Bedri Rahmi Yılı’ olarak kabul etti. Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun sanat anlayışını ve eserlerini inceleyen Ekin’li öğrenciler, seramik tabakları üzerinde sanatsal çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Bu çalışmalar, önümüzdeki günlerde sergilenecek. İ zmir Yöneliş Koleji öğrencileri, insan hakları haftasını çeşitli etkinliklerle kutladılar. Okulda gerçekleştirilen kutlamada şiirler okuyan, şarkılar söyleyen öğrenciler, insan ve çocuk haklarını değişik drama gösterileriyle sahnelediler. Hafta nedeniyle ‘Yaşasın Haklarımız’ başlıklı bir bildirge de yayımlayan Yöneliş Koleji eğitimcileri ve öğrencileri, şunları söylediler: ‘’Tüm insanların özgür ve insanca yaşaması gerektiğine inanıyoruz. Haklara saygılı olmayı bu yaşlarda oynayarak şiirler okuyarak, şarkılar söyleyerek öğreniyoruz. ‘Savaşlar olmasın, insanlar insanca yaşasın’ diyoruz. Yaşasın haklarımız...” İ ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Arayışın heykelleri: İlhan Koman Sergisi İlhan Koman’ın uzun yıllar Zincirlikuyu’da yer alan ünlü Akdeniz heykelinin pek çoğumuz için farklı anlamları vardır. Kimimiz için önünden geçip gittiğimiz sıradan bir kütle; kimimiz için ise alışılmış anıt heykel mantığının dışında hareket eden, bu ülkenin heykel serüveninine de gönderme yapan bir simge yapıt. Heykel sanatının sorunlu bir alan olduğu ülkemizde heykel denildiğinde “anıt”ın akla gelmesi şaşırtıcı değil aslında... Kamusal alan heykellerinin anıt heykelle bir tutulduğu, neredeyse özdeşleştirildiği, bunun dışındakilerin ise bulundukları mekanlarda neredeyse yok olmaya mahkum bırakıldıklarını söylemeye gerek bile yok. Bu durum bağlamında, Akdeniz heykelinin anıtları bir yana bırakırsak belki de İstanbul’un en bilindik kamusal alan heykeli olduğunu söyleyebiliriz. Koman’ın sıradışı arayışının bir göstergesi olduğu kadar Türk heykel ortamının durumuna ilişkin Hüseyin Gezer’in aktardığı ve sanatçının dile getirdiği anekdot ilgi çekici olabilir bu bağlamda: “Hadi Bara Paris’e geldi ve atölyemde benim çalışmalarımı gördü. Son derece üzülmüş, hatta kızmıştı. Ağırbaşlı sanat yapmak dururken bu fantezilere, bu oyunlara girmenin anlamı yoktu. Beni şiddetle suçluyordu. Bunun devletin masraflarını boşa gidermek anlamında olduğunu söyleyerek kınıyordu. Ben kendisine, ‘biraz durunuz hocam, bir süre çevrenize bakınız, tetkik ediniz, ondan sonra konuşalım. Sanat dünyasında, sizin şimdi farketmediğiniz ciddi bir gelişme var’ dedim. Kısa bir süre sonra Hadi Bara da işin farkına varmış, kendisi de yeni denemelere başlamıştı bile.” DEMİRDEN HEYKELLER İlhan Koman’ı ve sanatçı ile özdeşleşmiş Akdeniz heykelini de içine alan çok geniş bir retrospektif sergi geçen yıl, Fransız Kültür Merkezi’nde, Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde ve İsveç Başkonsolosluğu’nda eşzamanlı olarak izleyicilere sunulmuştu. Heykel sergilerinin çok sık gerçekleştirilmediği ülkemizde bu geniş retrospektif pek çoğumuz için tek bir heykelle sınırlı İlhan Koman dağarcığımızı oldukça genişletmiş, onun pek kimselere benzemeyen heykel anlayışını ve üslubunu tanımamıza olanak sağlamıştı. Şu günlerde Galeri Nev’de gerçekleştirilen İlhan Koman sergisi de sanatçının yapıtları ile ilgili birikimimize yeni bilgiler eklemesi bakımından dikkate değer. Oldukça ağır bir malzeme olan demirle gerçekleştirdiği yapıtlarından örnekler içeren bu sergi onun “ağır kütleleri hafif gösterebilme” becerisini ve üslubunu bir kez daha anımsatıyor bizlere. Demir, taş, tahta, plastik gibi çok çeşitli malzemelerle çalışan ve her malzemenin olanaklarını sonuna dek sorgulayan ve kullanmaya çalışan İlhan Koman’ın özgün yorumlarını bu sergide İlhan Koman Sergisi: Galeri Nev 8 Aralık 2006 6 Ocak 2007, Tel: 0212 231 67 63, Fax: 0212 248 38 68, PazarPazartesi hariç hergün 11.0018.30 YENİ BİR DİL... de takip edebilmek mümkün. Modernist anlayışın izlerini sürebildiğimiz Koman’ın büyük boyutlu heykellerinin yanı sıra küçük objelerde ne kadar başarılı olduğunu Galeri Nev’deki bu sergide izleyebilirsiniz. Türk heykelinin kırılma noktasını oluşturan 1950’lerden itibaren geliştirdiği özgün yorumlarla dönemin anlayışına olağanüstü bir farklılık getiren Koman’ın İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde başlayan sanat serüveni, heykel bölümüne ve oradan Rudolph Belling’in atölyesine dek uzanıyor. Okul yıllarının ardından gittiği Paris’te özellikle çivilerle soyut heykeller gerçekleştiren sanatçının farklı malzeme arayışları da bu yıllardan itibaren karşımıza çıkıyor. Paris yıllarında Sadi Öziş, Şadi Çalık ve Mübin Orhon gibi Türk sanatçıların yanı sıra ünlü ressam Vasarely, heykeltraş Edgard Pilet gibi isimlerle de birlikteliği olan Koman’ın becerileri ve özgün sanat anlayışı kendini o günlerde hissettiriyordu. Bu ilginç anekdotun gösterdiği gibi, İlhan Koman’ın sanatsal arayışlarının Türk heykel sanatındaki yeni dil yaratma çabası ile çakıştığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Paris yıllarının ardından Türkiye’ye dönen ve akademide asistan olarak görev yapmaya başlayan Koman’ın bu yıllarda gerçekleştirdiği bir projesi Stockholm yakınlarındaki Nacka’da uygulanır; ayrıca Anıtkabir’in merdivenleri için kabartmalar gerçekleştirir. Çalışmalarına 1960’lardan itibaren İsveç’te devam eden Koman, 1970’lerde geometrik biçim arayışlarına ve deneysel çalışmalara yönelmiş; 1980’lerden itibaren ise geometrik biçimlerini soyut ve figüratif olarak çeşitlendirmiştir. 1986’daki ölümüne dek kaldığı bu ülkede birbirinden ilginç çalışmalara da imza atar. Koman’ın yapıtları ile ilgili son sözü sanatçının kendisine bırakalım: “Heykellerimi birer cenin olarak adlandırırım, çünkü her parça yeni fikirler üretmeyi ve farklı bilgilere duyulan ihtiyacı gidermeyi amaçlar; aynı türün daha gelişmiş örneklerini üretmede nasıl kullanılabilir, bunu ortaya koyar.”