Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 03 19/10/06 16:15 Page 1 CUMARTESİ EKİ 3 CMYK 21 EKİM 2006 CUMARTESİ 3 Arslan Sükan’ın dünyaca ünlü modacıların defilelerinde çektiği fotoğrafları büyük ilgi görüyor Podyum arkasından dokümanter kareler SABİHA KURTULMUŞ Londra’da yaşayan Arslan Sükan, ünlü modacıların defilelerinden oluşan, ilk dokümanter olma özelliği taşıyan backstage (podyum arkası) fotoğraflarını Lucca’da sergiledi ve büyük ilgi gördü. Sanat galerisi yerine bir kafede ilk sergisini açmasına rağmen tüm fotoğrafları satıldı. Uluslararası sanat ortamında bir yer edinmenin önemli olduğuna inanan Sükan, bu yüzden yurtdışında çalışmayı ve yaşamayı tercih ediyor. Yeni projesi ise; Mick Jagger, Nicole Kidman, Milla Jovovich gibi dünyaca ünlü yıldızların da yer aldığı parti fotoğraflarından oluşan bir sergi. Lucca’da açılan sergi Türkiye’de ilk mi? “Fotoğrafın amaçlarından biri görünmeyeni göstermek. Lucca’ya da çok fazla insan girip çıktığı için ilk etapta doğru bir yer olduğuna karar verdim ve ilk sergimi açtım. Mankenlerin podyuma çıkmadan önceki doğal hallerini görüntülemeye çalıştım. Çünkü podyuma çıktıklarından itiraben satılacak ürünün bir parçası haline gelip tamamen başbaşka bir kimliğe bürünüyorlar. Sahne arkasındaki kendi kimliklerinden, kişiliklerinden sıyrılıp sahneye çıktıkları andan itibaren robot gibi yürümeye başlıyorlar.” İlk serginizi bir sergi salonunda değil de kafede açmak sizce doğru mu? “Bunun iki sebebi var. Kafenin sahibi yakın arkadaşım ve insanların hala sanat galerilerine gitme alışkanlıkları yok. Sanat galerisinde açsaydım ilginin en az yüzde 25’i azalırdı. Beklemediğim kadar çok insana ulaştım. Tabii ki ben de çok fazla tercih etmezdim bir kafede açmayı ama Türkiye sanat ortamını çok iyi bilmediğim için şans oldu ama iyi de oldu.” Backstage projesi nasıl gelişti? “Fotoğraflar daha önce Vogue, Crash, Faces, Muse, 10 Numara gibi dergilerde yayınlandı. Hala da çekmeye devam ediyorum ve yayınlanıyor da. İlk defa böyle bir sergide bir araya getirmeyi düşündüm.” Yurtdışında sergilendiler mi? “Henüz değil ama birkaç yerden teklif var. Ben sadece podyum arkasını çekmiyorum farklı tarzlarda da çalışmalarım var. Daha konsepte ve Fine Art’a dayalı çalışmalar. Günümüz insanlarının yalnızlıklarını yansıtan fotoğraflar. Bir topluma baktığınızda o toplumun medya kanalıyla gördükleri ve arada kaldıkları ikilemi yansıtmaya çalışıyorum ama bu fotoğrafların içinde insan yok. Mesela geceleri çektiğim şehir manzaraları toplumun bir kesimini yansıtıyor, siz kendinizi oraya koyuyorsunuz, o manzarayla yüz yüze geliyorsunuz ve onları incelemekten kendinizi alamıyorsunuz.” Yeni çalışmalarınızı sergilemeyi düşünüyor musunuz? “Evet sergileyeceğim. Back stage fotoğraflarından da bir kitap yapmayı düşünüyorum. Bir de Avrupa’daki partilerden çektiğim fotoğraflar var, basit, plastik kamerayla biraz gizlice çekilmiş, anı yakalayan fotoğraflar. Mick Jagger, Nicole Kidman, Milli Jovovich’in partiden çekilmiş fotoğrafları var. Parti fotoğraflarından bir sergi açabilirim.” Çalışmalarınızda nelere dikkat ediyorsunuz, neyi ön plana çıkarıyorsunuz? “Mankenlerin kendi kişiliklerini henüz dönüştürmedikleri doğal hallerini hemen podyum öncesinde çekiyorum. Dikkat ederseniz fotoğraflarda hiçbir manken bana poz vermiyor. Poz verdiği zaman da çekmiyorum. Hepsi birşeyle meşgul olurken, arkadaşıyla konuşurken o anki doğal halleriyle. Bu arada back stage fotoğraflar çekiliyor ama ben bunu dokümanter olarak ilk yapanım.” Yurtdışında yaşıyorsunuz… “Yedi yıl New York’ta yaşadım. Şu anda Londra’dayım ama aslında şovlar yüzünden devamlı geziyorum. Paris, Milano, Londra, New York. Zaten moda şovları yılda üç kere oluyor, yaklaşık olarak da bir ay sürüyor. O yüzden gidip gelmeli bir yaşamım var şu anda.” Türkiye’deki fotoğraf çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? “Dergilerdeki fotoğraf çalışmalarını inceledim. Açıkcası bir fotoğraf sergisini görmedim, daha doğrusu denk gelmedim. İstanbul Modern’de yabancı bir sanatçının sergisini görebildim sadece.” Güzellik anlayışınız nedir? “Belli orantıları taşıyabilen, dağılmayan, çok fazla bana bak demeyen bir güzellik ilgimi çeker. Bir kadın için örnek verirsem aşırı makyajlı bir kadın hoşuma gitmez. Doğallık çok önemli, aynı şekilde bir evde de altın kaplama sevmem. Çok minimalist değilim ama daha doğal çizgileri tercih ederim.” Geri dönüş veya yerleşme planınız var mı? “Yerleşmeye gerek yok. Fotoğrafçılık zaten öyle bir şey ki, sürekli bir yerde yaşamanız gerekmiyor. Tabii ki Türkiye’de çalışmak istiyorum çünkü çok fazla bir potansiyel ve hareketlenme görüyorum. Genç kuşak fotoğraf sanatına çok meraklı. Uluslararası bir boyuta geleceğini düşünüyorum. Ve bunun için kendim çalışıyorum, o yüzden yurtdışında kalmayı tercih ediyorum. Yurtdışında aldığınız eleştiriler de çok önemli. Magazin gazetecilerinden sanat direktörlerine kadar herkesle devamlı yakın temas halindeyim. Bu da beni çok geliştiriyor.” Fotoğraflarınız görüldükten sonra Türkiye’den teklifler alıyor musunuz? “Evet teklifler alıyorum birlikte çalışalım, fotoğrafımı çeker misin diye. Onun dışında ben aslında iç mimarım ve şu an kardeşime yardım ediyorum. Ece Sükan, onun bir mağaza açma projesi var. Buradaki açılıştan sonra Londra’ya dönüp çalışmalarına devam edeceğim.” Türkiye’nin tekstil dünyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? “Tekstil olarak çok güçlü bir ülke olmamıza rağmen maalesef çok güzel, çarpıcı markalar yaratamıyoruz. Benim amaçlarımdan bir tanesi de böyle bir şeyin yapılabileceğini göstermek.” Backstage serisinden kaç işinizi sergileyebildiniz? “21 adet çünkü orası çok daha fazla fotoğrafın sergilenmesine uygun değildi. Aslında bu projede binlerce resim çekildi ama 350’ye yakını sergilenebilir durumda.” Fotoğrafa şu an büyük bir ilgi var, ama sanatçı vizyonu olup olmadığı nasıl anlaşılır? “Fotoğrafın en önemli noktası mümkün olduğunca çok çekmek. Benim beş sene önce çektiklerimle şimdi çektiklerim aynı değil, devamlı gelişiyor. İnsanın gözü açılıyor. Her ay yayınlanan fotoğraf ve sanat dergilerini takip etmek, sanat galerilerini gezmek gerekiyor. Mümkün olduğunca çok fazla fotoğraf görmek çok önemli. Dünyada neler oluyor, insanlar ne tarz fotoğraflar çekiyor izlemek gerekiyor. Dünya fotoğrafçıları niye çok takdir ediliyor bunu analiz etmeli. Ben devamlı inceler izlerim, sizinle konuşurken bile bir kadraj açılır bende, öyle olması gerekir. Hobi olarak yapılamaz, güçlü bir konsepti ve içeriği olmalı resimlerin.” En çok kimin defilelerini ilgi çekici buluyorsunuz? “Bana göre John Galliano’nun tasarladığı Dior defilesi, Alexander Mc Quinn, Givenchy en büyük prodüksiyonlar.” Depresyon mevsimi başladı Grinin tüm tonlarının hakim olduğu bir dünya…Yağmurun gökyüzünü esir aldığı o puslu havalar, sıcağın sessiz sedasız dünyayı terk etmesi, ağaçların tepelerinde kalmış tek tük sarı yapraklar… Aslında insanın kanına dokunan şey, ölmekte olan doğanın görüntüsü…Yani sonbahar. Psikoloji uzmanları yaptıkları araştırmalarda güneşsiz ve renksiz bir havanın insanı depresyona soktuğunu artık biliyorlar. Daha doğrusu, eğer psikolojik alt yapınız da müsaitse, kısacası depresyona yatkınsanız, bu havaların ağına düşmeniz zor olmuyor. Depresyonun insanı yakaladığı hemen belli oluyor. Nasıl mı? Mesela depresyona giren birinde; Cinsel istek azalıyor, sıkıntılı, çaresiz, neşesiz ve sinirli tavırlar görülüyor, uykusuzluk başlıyor, uykudan yorgun ve bitkin uyanma durumu gözleniyor. Davranışları yavaşlıyor, geçmişe dönük pişmanlık, suçluluk duygusu gelişiyor, bitkin ve yaşama dair isteksizlik hissediliyor, kişinin iştahı kesiliyor ya da nadiren artıyor. Depresyondaki bir kişi hayattan zevk alamıyor, kendini mutsuz, işe yaramaz ve değersiz hissediyor. Prof. Dr. Arif Verimli’ye göre; bu belirtilerle ortaya çıkan depresyonun yaşam boyu bir bireyde görülme şansı yüzde 20. Ve depresyon dünya genelinde de en sık görülen FÜSUN SAKA psikiyatrik rahatsızlıklardan bir tanesi. Verimli: “2003 yılında ‘depresyon’ tanısıyla tedavi ettiğim hastalarımın yüzde 60’ının, sonbahar mevsiminde belirtiler göstermeye başlayarak, depresyonu en yoğun sonbaharda yaşadıklarını izledim. Bu oran 2002 yılında yüzde 65 olarak görülüyordu” diyor. Neden Sonbahar Depresyonu? Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli, sonbahar depresyonunun en sık görülen depresyonlardan birisi olduğuna dikkat çekiyor ve bunun hem biyolojik hem de psikolojik nedenleri olduğunu söylüyor. Bu durumu da şöyle açıklıyor: “Biyolojik Sebepler: Yaz aylarında dünyaya dik gelen güneş ışınları gözümüz aracılığıyla kimyasal enerjiye dönüşür ve ‘mutluluk hormonu’ olarak bilinen serotoninin artmasını sağlar. Göz, ışık enerjisini, kimyasal enerjiye çeviren muhteşem bir organdır. Bir diğer bulgu da mevsimsel özelliği olmayan bir denek grubunda, depresyonlarında ışık terapisi uygulayarak başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Mevsimsel depresyon bazen kışın da görülür. Ancak yazın hemen sonrası sonbahar olmasından dolayı sonbahar depresyonu, kış depresyonundan daha sık olarak görülmektedir. Psikolojik sebeplere değinecek olursak; özellikle ergenlerde yaz aşkları son derece önemlidir ve ergenliğin kendi biyolojisi depresyon yaratmaya müsaittir. Bu sebeple biten yaz aşkları depresif ruh halinin ortaya çıkmasını sağlar. Ve en önemlisi bilişsel algılamalarımız ve kavramlara yüklediğimiz anlamlar yaz bitiminde sonbahar depresyonuna yakalanma riskini arttırıyor. Şöyle ki: fsaka@optimumbrand.com Yaz sıcaktırinsanlar mutludur her yer rengarenktiryaz neşedir, güneş umuttur… Güz soğukturinsanlar hüzünlüdür her yer sararır yapraklar bile ölür ve dökülür güz yaslıdıryağmur gözyaşıdır…” Daha çok kimlerde görülüyor? Prof. Dr. Verimli’ye göre; depresyon genetik yatkınlığı olanlarda daha çok görülüyor. Nesne ve olaylara gerçeğinin dışında duygusal anlamlar yükleyenlerde, tatilde normal zamanların aksine biraz daha alkol alanlarda ve eğlence nedeniyle uyku düzeni bozulanlarda daha sık görülüyor. Çoğu kadın ? Depresyon teşhisiyle tedavi edilen hastaların yüzde 75’i kadın, yüzde 25’i erkektir. ? Depresyonun en yaygın olduğu yaş 30 55 arasıdır. ? Meslek dağılımı olarak yüzde 35 oranında ev hanımları başta gelmektedir. ? Ev hanımlarını yüzde 18’le işçi ve işçi emeklileri, yüzde 15 memur ve memur emeklileri, yüzde 12 özel sektör çalışanları, yüzde 10 doğum öncesi ve sonrası depresyonu, yüzde 10 menopoz öncesi ve sonrası depresyonu olarak sıralanmaktadır.