Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
29 EKİM 2023 PAZAR
3
Cumhuriyet
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Yunus Nadi’ye demeci Cumhuriyet’in ilk sayısında yayımlandı
Cumhuriyet
İnancım sarsılmazdı
Cumhuriyet
havadan çıkmak konusundaki dünyaca bilinen çıkan olayların yazılmış ve korunmuş olan
umhuriyet’in 7 Mayıs 1924 günü
kararımı verdim. belgelerini düzenleyerek anılarımı yazmayı
yayımlanan ilk sayısında ulu önder
Beni İstanbul’dan Samsun’a götüren vapur,
CMustafa Kemal Atatürk’ün Yunus düşünüyorum. Bunu yapmayı gelecek nesil
Nadi’ye verdiği demeç yer almıştı. Yunus Boğaziçi’ni arkada bırakıp Karadeniz’e için, Türkiye Cumhuriyeti tarihi için bir
Nadi’nin sorularına yanıt veren Mustafa girerken İstanbul ufuklarına baktım. Orada görev olarak kabul ediyorum. Bilirsiniz
Kemal Atatürk, Samsun’a çıkışından her çeşit savunma yasaklanmış, kalp ve
ki, herhangi bir tarihi elimize aldığımız
Milli Mücadele’nin merkezi olarak
vicdanları kan ağlayan, beyinleri yanan zaman onun gerçeğe uygun olup olmadığına
Ankara’nın seçilmesine kadar çok sayıda
İstanbul halkı için ağladım, gözlerim yaşardı. inanmak için dayandığı kaynaklar ve
konuda önemli açıklamalar yapıyor:
Ancak bu sevgili kardeşlerin kesinlikle
belgeler araştırılır. Bizim şimdiye kadar
Ankara’dan İstanbul’a gitmekte
kurtulacağına o kadar emindim ki bu güven doğru bir ulusal tarihe sahip olamayışımızın
olduğumuz sırada ilk sözlerimiz dört
benim için avutucu oldu. nedeni tarihlerimizin, belgeye dayanmaktan
yıl önce geldiğimiz Ankara ile dört yıl
Bundan sonraki girişimler ve olaylar çok, ya birtakım övücü veya birtakım
önce bıraktığımız İstanbul ve bu iki
hemen hemen hepinizce bilinmektedir.
kendini beğenmişlerin gerçek ve mantıkdışı
şehrin şimdiki durumları üzerinde
Bununla birlikte İstanbul’dan ayrıldığım sözlerinden başka kaynak bulamamak
olmuştur. Bu konuda Gazi’nin
günle birlikte, o günden bugüne kadar ortaya talihsizliğidir.
sözlerinin aslına çok sadık kalmasına
özellikle özenerek işte yazıyorum:
Doğrudur, az zamanda çok aşama.
Kuşku yok. İstanbulumuz güzeldir,
ancak Ankaramız bütün eksikliklerine
rağmen, daha az güzel değildir. Onu
özellikle bizler biliriz, değil mi? Ayrıca
fazla olarak şimdi Ankara, devletimizin
merkezidir de. Gerçekte Ankara, durumu
nedeniyle, merkezi yönetim için çok ilgi
çekici ve güven verici bir noktadadır. Bu
nedenle benim kararlarım, hareketlerim
ve girişimlerim üzerinde doğal olarak
etkilerini göstermiştir.
Gerçekten işe ülkenin doğusunda,
doğu sınırından başladım. Sonra daha
batıya gelmek zorunluluğunu duydum.
Sonunda Ankara’da durdum ve ülke
işlerini, milletin arzusu doğrultusunda
yönetmek için başka yere gitmeye
gerek duymadım. Türkiye’nin ve Türk
milletinin ve Türk milleti yararına
işlerin en sağlam savunmasının da
ancak Ankara’dan olabileceği olaylarla
da belirginleşmiştir. En zor şartlar
içinde, en az hazırlıklı olduğumuz
halde en büyük darbelerin tersine
çevrilebilmesinin en güçlü nedenleri
arasında Ankara’nın coğrafi yeri de
vardır.
Bir an olsun sarsılmadılar
Ankara’nın doğal konumu ve
coğrafyasına değer katan bir yön daha
vardır: En acı ve kötü günlerde millet her
taraftan çeşitli araçlarla zehirlenirken
Ankaralılar, ülke ve milletin gerçek
kurtuluşuna yönelen girişim
konusundaki inanç ve güvenlerini bir an
olsun sarsmamışlardır.
Ankara’ya ilk kabul olunduğum
gün, sadece bir vatandaş, milletin bir
bireyiydim. Hiçbir sıfatım, yetkim
ve unvanım yoktu. Böyle olmakla
birlikte Ankara ve çevresi çocuklarıyla,
kadınlarıyla, yaşlılarıyla birlikte Ankara
şehrinden Dikmen tepesine kadar bütün
ovayı doldurmuş ve beni karşılamıştır.
İstasyondan hükümet dairesine kadar
uzayan caddenin iki tarafı eski Türk
giysileri giymiş, bıçakları ve tabancaları
ellerinde Ankara gençleriyle dolmuştu.
Bu gençler ve onlarla birlikte bütün halk,
“Yurdu ve milleti düşmandan kurtarmak
için hepimiz ölmeye hazırız, emrinizi
bekliyoruz” diye bağırıyorlardı.
O zaman Ankara istasyonu yabancı
subay ve askerlerinin işgali altında
bulunuyordu. O güne kadar Ankaralıları
ölü ve Ankara’yı bir yıkıntı alanı sanan
bu yabancılar, bu yüce gösteri karşısında
ilk endişelerini göstermekten kendilerini
alamamışlardır. Ben Ankara’yı coğrafya
kitabından çok tarihten cumhuriyet
merkezi olarak öğrendim. Gerçekten
Selçuklu yönetiminin parçalanması
üzerine Anadolu’da kurulan küçük
hâkimiyetlerin adlarını okurken çeşitli
beylikler arasında bir de Ankara
Cumhuriyeti’ni görmüştüm. Tarih
sayfalarının bana bir cumhuriyet
merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya
ilk defa geldiğim o günde gördüm ki
orada geçen yüzyıllara rağmen hâlâ o
cumhuriyet yeteneği sürüyor.
Türkiye’nin hemen bütün bölgelerini
gezdiğim ve gördüğüm için anladım ki
o zaman adları cumhuriyet olmayan
diğer yerlerin bugünkü halkı da aynı
yetenekten kesinlikle uzak değildir.
İstanbul’da uyanan düşünce
Beni Türkiye’ye en uygun merkezin
Ankara olabileceğini düşünmeye iten
ilk neden çok eskidir ve ilmidir. Bu
noktaya ait düşüncelerim her İstanbul’da
bulunduğum dönemlerde -hayatımın
çok az günleri İstanbul’da geçmiştir-
uyanmıştır. Özellikle genel savaştan
sonra girdiğimiz ateşkes günlerinde
İstanbul sokaklarını dolduran yabancı
süngüleri, Boğaziçi’nin sularını karartan
düşman zırhlıları bu düşüncelerimi sabit
duruma getirdi ve artık hiçbir kişiye
hiçbir fikre ve hiçbir programa en küçük
biçimde ilgi göstermeksizin bu boğucu
19 MAYIS 19 MAYIS 2019 PAZAR 3
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN, YUNUS NADİ’YE DEMECİ CUMHURİYET’İN İLK SAYISINDA YAYIMLANDI
İnancım sarsılmazdı
nadolu’ya geçmekteki amacım, Türk stanbul’dan Samsun’a giden vapur, Karadeniz’e üşmanı kesinlikle denize dökeceğimizle
milletinin yüksek karakterine ve sarsılmaz girerken İstanbul ufuklarına baktım. İstanbul ilgili inancım gerçekten sarsılmazdı. Çünkü
Akararlılık ve inancına dayanmaktı. Başka hiçbir İhalkı için ağladım, gözlerim yaşardı. Ancak bu Dgözlem, inceleme ve hesaba dayanan
önlemin ülke ve milletin derin yarasına çözüm sevgili kardeşlerin kesinlikle kurtulacağına o kadar önlemlerin büyük fedakârlıklarla kahraman milletimiz
olamayacağı hakkında kesin inanca sahip olmuştum. emindim ki bu güven benim için avutucu oldu. tarafından uygulanması sonucu hareket ediliyordu.
umhuriyet’in 7 Mayıs 1924 günü yayım-
lanan ilk sayısında ulu önder Mustafa Ke-
Cmal Atatürk’ün Yunus Nadi’ye verdiği de-
meç yer almıştı. Yunus Nadi’nin sorularına ya-
nıt veren Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çı-
kışından Milli Mücadele’nin merkezi olarak
Ankara’nın seçilmesine kadar çok sayıda konu-
da önemli açıklamalar yapıyor:
Ankara’dan İstanbul’a gitmekte olduğumuz sıra-
da ilk sözlerimiz dört yıl önce geldiğimiz Ankara ile
dört yıl önce bıraktığımız İstanbul ve bu iki şehrin
şimdiki durumları üzerinde olmuştur. Bu konuda
Gazi’nin sözlerinin aslına çok sadık kalmasına özel-
likle özenerek işte yazıyorum:
Doğrudur, az zamanda çok aşama. Kuşku yok. İs-
tanbulumuz güzeldir, ancak Ankaramız bütün ek-
sikliklerine rağmen, daha az güzel değildir. Onu
özellikle bizler biliriz, değil mi? Ayrıca fazla olarak
şimdi Ankara, devletimizin merkezidir de. Gerçek-
te Ankara, durumu nedeniyle, merkezi yönetim için
çok ilgi çekici ve güven verici bir noktadadır. Bu
nedenle benim kararlarım, hareketlerim ve girişim-
lerim üzerinde doğal olarak etkilerini göstermiştir.
Gerçekten işe ülkenin doğusunda, doğu sınırından
başladım. Sonra daha batıya gelmek zorunluluğu-
nu duydum. Sonunda Ankara’da durdum ve ülke iş-
lerini, milletin arzusu doğrultusunda yönetmek için
başka yere gitmeye gerek duymadım. Türkiye’nin
ve Türk milletinin ve Türk milleti yararına işlerin
en sağlam savunmasının da ancak Ankara’dan ola-
bileceği olaylarla da belirginleşmiştir. En zor şartlar
içinde, en az hazırlıklı olduğumuz halde en büyük
darbelerin tersine çevrilebilmesinin en güçlü neden-
leri arasında Ankara’nın coğrafi yeri de vardır.
Bir an olsun sarsılmadılar
Ankara’nın doğal konumu ve coğrafyasına değer
katan bir yön daha vardır: En acı ve kötü günlerde
millet her taraftan çeşitli araçlarla zehirlenirken An-
karalılar, ülke ve milletin gerçek kurtuluşuna yöne-
Türk milletinin yüksek karakterine
len girişim konusundaki inanç ve güvenlerini bir an
olsun sarsmamışlardır.
Ankara’ya ilk kabul olunduğum gün, sadece bir
vatandaş; milletin bir bireyiydim. Hiçbir sıfatım,
yetkim ve unvanım yoktu. Böyle olmakla birlikte
dayanmaktan başka çözüm yoktu
Ankara ve çevresi çocuklarıyla, kadınlarıyla, yaşlı-
larıyla birlikte Ankara şehrinden Dikmen tepesine
teşkesin kara günlerinde Paşa ile İstanbul’da rı andık. Paşa da hatırladı ve açıkladı:
kadar bütün ovayı doldurmuş ve beni karşılamıştır.
pek çok kez konuşmuştuk. Anadolu’ya geç-
Evet Kuşçalı’dan çektiğiniz telgrafı hatırladım.
İstasyondan hükümet dairesine kadar uzayan cadde-
Ameleriyle birlikte kuruluşlar birbirini izlemeye
Bana bazı sorular soruyordunuz. Örneğin,
nin iki tarafı eski Türk giysileri giymiş, bıçakları ve
başlamıştı. Onlardan söz ettik, kısaca kongrelerden
dünyayla telsiz telgraf haberleşmesi sağlanıp
konuştuk. Bu konularda buyurdular ki:
tabancaları ellerinde Ankara gençleriyle dolmuştu.
sağlanamadığından, cephane ve savaş gereçlerinin
Bu gençler ve onlarla birlikte bütün halk: “Yurdu ve İstanbul’dan ayrılmak zorunluluğu İstanbul’da
yeterli olup olmadığından, Yunan ordusunun du-
milleti düşmandan kurtarmak için hepimiz ölmeye var olan kötü şartlarındandı. Anadolu’ya geçmek-
rumuna dikkat çekmekten oluşmaktaydı sanırım.
hazırız, emrinizi bekliyoruz” diye bağırıyorlardı. teki amacım, Anadolu’nun ortasında ve Türk mille-
Sorularınızı cevapsız bırakmadım değil mi? An-
O zaman Ankara istasyonu yabancı subay ve as-
tinin büyük çoğunluğu içinde, Türk milletinin yük-
cak doğal olarak Ankara’ya gidişinizde büt-
kerlerinin işgali altında bulunuyordu. O güne kadar
sek karakterine ve sarsılmaz kararlılık ve inancı-
ün gerçekleri anladınız. Bugün de yineleyey-
Ankaralıları ölü ve Ankara’yı bir yıkıntı alanı sanan
na dayanmaktı. Bundan başka hiçbir önlemin ül-
im ki sorularınızın yalnız üçüncüsüne tam cevap
bu yabancılar, bu yüce gösteri karşısında ilk endişe-
ke ve milletin derin yarasına çözüm olamayacağı
vermiştim. Birinci ve ikinci sorunuzu da cevapsız
lerini göstermekten kendilerini alamamışlardır.
hakkında kesin inanca sahip olmuştum. Onun için
bırakamazdım. Erzurum merkezindeki telsizimizin
Ben Ankara’yı coğrafya kitabından çok tarih-
Samsun’a ayak bastığım dakikada aldığım ilk ön-
çalışmaya başladığını ve her şeyin düşmanı yen-
ten cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Ger-
lem, Samsun ve çevresine ait, beraberimde bulu-
meye yeteceğini söylemek suretiyle de gerçek dışı
-
çekten Selçuklu yönetiminin parçalanması üzeri
nanlara gereken emirleri vererek hemen güneye yü-
cevap vermiş olmadığımı artık şimdi onaylarsınız.
ne Anadolu’da kurulan küçük hâkimiyetlerin adla-
rümek oldu.
Gerçekte sizin bana sorduğunuz telsiz telgraf
rını okurken çeşitli beylikler arasında bir de Ankara
Ancak, ne yazık ki o günlerdeki sağlık durumum
merkezi yoktu. Ancak bunun bulunmaması, ben-
Cumhuriyetini görmüştüm. Tarih sayfalarının bana
beni on beş, yirmi gün Havza kaplıcalarından ya-
im gözümde amacım için ikinci derecede idi. Savaş
bir cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya
rarlanmaya zorunlu kıldı. Bu sıradaydı ki İstanbul’a
gereçleri ve cephane de yoktu ve çok zamanlar
ilk defa geldiğim o günde gördüm ki orada geçen
çağrıldım. Artık tedaviyi sürdürmeye gerek kalma-
bulunamamıştı. Siz buraya gelmeden kendi ken-
yüzyıllara rağmen hâlâ o cumhuriyet yeteneği sürü-
dı. İlk aşama olmak üzere Amasya’ya hareket et-
dinize kesinlikle bunu tahmin edebilirdiniz. An-
yor. Türkiye’nin hemen bütün bölgelerini gezdiğim
tim. Bugüne kadar geçen zaman içinde Erzurum ve
cak böyle olmakla beraber çok önemli ve hay-
ve gördüğüm için anladım ki o zaman adları cum-
Trabzonluların girişimleriyle yapılması kararlaş-
atî saydığınız bu noktayı bana sormaktan bir zarar
huriyet olmayan diğer yerlerin bugünkü halkı da ay-
tırılan Erzurum Kongresi konusunda Erzurum’la
gelmezdi. Benim ise düşmanı yenmek için gerekli
nı yetenekten kesinlikle uzak değildir.
haberleşilmişti. Ve orada hazır bulunmak üzere
olan kararlılık ve milli inancın varlığını gördükten
7 MAYIS 1924
Erzurum’a hareketim kararlaştırılmıştı. Gerçi ben
İstanbul’da uyanan düşünce sonra cephane ve diğerlerinin önce ve sonra ve her
Cumhuriyet
Sivas’ta genel bir kongre yapmaya karar vermiştim.
durumda bulunacağına inancım vardı. Size olumlu
Beni Türkiye’ye en uygun merkez Ankara olabi-
Ancak önce Erzurum Kongresi’nde bulunmayı ve
cevap vermekte haklı idim.
leceğini düşünmeye iten ilk neden çok eskidir ve il-
bundan sonra Sivas Genel Kongresi’ni yapmayı ya- yük rahatlık uyandırdı. Anadolu’nun bu temiz hal-
midir. Bu noktaya ait düşüncelerim her İstanbul’da Düşmanı kesinlikle denize dökeceğimizle ilgi-
rarlı ve uygun buldum. kı ile -fakat halkı ile diyorum, dikkat ediniz- görüş-
bulunduğum dönemlerde - hayatımın çok az günle- li olan inancım ise gerçekten sarsılmazdı, sürekli o
Amasya’da da birkaç gün kalmak gereği orta- tükçe girişimimin doğruluğu konusundaki görüşüm
ri İstanbul’da geçmiştir - uyanmıştır. Özellikle ge- sağlamlığı korudu. Çünkü duygularla ve hayaller-
ya çıktı. Havza’dan İstanbul’a çağrılmam nedeniy- her gün daha çok artıyordu. Yeniden Erzurum’dan
nel savaştan sonra girdiğimiz Ateşkes günlerin- le değil, gözlem, inceleme ve hesaba dayanan ön-
le çarçabuk hareket etmiştim. Samsun ve çevresi ko- Sivas’a Genel Kongre’yi açmak üzere geldiğim za-
de İstanbul sokaklarını dolduran yabancı süngüle-
lemlerin büyük fedakârlıklarla kahraman milletimiz
mutanına uzun zaman için emir vermek üzere ken- man ve bütün kongre sırasında biraz sıkıntı çek-
ri, Boğaziçi’nin sularını karartan düşman zırhlıla- tarafından uygulanması sonucu hareket ediliyordu.
disinin bana katılmasını buyurmuştum. Bundan baş- tik ki, bunlar artık bilinmiş şeylerdir. Ancak her şe-
rı bu düşüncelerimi sabit düşünce durumuna getir- Paşa’ya, Sakarya Zaferi’nden dönüşünde daha
ka Ankara’da Kolordu Komutanına da isim ve giye- ye rağmen memnunduk, çünkü İstanbul’u milletve-
di ve artık hiçbir kişiye hiçbir fikre ve hiçbir progra- ayağının tozu ile duygularını, “Bu Türk milleti çok
cek değişikliği yaparak gelmesini istemiştim. Bu ko- kili seçimine zorlamıştı. Yalnız benim unutamaya-
büyük bir millettir, ona layık komutan gerekli” de-
ma en küçük biçimde ilgi göstermeksizin bu boğucu
mutan, resmen, doğrudan doğruya benim emrimde cağım üzücü bir başarısızlık olmuştur. Doğal ola- miş olduğunu hatırlattım. Bütün o kanlı savaşlar ve
havadan çıkmak konusundaki dünyaca bilinen kara-
milletin o zamanki coşkusu ve yüce kararı aşama
değildi. Buna rağmen çağrımı soylu bir özveriyle ka- rak bilginiz olmuştur ki Sivas’ta bulunduğum sıra-
rımı verdim.
aşama göz önünden geçmeye başladı. Gözleri ufka
bul etti, bir yüzbaşı üniforması ile zorlu bir yolculuk larda İstanbul’dan gönderilen İstanbul Hükümeti’nin
Beni İstanbul’dan Samsun’a götüren vapur,
dönük bir süre dalgın durduktan sonra Paşa anlattı:
yaptı ve beni buldu. Ankara kolordu komutanının Deniz İşleri Bakanı (Bahriye Nazırı) ile Amasya’da
Boğaziçi’ni arkada bırakıp Karadeniz’e girerken İs-
Gerçekten öyledir. Afyon, kesin sonucu sağlamada
bana çektiği bir telgrafta, beni seven bir arkadaşın bir protokol imzaladık. O protokolün içeriği arasında
tanbul ufuklarına baktım. Orada her çeşit savunma
çok hesaplı ve belki bu bakımdan daha büyük
eşliğinde birkaç kişi daha olduğu hâlde İstanbul’dan asıl olarak şu vardı:
yasaklanmış, kalp ve vicdanları kan ağlayan, beyin-
harekete sahne olmuş ise de Sakarya’nın değer
Ankara’ya geldiğini ve gelişinin bana bildirilmesini “Mebusan Meclisi’nin İstanbul’da açılışının
leri yanan İstanbul halkı için ağladım, gözlerim ya-
ve büyüklüğü hiçbir zaman eksilmez. Gerçi Sa-
arzu ettiğini yazmıştı. Telgrafta adı belirtilmemiş ol- felâkete neden olacağı gerçeğini İstanbul Deniz İşleri
şardı. Ancak bu sevgili kardeşlerin kesinlikle kur-
karya da hesapsız bir meydan savaşı değildi. An-
makla birlikte bu arkadaşın kim olabileceğini tahmin Bakanı kabul etmiştir. Meclisin Anadolu’da uy-
tulacağına o kadar emindim ki bu güven benim için
cak bunun hesabı yalnız kocaman milletimizin onur
avutucu oldu. ettim ve onu da beraberinde getirmesini yazdım. gun bir yerde açılışını sağlamaya çalışacaktır. Bun-
ve yüceliğine dayandırılmıştı. Millet , kendisinde
Bundan sonraki girişimler ve olaylar hemen he- Beklediğim kişiler Amasya’ya geldiler. Gereken da başarılı olmazsa kendisi kesinlikle bakanlıktan
varlığına emin bulunduğumuz bu onur ve yüceliği
men hepinizce bilinmektedir. Sanıyorum. Bunun- konuları kendileriyle görüştüm. Samsun ve Anka- ayrılacak ve bütün kabinenin görevden ayrılmasını
fazlasıyla gösterdi. Büyük Millet Meclisi’nin verdiği
la birlikte İstanbul’dan ayrıldığım günle birlikte, o
ra komutanları geldikleri yerlere geri döndüler. Ben sağlamaya çalışacaktır.”
yetkilerle donatılmış Başkomutan, bir iki bildirge
günden bugüne kadar ortaya çıkan olayların yazıl- karargâhımla ve karargâhımda kalan arkadaşlarla İşte bu olmamıştır. Bu görüşümün doğruluğunu
ile millete durumu ve görevleri hatırlattı. Bu bildi-
mış ve korunmuş olan belgelerini düzenleyerek anı-
birlikte kararlaştırılan yolculuğuma devam ettim. Si- yazık ki hemen hiç kimseye onaylattıramadım.
ri bütün bir milleti, bütün bir hükümet kuruluşunu
larımı yazmayı düşünüyorum. Bunu yapmayı gele-
vas Genel Kongresi’ne ait bildirgeyi burada Kurmay İnsanlar gariptir. Bazen en akıllılarının bile, ger-
ayaklandırmaya yetti. O zaman her taraftan koşuldu
cek nesil için, Türk Cumhuriyeti tarihi için bir gö-
subayına yazdırdım ve bunun taslağını, tarihi anı ol- çeklerin sadeliği karşısında görüşleri boşa gider.
ve ancak böylelikledir ki Sakarya’da Türk tarihinin
rev olarak kabul ediyorum. Bilirsiniz ki, herhangi
mak üzere hazır bulunanlara imzalattırdım. Buna im- İstanbul’un 16 Mart’ta işgalinden sonra,
hârikası ortaya çıktı.
Anadolu’ya geçerken Kocaeli Yarımadası içinde;
bir tarihi elimize aldığımız zaman onun gerçeğe uy-
za atmakta kararsızlık gösteren olduğunu söylersem
Kuşçalı’da rastladığım gezici bir telgraf merkezi ara- Paşa’ya Sakarya’dan önce millete, “Düşman
gun olup olmadığına inanmak için dayandığı kay-
şaşmayınız. Yazılan bildirge Türkiye merkezlerine
cılığıyla o zaman Ankara’da bulunan Paşa ile haber- yurdun namus ocağında boğulacaktır” demiş ol-
naklar ve belgeler araştırılır. Bizim şimdiye kadar
gönderdiğim çağrıdan oluşmaktadır.
leşmiş, kendilerine bazı sorular sorarak rahatlık ve-
duğunu hatırlattık.
doğru bir ulusal tarihe sahip olamayışımızın nede-
Sivas çalışmaları özellikle öneme sahipti. Çünkü Da-
rici cevaplar almıştım. Altı gün sonra Ankara’ya var-
ni tarihlerimizin, belgeye dayanmaktan çok, ya bir- mat Ferit Hükümeti oradan düşürülmüş ve İstanbul Evet öyle demiştik. Çünkü öyle olacaktı. Bunun
dığımda durumu bu güvenceyle birlikte bulmamak-
takım övücü veya birtakım kendini beğenmişlerin oradan Mebusan Meclisi seçimine zorunlu kılınmıştı. başka çeşidini, düşünmek bile bizlere göre ve Türk
la birlikte Paşa’nın en kesin ve herkese güven veri-
Paşanın bu konudaki sözlerini aşağıda yazıyorum.
gerçek ve mantık dışı sözlerinden başka kaynak bu- milletine göre imkânsızdı.
ci bir rahatlık içinde olduğunu görmüştüm. Bu anıla-
Tokat, Sivas, Erzurum görüşmeleri gönlümde bü-
lamamak talihsizliğidir. Cumhuriyet, 7 Mayıs 1924, s.1