Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA SAYFA 7 Depremle gelen kentsel dönüşüm mü? lan alanı, Riskli yapı: Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıyı, ifade eder. RAHMİ ALPER İnşaat Mühendisi Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğu ve son yüzyılda 500 bine yakın yapının yıkıldığı, 100 bine yakın insanın da hayatını kaybettiğini unutmamak gerekir. Deprem, Ülkemizin en büyük afet olayıdır. 15 yıl önce yaşanan Gölcük ve Düzce afetleri de hafızalarımızda yerini korumaya devam etmektedir. Üzücü olan ise böylesine derin izler bırakan bu olayın ardından yaşanan Simav, Van gibi depremlerde yine binlerce insanımızı kaybetmemizdir. Biz biliyoruz ki deprem değil ihmal öldürür! İhmalde sorumluluğu olanların sorumsuz olmasından kaynaklı derin acılar yaşanmaktadır. Deprem gerçeğine uygun politikalar üretilmelidir. “…Koltuğumu kaybetme pahasına da olsa bu kanunu çıkartacağım…” söylemleriyle ve deprem gerçeğinin çözümüne yönelik çıkarıldığı söylenen, ülkemizde halk arasında “Kentsel Dönüşüm Kanunu” olarak bilinen 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe konuldu. Kanuna özellikle yürütmeyi durdurma hakkının engellenmesi vb. sebeplerle iptal davaları açıldı ve kanunun yönetmeliklerinin belli maddeleri Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi. Bu Kanun beraberinde üç yeni kavramı getirmiş oldu. “Rezerv Yapı Alanı”, “Riskli Alan” ve “Riskli Yapı”. Kanun’da rezerv yapı alanı: Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya idarenin talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak bakanlıkça belirlenen alanları, Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, bakanlık veya idare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın görüşü de alınarak belirlenen ve bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırı ÖNÜŞÜME DEPREM BAHANESİ Tek yetkili olma kavramı çeşitli soru(n)ları beraberinde getirir. Kanun kapsamında sorgusuz sualsiz istenilen alanın riskli alan olarak ilan edilmesi yetkisinin sadece Bakanlar Kurulu’nda olması, endişe verici bir durumdur. Yine riskli papı tespiti için, yapı maliklerinden herhangi birinin başvurusuyla bu belgenin alınabilmesi ve yapıyı yıktırabilmesi süreci olumsuz etkilemektedir. Yıkılan bu yapının yerine tekrar yapının yapılabilmesi için 2/3 çoğunluğunun sağlanması gerektiği de bilinmelidir. Kanunun ilk halinde bulunmayan yürütmeyi durdurma ile ilgili dava açma hakkı Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz neticesinde tüm hak sahiplerine verilmiştir. Kentsel dönüşüm yapmak için deprem bahane edilmemelidir. Deprem ve afetle mücadelenin kamu yararı ve yaşam hakkı, çevre bakımından önemi yadsınamaz. Ancak anılan yasada kapsamın sadece deprem olmadığı görülmektedir. Kentsel Yenileme/Dönüşüm çalışmaları yapılırken; l Geliştirilecek Projelerde kamu yararı ilkesine ve mühendislik, mimarlık ve planlama ilkelerine uyulmalıdır. l Alan belirlenmeden önce; yapı güvensizliği olan ve eskimiş kent bölgeleri ve kent kimliği açısından önemli alanlar belirlenmelidir. l Sürece katılacak tüm aktörlerin yer aldığı örgütlenme modeli oluşturulmalı ve finansal kaynak tariflenmelidir. l Dönüşüm, sağlıklaştırma ve/veya yenileme öngörülen alanlar, kentin gelecekteki niteliğini belirleyen planlarıyla uyumlu olmalıdır. l Uygulamanın her aşamasında meslek odalarının görüşü alınmalı, odaların denetim sürecinde de etkin rol oynaması sağlanmalıdır. l Rant artışına yönelik düzenlemeler yapılmamalı, imar hakkı kazanma fırsatı yakalamaya çalışılmamalıdır. l Bu bölgelerde tarihi ve kültürel zenginlikleri ortadan kaldırma dönüşümüne değil; güçlendirme, yenile D me, canlandırma seçeneklerine başvurulmalıdır. l Kentlerdeki yerel kimliği ortadan kaldıracak tek tip mekân üretiminden vazgeçilmelidir. l Dönüşüm alanlarında zemin açısından yeniden yapılaşmaya ilişkin sıkıntılar yoksa vatandaşların aynı bölgede ikametleri ve bu süreçte kira veya geçici konut yardımı almaları sağlanmalıdır. Zemin ilgili sıkıntı varsa en yakın bölgede ikametleri sağlanmalıdır. l Dönüşüm sonrası aynı bölgede yaşayacak vatandaşların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için sürdürülebilir, gelir yaratıcı olanaklar yaratılmalıdır. l Sürecin tüm aşamaları ilgili va tandaşlarla paylaşılmalı, karar mekanizmasında mutlaka vatandaşların görüşleri alınmalıdır. l Dönüşüm neticesi toplumsal kırılmaya, sosyal yıkım ve ayrışmaya sebep olmamalıdır. Deprem için mevcut yapı stoku envanteri yapılmalı ve güvenli yapı stokları oluşturulmalıdır. Planlama ve uygulama süreçlerinin birlikte ele alınması gerekmektedir. Kamu yararı ilkesi göz önünde bulundurularak planlama ve uygulama adımlarında ortak akıl yürütülerek bu ilkelerin gerçekleşmesi sağlanmalıdır. “Yaptım oldu” bakış açısının bizi her geçen gün bir adım daha geriye götüreceği, aynı acıları tekrar yaşatacağı unutulmamalıdır.