Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA ÜCRETSİZ ÖZEL EK Depreme dayanıklı yapılar inşaat mühendislerinin işidir AYHAN EMEKLİ İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Afet boyutlarında yaşadığımız Kocaeli Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999’da meydana gelen depremin ardından, 15. yılı geride bırakıyoruz. Giderek unuttuğumuz bu büyük depreminin sonuçları, insani ve maddi yönden ağır oldu. Tekrar hatırlarsak; 18 binden fazla insanımızı kaybettik, 23 bin fazla yaralının olduğu ve 500’den fazla kişinin sakat kaldığı resmi olarak açıklandı. Resmi olmayan bilgilere göre ise bu afetin boyutu yaklaşık 50 bin ölüm ve ağırhafif 100 bine yakın yaralı olmuştur. Yaklaşık 140 bin binanın çökmesi sonucu 600 bin kişinin evsiz kaldığı depremde, ülkemiz nüfusunun yüzde 20’den fazlasına karşı gelen 16 milyon insanımız da farklı düzeylerde etkilenmiştir. Türkiye’nin yakın tarihini derinden etkileyen bu büyük depremin ardından, 12 Kasım 1999 tarihinde 7.2 büyüklüğündeki Düzce olmak üzere, bir çok sarsıntı yaşadık. Büyüklükleri 5.6 ve üzeri olmak üzere, 3 Şubat 2002 SultandağıAfyon, 27 Ocak 2003 PülümürTunceli, 1 Mayıs 2003 Bingöl, 1720 Ekim 2005 İzmir, 8 Mart 2010 Elazığ, 19 Mayıs 2011 SimavKütahya, 23 Ekim 9 Kasım 2011 Van, yine yıkıcı etkileriyle toplumumuzda kalıcı, derin hasarlar bırakan depremler oldu. EPREM ÜLKESİYİZ!.. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu artık toplum olarak biliyoruz. Gelişen bilimin ve teknolojinin bugün ulaştığı düzeyde, depremlerin ne zaman, nerede ve ne büyüklükte olacağını önceden belirlemenin mümkün olmadığını da... Yaşadığımız depremlerin yıkıcı sonuçları göstermiştir ki, ülkemizin mevcut yapı stoğunun önemli bir bölümü depreme daya D nıklı değildir. Aktif faylara sahip birçok gelişmiş ülkede depremlerin afete dönüşmesinin önüne geçilebilmektedir. Bir başka deyişle, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesidepreme dayanıklı yapı üretimi, bilimsel çalışmalar ve teknolojinin gerekleri yerine getirildiği takdirde dünyanın diğer birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de mümkündür. Gelişmiş ülkeler bu yaşamsal sorunu, aklı, bilimi ve teknolojiyi kullanarak çözmüş, yapılarını depreme dayanıklı hale getirmişken; yaşadığımız onca deprem sonrasında ülkemizin mevcut yapılarının ve yeni inşa edilecek binalarının önemli bir bölümü için aynı yanıtı vermek ne yazık ki olası görünmemektedir. Türkiye genelinde yapılarımızın depreme dayanıklı olmaması toplum olarak bizleri kaderciliğe, umutsuzluğa ya da umarsızlığa sürüklememelidir. Depremin afete dönüşmesini ortadan kaldırma amacıyla ilgili tarafların (üniversiteler, İnşaat mühendisleri odası) doğrudan katılımını sağlayan çalışmalara, zaman yitirilmeden başlanmalıdır. Bunun için yapılması gerekenler, şöyle sıralanabilir: l Deprem ve depreme dayanıklı yapı bilincinin yeterli seviyeye ulaşmasını sağlamak amacıyla, bilgi kirliliğinden ve karmaşasından arındırılmış eğitim programları toplumun her kesimi için sürek li uygulanmalıdır. l Afet öncesinde, sırasında ve sonrasında görev alacaklara ve halka, uygulamayla desteklenmiş eğitim programları hazırlanmalı, bu eğitimler sürekli yapılmalıdır. l Depreme dayanıklı yapı üretimine ait mevzuat eksiklikleri ile yasa, yönetmelik ve standartlara ilişkin güncellemeler ve yasal mevzuatın kendi içerisindeki çelişkili düzenlemeler, başta İnşaat Mühendisleri Odası olmak üzere ilgili tarafların görüş ve onayı alınarak acilen tamamlanmalıdır. l Depreme dayanıklı yapı üretim süreci, bina yapımının planlanması aşamasından başlayarak projelendirme ile inşaat uygulamasının gerçekleştirilmesinde ve yapım sürecinin tamamının denetlenmesinde inşaat mühendislerinin yetkin olarak görev yapmasını sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. l Yapı üretim sürecindeki müteahhitler, inşaat ustaları, beton ve betonarme çeliği başta olmak üzere yapı malzemeleri ve inşaat yapımında kullanılan ekipmanlar ile inşaat teknolojisine ilişkin düzenlemeler (müteahhitlerin denetlenmesi, ustaların eğitim ve sertifikasyonu, yapı malzemelerinin üretim ve kullanım sırasında kontrolü vb.) eksik ya da yetersizdir. Bu düzenlemeler İnşaat Mühen disleri Odası’nın görüş ve onayı alınarak tamamlanmalı, depreme dayanıklı bina yapım kriterleri etkin kamu denetimi ile sağlanmalı, inşaat kalitesinin nitelikli olmasından taviz verilmemelidir. l 1938 tarihli 3458 sayılı Mühendislik Mimarlık hakkında kanun bugünün koşullarına göre çok yetersiz kalmıştır. 2000 yılında yenilenen TSE 500 Betonarme yapıların tasarım ve yapım standardı ise bilimsel gelişmeler ve inşaat teknolojisi açısından kapsamlı olarak gözden geçirilmelidir. İnşaat yapım süreciyle ilgili benzeri mevzuat taranarak içerik ve güncel koşullar açısından yenilenmelidir. l Devlet İhale Yasası’na bağlı olarak ihale edilen kamu yatırımları ile günümüz koşullarında depreme dayanıklı yapı üretimini sağlamak yasadan kaynaklı olarak olanaklı değildir. Bu nedenle güvenli yapı üretimini birincil mutlak koşul esas almak üzere İhale Kanunu yenilenmelidir. l Yapı Denetimi Kanunu, iş sahibinin kendisini denetleyecek denetim kuruluşunu belirlemesine yol açan kurgusundaki temel hatayla, 2001 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu temel yanlışın sonraki yıllarda düzeltilmesi beklenirken, daha da sorunlara yol açan düzenlemeler nedeniyle yapı denetim sürecinin sağlıklı çalıştığını ve dolayısıyla depreme dayanıklı yapı üretiminin tam olarak denetlenebildiğini söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Yapı Denetim Yasası, deprem güvenli yapı üretiminin denetimine odaklı olmak üzere yeniden düzenlenmelidir. l Bugün iktidarda bulunan siyasi erkin hazırladığı Ulusal Deprem Strateji Eylem Planı (UDSEP) çerçevesinde öngörülen ülke çapında tüm yerleşimlerin mevcut yapı stoğunun çıkarılması ve yapı envanteri verilerinden elde edilen deprem risklerinin daha gerçekçi ve planlamaya dayalı çözümünden vazgeçilmiştir. Kentlerin yapı stoğu envanterleri çıkarılmalı, sürekli güncellenmeli ve bu çalışma sonucu kentlerin deprem riskinin giderilmesine dair eylem planları hazırlanarak hayata geçirilmelidir. l Yapı stoğumuza ilişkin envanter olmaksızın 2012 yılında “Afet riski altınn Devamı 6. sayfada