Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA SAYFA 6 Riskli yapı nasıl tespit edililir? lik firmalarına başvurmaktır. Binanızın depreme dayanıklılık hesapları, beton dayanımları vb. işlemler bu tespit sırasında uygulanır. İncelemeler sonucunda binanızın deprem riski ortaya çıkartılır. İNANIZ RİSKLİ ÇIKARSA NE OLACAK? Yetkin inşaat mühendislerinin yaptığı çalışma sonucu bina, depreme dayanıklı çıkmazsa yıkılma zorunluluğu yoktur. Bu raporu bilgi ve analiz amaçlı kullanabilirsiniz. Fakat bakanlığın yetkili firmalarının hazırladığı “Riskli Yapı Tespit Raporunda” binanız riskli çıkarsa, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dö B FIRAT ÜMMETOGLU İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Şehirlerimizde zamanında yapılmayan planlamalar, imar düzenlemeleri, mühendislik mimarlık hizmetleri ile yönetimlerin siyasi kaygıları yüzünden halk gecekondularda, sağlıksız, gürültülü ve depreme dayanıklı olmayan binalarda oturmak zorunda bırakıldı. İşte kentsel dönüşüm kavramı, bozuk olan bu yapıyı düzeltmek için ortaya çıktı. Yapılan incelemelerde binalarda mühendislik hizmetinin eksikliği, yapı denetimlerinin yapılmaması ve hazır beton teknolojisinin kullanılmamasının deprem riskini arttırdığı tespit edilmiştir. Bu yüzden eski binalarda oturan vatandaşlar, binalarına güvenmemektedir. Peki, binanızın deprem riskini nasıl öğrenirsiniz? Bunu anlamanızın iki yolu var. İnşaat mühendisleri, deprem konusunda eğitim almış ve uzmanlaşmıştır. O yüzden bir yol, kentsel dönüşüm ve deprem yönetmeliği gibi konularda yetkin olan inşaat mühendislerine danışmaktır. Diğer yol ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yetkili mühendis nüştürülmesi Hakkında Kanuna göre yıkım zorunluluğu vardır. Bu aslında “Kentsel Dönüşüm” anlamına gelmektedir. Kanunun mal sahibine ve yükleniciye getirdiği avantajlar bulunmaktadır. (Karşılıksız kira yardımı, kredi desteği, noter harçlarından ve ruhsat harçlarından muafiyet vb.) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2014 Mali Raporu’na göre ülkemizde 38 bin 87 adet bina riskli yapı ilan edilmiş ve kentsel dönüşüm süreci devam etmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken yerler bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm süreci, halkımızı depreme hazırlamak için olmalıdır. Mağduriyetler yaratmadan ilerlemelidir. Bu yüzden aşağıdaki durumlar dikkate alınmalıdır. l Bina sakinlerinden birinin başvurması halinde bile, riskli tespit edilen binaların yıkılmasının vatandaşa sıkıntı yarattığı l Süreçte binaları riskli tespit edilip, karşılıksız kira yardımına başvuran vatandaşın yardımları zamanında alamaması l Bakanlığın yetersiz teknik kadro yüzünden riskli yapı tespit raporlarını incelemesinin gecikmesi l Kanunun ilanından 2 yıl geçmesine rağmen Bakanlıktaki rapor inceleme kriterinin tam belirlenememesi, memuruna göre değişkenlik ve keyfilik göstermesi. n Baştarafı 1. sayfada daki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun” yasalaştırılarak “Kentsel dönüşüm” uygulamaları başlatılmıştır. Yapı envanterinin çıkarılmasını gözardı eden yasayla kentlerimize, mahallelerimize, yapılarımıza ait deprem riski öncelikleri elde edilmeden tüm binalarımız depreme dayanıksız yapılar olarak görülmüştür. Yasaya göre “riskli alan” ilan edilen bölgelerde yeniden planlama yapılacağı ve deprem riskinin ortadan kaldırılacağı gerekçesi kullanılarak kent rantının yandaş müteahhitlere dağıtılmasının yolu açılmış, bölgede oturanlar haklarına karşılık düşük bedeller belirlenmesiyle göçe zorlanmıştır. Yasanın kent sağlıklaştırılması, planlı dönüşümü kavramından uzak diğer uygulamasıyla yalnızca bir malikin süreci başlatması sonucu “Riskli yapı” (deprem riski önceliğini bilemediğimiz) olarak belirlenen binaların yıkımı ve yeniden yapımı amaçlanmıştır. Her iki durumda kent yaşayanları için mağduriyet yaratmıştır. Bu yasayla yetki merkezi yönetime aktarılmış, imar rantının yönetiminin siyasi iktidarın tasarrufuna alınması amaçlanmış, hukuksuz uygulamalara zemin hazırlanmıştır. Daha fazla mağduriyetin önüne geçmek ve Kentsel Dönüşümün asıl amacını gerçekleştirmek için 6306 sayılı yasa iptal edilmeli, deprem başta olmak üzere afet riskini ortadan kaldırmayı ve planlı şehirleşmeyi sağlayacak yeni yasa TMMOB’ye bağlı ilgili odaların katılım ve onayı ile tekrar hazırlanmalıdır. l Son birkaç yılda peşi sıra yapılan düzenlemelerle (Çevre ve Şehircilik Bakanı genelgeleri, Planlı alanlar yönetmelik değişiklikleri, Torba yasa içinde İmar Kanunu değişiklikleri) TMMOB’ye bağ lı meslek odaları ile birlikte İnşaat Mühendisleri Odamızın da, özellikle “mesleki denetim” yetkisi siyasi iktidar tarafından ortadan kaldırılmak istenmektedir. Depremleri afet olarak yaşadığımız ülkemizde, depreme dayanıklı yapı üretimini sağlamaya yönelik mesleki denetimi “kamusal görevi” olarak yapmaya çabalayan meslek odamızın kamu denetimi sürecinin dışına çıkarılması başka anlamlar taşımaktadır. Bu kararı alan siyasi iktidar ve uygulamada meslek odalarını dışlayan yetkililer ile yöneticilerin depremlerde ve afetlerde toplumun can güvenliğinin sorumluları olacaklardır. İnşaat Mühendisleri Odası’nın ve diğer meslek odalarının mesleki denetim yetkisi önündeki engeller acilen kaldırılmalıdır. ÖTÜ YÖNETİM Ortaya çıkan sonuç yapı üretim süre K cinin kötü yönetildiğinin bir tablosudur. Bugün de olduğu gibi depreme dayanıklı yapı üretiminin sağlanmasında siyasi iktidarlar ne yazık ki toplumun can güvenliğini öne alan düzenleme ve uygulamalara gitmemişler, asıl muhatap olan inşaat mühendislerinin ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın görüş ve uyarılarını hiçbir zaman dikkate almamışlardır. Kamu kurumu niteliğindeki İnşaat Mühendisleri Odası’nın yetkilerinin her geçen gün ortadan kaldırılması, inşaat mühendisliği mesleğinin itibarsızlaştırılarak Lisans eğitiminin niteliğinin düşürülmesi özellikle son dönemlerde uygulanan politikalar olmuştur. Depremleri afet olarak yaşamak istemiyorsak, yapılarımızın her aşamada mutlaka inşaat mühendisliği hizmeti alması gerekliliğini unutmamalıyız. Ve yine unutmamalıyız ki depreme dayanıklı yapılar inşaat mühendislerinin işidir.