18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KÜLTÜRSANAT Mona Lisa, Caterina’ydı bence... ÖZKAN EROĞLU Yazar eonardo Da Vinci’yi ve özellikle onun Paris’te Louvre müzesinde bulunan, milyonları başına toplayan Mona Lisa isimli yapıtını bilmeyenimiz yoktur. Bu resim üzerine, çok şeyler yazılmış ve söylenmiştir. Da Vinci, az resimsanat yapıtı üretmiş bir kimliktir. Onun az yapıt üretmesinin nedeni altında, kuşkusuz çok yönlülüğü gelmekteydi. Çünkü resmin dışında birçok pozitif bilim konusuna el attığı bilinir. Bu yazıyla amacım, Leonardo’nun bu yönlerinden ziyade, 19. yüzyılda Freud’un da masaya yatırdığı, annesinden koparılma hikayesine ve bu koparılmanın onun üzerinde bıraktığı etkiye, bir de yanı sıra anne karnında, annenin çektiklerine embriyonun da tanıklık ettiği savına dayanarak, bir şeyler ifade etmeye çalışmaktır.Bir kere Leonardo’nun annesi de, babası da bellidir. Dolayısıyla bence gayri meşru değildir. Ama kendini bildi bileli annesi babasından ayrı yaşamış bir çocuktur. Babası, tıpkı sülalesindeki diğer erkeklerin geçmişte yaptığı gibi noterlik mesleğini icra etmiştir. Anne ise, oldukça çapkın ve umarsız bir babanın acılar içinde bıraktığı kesin olan Caterina isimli bir kadındır. Caterina’nın ardından, babanın üç evlilik daha yapması, babanın evliliğe ve kadına bakışını ortaya koyar, sanırım. Umarsız, sorumsuz ve bence kadın erkek ilişkilerine karşı ciddiyetsiz biridir Ser Piero, yani baba. Caterina 15. yüzyılda yalnız bırakılmış bir kadındır, her şeyden önce. Şimdi düşünelim: Hamile kalan bir kadına, hele çapkın da olan bir eşin ilgisiz kalacağını düşünmek, hiç de zor değildir. Atalarımızın bir sözü vardır hamileler için: “Artık, o iki canlı”. Caterina, acıya, yalnız bırakılma durumun itilmiştir. Bir mazlumdur, mahçuptur ve üstelik de dini töreler karşısında, hamilelik ve sonrası sürecinde, evlilik dışı bir çocuk dünyaya getirmenin şiddetli acısını içinde duyumsayan biridir. Ortak yaşam sürdükleri çok açık olan anne ve bilhassa karnındaki embriyon, nasıl gıda gereksinmelerini anneye bağımlı yapıyorsa, bence duygusallığı da paylaşmaktadır anneyle; buna dair en ufak bir kuşkum yok. Bir çocuğun anatomik boyutta, anneye yakın durduğu, böylelikle annenin onu içinde büyütmesiyle özdeş olarak kabul edildiği de bir gerçektir. L “Mona Lisa’nın, bir kimlik için önemli olan “toprak ana” ve “ana” kavramlarını yan yana getirdiğini çok iyi gösterir. Bu sentez, Leonardo’nun yaşama sanatının ve ilkelerinin bir sentezidir bana göre. Caterina gizemlidir, Mona Lisa gizemlidir ve Leonardo Da Vinci de gizemlidir”. MONA LİSA DİĞER RESİMLERDEN FARKLI Şimdi gelelim Mona Lisa’nın Leonardo’nun annesi Caterina olduğu yönündeki iddiama. Mona Lisa için çeşitli yorumlar yapıldığı bilinen bir gerçek. Çeşitli ve oldukça az sayıda kadın betimleri yaptığını bildiğimiz Da Vinci, boyadığı diğer kadın suretlerine baktığınızda, Mona Lisa kadar gizemli ve duygulu bakan bir başka portre daha boyamamış ya da çizmemiştir. Ne olursa olsun Mona Lisa’nın, kendine özgü gülüşünün veya gülümsemesinin altında bir ironi yattığını da kabul ediyorum. Açıkta kalan tensel bölgeleri: Eller, boyun ve yüz bölgesinin ışıkla, hem de kanımca kompozisyonun geneline göre oldukça özel bir ışıkla yıkanmasının belirli nedenleri olabileceğini düşünüyorum. Mona Lisa kompozisyonunun içinde, Leonardo’nun kendi yüzünün olduğu iddiası da düşünüldüğünde, bu kadının Caterina olduğunu daha bir kabul ediyorum. Yapıt ve başyapıt felsefelerinde en dikkat çeken yön, yapıtın bir veya birkaç özelliği gereği biricikleşmesi dir. Bugün mantık ve duygu açısından baktığınızda, Mona Lisa, kabul edilir veya edilmez, diğer Leonardo resimlerine müthiş fark atmış durumdadır. Zaten bunu Louvre Müzesi’nde gezerken de fark ediyorsunuz. İçinde “Kayalıklar Bakiresi” ve “Vaftizci Yahya” resminin de bulunduğu Da Vinci duvarına bakıp ve daha sonra tek başına bir duvarda sergilenen Mona Lisa’ya üşüşen insan yığınlarını görünce, ne demek istediğimi anlayabilirsiniz.Caterina, Da Vinci’nin babası ve babasının ailesi tarafından dışlanmış, fakat kanımca Mona Lisa kimliği altında, oğlunun adeta gönlünde taht kuran bir biriciklikle bu gün sanat tarihindeki yerini almış, ötesinde bir taht elde etmiştir. 15. yüzyılın resim sanatında, din dışı konulara baktığımızda da, bu kadar Olimpiya’daki Zeus etkisini verebilen başka hiçbir yapıt bulamayız. Zaten resim de, kompozisyon olarak bir dağ gibi, yukarıdan aşağıya genişlemekte ve bir koni gibi, arka plandaki manzaranın önüne oturmaktadır. Evet Mona LisaCaterina bir dağdır, oğlu Leonardo’nun gözünde. Bu resim bir annenin tasviridir, buna hiç şüphem yok. İtibarı dinsel bir Meryem’den çok daha büyüktür, gerçekten. Leonardo, ütopyaya önem veren, idealist tutumunu ama gizli, ama açık bir şekilde ortaya koyan bir üniversal kimlikti. Bundan ötürü, her yapıtında görünenden gayri çok şeyi sakladığına ve işaretlediğine inanılabilir. İşte Mona Lisa’da da, anne Caterina yerini bulmuş, arka planda ise Leonardo’nun doğduğu yer olan Vinci kasabası, yani Toskana topraklarından bir kesiti buluruz. Bu da, Mona Lisa’nın, bir kimlik için önemli olan “toprak ana” ve “ana” kavramlarını yan yana getirdiğini çok iyi gösterir. Bu sentez, Leonardo’nun yaşama sanatının ve ilkelerinin bir sentezidir bana göre. Caterina gizemlidir, Mona Lisa gizemlidir ve Leonardo Da Vinci de gizemlidir. O zaman, sonuç olarak gizemli Leonardo’nun boyadığı gizemli Mona Lisa, gizemli Caterina’dır, başka bir şey değil. Bunu iddia ediyor, dahası hissettiğim bir gerçeğin altını bu yazıyla çiziyor ve sanat tarihine bir işaret de ben bırakıyorum. ‘İĞNE DELİĞİ FOTOĞRAFLARI’ SERGİSİ AÇILDI ‘İ ğne Deliği Fotoğrafları’ Sergisi 17 haziranda İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde açıldı. İstanbul Modern’deki ‘İğne Deliği Fotoğrafları’ sergisi, Adana Adasokağı Lisesi’nde, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Nuri Gürdil’in önderliğinde bir araya gelen 33 öğrencinin toplam 67 eserini içeriyor. Mustafa Nevzat İlaç şirketi, geçmişi 2500 yıl öncesine giden bir teknikle çekilen fotoğraflardan oluşan ‘İğne Deliği Fotoğrafları’ sergisine sponsorluk desteği veriyor. Sergi 24 Ağustos 2008’e kadar ziyaret edilebilecek. Gerekli donanımı sağlayamayan öğrenciler, fotoğraf makinesinin en ilkel hali sayılan ve Camera Obscura ilkesine dayalı çalışan Pinhole/İğne Deliği tekniği ile çözdüler. Öğrenciler, üzerlerine delik açılmış konserve kutularını ve benzer nesneleri kullanarak İğne Deliği düzenekleri yarattılar.Çektikleri fotoğraflarla, gerek ifade biçimleri, gerekse iğne deliği için gerçekten yakalanması zor olan kompozisyonlar oluşturup, ışığı çok etkileyici bir biçimde kullandılar. 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle