22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EĞİTİM Okul ve Estetik ? Bilmez ki bir okullu, estetik duyuların geliştirilmesi, ayrıntıların keşfedilmesidir. Ayrıntıdan yoksun bir akıl ne sorgulayabilir ne de estetik düşünebilir. Bilmez ki bir okullu, yaşama sevgiyle, merakla bakan her göz bir sanatçı gözü, kulağı, burnu, dili, tadı, aklı ve dokunuşudur. MEHMET YAPICI Afyon Üniv. Prof. Dr. n basit şekli ile söylemek gerekirse; estetik, insanoğlunun yaşama ve insana dair olgu ve olaylardan haz duyabilmesidir. Bu duyarlılığı yaratan her şey de estetik objedir. Bu yönü ile bakıldığında, insanoğluna haz duygusu veren, onu mutlu eden, onun mutluluğunu başkalarına da bulaştıran şey estetiktir. Çoğunlukla günümüzde estetik, görsel ve işitsel sanat eserleri karşısında hissedilen şey olarak algılanmaktadır. Kuşkusuz bu yanlış değildir ama eksiktir. Güzel ve hoşa giden bir araba motoru sesinden, bir bebeğe kadar her şey estetik bir obje olarak ele alınabilir. Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki, birinin estetik bulduğunu diğeri de estetik bulmak zorunda değildir. Öyle ise neyin estetik olup olmadığı konusunda standart belirlemek çok güç olduğuna göre; Estetik olan ile olmayanı nasıl ayırt etmek gerekir. Burada çok şey söylenebilir. Ama her söz ve kanıt havada kalacaktır. Bunun yerine benim önerim; insanın değerli, eşsiz ve farklı olduğunu inanan birey, estetik de düşünebilen bireydir. Bu tür birey, estetik bulmadıklarını estetik bulanlara karşı saygı duyabilecektir. Bu anlayış insanın ortak özelliği olduğunda da neyin estetik olup olmadığının önemi kalmayacaktır. Salt estetik olan kalacaktır; öznel ve hoşa giden olarak….Yukarıda betimlediğim estetik algısının oluşmasında ise en büyük rol okula düşmektedir. Okul, ders ve ders dışı etkinlikler aracılığıyla çocuğun; bilişsel, duyuşsal ve fiziksel beceri ve yeteneklerini geliştirmede rol üstlenmiş, önemli ve güçlü bir sosyal kurumdur. Toplum da okulun bu rolüne inanır ve saygı duyar. Ondan, çocuklarının iyi, hakkaniyet sahibi, kültürel ve sanatsal beceri ve yetenekleri gelişmiş bireyler olarak yaşama katılmasını bekler (ya da beklemelidir). .Çok yönlü düşünen, olgu ve olaylar üzerinde analiz yapan, bilgi tüketen değil bilgi üreten birey, hemen hemen herkes tarafından istenir ve teşvik edilir. Bunlar için okul eğitim programları tasarlanır (büyük emek ve paralarla). Bu programlarda, sadece Matematik, Fen, Türkçe, Tarih gibi bilişsel yönü ağırlıklı dersler değil, müzik, resim, beden eğitimi, satranç, tiyatro gibi estetik yönü ge E verdiği bir görev olarak algılanır. Bu tarz bir eğitimöğretim sürecinden, aile eğitiminden geçen öğrenci, yaşam algılamalarında arızalıdır. Duyuları duyarlılığını yitirmiştir. Bir resme baktığında 30 yıl sonra kaç para edeceğini düşünür. Bir çocuğa baktığında, geleceğin para basan, potansiyel pop ya da futbol ikonlarını görür. Bir ‘Mozart notası‘ ile ‘fast food şarkıların’ cayırtısı arasında paralellik kurmaya çalışır. Bu da en entelektüel okullunun gösterebileceği bir beceridir.Oysa bilmez ki bir okullu, estetik duyuların geliştirilmesi, ayrıntıların keşfedilmesidir. Ayrıntıdan yoksun bir akıl ne sorgulayabilir ne de estetik düşünebilir. Oysa bilmez ki bir okullu, yaşama sevgiyle, merakla bakan her göz bir sanatçı gözü, kulağı, burnu, dili, tadı, aklı ve dokunuşudur. İR ŞİİRİ KÖK VE EKLERİNE AYIRMAK Şiir diye sesteş kelimelerden oluşan kelime yığınlarını ezberlemeyi öğrenen okullu, bilmez ki; “ZAAF / Senin hiç yoktu / Benimse vardı / Seviyordum” un şiir’in zirvesi olduğunu ve günlerce üzerinde konuşulabileceğini… Bu şiiri kök ve eklerine ayırarak katleden öğretmen, şiir zevkinden yoksun bireyler yetiştirdiğinin ayırdın da bile değildir. Bir metnin ana fikrini, kendi kafasındaki ana fikir ile uyumlu olup olmadığını denetleyen öğretmen, bilmez okuma lezzetinin ve estetiğinin ne demek olduğunu. Ve diğerleri, çoktan seçmeli testin içinden doğruları ararken gerçeğin elinden uçup gittiğini göremeyen, estetik yoksunu, eğitim yöneticileri, anne ve babalar… Çocuğunun notunu çocuğunun önünde tutan, takdir teşekkür kağıtları ile mest olan yarış atı terbiyecileri, yaşamı kirlettiklerinin, estetiğe düşman olduklarının ne kadar farkındalar? Matematik evrenin dili değil mi? Sosyal bilgiler yaşamı düzenlemenin ve o düzenin estetik bir parçası olmak değil mi? Resim özgürce, yaşamın renklerinin uyumu değil mi? Müzik yüzyıllar öncesinden gelen bir ağıtın anlamını keşfetmek değil mi? Din dersi, dinin sevgi, inanan inanmayan herkesin kardeş olabileceği bir sıcak ev değil mi? Değil, bizim okullarımızda değil!!! Öfkenin hitabet sanatı olduğu, belden aşağı vurmanın girişimcilik olduğu, her şartta işini yürütmenin erdem olduğu, başarı için her şeyin mubah olduğu bir toplumsal doku da estetik düşünmek ve düşündürtmek, olsa olsa işsiz güçsüz, toplum düşmanı! Aylak insan etkinliğidir. Ne çok şey yitirmişiz; duyularımızı, duyularımızla beslenen aklımızı ve aklımızla anlam kazanan güzel, iyi ve insanı…. yani estetiği ve anlamı. B ‘Ne çok şey yitirmişiz; duyularımızı, duyularımızla beslenen aklımızı ve aklımızla anlam kazanan güzel, iyi ve insanı… yani estetiği ve anlamı’ liştiren duyuşsal dersler de yer almaktadır. Aslında zevk veren hoşa giden her ders estetik bir objedir aynı zamanda, ancak çoğunlukla resim ve müzik dışındaki derslerin estetik yönleri görmezden gelinir. Ancak, bütün dersler aynı mantıkla kurgulanır; verilen bilgi öğrenci tarafından sorgulanmadan alınır, alınan bilgi sınav zamanı iade edilir. Verilen bilgi derinlikten ve ayrıntıdan yoksun, yüzeyseldir. Öğrenciden geri alınan bilgi bozulmuş, yüzeyselliği yavanlığa ve bayağılığa dönüşmüştür. Bu kurgudan yetişen birey, yaşama katıldığında, becerileri körelmiş, yeteneklerini yitirmiş, baktığında görebildiği; sınırlı, yüzeysel ve ölgündür. İlişkiler, otoriteparya ilişkisi ya da işverenişgören ilişkisidir. ‘Bir bilen’ ve ‘çok bilmeyen’ler ilişkisi de denilebilir. Güçlü olanının haklı olduğu, haklı olanın iyi ve güzel olduğunun öğrenildiği bu kurguda, ‘monalisagülümsemesinin’ yeri yoktur. Müzik ve Resim dersi matematik problemleri çözmede, Beden Eğitimi dersi sağa sola manasız koşuşturmaların adıdır. Bale ya da opera, zengin ve soyluların, sıradan insana lanetidir ancak. Acemici ve çala kalem çizilmiş masa üstünde bir sandalye resmi ( o da yapılırsa), ‘daha dün annemizin kollarında’ diye başlayan nağmelerle, müzik dersi estetik bir şölene dönüştürüldüğünde, daha ne istenebilir ki!!!! Ama çocuklarımız zavallı ve yeteneksizdir! Ne flüt çalmayı? Öğrenebilirler ne de doğru dürüst bir sandalye resmi çizebilirler. Deve tüyü rengini nasıl bulacağını öğretmek boşuna ve beyhude bir çaba değil midir, son derece yetenekli ve becerikli öğretmenlerimizin nazarında… Sınıftan sınıfa, karneden karneye çoktan seçmeli adımlarla koşan öğrencilerimiz, o kadar telaşlı ve yorgundur ki durup içinde bulunduğu andan haz duyacak zamana, motivasyona, duyarlılığa sahip değildir. Okul dışında, aldıkları bale, keman, dans dersleri de annebabaları tarafından dost meclislerinin mezesi haline getirilir. Yani sevdiği ilgi duyduğu haz aldığı için değil, annebabasının EĞİTİM PROJESİ BAŞLADI Erzincan Üniversitesi Tercan Meslek Yüksek Okulu ve koordinatörlüğünde TÜBİTAKBİDEP tarafından desteklenen ‘Eğitimcilerin Eğitimi Çalıştayı‘ projesi hayata geçti. Eğitimde bilim danışmanlığının geliştirilmesi amacıyla Erzincan Üniversitesi ile Erzincan Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklaşa bir protokol imzaladı. Erzincan Üniversitesi tarafından hazırlanan Çalıştay ile Erzincan’daki eğitimcilerin bir çok konuda yeniden bilgilendirilmeleri amaçlanıyor. Bu projeyle eğitim öğretimi sadece sınıf içi etkinlik olmadan çıkarıp bilgiyi anlayan, özgüven oluşturmuş bireylerin yetiştirilmesi için eğitimcilere bilgi ve deneyimlerini artıracakları ortamlarının oluşturulması amaçlanıyor. 10 SABANCI ÜNİVERSİTESİ’NDEN “MOR SERTİFİKA” Lise öğretmenlerine yönelik toplumsal cinsiyet eğitimleri ve atölye çalışmalarıyla, toplumsal cinsiyet çalışmalarının lise eğitimi içinde yerleşmesini amaçlıyan “Mor Sertifika”larını verildi. Sabancı Üniversitesi’nin oluşturduğu Mor Sertifika Programını 80’den fazla lise öğretmeni aldı. “Birleşmiş Milletler Kadınların ve Kız Çocuklarının Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı”nın ürünlerinden biri de, Sabancı Üniversitesi’nin oluşturduğu Mor Sertifika Programı. Lise öğretmenlerine yönelik toplumsal cinsiyet eğitimleri ve atölye çalışmalarıyla, toplumsal cinsiyet çalışmalarının lise eğitimi içinde yerleşmesini amaçlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle