14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dürüstlük sahibi olanlarının tabii ki karışmadığına emin oldukları, ama karışıklığın devam etmesi halinde son derece sert önlemler alınacağı ihtarında bulunuluyordu. İstanbul hükümeti ise 15 Mayıs sabahı İzmir’in işgalini haber veren bir bildiri yayınladı. Bildiride Webb’in İstanbul’da ve Calthorpe’un İzmir’de, istihkâmların İtilaf Devletleri’nce işgalini bildiren birer nota verdikleri, bir diğer notayla da kentin Yunan askerlerince işgal edileceğinin öğrenildiği belirtiliyordu. Bildiriye göre hükümet, millet ve devletin haklarını korumak için kendisine düşen girişimleri yapmıştı. Dahiliye Nezareti de, vilayetlere gönderdiği bir talimatname ile, halka “muhafazai vekar” edilmesi gereğini salık vermişti. Hükümetin bu bildiriyle takındığı kayıtsız tutum, işgal gününün akşamında Damat Ferit tarafından Amiral Webb’e gönderilen “hafif” bir protesto notasıyla tamamlanıyordu. Damat Ferit Paşa’ya göre bölgedeki asayiş durumu, İtilaf Devletleri’nin tedbir amacıyla giriştiğini söylediği işgal hareketini hiçbir şekilde haklı kılacak mahiyette değildi. Son iki aydan beri asker sayısının artırılması için hükümetin üst üste yaptığı haklı talepler kabul edilmiş olsaydı, bu vilayetteki asayiş korunmuş olacak ve işgale gerek kalmayacaktı. Hükümetin karşılık görmeyen önerisine göre, mütareke gereğince 70 bin kişi silah altında olması gerekirken, ülkenin tamamında ancak 40 bin asker vardı. Osmanlı hükümeti İtilaf ordularının işgaline karşı çıkmıyordu ama, Yunan işgaline razı olamazdı. Hükümetin bu iradeye boyun eğmesinin tek sebebi, İtilaf Devletleri’ne olan saygısıydı. Notada, “eski yurttaşlar”ın Osmanlı egemenliğinden koptuktan sonra, yüzyıllarca kendilerine yapılan muamelenin tersine, Türk ulusal varlığını her yönüyle yok etmeye giriştikleri ve bu yüzden Osmanlıların Yunan işgaline tepki göstermekte haklı oldukları belirtiliyordu. Yunanlıların İzmir’i işgal etmelerine karşı halk arasında gelişen tepkilerden, Damat Ferit hükümeti de büyük ölçüde etkilendi. 16 Mayıs günü hükümet istifa etti, ancak yeni hükümeti kurma görevi yine Damat Ferit’e verildi. 16 Mayıs günü Hürriyet ve İtilaf Fırkası genel merkezi bir genelge yayınlayarak şubelerinden gelen protestolara yer verdi. Genelgede, boykot ve protesto eylemlerinin hak elde edilene dek süreceğine duyulan inanç belirtiliyor, partinin de bu haksızlığın giderilmesi yönünde her türlü meşru girişimde bulunduğu duyuruluyordu. 17 Mayıs’ta parti genel merkezi, yaptığı toplantı sonucunda İzmir bunalımı karşısında diğer partilerle işbirliğine gitmeyi kararlaştırdı. Nitekim ertesi günü Hürriyet ve İtilaf, Sulh ve Selamet, Milli Ahrar, Demokrat, Sosyalist, Osmanlı Demokrat Fırkaları ile Adana ve Havalisi, Trabzon Müdafaai Milliye, İzmir Reddi İlhak Cemiyetleri ve Trakya murahhasları toplanarak İtilaf Devletleri’ne ortak bir muhtıra sundular. İşgali mütarekeye ve Wilson İlkeleri’ne aykırı bulunan muhtıra, Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında savaş hali bulunmamasının böyle bir işgale bir engel olduğuna dikkati çekiyor, bu durumdan doğacak her türlü sorumluluğun İtilaf Devletleri’ne ait olacağını bildiriyordu. İşgalin ardından İstanbul başta olmak üzere birçok yörede mitingler düzenlendi; İstanbul’daki işgal güçleri kumandanlıklarına, Osmanlı sarayına ve hükümetine müdafaai hukuk cemiyetlerince telgraflar çekilerek, ulusun kendini her yolla savunacağı dile getirildi. İzmir’in işgali, Anadolu halkında birbirine daha fazla kenetlenme ihtiyacı yaratmış, ülkenin bölünme tehdidiyle karşı karşıya kalması, her yerde kendiliğinden bir direniş hareketlerinin yükselmesine yol açmıştı. 57
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle