14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağda Trakya Paşaeli Cemiyeti’nde görev alan öğretmenler. Solda Trakya Paşaeli Cemiyeti Ankara Şubesi yönetici ve üyeleri. lerinde ulusal toprakların bütünlüğü ve vatanın kurtarılması gibi ulusal temalardan söz edilse de, bu cemiyetler asıl olarak bölgesel savunmayı amaçlıyor ve dar ölçekli yerel örgütlenmeler şeklinde faaliyet gösteriyorlardı. Ancak buna karşın hareketlilik belirli bir bölgeye özgü değildi. Yurdun her köşesinde vatansever cemiyetler baş göstermeye başlamıştı. Doğuda, dikkati çeken örgütlerin başında Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukukı Milliye Cemiyeti geliyordu. Mondros Mütarekesi’nin 24. maddesi, İtilaf Devletleri’nin güvenlik gerekçesiyle “Vilayatı Sitte” adı verilen altı Doğu Anadolu vilayetini işgal etmelerine olanak sağlamıştı. İşgal tehlikesinin artık iyice somutlaşması üzerine Diyarbakır eşrafından birkaç kişi İstanbul’da bir araya gelmiş ve şairyazar Süleyman Nazif’in önderliğinde sözü edilen cemiyeti kurmuşlardı. Cemiyet sadece İstanbul’da değil, bizzat bu illerde çalışmanın gerekli olduğu kanısıyla 10 Mart 1919’da Erzurum’da bir şube açtı. Albayrak gazetesi sahibi Süleyman Necati (Güneri) ve Cevat (Dursunoğlu) Bey’in çabalarıyla cemiyet etkinliğini artırmış ve o dönemde Erzurum’da var olan İstihlası Vatan Cemiyeti ile işbirliğine gitmişti. 15. Kolordu komutanlığına atanan Kazım Karabekir’in ve Vali Münir Bey’in desteği sayesinde ise orduyla yakın bir ilişki içine girilmişti. İşgal hareketleri Trakya’da da halkın geleceğe yönelik kaygılara kapılmasına neden olmuştu. Bu kaygıyı paylaşan Şeref ve Şev ket Beylerin önderliğinde bir grup, Edirne Mebusu Faik (Kaltakkıran) Bey’le İstanbul’daki toplantıda bir araya gelmiş ve toplantının ardından, Trakya’nın işgalini önlemek ve bölgenin siyasal birliğini sağlamak üzere TrakyaPaşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti kurulmuştu. Cemiyetin siyasal stratejisi, önce muhtariyet elde etmeyi, ardından vatan toprakları ile yeniden birleşmeyi öngörüyordu. Kuruluşundan birkaç gün sonra adını TrakyaPaşaeli Müdafaa Heyeti Osmaniyesi olarak değiştiren cemiyet, programının 9. maddesi uyarınca Trakya’nın birliği sağlanınca dağılmayı öngörmekteydi. TrakyaPaşaeli Müdafaa Heyeti Osmaniyesi, amaçlarını gerçekleştirme yolu olarak esasen barışçı ve diplomatik mücadele yöntemlerini benimsemişti. Cemiyet, Trakya’nın ırk, kültür ve tarih bağlamında Türk olduğunu kanıtlamak için yayınlar yapıyor, bir bütün olan Trakya halkının yüzde 75’inin Türklerden oluştuğunu ve bunu kanıtlamak için gerekirse bir halkoylaması yapılabileceğini öne sürüyor, nüfus istatistiklerinin yanı sıra toprak mülkiyeti bakımından da Türk üstünlüğünün aşikâr olduğunda ısrar ediyordu. Ancak Hadımköy’e kadar uzanan demiryolunun Yunanlıların denetimine geçmesi Doğu Trakya üzerinde daha fazla yoğunlaşma ihtiyacını doğuracak, cemiyet yöneticilerinin hükümet ve İtilaf Devletleri yüksek komiserleri ile görüşme çabalarının sonuçsuz kalması da ilerleyen zamanlarda direnişin silahlı mücadeleye dönüşmesine yol açacaktı. Mondros Mütarekesi’nin ardından Batı Anadolu’da da bir hareketlenme başlamış, İzmir’in önde gelen tüccarlarından Moralızade Halit ve Nail Beyler ile arkadaşları, İzmir Müdafaai Hukukı Osmaniye Cemiyeti’ni kurmuşlardı. Nurettin Paşa’nın İzmir’e vali olarak atanması, başta hareketsiz olan örgütün etkin bir yapıya kavuşmasını sağlamıştı. Yunan işgalinin yaklaştığı yolundaki söylentilerin artık gizlenemez duruma gelmesi üzerine, İzmir Müdafaai Hukukı Osmaniye Cemiyeti, Mart 1919’da bir kongre düzenledi. Çevre kent ve kasabalardan delegelerin de katıldığı bu kongrede İzmir’in nüfusunun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğunu hatırlatan ve işgal söylentilerini kınayan bir bildiri hazırlanarak, Barış Konferansı’nın toplandığı Paris’e iletildi. Bu arada İzmir’de harekete geçen örgütlerden bir diğeri, Moralızade Halit, Nail, Yarbay Faik, Binbaşı Zekai, Mustafa Necati ve M. Arif Bey gibi isimleri bir araya getiren İzmir Müdafaai Vatan Heyeti (Reddi İlhak Heyeti Milliyesi) idi. Müdafaai Hukukı Osmaniye çatısı altında çalışmalarına başlayan cemiyet, daha sonra Türk Ocağı’na taşınacak, şehrin işgalinden bir gün önce bir bildiri yayınlayacak ve bu bildiride kullanılan “reddi ilhak” ifadesi Batı Anadolu’daki diğer faaliyetler için öncü olacaktı. Güneyde ise, Adana ve yöresinin Fransızlara verileceği haberi üzerine İstanbul’da bir araya gelen aydınlar, 21 Aralık 1918’de Adana Müdafaai Hukukı Milliye (Kilik51
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle