14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ANADOLU’DA KONGRE GİRİŞİMLERİ Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde bir yandan direniş amaçlı cemiyetler kurulurken, bir yandan da bu cemiyetleri aşan, bölgelerin ya da tüm ülkenin geleceğine dair kararlar üretmeye çalışan kongreler düzenleniyordu. Nitekim bu kongrelerin öncülük edeceği, ilerleyen zamanda gerçekleşecek olan iki büyük kongre, Erzurum ve Sivas Kongreleri, milletin kaderini değiştirecek kararlara sahne olacaktı. Doğuda ülkenin parçalanmasına çözüm aramak yolunda atılan adımların ilki Mondros Mütarekesi öncesine dayanıyordu. Osmanlı ordusu “elviyei selase” (üç sancak) adı verilen Kars, Ardahan ve Batum’u terk ederken, Kars’ta Ermenilere, Acara, Ahıska ve Ardahan’da ise Gürcülere karşı bazı sivil örgütlenmelere gidilmişti. Mütarekeden bir gün önce toplanan Ahıska Hükümeti Muvakkatası (Ahıska Geçici Hükümeti), 3 Kasım’da kurulan Iğdır merkezli Aras Türk Cumhuriyeti Hükümeti ve 5 Kasım’da toplanan Kars İslam Şurası, bu örgütlenmelerin en önemlileriydi. Yakup Şevki Paşa’nın da desteğiyle sivil önderler tarafından oluşturulan Kars İslam Şurası, bu bölgedeki bütün Türkİslam unsurları birleştirmeyi amaçlıyordu. Şuranın ilk büyük toplantısında, sekiz kişilik bir geçici heyet seçilerek Milli İslam Şurası Merkezi Umumisi adıyla yerel bir hükümet kuruldu. Batum’dan Nahcıvan’a 70 temsilcinin “milletvekili” sıfatıyla katıldığı ikinci kongrede, kuruluşun adı Milli İslam Şurası olarak değiştirildi. 35 Ocak 1919 tarihleri arasında düzenlenen Birinci Ardahan Kongresi ve 79 Ocak 1919’daki İkinci Ardahan Kongresi ile bütün milli şuraların birleşmesi sağlandı. 1718 Ocak’ta 131 temsilciyle toplanan Büyük Kars Kongresi, tarihi bir kararla, bölgede Ulusal Cenubı Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkatei Milliyesi (Güneybatı Kafkasya Geçici Milli Hükümeti) adını taşıyan özerk bir yönetim kurdu. Böylece, Osmanlı Devleti’nin bu coğrafya üzerinde can ve mal güvenliğini sağlayabileceğinden ümidini kesen halk, kendi kaderini tayin etmek yolunda bir adım atmış oluyordu. Söz konusu hükümet Kağızman, Iğdır, Şavşat, Nahcıvan ve Ordubad şehirlerini içine alıyor ve bağımsız bir ülkenin tüm mülki, askeri ve adli unsurlarını içinde barındırıyordu. Hatta hükümetin, ağır silahları olmayan küçük bir ordusu dahi vardı. Bu geçici özerk yönetimi yaratan Şurayı Milli, ayrıca Teşkilatı Esasiye Kanunu adıyla 18 maddelik bir anayasa ilan ediyor, kanunun 8. ve 9. maddelerinde bu yönetimin egemen olduğu topraklarda “Türkiye Devleti”nin askeri ve mülki örgütlenme usullerinin uygulanacağı bildiriliyordu. Bu dönemde “hükümet”, “Türkiye Devleti” gibi terimlerin kullanılması çok ilginçti. Yönetim, başka devletlerce tanınmak için girişimlerde bulunmaktan da geri kalmıyordu. Örneğin Kars İslam Şurası adına Reis Emin Bey, Japon imparatoruna gönderdiği bir mektupta, “Asya Asyalılarındır davasının alemdarı sıfatı ile size müracaat ederiz ki, Kars İslam Şurası hükümetinin mevcudiyeti siyasiyesinin tanınmasında müzaharetinize mazhariyeti (desteğinize erişmeyi), bir Asyalı olarak rica ederiz” sözlerini sarf ediyordu. Batıdaki kongre girişiminin merkezi ise İzmir’di. 1919 Mart’ında İzmir Müdafaai Hukukı Osmaniye Cemiyeti, tüm Ege’yi temsil edecek bir kongre hazırlığına girişti. Milli Kütüphane’nin sinema salonunda 17 Mart günü toplanan Büyük İzmir Kongresi çok çeşitli grupları buluşturuyor, bölge eşrafı, serbest meslek sahipleri, aydınlar, din adamları ortak bir amaç için bir araya geliyordu. Kongreden, Paris Barış Konferansı’na iletilmesi için İstanbul’a gönderilen mesajda, Balıkesir, Aydın, Denizli, Muğla illeri ile Karesi ve Menteşe sancağındaki bütün ilçelerin temsilcilerinden oluşan 165 kişinin imzası bulunuyordu. Bu mesajda, Batı Anadolu topraklarında Türk nüfusun çoğunlukta olduğu, emlak ve arazinin yüzde 95’inin Türklerin elinde bulunduğu ve bölgedeki ekonomik birliğin bozulmasının sürekli bir barışa engel teşkil edeceği ifade ediliyordu. Türk milletinin büyük devletlere güvenerek tehlikeler karşısında soğukkanlılığını koruduğunu, ancak varlığını korumak konusundaki kararlarından dolayı suçlanamayacağından da emin olunduğunu bildiren cümle ise, muhtemel bir direniş hareketinin sinyallerini veriyordu. Büyük İzmir Kongresi üç gün devam ettikten sonra 19 Mart 1919 günü sona erdi. Kongreyle birlikte gündeme gelen bir diğer gelişme ise, bütün bu girişimleri destekleyen Vali Nurettin Bey’in hemen kongre sonrasında görevinden alınması ve yerine saraya ve İngilizlere yakınlığıyla bilinen Kambur İzzet Bey’in atanması idi. Anadolu’da yapılan kongrelerden biri de Alaşehir Kongresi’ydi. Fotoğrafta kongreye katılanlardan (oturanlar) sağdan ikinci sırada Sarı Edip Efe, sola doğru Çerkes Ethem, Refet (Bele) Paşa ve Demirci Mehmet Efe görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle