14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gazi Mustafa Kemal, İzmir Kız Lisesi’nde. 7) İkinci maddede adı geçen kimseler, Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilinde bütün gayrimenkullerini bir sene zarfında hükümetin malumat ve muvaffakiyetiyle tasfiyeye mecburdurlar. Söz konusu gayrimenkulü tasfiye etmedikleri halde bunlar hükümet tarafından tasfiye olunup bedelleri kendilerine verilecektir. 8) Osmanlı İmparatorluğu’nda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya bağlı gayrimenkul mülkleri millete intikal etmiştir. 9) Kaldırılan padişahlık sarayları, kasırları ve diğer mekânları dahilindeki mefruşat, tablolar, nefis eserler vesaire bilumum taşınabilir mallar millete intikal etmiştir. 10) Hakaniye mülkü adı altında olup evvelce millete devredilen emlak ile beraber padişaha ait bilcümle emlak ve sabık Hümayun hazinesi, muhteviyatlarıyla birlikte saray ve kasırlar ve mebani ve arazi millete intikal etmiştir. 11) Millete intikal eden taşınabilir mallar ve gayrimenkullerin tespit ve muhafazası için bir nizamname tanzim edilecektir. 12) İşbu kanun, yayınlandığı tarihten itibaren geçerlidir. 13) İşbu kanunun hükümlerinin icrasına İcar Vekilleri Heyeti memurdur.” Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte art arda gerçekleştirilen devrimlerin bir diğeri eğitim alnında yapılan ve öğretimde birliği esas alan Tevhidi Tedrisat Kanunu’na dayanıyordu. Öğretimde birliği temel alan kanunun kökleri, Mustafa Kemal’in fikrinde, Sakarya Savaşı günlerine kadar uzanıyordu. 16 Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’nde eğitimcilere yönelik bir konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa, eğitimin önemini ve bu alanda bugüne kadar sürdürülen yanlış politikaları şu sözlerle açıklıyordu: “Şimdiye kadar izlenen öğretim ve eğitim usullerinin, milletimizin tarihi gerilemesinde önemli bir neden olduğu kanaatindeyim. Onun için bir milli terbiye programından bahsederken eski devrin hurafelerinden ve fıtri vasıflarımızdan hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelen bütün etkilerden tamamen uzak, milli seciye ve tarihimizle orantılı bir kültür kastediyorum.” 31 Ocak 1923’te İzmir halkına yaptığı konuşmada eğitim ve öğretimde birliğin şart olduğuna dair düşüncesini “Mil letimizin, memleketimizin irfan yuvaları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı, kadın ve erkek aynı surette oradan çıkmalıdır” diyerek dile getiren Mustafa Kemal, sadece halkın dimağında ileride yapılması muhtemel olan öğretim reformuna yönelik pencereler açmakla kalmıyor, bu fikrin kanuna dönüşeceği yer olan Meclis’te de çalışmalarını sürdürüyordu. Yine kendisinin hazırladığı dokuz maddelik bir seçim beyannamesinin sekizinci maddesi öğretimin birleştirilmesi, okulların tümünün modern çağın gereklerine karşılık verecek biçimde hazırlanması üzerinde önemle duruyordu. Meclis’te yapılan görüşmelerden yaklaşık bir yıl sonra, 1 Mart 1924 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Meclis’in açılış konuşmasında eğitim ve öğretimde birliğin vakit kaybetmeden sağlanması gerektiğinin altını bir kez daha çizdi ve bu konuşmadan tam iki gün sonra, 3 Mart 1924’te kabul edilen kanunla birlikte öğretim birliği yasalaşmış oldu. Çağa ayak uydurmaya çalışan Türk halkının fikri dünyasında yapılacak yeniliklerle birlikte, görüntüde de daha modern bir tablo çizilmesi, bundan sonra medeniyet aleminde alınacak yerde önemli bir unsurdu. Bu konudaki fikrini “Milletimizin ba331
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle