07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sında bir toplantı yaparak konuyu tartıştı. Bir sonraki gün yapılan Meclis toplantısında, aynı konunun uzun uzun tartışılması üzerine bir konuşma yapma gereği duyan Mustafa Kemal Paşa, İslam ve Türk tarihinden örnekler vererek hilafet ve saltanatın ayrılabileceğini, milli hâkimiyet ve saltanat makamının Türkiye Büyük Millet Meclisi olabileceğini açıkladı. Ardından konuyla ilgili önergeler Teşkilatı Esasiye, Şeriye ve Adliye komisyonlarına gönderildi. Bir odada toplanan bu üç komisyon, Hoca Müfit Efendi başkanlığında konuyu görüşmeye başladı. Şeriye Komisyonu’nda bulunan hocalar ısrarla hilafetin saltanattan ayrılamayacağını iddia ediyorlardı. Kalabalık odanın bir köşesinde bu konuşmaları dinleyen Mustafa Kemal Paşa, bu şekilde görüşmelerin istenen sonuca varmasını beklemenin yersiz olduğunu düşünerek karma komisyon başkanından söz istedi ve önünde bulunan sıranın üstüne çıkarak şu konuşmayı yaptı: Mustafa Kemal Paşa Meclis’te başkanlık kürsüsünde. “Efendim, hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından, hiç kimseye ilim gereğidir diye, görüşme ve tartışmayla verilmez. Hâkimiyet, saltanat, kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bu saldırganlara isyan ederek ve artık dur diyerek, hâkimiyet ve saltanatını fiilen kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldubittidir. Söz konusu olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele, zaten oldubitti haline gelmiş olan bir gerçeği kanunla ifadeden ibarettir. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii olarak karşılarsa, sanırım ki uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek, usulüne uygun olarak ifade edilecektir. Fakat, belki de bazı kafalar kesilecektir. İşin ilim yönüne gelince, hoca efendilerin merak ve endişeye kapılmalarına yer yoktur.” Mustafa Kemal Paşa’nın bu sözlerin ardından devam ettiği açıklamalar üzerine, mebuslardan Hoca Mustafa Efendi’nin “Affedersiniz efendim, biz konuyu başka bakımdan ele alıyorduk; açıklamalarınızla aydınlandık” şeklindeki cümlesiyle, konunun karma komisyonca çözüme bağlandığı anlaşıldı. İvedilikle hazırlanan kanun tasarısı, aynı gün Meclis’in ikinci oturumunda okundu. Ad okunarak oya konması teklifine karşı, kürsüye çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın “Buna gerek yoktur. Memleket ve milletin istiklalini ebedi olarak koruyacak ilkeleri, yüce Meclis’in oy birliği ile kabul edeceğini sanırım” sözleri üzerine, tasarı oya sunuldu ve bir muhalif ses dışında oybirliğiyle kabul edildi. Artık, saltanatı elinden alınan ve halifeliği de tehlikede görünen Padişah Vahdeddin’in ülkeden ayrılmasının vakti gelmişti. Nitekim Meclis’e ulaşan 17 Kasım 1922 tarihli resmi bir telgraf, “Vahdeddin Efen 313
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle