Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
sında bir toplantı yaparak konuyu tartıştı. Bir sonraki gün yapılan Meclis toplantısında, aynı konunun uzun uzun tartışılması üzerine bir konuşma yapma gereği duyan Mustafa Kemal Paşa, İslam ve Türk tarihinden örnekler vererek hilafet ve saltanatın ayrılabileceğini, milli hâkimiyet ve saltanat makamının Türkiye Büyük Millet Meclisi olabileceğini açıkladı. Ardından konuyla ilgili önergeler Teşkilatı Esasiye, Şeriye ve Adliye komisyonlarına gönderildi. Bir odada toplanan bu üç komisyon, Hoca Müfit Efendi başkanlığında konuyu görüşmeye başladı. Şeriye Komisyonu’nda bulunan hocalar ısrarla hilafetin saltanattan ayrılamayacağını iddia ediyorlardı. Kalabalık odanın bir köşesinde bu konuşmaları dinleyen Mustafa Kemal Paşa, bu şekilde görüşmelerin istenen sonuca varmasını beklemenin yersiz olduğunu düşünerek karma komisyon başkanından söz istedi ve önünde bulunan sıranın üstüne çıkarak şu konuşmayı yaptı: Mustafa Kemal Paşa Meclis’te başkanlık kürsüsünde. “Efendim, hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından, hiç kimseye ilim gereğidir diye, görüşme ve tartışmayla verilmez. Hâkimiyet, saltanat, kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bu saldırganlara isyan ederek ve artık dur diyerek, hâkimiyet ve saltanatını fiilen kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldubittidir. Söz konusu olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele, zaten oldubitti haline gelmiş olan bir gerçeği kanunla ifadeden ibarettir. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii olarak karşılarsa, sanırım ki uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek, usulüne uygun olarak ifade edilecektir. Fakat, belki de bazı kafalar kesilecektir. İşin ilim yönüne gelince, hoca efendilerin merak ve endişeye kapılmalarına yer yoktur.” Mustafa Kemal Paşa’nın bu sözlerin ardından devam ettiği açıklamalar üzerine, mebuslardan Hoca Mustafa Efendi’nin “Affedersiniz efendim, biz konuyu başka bakımdan ele alıyorduk; açıklamalarınızla aydınlandık” şeklindeki cümlesiyle, konunun karma komisyonca çözüme bağlandığı anlaşıldı. İvedilikle hazırlanan kanun tasarısı, aynı gün Meclis’in ikinci oturumunda okundu. Ad okunarak oya konması teklifine karşı, kürsüye çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın “Buna gerek yoktur. Memleket ve milletin istiklalini ebedi olarak koruyacak ilkeleri, yüce Meclis’in oy birliği ile kabul edeceğini sanırım” sözleri üzerine, tasarı oya sunuldu ve bir muhalif ses dışında oybirliğiyle kabul edildi. Artık, saltanatı elinden alınan ve halifeliği de tehlikede görünen Padişah Vahdeddin’in ülkeden ayrılmasının vakti gelmişti. Nitekim Meclis’e ulaşan 17 Kasım 1922 tarihli resmi bir telgraf, “Vahdeddin Efen 313