01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İZMİR’DE GÖRÜŞECEĞİZ Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa’yaMuzaffer toplarınızın, şenlik günlerinde davul sesleri gibi gürlemeğe başladığı şu dakikada, hiçbir şey, bana sizi hatırlamak ve size hitap etmek kadar tatlı ve ulvî görünmüyor. Belki, içinde bulunduğunuzu bildiğim o heybetli heyecanda sesim size kadar ulaşmayacaktır. Bu satırları belki bundan birçok gün sonra, kurtulmuş Türk şehirlerinin birinde, çizmelerinizin tozunu ve kaputlarınızın barut kokularını silktiğiniz esnada veyahut yorgun vücudunuzun ilk defa dinleneceği bir sedirin üzerinde okuyabileceksiniz. Temenni ederim ki yorgun vücudunuzu dinlendirecek o sedir Kordonboyu’nun konaklarından birinde kurulsun. Ey, genç çehresi tarihe, ilk defa olarak ‘İnönü’ olarak yazılmış, zaferlerin çift aydınlığı ortasında çıkan kahraman! Son görüştüğümüz gece, Sivrihisar’ın sert kayaları dibinde, o berrak mehtap aydınlığı içinde, bana söylediğiniz sözü bir an unutmadım. O gecenin üstünden günler geçti, haftalar geçti, aylar geçti, o gecelerin üzerinden İstanbul kapılarının zorlanması ve dünyanın mukadderatını elinde tutan bir devlet adamının bizi en acı sitemlerle tehdit etmesi gibi karanlık ve feci vakalar geçti. Fakat bütün bunlara rağmen sizin o sözünüz ruhumda bir vahyin ezelî titreyişi halinde kaldı. O geceden beri kalbim bir tunç parçası gibidir ve bu tunç parçasının üstünde ‘İzmir’de görüşeceğiz!’ müjdesi kazılmıştır. Bu müjdeyi oraya hangi ateşle ve hangi çelikle kazdınız, bilmiyorum. Fakat o dakikada hatırlıyorum ki sesiniz ateşten daha sıcaktı ve gözleriniz çelikten daha keskindi. Ayın ışığında, vücudunuz bana tabiatüstü bir şey gibi göründü, o dakikada sizi bir Cibril sanmam için yalnız kanatlarınız eksikti. Ben, harp ilminin ne demek olduğuna vakıf değilim. Toplarınızın ve silahlarınızın adedi hakkında da hiçbir fikrim yoktur. Bulunduğunuz noktadan İzmir’e kadar kaç kilometrelik yol vardır, ne kadar dağ ve tepe aşmak, ne kadar siperden atlamak, kaç düşman fırkasıyla boğuşmak lazımdır, bilmiyorum. Lakin bildiğim bir şey varsa, o da, bundan dokuz ay evvel, sizin bana ‘İzmir’de görüşeceğiz!’ demiş olmanızdır. Ben yalnız buna inandım, buna inanıyorum, daima buna inanacağım. Yanı başınızda bir tunç sağlamlığı bağlayan kalbime, bundan sonra artık başka ses, başka söz, başka hakikat nüfuz edemez. Beş on günden beri etrafımda birçok sesler, birçok sözler işitiyorum. Fakat hiçbirine kulak asmıyorum. Gazetelerde birçok askerî görüşmelere, tartışmalara tesadüf ediyorum, fakat hiçbirini okumuyorum. Siz susuyorsunuz, düşman söylüyor... ‘Türk askerleri filan noktadan, filan hatlarımıza girmek teşebbüsünde bulundu, mühim zayiat ile geriye püskürttük’, ‘Filan yerden mukabil taarruza geçtik, filan tepeye vuku bulan şiddetli topçu hücumları beyhu Bulabildikleri teknelerle İzmir’i terk eden Rumlar. 292
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle