18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Esir Yunan subayları Ankara’da. hakkımız arttı. İşgal kuvvetleri İstanbul Türk halkını daha az tazyik ve özgür iradeyle yönetilmeye layık gördü. Nihayet İzmir’de muvaffakiyetli taarruz, henüz işgal altında bulunan İstanbul’da da bizi efendi mevkiine çıkardı. Bir vakitler bize hakir bir müstemleke halkı muamelesi etmek isteyenler, kollarını sallayarak aramızda dolaşanlar, hakaret etmek için vesile arayanlar ve icat edenler birdenbire sindiler. Uslu uslu kışlalarına çekilerek kesin karar gününü beklediler. Dün çok şükür gittiler. Biz bize kaldık. Artık gözümüzün önündeki şaşırtıcı sis kalkacaktır. Evvela pek acı, sonra pek tatlı heyecanlardan sonra tamamıyla sahip olduğumuz evimizin ihtiyaçlarını berrak bir nazarla göreceğiz, kuvvetimizi evimizi iyice tanzim ve ıslah etmek için kullanacağız. İstiklal savaşı zamanında ortada ahengdar bir birlik, umumi bir şevk ve hararet vardı. Bunlara geri dönmeliyiz. Çünkü bütün millet için en doğru, en faydalı yol budur. Harp zamanında gayelerimiz pek iyi çizilmişti. İstikametimizi kaybetmemize ve yolumuzu şaşırmamıza imkân yoktu. Şimdi sulh mesaisine ait gayeler aynı berrak nazarlarımız önünde belirmiyor. Bu açıklığı iadeye çalışmaya mecburuz. Çünkü kuvvetler kısıtlı, vazifemiz ağırdır. Herhangi bir nevi israfa meydan bırakmak günahtır. Bugün bize düşen vazife, harp neticesinde bozulan bir dengeleri tabii hale getirmek değildir. Biz her şeyi ta esasından düşünmek ve yapmak mecburiyetinde bulunan bir milletiz. Sürekli harpler nüfus çoğunluğumuzu gerçek bir ilerlemeye uygun olmayan bir dereceye indirmiştir. Nüfusu her vasıta ile çoğaltmaya ve mevcut üzerinde titreyerek bunu muhafaza için azami derecede uğraşmaya mecburuz. Münakale, irfan vasıtalarımız, medeni ve sıhhi bir hayatın en tabi gerekleri memleketin çoğu kısımlarında pek noksandır. Cihandan geri kalmak günün birinde muhakkak bir ölüm doğuracağına göre maddi teçhizat itibarıyla cihana bir an evvel yetişmek ihtiyacındayız. Memleket iktisaden ilerlememekle birlikte harp senelerinde mevcut küçük sermayesinin büyük kısmını yemiş bitirmiştir. Her ilerleme adımının temeli olmak üzere iktisadi seviyemizi süratle yükseltmekten başka çaremiz yoktur. Bunun için de asayiş, adalet, karşılıklı itimat lazımdır. Bunların hepsini yoktan var etmek icap eder. Memleketin her kısmında birbirinden başka alışkanlıklar, görüşler, hususiyetler vardır. Asri bir millete has olan birlik ve benzerlik pek yüzeysel bir derecede meydana çıkabilmiştir. Bu birlik ve beraberliği tesise mecburuz. Sonra dışarıdaki suikastları durdurmak, kendimizi herkese tanıtmak, itimat uyandırmak, barış anlaşmasına can vermek gibi vazifelerimiz vardır. Bu kadar ağır işleri olan bir millet, gayelerini şeffaflık ile görmezse yolunu kolayca şaşırabilir. Sulh gayeleri harp gayelerine benzemez. Onlar gibi kendi kendine göze batmaz. Savaş gayelerinin açıklığını korumak için mütemadiyen uğraşmak, muhtelif taraftan toplanıp yükselen sisleri dağıtmaya çalışmak lazım gelecektir. Evimize tamamıyla sahip olduktan sonra hatırımıza gelen ilk düşünce, bundan sonra gayeleri net bir bakışla görerek hiçbir dedikodunun cazibesine kapılmayıp sulh mesaisine atılmak olmalıdır.” (Ahmet Emin, Vatan, 3 Ekim 1339) 301
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle