01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sine çıkıp Türk bayrağını indirerek yerine Fransız bayrağını çekmesi üzerine telaşa kapılıp sokakları ve meydanları dolduran halk, kaleye doğru ilerlemeye başladı. Halkın tepkisinin yükselmesi ve Kuvayı Milliye teşkilatının hızlanıp güçlenmesi üzerine Doğu Bölgeleri Kumandanı General Querette ocak ayı sonlarında Maraş’a bir karargâh kurdu. İlk iş olarak şehrin ileri gelenlerini toplayan general, Müftü Rafet Bey’in Fransız işgalinin haksız olduğunu dile getirmesi üzerine toplantıyı terk ederek, kapıdaki muhafızlara da içerideki herkesin tutuklu olduğunu söyleyince halkın tepkisi daha da şiddetlendi. Maraş’a Kilikya ve Antep’ten kuvvet getirten Querette, bir yandan da hükümetle ortak çalışma bahanesiyle Adana’dan getirdiği memurları yerleştirmek üzere kendisine yer tahsis edilmesini talep ediyordu. Halk, Fransızların hükümete iştirak etme girişimini Maraş’ın Kilikya’ya bağlanması ve Müslümanların yok olması şeklinde yorumluyor, bunu kesinlikle kabul etmeyip her türlü felakete katlanmayı tercih ediyordu. Memurları ve bütün daireleri kontrol etmek üzere Querette tarafından atanan Binbaşı Kasrabi de eşraf ve ulemayı bir araya toplayıp, amacının asayiş ve düzeni sağlamaktan ibaret olduğunu, Maraş’ı başka bir yöntemle idare edeceğini, generalin de bu konuda kesin emirleri olduğunu, kaygılanmaya gerek olmadığını söylüyordu. Aldığı cevap ise, köylere saldırıp insanları katleden askerler yerlerinde kaldıkça köylülerin felakete maruz kalacağı, dökülecek kanın sorumluluğunun Fransızlara ait olacağıydı. Maraş’ta yaşananlar İstanbul’a umutsuz telgraflarla iletiliyor, Fransızların kışla ve değişik mevkilerden aralıklı olarak bombardımanda bulunduğu, çarşı pazarların büyük kısmının yandığı, derelerin cesetlerle dolduğu ve ölülerin kötü kokmaya başladığı bildiriliyor, şehrin görüntüsü şöyle tasvir ediliyordu: “...Nüfusça meydana gelen kaybın ne kadar olduğunun belirlenmesi şu durumda mümkün değildir. Fakat mahalle ve evlerden yükselen duman, mazlumlar ve ölülerin ahı gibi gökyüzüne çıkmaktadır. Şehir harabeye dönmüş ve kim bilir ne kadar ocak sönmüştür. Sağ kalan zavallılar da ateş ve açlıktan ölmeye mahkumdurlar. Acaba bu gaddarca davranışlar da medeniyetin gereği midir? Bu millete başka taraftan yardım yok, bari Allah yardım etse! Bombardıman ve müdafaa hâlâ devam etmektedir.” Ancak ahali müdafaada kararlıydı; kesintisiz ateş, elden geldiğince karşılanmaya çalışılıyordu. Günler süren çarpışmalardan sonra, General Querette’e, ateşi kestirmez ve şehri yirmi dört saat içinde terk etmezse şiddetli saldırılara maruz kalacaklarını belirten ve ateşkesi kabul ettikleri takdirde saldırıya uğramadan şehirden Üstte Maraş savunmasının ardından, Antep’i kuşatan Fransızlarla savaşmak için yola çıkan birlikler. Altta Maraş’ın işgalden kurtulması için mücadele verenlerden Muharrem Bey. Solda Maraşlı mücahitler. 195
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle