01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fransızların Antep’i boşaltmaları üzerine Meclis önünde yapılan geçit töreni (25 Aralık 1921). İngilizYunan politikasının işine yarayan bir tuzak gibi görüyordu. Dolayısıyla TürkiyeFransa barışının iki tarafa da faydası dokunacak, barış sağlandığı takdirde Fransa’nın insan ve para kaybı önlenirken, Türkiye tarafında ise Mustafa Kemal güneydeki güçlerini çekip tamamen Batı Cephesi’ne yönelebilecekti. Bu gelişmelerle birlikte Ankara Hükümeti’nin Sovyet Rusya ile kurduğu yakın diplomatik temas da Fransa Hükümeti’nin dikkatini çekiyor, bu yakınlaşmanın İngiltere ve Fransa’ya karşı bir güç birliği tehlikesi doğurduğu düşünülüyordu. Dolayısıyla bütün Fransa Hükümeti ile Ankara Hükümeti arasında yakınlaşmanın yollarını aramayı gerektiriyordu. Fransa’da yapılan seçimlerle 16 Ocak 1921 günü başbakanlık görevini üstlenen Aristide Briand, yaptığı meclis konuşmasında hükümet programını açıklarken Türkiye ile yapılacak barışın daha fazla beklememesi gerektiğine de değiniyordu. Nitekim Paris Konferansı’nın ilk günlerinde, şubat ayında İtilaf Devletleri’nin Doğu sorununu tartışmak için Londra’da bir konferans toplamaya çağrılmasına karar verilmişti; konferansın esasını Sevr’in maddelerinde 204 yapılacak değişiklikler oluşturacaktı. Bu karar, 26 Ocak günü Briand aracılığıyla Atina ve İstanbul’a da bildirildi. İstanbul Hükümeti, 27 Ocak tarihli bir telgrafla, Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal’den, kendisinin veya Ankara Hükümeti adına bir temsilcinin Londra’ya gitmesi tasarlanan Osmanlı heyetine eşlik etmesini istedi. Mustafa Kemal ise üç ayrı telgrafla bu teklifi cevapladı. Bu telgraflardaki genel tavır, milli iradeye dayanarak memleketin geleceğini tayin edebilecek tek meşru gücün Büyük Millet Meclisi olduğu yönündeydi. Zira bu teklif Mustafa Kemal Paşa’nın gözünde, İstanbul’un Ankara’yı kendine bağlama eğiliminin bir göstergesiydi. Sevr Antlaşması üzerinde değişiklikler yapılması gibi bir girişimin hiçbir faydası ve kabul edilir yanı olmazdı; ancak bir yandan da bu konferans Misakı Milli’nin dünya kamuoyuna duyurulması için doğmuş fırsatlardan biri sayılabilirdi. Sonunda Ankara’nın konferansta İstanbul’dan bağımsız olarak temsil edilmesine karar verildi ve Hariciye Nazırı Bekir Sami Bey başkanlığında bir heyet şubat ayı başlarında yola çıktı. Heyette Bekir Sami Bey ile birlikte Yunus Nadi, Mahmut Esat, Hüsrev Beyler ve bir danışman grubu bulunuyordu. Londra Konferansı ilkin Yunanlıları dinlemek üzere Türk heyetinin bulunmadığı bir oturum yaptı. İki gün sonra, 23 Şubat 1921 günü ise bu kez Yunan delegelerin bulunmadığı, İstanbul ve Ankara adına temsilcilerin katıldığı bir diğer oturum düzenlendi. Lloyd George’un bir açılış konuşmasıyla başlayan oturumda kendisine söz verilen Sadrazam Tevfik Paşa beklenmedik bir hareketle, sözün asıl milletvekillerine ait olduğunu, bundan dolayı da Anadolu heyetine söz verilmesini istediğini dile getirildi. Tevfik Paşa’nın bu önerisi, bir yandan İstanbul Hükümeti’nin milletin temsil edilmesi görevinin artık kendisine ait olamayacağını resmen kabul etmesi anlamına gelirken, bir yandan da buradan alınacak sonuçların sorumluluğunun Ankara Hükümeti’ne yüklenmesi anlamını taşıyordu. Ankara Hükümeti adına söz alan Bekir Sami Bey, Türk milletinin tek meşru temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin o güne kadar geçirdiği evreleri anlattıktan sonra barış koşullarını sı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle