Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sl YASET 84 Kendilerini "devletin kurtarıcısı" sayan kuşağın son temsilcisiydi 1920'li yılların ikinci yarısında başlattığı "ulusal demiryolu" politikası, sonraları TBMM kürsüsünden savunduğu ulusal para" tercihi, kendi düşünsel çizgisini "Kadro" dergisinde açık kıldığı devlet çilik anlayışı ve onun arkasında yatan "ulusal sanctyi" yaklaşımı, İnönü'nün önderlerinden olduğu "yapılanma" döneminin önde gelen olgularıdır. TEVFİK ÇAVDAR ii\/t illi Şef", "Ana muhalefet Parti1 V 1 si Başkanı" "Başbakan" ve "Tabii Senatör" tsmet tnönii yüz yaşında. Onun yakınmda olanlar kendisini anılardan çıİcararak bir kez daha anlatacaklar, "Bir giin Paşa" diye başlayan bu söyleşilere, yazılara yıl boyunca çok rastlayacağız. Oysa ben kendisini daima yüz metre uzaktan gördüm. Bir devri onunla birlikte yaşadım, kızdım, sevdim, arkasından gittim, karşı oldum ama sade bir vatandaş gibi... Yaşamımın onda allısında yer alan kişinin nesnel olarak tanımlanması kolay olmuyor, fakat içinde devindiğimiz bugünü anlamak için bunu yapmak gerek. İsmet Inönu adını 1938 yılının Kasım ayında duydum. Samsun'da, ünlü parkın yanındaki Cumhuriyet llkokulu'nun beton bahçesinde arkadaşlarla tartışıyoruz. Gazi yeni ölmüş, ikinci sınıf okuma kitabının önündeki resimlere bakarak onun yerine kimin geçebileceğini tahmin etmeğe çalışıyoruz. Resimlerde TBMM Başkanı Abdiilhâlik Renda, Mareşal Fevzi Çakmak, Başbakan Celal Bayar var. Belki başkalarının da resimleri kitapta yer alıyordu, ama onları pek anımsamıyorum. Tum arkadaşlar yeni Cumhurbaşkanı adayının bunlar arasından birinin olacağından emin, tahminler hep bu doğrultuda. O akşam evde hiç duymadığımız, daha doğrusu resmini okul kitaplarında görmediğimiz birinin Cumhurbaşkanı olduğunu duyunca çok şaşırdığımız kesin. Paşa'yı ilk görüşüm ise karlı bir kış günü Kayseri tstasyonu'nda gerçekleşti. Erzincan depreminden sonra o bölgeye gidiyordu. Hava soğuktu ve biz çocuklar istasyonun lojmanlara rastlayan sağ yanında, arkalarda dizilmiş bekliyorduk. Kimse gelin, bekleyin dememişti, bizimkisi sadece meraktı. Sonra savaş yılları. 1941 baharının son demleri, TürkAlman Saldırmazlık Paktı'nın imzalanmasını izleyen günlerde, boşaltılan lstanbul'a dönüşümüz. Yenice lstasyonu'nda Toros Ekspresinin gelmesini beklerken, İstasyon şefinin odasındaki radyodan "Madam Bulterfly" operasının naklen yayınını cızırtılı da olsa dinlemek. O gün Operayı Milli Şef şereflendirmiş. Savaş ve opera, insanı olası tehlikelerin endişeli bekleyişinden uzaklaştıran, huzur verici bir andır bu. Fotoğraflar bazen bir yaşamı daha bir açık kılıyor insan gözünde. Milli Şef at yarışlarında, operada ya da sergi açılışında, Cumhurbaşkanı İnönü Taksim Mitingi'nde halka hitap ederken, 1954 seçimlerinde Mersin Belediyesi önündeki bir duvara söylevini vermek için ürmanırkep, halk genç ihtiyar, kendisine destek oluyor bu tırmanışta... Sonra iki yalnızlık fotoğrafı biri Anıt Kabir'dekı törcnc gclecek yetkilileri beklerken, kıyıda tören giysileri içersinde yalnız oturuyor, diğeri ise Genel Başkanlığından ayrıldığı partisinin başkan scçimi için topladığı olağanüstü kurultayında, salonda bir sandalye üzerinde tek başına. Tek başına, kendinden ve inandığı doğrulardan gayrisine dayanmadan bir savaşımı vermek. Sağduyu, bilgi ve cesaretin bileşimi bir tutumu yaşam boyu sürdürmek. Kolay, her babayiğidin gerçeklcştirebileceği bir yaşam biçimi değildir bu. İsmet Paşa'nın yaşadığı ortamın koşulları içersinde yapılacak değerlendirilmesinde duygunun yeri olmaması gerekir. Duygusal bir yaklaşım, değerlendirmenin nesnelliğini bu kez her zaman olduğundan daha da tehlikeli biçimde bozar. O, bir dönem insanının sonuncusuydu. ldris Küçükömer "Son Osmanlı Paşası" diyor, bilmiyorum belki de öyledir. Bir başkası ise ünlü bir öyküyü anımsayarak "Mohikanların sonuncusıT'ydu diyebilir. Kuşkusuz Mohikanların değil ama, kendilerini "devletin kurlarıcısı" olarak niteleyen bir kuşağın son temsilcisiydi. "Devleti kurtarmaya" soyunmak öyle kolaylıkla üstesinden gelinebilecek bir iş değil. Sözle olmuyor bu kurtarıcılık, akılla, toplumun değişen koşullarını iyi değerlendirmekle, çağın insanı olmakla münıkun olabiliyor. İsmet Paşa'nın yaşamındaki tüm çabalarını üç temcl nokta çevresinde toplamamız mümkün: 1 Toplumun tüm kurumlarıyla yeniden yapılanması. 2 Demokrasinin Yerleştirilmesi. 3 Demokrasinin güvence allına alınması. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren toplumun yeniden yapılanmasına yönelik tüm çalışmaların başında lnönu'yü görüyoruz. özellikle bu yenidenyapılanmanın temel ögesi olan bağımsız bir ckonomiyi Doğumunun 100. Yılında İsmet İnönü yaratmada Gazı'ye verdiği güç ve dayanışma en başta işaret edilmesi gereken bir nokta. 1920'li yıllann ikinci yarısında başlattığı "Ulusal demiryolu" politikası, sonraları TBMM kürsüsünden savunduğu "Ulusal Para" tercihi ve nihayet 193037 yılları arasında, bir ara kendi düşünsel çizgisini "Kadro" dergisinde açık kıldığı devletçilik anlayışı ve onun arkasında yatan "ulusal sanayi" yaklaşımı bu yapılanma döneminin önde gelen olgularıdır. Bağımsız, dış müdahalelerden arınmış bir iktisat politikası Paşa'nın yadsınmaz karakteri haline gelmiştır. 1954 ve 1957 seçımlerinde yabancı sermaye, petrol yasalarına karşı çıkarken bu temel çizgisini zamanın gereklerine uyumlu olarak daha da geliştirmiştir. Son Osmanlı Paşası demesek de son Osmanlı aydını diye niteleyebileceğimiz tsmet İnönü ve o kuşak devlet adamları için "Dış borç" en fazla korkulan bir salgın hastalık gibidir. Nitekim 1955 yılından sonra girilen ve büyük ölçüde dış odeme güçlüklerinden kaynaklanan ekonomık bunalımı teşhis ederken borçlanma ve döviz rezervlerinin azalmasını önde gelen neden olarak saymıştır. Aynı şekildc 1955'ten sonra artan enflasyonun Türk Lirasının altın karşıhğının korunmamasından kaynaklandığını vurgulamıştır. Bu duşunceler Paşa'nın Cumhuriyetin kuruluşunda somutlaşan bagımsız ekonomi politika anlayışına uygundur. Demokrasinin kuruluş aşamasında tek parti iktidarının güçlü liderinden beklenmeyecek özveride bulunarak özellikle yargı guvencesine sahip bir seçım sısteminı getirmesi ise bugunün ölçülerine oranlandığında bile çok ileri bir adımdır. 1957 seçimlerinin "sathı maili"ne gırildiğinde bu kez Paşa'nın demokrasiyi güvence altına alma savaşımına giıdiğini görüyoruz. Yargıç güvencesi, nisbi seçim, basın özgürlüğü, çift meclis, ismet Paşa tarafından demokrasinin işlerliğini sağlayan kurum ve tedbirler olarak bu seçimde ortaya atıldı. Ondan sonra da 1961 Anayasası'na kadar Türk siyasal yaşamının gundeminde kaldı. 1961 Anayasası'nın kabulunden sonra ilk yasama donenıinde siyasi karşıtlarıyla aynı hukümet içersinde sorumluluğu paylaştı. Bu, Cumhuriyet tarihinın ilk koalısyon huküınetiydi. Cumhuriyetin ilk Başbakanı olmanın yuıunda, lnönu ilk koalisyonun Başbakanı olma unvanına da sahip oluyordu. Paşa bir kuşağın, devleti korumaya baş koymuş bir siyasal yaklaşımın son örneğı olmakla beraber tum yaşamında bırçok ilk adımı ııtan kişı olma niteliğini dc korumtışiur. liu o/clliği bir tek >cyı kanıtlamaktadır: ^ağın \c toplumun değişimine kulak veren bir politikacı olma yeteneği. Toplumsal değışimi algılanıa ustası olma herkese nasip olan bir yetenek değildir. Akılcı bir davranışla pekişmış bılgı birikimi bu yeteneğin temel taşını oluşturur. lnönu daima ileriye bakan kısıdır. Çağı vc toplumsal değişimi bugun yaşayan sıyaset kişilerimizden daha iyi algılanıasını ve yaşamı, kavgası içinde değerlendirmesıni bilmıştir. Kalıcı kışiliğinin en onemli özelliği bııdur 1984 yılında 1923 OIICCM o/lemlerle, değer yargılarıyla, 19. yu/yıldan kalrna ekonomik yaklaşımlarla yetınmek, orıları savunmak, Inıinu'nun duşunmek bıle ısicmediği bir egilimdir. Her yönınlc ıleııye gitmek isteyendir, toplumsal değışimi özümseyendir. Ne diyelinı, gımumuzün noksan rekabet, eksik demokıasi hayranlarına ithaf olunur... İNÖNV Bir devlet aciamt...