24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CARİLLO tktidar koltuğunda yaklaşamadı, kendi koltuğundan da oldu. En büyük kayba uğrayan: İspanyol Komünist Partisi Avrupa komünizminin en önemli uygulayıcılarından biri, zamanın tspanyol Komilnist Partisi Genel Sekreteri Santiago Carillo idi. Carillo, Franko faşizmi nedeniyle uzun yıllar yeraltı mücadelesine itilen iKP'nin tarihi liderlerinden biriydi. 1936 yılında iç savaş başladığında, komünist parti ülkenin büyük politik güçlerinden biri değildi. Parlamentoda sadece 14 milletvekiliyle temsil ediliyordu. Fakat partinin oynadığı rol iç savaş sırasında büyüdü. Cumhuriyeti kurmak için kralcılara karşı diğer örgütlerden daha disiplinli bir şekilde karşı koyması, uluslararası sosyalist yardımların alınışında cumhuriyetçileri dışa karış temsil etmesi, partiye duyulan saygınhğı arttırdı. Ancak, yaklaşık kırk yıl süren bir diktatörlük ertesi, komünist partinin lspanya'da başrollerden birini oynama ihtimali, ülke şartlan nedeniyle pek olanaklı görünmüyordu. Santiago Carillo, yeraltı çalışmasında geçen yılların da yorgunluğuyla, iKP'yi mümkün olduğunca liberalleştirmeyegirişti. Geleneksel komünist düşünceyle bütün bağlar teker teker koparılıp atılıyordu. Ama, parti içi ilişkilerde genel sekreterin aynı liberalleşmeyi uyguladıgı söylenemezdi. Carülo'nun "yenilestirme" uygulaması o kadar ileri boyutlara vardı ki, başta sosyalist blokun yardımlarıyla kralcılara karşı dövüşmüş eski komünistler olmak üzere binlerce kişi partiyi terk etti. 19,77 yılında 240 bin olan üye sayısı, 1982 yılında 40 bine düştü. Üyelerin partiyi terk etmesiyle, seçimlerdeki oy oranı da azalıyordu. 1979 yılında genel seçimlerde oyların yüzde 10'unu alarak 23 milletvekili çıkaran partinin oyları, 1982 yılında yüzde 3.9'a, milletvekili sayısı da dörde düşüyordu. Partinin bir "ghetto partisi" olmaktan kurtulma girişimi partinin yok olmasına doğru gidiyordu. Ayrıca, parti yerel ve milIi meselelerde tarihsel politikalarını terk etmişti. Gene kısaca, orta sınıflarla işçi sınıfı arasında sıkışan komünisi partiler açısından konuşursak, lspanya'da da sosyalistlerin bUyük bir seçim zaferi kazanarak iktidarı ele geçirdiklerini ve komünistlerle işbirliğine yanaşmadıklarını hatırlatmak duıumundayız. İKP, bu durum karşısinda Santiago Carillo'nun genel sekreterlikten istifasını kararlaştırdı. Yerine gene eski genel sekreterc yakınlığıyla bilinen Gerorda İglesias geldi. Yeni genel sekreter, eski genel sekreterin yeterli derecede yenileştirme yapmadığını söyleyerek aynı politika değişikliklerine parti içi yapının da uydurulması görüşünü savunuyordu. Durum öyle bir hale geldi ki, Avrupa komünizminin babalarından olan Santiago Carillo bile, yeni yönetimi sosyal demokratlaşmakla suçlamaya başladı. Ayrıca, son düşürülen Güney Kore uçağı sorunununda, eski genel sekreterin Sovyet tezlerini desteklemesi gözden kaçmadı. Eski ve yeni genel sekreter arasındaki anlaşmazlıklann konu olduğu son genel kongre, parti sorunlanna hiçbir çözüm getirmedi. Hatta, partiden kopmalara yol açtı. tKP'nin tarihi köylü liderlerinden biri olan 70 yaşındaki lgnacio Gallego kalabalık bir militan grubuyla partiden aynlarak, yeni bir komünist partisi kurdu. Partinin ilk kongresi 13 ile 15 ocak 1984 tarihleri arasında yapıldı. Marksist l.eninist ilkeleri benimseyen prosovyetik partinin genel kuruluna Sovyetler Birliği önemli bir heyet gönderdi. Eurokomünizme klasik çizginin eleştirilerini belirtmesi açısından, lgnacio Gallego'nun, İKP yönetimine gönderdiği mektup önem taşıyor. Gallego mektubunda, "Leninizmden koparak ne elde ettik? SosyalisC ülkelere saldırarak ne kazandık? Diger sosyal katmanlarla işbirligi polilikası, sendikalar nezdindeki etkimizi azaltmaklan başka ne ise yaradı? Kimligimizi inkfir ederek nereye vardık?" diyor. Avrupa komUnizminin yürümediğini belirten Gallego, mektubunun bir yerinde de, "Bütün bu degişiklikler partinin Ghetto politikalarından çıkarak, ıılıısal planda daha önemli rol oynaması içindi, halbuki son seçimlerde oyların yüzde dördünu alarak, en korkunç yalnızlığa itilmedik m i ? " diye soruyor. tktidardaki sosyalist partinin çok ılımlı politikalar uygulaması nedeniyle, son yerel seçimlerde İKP oylannı yüzde sekize çıkarmayı başardı. Ama, gene de durumu Sovyet yanlısı partinin genel seçimlerdeki oy oranı ortaya çıkaracak. Avrupa komünizminin tspanya komünistlerine bölünmeden ve başarısızlıktan başka bir şey getirmediği hıç olmazsa şimdilik ortada. vrupa ne kadar zamandır "dünyanın merkezi?" Kimisine göre "başından ber i " , kimisine göre 2 bin yıldır.. Peki ne kadar zamandır dünyanın merkezi değil? Çoğunluğa göre, asıl olarak II. Dünya Savaşı'ndan bu yana. 1984e geçişle birlikte, gerçekte son yıllarda şuradan buradan kendını süreklı olarak duyu1 ran bir tartışma iyice yaygınlık kazandı. "Avrupa nereye süruklenıyor ?" Temel soru bu. Ve buna bağlı olarak, "Avrupa'nın birliği hayal mi?", "Avrupalı neden karamsar?" Aşırıya kaçan Amerikalıların gözüyle bakıldığında, Avrupa "çökuş" sürecinde. Ekonomik durgunluk, siyasi tökezlemeler yaşlı kıtayı tehdit edıyor "Bırleşik Avrupa" düşü komediye dönüştü, AET kronik iç sorunlarını çözebilecek konumdan hayli uzakta, 19 mılyon ışsiz ın san 35 saatlik haftalık çalışma süresine umudunu bağlamış durumda, Avrupa Japonyanın, yeni sanayilerin rekabet tehdidi altında. Öyle ki, Avrupa artık ABO'nın dış politik odağı bile değil. Üstelik askerı bakımdan ikı süper gücün gölgesi, belirleyıciliği altında yaşamaya mahkum Amerikan bakış açısı, Avrupalıların kendi aralarında tartıştıkları temel konuların bir gündemini veriyor adeta. Felsefi, siyasi, ya da kültürel sayılabılecek bütün düzeylerde Avrupalıların "kimlik tartışması" sürüyor. Bundan 40 yıl önce Fransa'nın kuzeybatı kıyılarına Müttefik Kuvvetleri'nin çıkışıyla kaderi bugünlere uzanacak şekilde bir kez daha değişen Avrupa, yeni arayışların sıkıntısını da yaşayarak "kendini" tartışıyor. Siyaset84'te ameliyat masasına yatırılan ve türlü açılardan incelenen Avrupa'yı bu anlamda konu etmeye, Avrupalı komünıstlerın çıkmaz sokaklarda son bulan çıkış denemesiyle başlıyoruz. Normandiya çıkarmasının yıldönümüyle bir arada yer aldığı ıçin bıraz da sembolık nıtelik taşıyan bu başlangıçtan sonra, Sıyaset84'un gelecek sayılarında, Amerikalı gözüyle Avrupa, Avrupalı aydınların tartışmaları genış şekilde yer bulacak. FKP Avrupa komıtnizmine bağlılığına 23. kongresiyle son verdi. Mayıs 1979'da yapılan kongre sonrası, parti sosyalist ülkeîerdeki uygulamaları genel olarak olumlu bulduğunu belirtti. Ayrıca, aynı yılın son günlerinde, parti genel sekreteri Moskova'yı ziyaret etti. Buradan yapılan direkt televizyon yayınında Afganistan işgalini onayladıklarını Fransız kamuoyuna açıkladı. Böylece parti, kısa bir sonra yeniden eski politikasına donmüş oldu. Ancak, FKP'nin bugün devamlı oy kaybetmesi durdurulamadı. Şimdi tek umut, Mitterrand'ın uygulamalarına yönelen eleştirilerinden dolayı elde edebileceği kazançlarda. Nitekim, Mitterrand'ı alabildiğine eleştiren FKP, son iki belediye seçimlerini, diğerlerinin aksine, sağa kaptırmayarak önemli bir başarı elde etti. Parti sosyal demokrasinin geçerli olmadığını seçmenlerine kabul ettirebilirse, eski oy oranına yeniden kavuşabilir. Ama gene de, uzun vadeli politikaların oluşturulması için, FKP'nin büyük güçlükleri bulunuyor. hiç olmazsa şimdilik başarısızlıkla sonuçlanmasmın birçok sebebi var. Biz burada kısaca bunlarm en önemli olanlarını şu şekilde belirtebiliriz: 1) Batı toplumlarında orta sır^ıfların hızla gelişmesi, işçi sınıfını, toplumun en üretici egemen gücü olmaktan çıkardı. 1975 rakamlarma göre, aktif nüfus içinde hizmet kesimi Fransa'da yüzde 50, ingiltere'de yüzde 56.6, Almanya'da yüzde 46.6, Italya'da yüzde 40.1, Amerika'da yüzde 68.4 oranında yer kaplıyor. özetle, toplumlar hızla " o r t a sınıflaşıyor." 2) Batılı komünist partiler, orta sınıfların işçi sınfından daha etkili bir biçimde büyüdüğünü farkettiler. Toplumda oynadıkları rolleri kaybetmemek için, işçi sınıfı partisi olma özelliklerini "sulandırma" yoluna gittiler. Başka bir dcyişle sosyal de mokratlaştılar. Ancak, Batı toplumlarında sosyal demokrat partiler geleneksel bir biçimde zaten vardı. KP'lerin Sovyet Rusya'dan ve geleneksel sosyal demokratlardan ayrı politikalar oluşturmaları mümkün olmadı. Bunun bedelini bölünerek ya da oy kaybederek ödediler. 3) Avrupa komünizminin bir başka zayıflığı, hep olmaması gerekenleri gösterip, ne yapılmasını istediğini bir bütünlük içinde belirtememesiydi. Bir başka deyişle, Avrupa komünizmi alternatif gösteremiyordu. 4) Açıkça klasik çizgide olduklarını ilan eden partilerin başarısı da Avrupa komünizmini etkiledi. Leninist ilkeleri ve Sovyetlerle dayanışmayı benimsediklerini açıkça ilan eden Portekiz Komünist Partisi kısa sürede oyların yüzde 20'sini alarak, güçlü bir muhalefet partisi oldu. Yunanistan'da, Avrupa komünizmini benimseyen paçti son genel seçimlerde oyların yüzde 4'ünü alırken Sovyetlere bağlı komünist partisi oyların yüzde 17'sini alıyordu. 5) Avrupa komünizmi, komünist hareketi ülke şartlarına uydurmaya çalışırken, sosyalist ilkelere ters düşüyordu. Bu da hâlâ tkinci Dünya Savaşını unutamamış, Sovyetler'e yakın komünistleri hareketten uzaklaşmaya itiyordu. tki süper egemenliğinde yaşamağa alışmış dünyamızda, şimdilik, bu güçlerden bağımsız güç odakları yaratma çabaları pek geçerli olamıyor. örneğin Avrupa'nın ABD karşısında bağımsız bir güç oluşturamayıp, Amerika'nın gölgesinde yedek, ikinci bir güç durumuna düşüp düşmediği tartışmaları hâlâ yapılabiliyor. Aynı şeyler, belki böyle bir odak oluşturmak için çabalamib olan komünist partiler için de söylenebilir. Avrupa homüniztni neden başarılı olamadı? Avrupalı komünist partilerin, Sovyetler'den bağımsız olarak ve biraz da bizzat bu amaçla kalkıştıklan yeni arayışlarının Vazgeçen parti: FKP Avrupa komünizmi hareketinin içinde yer alan üç önemli partiden biri de Fransız Komünist Partisi'ydi. Italyan Komünist Partisi'nden sonra Avrupa'nın en büyük ikinci partisi olan FKP, aynı zamanda " O r t o d o k s " görüşleriyle tanınıyordu. Avrupa komünizmi hareketi sırasında, parti bazı "Leninist ilkeler"den vazgeçti. "proletarya diktatörlügü" ibaresi parti programından çıkarıldı. Iktidara ihtilalci metodlar yerine seçimlerle gelip seçimler le gitme ilkesi kabul edildi ve bu uygulamaların ışığında, "Fransız usulii bir sosyalizm" kurnıa yolunda mesafe alınması, Stalinci dönemin her fırsatta eleştirilip, özeleştiri yapılması uygun bulundu. Bütün bu gelişmelere rağmen, FKP dış politikada, Sovyetler'e en yakın görünen parti oldu. Yenileşme politikalarında partinin fazla ileri gitmesi de, kadrolarının durumu nedeniyle pek mümkün değildi. MARCHAIS "Evden kaçarken" korkuyordu... Hemen eve döndü. de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle