Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAHİN ALPAY G eçtigiraiz giinlerde Güneş gazetesi yazan ve TRT eski Genel Miidiirlerinden ismail Cem'in art arda iki kitabı yayınlandı. Bunlardan ilki Cem'in günliik köşe yazılarını bir araya getiren GEÇlŞ DONEMİ TÜRKİYESİ. 19811984. SOSYAL DEMOKRASİ NEDtR, NE DEĞİLDİR başlıgını tasıyan ikinci kitapta ise yazar Batı Avnıpa'da sosyal demokrasinin gelişimlni inceliyor ve Türkiye'de uygulanabilirliğini tartışıyor. Sayın Cem, Batı'da sosyal demokrasinin temel lercihlerinden birlnin demokrasi oldugunu söylüyorsunuz. Sosyal de hafianııı ko«na§ı İsmail Cem'le sosyal demokrasi üzerine StYASET 84 hızla azaldığı düşüncesindeyim, özellikle ekonomi alanında. Dışa açılmanın mutlaka var olan sakıncalannı elden geldiğince sınırlamak; yararlarını ise arttırmaya çalışmak gerekir. Birçok kimse bugün Türkiye'de sosyal demokrasinin siyasi bir programı oldugu, ama ekonomik programınm hemen hemen olmadıgı göriişünde. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? CEM Bugünkü Türkiye'ye bakıp kesin bir şey söylenemez. Ancak, günümuzdeki merkezsağ deney kendi doğrultusunda bir ölçüde başarıh olursa, ekonomiyi bir ölçüde canlandırıp, siyasal liberalizme gene bir ölçüde yönelirse, günümüzdeki sos Sosyal demokrat nitelikli partilerin uygulamalannda şu anlayış gelişmiştir: Üretim araçlan mülkiyeünin herşeyi belirleyen tek güç olmaktan göreceli olarak uzaklaşması. mokrasinin demokrasi anlayısı "klasik" ya da "burjuva" olarak nitelenen demokrasi anlayışından farklı mıdır? CEM Klasik demokrasiyi, "...biitiin sosyal ve siyasal (arafların, ortaklaşa benimsenmiş bir meşruiyet platformunda tiim özgürliiklerine sahip olmalan" diye tanımlarsak, sosyal demokrasinin, bu anlayışı özünde aynen kabul ederken, kendi farklı ve ayırt edici yorumunu da getirdiği söylenebilir. Sosyal demokrasi, çoğulcu demokrasiyi sadece bireylerin değil, "sınıfların demokrasisi" ya da başlıca faillcri "sınıflar" olan bir demokrasi şeklinde benimsiyor; "sınıflarda çogulculuk" anlayısını getirerek, karşıtı olduğu sermaye sınıfının varlığını, meşruiyetini ve sürekliliğini, öngörüyor. Bu "sınıflar demokrasisi" anlayışıyla, "tek sınıflı; tek sınıfın egemenllgindeki; ya da sınıfsız" demokrasi kavramları reddedilmekte. Böylece, başka sol anlayışlardan ayırt edici bir yaklaşım ortaya konmakta. Sosyal demokratların demokrasi anlayışı, demokrasiyi sadece bireyler düzeyindeki bir çogulculuk yahut özgürlük olarak değil, aynı zamanda ve öncelikle sosyal sınıflar arasında bir çogulculuk şeklinde yorumlayarak, liberal anlayışlardan da farklı bir yaklaşım getirmektc. Batı'da sosyal demokrat partilerin siyasi programlarında demokrasiyi; iklisadi programlarında da ö/el miilkiyet ve piyasa ekonomisi esaslarını kabul ederek komiinist partllerden aynldıkları söylenebilir. Sizce bu iki tercih arasında bir iliski yok mudur? CEM Sosyal demokrasinin bazı özelliklerine değinerek sorunuzu cevaplamaya çalışayım: Sosyal demokrasi, temel varsayımlar yahut tercihler üzerinde bina edilmiştir. Sosyal demokrasinin ya da bu nitelikteki partilerin eş anlamda kullandığı 'demokratik sosyalizm', 'sosyalizm', 'demokratik sol' kavramlarının çerçevesinde, ilk varsayım şudur: Karşıtı olduğu sermaye sınıfının ckonomik gücünün sınırlanmasiyla beraber, sınıf olarak sürekliliğinde işçi hareketinin yararının bulunmabi. Bu anlayışa göre, karşıtın ortadan kalkması, sosyal demokrasinin özünü, yani "sınıfsal ço Sosyal demokraside, çalışanlar yararına sınırlanmak veyönlendirilmek koşuluyla, piyasa mekanizmalannın ekonominin tümüne olumlu katkılar getirebileceği düşüncesi vardır. yal demokrat iddialı iki partinin iktisadi program ortaya koyamaması şaşırtıcı olmaz: Liberalizmin alternatifini tarih sahnesine demokratik bir çerçevede getiren, sosyal demokrat partilerdir; başarıh burjuvazinin alternatifi, gene demokrasi çerçevesinde, sosyal demokrasinin dayandığı çalışan kitlelerdir. Orta sınıflar yapılanmasına sahip, sol ve demokrat bile olsalar radikalizmin özelliğini taşıyan partiler, böyle bir alternatifi oluşturamazlar. Türkiye'de bugüne kadar kurulan bu iddiadaki partilerin sosyal demokrat olmadığını söylüyorsunuz. SODKI* ve HP sizce neden sosyal demokrat degil? CEM HP ve SODEP, sol ve demokrat radikalizmin birçok özelliğini taşıyan partilerdir. Bunu kesinlikle kuçumsemiyorum, geçmişte belirli alanlarda Türkiye'ye önemli katkılar getirmiş bu akımın gü nümüzdeki olumlu etkilerini yadsımıyorum. Ancak "sol ve demokrat" radikalizm başka şeydir, sosyal demokrasi başka şey. Sosyal demokrasinin sosyolojik özelliklerine, üyelikte, kadrolarda ve yönetimde çalışan kitlelerin ağırlığına sahip olmayan, ya da böyle bir amaca bilinçli, planlı şekilde yönelmemiş partiler, sosyal demokrasinin tezlerini üretemez, işlevini yerine getiremez. Bir yerde iktidardaki Fransız Sosyalist Partisi'nin devlet harcamalannı kısmaya, ücret artışlannı denetlemeye dayanan istikrar politikasını, sermayeye hizmet için degil, kitlelerin yararına gördügü için uyguladıgını yazıyorsunuz. Bizde benzer bir politika uygulayan ANAP iktidannı sermayeye hizmet etmekle suçlayan eleştirileri de haksız buluyor mıısunu/.Y CEM Ekonomi teknikleri ile, bu tekniklerin hangi öncelikli amaçla, öncelikle kimler adına ve kimin tarafından kullanıldığı arasında bence önemli fark vardır. Bu bakımdan, Fransa'nın sosyalist iktidarı ile, bizdeki ANAP iktidarı arasında bazı ekonomi teknikler bazı alanlarda birbirini anımsatıyor olsa bile, hiçbir bcnzetme, kıyaslama yapılamaz sanırım. ANAP modelinin, amaç olarak da, araç olarak da özel sermayeye dayalı, onun doğrultusundaki bir model olduğu açıktır. Bununla beraber, ANAP dahil herhangi bir iktidarın, iki sözcüklü tanımlarla açıklanamayacağı, bunun fazla kolaycılık olacağı düşüncesindeyim. Kaldı ki, sosyal demokrasinin sorunu ANAP'ın "felaketi" üzerine hesap bina etmek değil; kendi doğrultusunda bir ölçüde başarıh bile olsa, ANAP anlayışını kitlelerin yararları, gerçekleri, özlemleri yönünde gerilerdc bırakmaktır... SODEP de HP de sosyal demokrat değil SODEP ve HPsol ve demokrat radikalizmin birçok özelliğini taşıyan partilerdir. Ancak bu başka şeydir, sosyal demokrasi başka bir şey. Üyelikte, kadrolarda ve yönetimde çalışan kitlelerin ağırlığına sahip olmayan ya da böyle bir amaca bilinçli, planlı şekilde yönelmemiş partiler sosyal demokrasinin tezlerini üretemez, işlevini yerine getiremez. lemesiyle ve çağdaş toplumsal ilişkilerin karmaşık özellikler almasıyla, "üretim araçlan miilkiyetinin" her şeyi belirleyen tek güç olma niteliğinden göreceli olarak uzaklaşmakta bulunması. Dolayısıyla, sosyal demokrasinin praliğinde, işçi hareketinin, makro düzeydeki belirleyici mekanizmaları, bütçe, sosyal yatırım fonları, vergi politikaları, sosyal güvenlik önlemleri, yatırımların planlanması ve yönlendirilmesi, vb. kullanarak hem üretimi hem de paylaşımı çalışan kitlelerin öncelikleri doğrullusundu biçimleyeccği inancı gelişmiştir. Belirtmek gerekir ki, bunun başarıh, kalıcı örnekleri de verilmiştir. Sorunuza bu çerçevede bakarsak, sonuçta şu söylenebilir: Sosyal demokrasi, zorunlu gördüğü durumlarda sosyalleştirmelere başvurmaktadır. Ancak bu yaygın bir uygulama değildir. Çalışan kitleler adına ekonomiyi denetim altında tutmanın, yönlendirmenin gerektirebileceği istisnai uygulama gorünümundedir. Zira, ekonomiye egemen olmanın, paylaşımı belirlemenin kaçınılmaz ve tek koşulu olarak "miilkiyet sahipliğl biçiminin" öneminden göreceli olarak uzaklaştığı duşüncesi.nihayct, çalışanlar yararına sınırlanmak ve yönlendirilmek koşuluyla, piyasa mekanizmalarının ekonominin tümüne olumlu katkılar getirebileceği düşüncesi vardır. Türkiye kalkınmak için ihtiyacı olan sermaye birikimini sosyal demokrasiyle, hatta demokrasiyle sağlayabilir mi diye soranlar çok. Bu konuda ne düsünüyorsunuz? CEM Çağımızın teknolojik gelişimi çerçevesinde, sermaye birikiminin demokrasi ortamında gerçekleşebileceği, sosyal demokrat bir yaklaşımla daha vcrimli biçimde gerçekleşeceği inancındayım. 19651975 döneminde Türkiye'nin ekonomik büyümesiniyetersiz buluyoruz amaküçümsememek gerekir. Kaldı ki, birikim uğruna demokrasiden vazgeçmek, sonucu belirsiz bir yola çıkmak için çok ağır bir faturayı üstlenmek anlamında... Bizde dıs dünya ile, özellikle gelişmiş ulkelerle ekonomik ilişkilerin gelişmesinden çekinenler az değil. Tarihsel deneyimlerden kaynaklanan, bir ölçiide haklı bir endişe olarak görülebilir. Tiirk sosyal demokrasisi dış ekonomik iliskilere nasıl bakmalıdır? CEM Günümüzün gerçeklerinde, haberleşmenin ve ekonominin çağdaş özelliklerinde, bir toplumun kendini dışa kapayarak gelişmcsini ekonomik, toplumsal, külturel gelişmesini mUmkün görmüyorum. Buna örnek gösterilecek ülkelerin de ğulculugu" sona erdirecek, baskıcı yön temleri gündeme getirecek, kısaca, "demokrasiyi" toplumdan dışlayacaktır. Sosyal demokrasinin başka bir varsayımı, "miilkiyet" kavramına ilişkindir. Sosyal demokrat nitelikli partilerin belki tümünun program sözcüklerinde değil anıa, muhalefet ve iktidar uygulamalannda şu anlayış gelişmiştir: Sanayileşen, büyüyen ekonomilerin değişimiyle, teknolojinin iler