Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 StYASET»! eski • yeni cizgiler Ellenmeyen Demokrasi inönü'nün tek parti döneminde, politikacılar, Paşa'ya sataşmadan, konunun çevresinde dolanarak muhalefet yaparlardı. Dokunulmazların başında İsmet Paşa gelirdi. Ondan sonra Mareşal (Fevzi Çakmak) gelir, sonra da güçlerine göre başbakanlar. Bir Refik Saydam'a, bir Şükrü Saraçoğlu'na, bir Hasan Saka'ya kolay kolay dil uzatılamazdı. Ancak, vaktaki 46 demokrasisine girildi, koşullar da, kompozisyon da değişti. İsmet Paşa'ya sataşma çığrını ilk açanların başında Hikmet Bayur gelir. Bayur, CHP'den ayrıldıktan sonra Ankara'da yayımlanan Kuvvet (ilkin Kuvvet, sonra Kudret oldu) gazetesinde yazdığı başyazılarda İsmet Paşa'ya 'Bay inönü' diye seslenmeye başladı. Şımdiye değin hep 'Paşa Hazretleri' diye anılan İsmet Paşa'ya birdenbıre sıradan adamlar gibi '5a/' denmesini herkes yadırgıyordu. Ama Bayur, inat ve dirençle 'Bay' diyordu. Bayur, 'Bay' dedikçe de gazetenin sorumlu müdürlerini savcılığa çağırıyorlar, sorguluyorlar, sonra da bırakıyorlardı. Raşit Yakalı 1943 yılmda Tıre'de doğdu. tlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Beş yıl ilkokul öğretmenlığı yapan Yakalı, daha sonra karikatüre tnerak sardı. Istanbul'a gelerek bir stire çalıştı. Çalışmalarını daha sonra tzmir'de, Yeni Asır gazetesinde sürdürdü. Bu sırada karikalürün dışında resimli roman da çizdi. Yakalı, tzmir'den tekrar tstanbul'a döndü ve Pardon mizah dergisinde çalıştı. "Çizgiyle" ve "tş Çizgisi" adlı iki karikatür albumu bulunun Yakalı, iki kişisel sergi açtı. Yakalı, yurt içi ve dışında çeşitli yarışmalara katıldı ve çeşitli ödüller kazandı. Halen Dünya ve Hürhyet gazetelerinde çalışan Yakalı, evlı ve iki çocuk babasıdır. Suç muydu değil miydi? arsiv konusuvor Bay demek suç muydu? Kimse çıkıp da bayın suç olduğunu ileri süremiyordu. Çünkü bay diye çağrılan milyonlarca yurttaşa karşı suç mu işleniyordu? Bay Ahmet, Bay Hasan diye çağrılan yurttaşlar kendilerine hakaret edildi mi sayacaklardı? Olmazdı böyle şey. Bu yüzden emir alan basın savcıiarı da şaşırmışlardı. Bazı günler benim adım da sorumlu müdürler arasında çıktığından, bir gün beni de savcılığa çağırmışlardı. Sorgum yapıldıktan sonra savcıya sormuştum: "Bay İsmet İnönü demek suç mu?" "Değil, olmaması gerekir" diye gülmüştü: "Ama ne yapalım ki bakanlıktan soruşturma açın diye emir geliyor, biz de apıyoruz. Siz buraya ifade vermek üzere gelmek istemiyorsanız, Inönü'nün başından bayı kaldırın, biz sorgunuzu yapmayalım." "Biz bunu yapamayız." "Biz de sorguya çekeriz." O yıllarda Mehmet Ali Aybar da 'Zincirli Hürriyet' gazetesinde bir makale yazmıştı. Bunda, "CHP Genel Başkanı Bay ismet inönü, partisinin seçimleri kazanması için bütün irtica kuvvetlerinı seferber etti" gibilerinden bir cümle kullanıyordu. Vay efendim, sen misin bunu yazan? Mehmet Ali Aybar'ı Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiler, hem de tutuklanacaktı. Suçu şöyle görüyorlardı: İsmet Paşa, hem CHP'nin genel başkanı, hem de cumhurbaşkanı idi. Böyle demekle cumhurbaşkanına hakaret edilmiş oluyordu. Aybar, tutuklanmadan girdiği ağır ceza mahkemesinde sorguya çekildi. Mahkemenin başkanı tarafsızlığı ve doğruluğu ile ün yapmış olan Dazıroğlu ıdi. Sorgusunda Aybar, 'İrtica kuvvetlerinı seferber edenin Halk Partisi Başkanı inönü olduğunu, cumhurbaşkanının bununla bir ilgısi olmadığını' söyledı. Sorgu ve savunma aynı oturumda yapıldı. Büyük bir dinleyici kitlesi mahkemeyi dpldurmuş, dışarıda sonucu bekleyen meraklılar vardı. Oyle ya, ismet Paşa'ya 'Bay İnönü' diyen kahraman kimdi, onu görmek ıstiyorlardı. Cumhurbaşkanına hakaret Sonunda, öyle sanıyorum, mahkeme hakaretin bir kısmının CHP Genel Başkanı inönü'ye, bir kısmının da Cumhurbaşkanı İsmet Paşa'ya dönük olduğu gıbilerden bir kararla Aybar'ı altı nl aya mahkum ettı. Ardından da cezayı tecil ederek, tutuklanmasıIM nı da hapiste yatmasını da önledi. O yıllarda bir 'Bay' sözcüğünün başından böylesi serüvenler I geçiyordu. Günümüzde böyle şeylerin olmadığını sanıyoruz. Bir sözcükten insanların sorguya çekme dönemi yavaş yavaş kapanmışa benziyor, böyle şeyler oluyorsa, ileride onları da yazanlar "Sizi ahdu peymane davet ediyorum ve bundan böyle her ihtıyaamızı memleket eşyası ile tatmin etmenize yenıin isliyonım!" 4 Nisan 1929'da Darıilfünun konferans salonunda I. Yerli Mallar Haftası'nın açılışınıya çıkabilir. Bugün muhalefet etmek sözcüklerden çok, konuların sırtına pan Milli Turk Talebe Birliği Başkanı Ferruh Bey, konuşmasını bu cümleyle tamamlıyor ve "şıddetli allkışlar ve< yüklenmiştir. Boğaz Köprüsü'nü satarsın, satamazsın; alırsın, alamazsın diye... Elleşilmez, dokunulmaz bölgeler var, onlahay, hay!" sesleriyle karşılık butuyordu. Fotoğrafbu anı görüntülüyor. Kuçük fotoğrafta ise gunumuz Istanra kimse dokunmuyor, dokunamıyor. bul'unda bir mağazanın vitrini. Sözü uzatmaya gerek var mı? Şimdi dokunulmaz bölgeler var BEJSI Hİl / Malları Haftası