Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
StYASET 84 ir düşünün bu yıl B ve ülke5'lik 1983'e ki ekonomisidönemyüzde bir büyüme oranına ulaşmış 1974'ten kadarki güç 13 etmesini bekliyorlar. İşveren Pentti Somerto, "Finlandiya'da vergilerin tsveç'te uldugu kadar ezici olmaması ve Almanya'dakilerden daha diişük olması her şeyden önce hükümeli de içine alan merkezi görüşmelerden kaynaklanıyor" diyor. Finlandiya'da ücret pazarlıklarının sonunda çoğunlukla hükümet, işveren ve sendikalar tek bir çizgi üzerinde birleşerek bir ekonomik anlaşma oluşturuyorlar. Ama sonuçta tek tek bütün gruplar bu global sözleşmelerde kendi çıkarlarının yeterince dikkate alınmadığından yakınıyorlar. O zaman bu hoşnutsuzluğu boşaltmanın en iyi yolu olarak, grevler ortaya çıkıyor. Genel uzlaşmadan bu tür tekil sapmalar, istisnalar, sosyal barışın genel tablosunu pek az bo/abiliyor. de de yüzde 2.8'lik bir ekonomik büyüme düzeyi tutturmuş olsun. lşsizlik oranı sürekli düşerek yüzde 5'i bulsun. Dış borçları oldukça az olsun ve giderek daha da düşsün. Ortalama vergi yükü öteki endüstri Ulkelerinden daha az olsun ve "yabancı işçi" diye bir sorunun varlığından bile haberdar olmasın. öyle bir ülke ki, sıkıntılı anlarında girişimciler hUkumetten ve sendikacılardan yakınmasın, sıkıntının nedeni olarak neyüksek ücretleri ne vergileri, ne de bürokrasiyi göstersin. Bu ülke Finlandiya. Kuzey Avrupa'daki bu cumhuriyet, uzun bir süre sadece Batılı endüstri ülkelerinin bir takipçisi olarak kaldı. Komşularıyla karşılaştırıldığı, fazla kalabalık olmayan bu ülkenin köylülükten sıyrılması daha uzun bir süre içinde gerçekleşti. Ama bu bir bakıma Finlandiya'yı bazı yanlışlar yapmaktan kurtardı. Birçok gelişmiş ülke bugün hâlâ geçmişte yaptığı bu yanlışların sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyor. Finlandiya ekonomisi oldukça açık ve liberal. Ülkenin himayeci bir politikaya yönelmesi de, bunaltıcı bir bürokrasiye yer vermesi kadar imkânsızgörünüyor. Hüİcümet ve özel girişimler birbirlerine karşı değil, birlikte çalışıyorlar. Tabii ki ülkenin 5 milyonluk bir nüfusa sahip olması sorunların bürokratik yollardan değil kişisel temaslarla çözümlenmesini kolaylaştırıyor. FiıılaiKİiva: Neredeyse sonınsuz bir ülke da, hükiimetin etkisi yok sayılamaz" diyor. SAK Başkanı Raimo Kantola, "merkezi uzlaşma politikasını" en iyi çözüm olarak gördUğünü belirtiyor, " O zaman parlamentonun kararları üzerinde etkimiz oluyor" diyor. Bu pratikte de böyle uygulanıyor. İşverenler daha iyi ücret tekliflerine evet demeden, sendikalar da taleplcri konusunda görüşmelere girmeden önce, hükümetin belirli vergilerde indirimler yapacağını ve rosyal dururrfda iyileşme olacağını vaat Gelecekte koşullar zorlaşacak SAK Başkanı Raimo Kantola, gelecekteki ücret pazarlıklarının bugünkünden daha kötü koşullar altında gerçekleşeceğini söyleyerek, bu nedenle ücret cephesinde fazla şeyler beklenmemesi gerektiğini savunuyor. Kantola, sendikalann bu durumu göz önünde bulundurarak, kalitatif sorunları, teknik ilerlemelerin sosyal açıdan elverişli bir hale getirilmesi, iş saatlerinin kısaltılması, ücret pazarlıkları için yeni kurallar ve işletme içinde işbirliğinin geliştirilmesi gibi sorunları ön plana almaları gerektiğini savunuyor. İşçi temsilcileri daha fazla söz hakkı istiyorlar. Amaçladıklan yeni kurullar değil, onlar daha fazlasını, sendikanın, işletmenin her alanında daha fazla bilgi sahibi kılınmasını ve önemli kararlarda fikirlcrinin alınması gerektiğini savunuyorlar. tşçilerin denetim meclislerinde temsil edilmeleri şimdiden tartışılıyor, hatta devlete ait işletmelerde bu türden denemelere girişildi. Ama eğer daha fazla güç sahibi olunmak isteniyorsa, o zaman daha fazla sorumluluk üstlenmek gerekiyor. Bu da, ancak daha fazla şey bilmekle mümkün olabilir. Bu nedenle kararlara daha fazla katılım çağrısından önce Finlandiya sendikacılarını sıkı bir eğitim süreci bekliyor. Büyük bir bölümü işverenler tarafından finanse edilecek bir eğitim. Uyum ve işbirliği Finlandiya sendikalannın merkez örgütü SAK'ın yöneticileri, pratikte hiç de katı birer sınıf savaşçısı sayılamazlar. SAK içinde sosyal demokratlann ve komünistlerin sıkı bir işbirliği yapmalanna karşın belirleyici olan ılımlılar. SAK lideri Raimo Kantola her zaman işverenlerle "iyi bir işbirliğinden" yana olduklarını söylüyor. Bu işbirliğinin ne ülke ekonomisine, ne de Finli işverenlere bir zararı dokunmadığı açık. Hem işsizlik oranının düşük olması, lıenı de sürekli gelir artışı bunu kanıtlayan göstergeler. Finlandiya'nın ekonomik durumu nüfusuyla orantılı olarak ele alınırsa, Federal Almanya'nın hemen arkasında, Hollanda, Fransa ve lngiltere'nin önünde yer aldığı görülüyor. Bu açıdan Finlandiya Japonya'dan da oldukça önde. Dışarıdan bakıldığında sendikalar ve işverenler arasındaki ilişkiler Finlandiya'da aslında olduğundan daha sert görünüyor. Bu, grevlerin görece fazla olmasından ve Finli sendika liderlerinin genel grev tehdidine Avrupalı meslektaşlarından daha sık başvurmalarından kaynaklanıyor. Ama işverenler ve SAK liderleri, bu grevlerden, büyük sedikal örgütlerin değil küçük grupların sorumlu olduğu konusunda hemfikirler. Sendika lideri Kantola, küçük grupların oldukça fazlalığını ve bu nedenle ücret maliyetlerinin bugün işletmelerinde daha büyük bir rol oynadığını belirtiyor. Bunun sonucu olarak da gelir konusundaki isteklerin eskisi kadar kolay yerine getirilemediğini belirtiyor. Geçen mart ayında Finlandiya sendikaları yine bir genel grev tehdidinde bulundular. Ama gerçekte son genel grev 1956'da gerçekleşti. Genel grevin neden fazla sık olmadığına gelince, çünkü Finlandiya'da farklı, ama başarılı bir sosyal ortaklık var. Ne zaman durum biraz kritikleşmeye başlasa, hükümet hemen araya giriyor ve bunu işverenleri de sendikaları da gücendirmeden yapıyor. Fin sosyal ortakhğının sırrı işte burada yatıyor. 6O'lı yılların sonlarından beri kamu ve özel scktördeki ücret görüşmeleri Finlandiya'da merkezi olarak yürütüldü. Bir işveren " H e r ne kadar işveren ve sendikalar otonom olarak müzakere yapıyorlarsa Ticari ilişkiler Sağlam sosyal ilişkilerin Ülkenin gelişimi üzerinde şüphcsiz önemli etkileri var, ama temel neden sayılacak kadar değil. "Ekonomimizin temel taşları, sübvansiyonlardan feragat ederek rantabl olmayan alanlarda yapay korunma yaratmanın yanında, katlanılabilir bir vergi yükü, daha az dış borçlanma ve ölçülü bürokrasi ve aynı zamanda Doğu Bloku ülkeleriyle ticarettir" diyor bir girişimci. Finlandiya, dış ticaretinin dörtte birini sosyalist ülkelerle yapıyor. Bunların içinde en önemli paya sahip olan, Sovyetler Birliği. Bu kendiliğinden oluşan bir olgu değil, Moskova ile yapılan uzun vadeli bir ticaret anlaşmasına dayanıyor, ama bu anlaşmanın ihracat endüstrisinin bazı dallarına bir sürü avantajlar getirdiği tartışmasız. Ama Sovyetler'in döviz açığı nedeniyle mal satın aldıkları ülkelere bunun bedelini ge ne malla ödemesi Finlandiya'yı güç durumda bırakıyor. Aslında Sovyetler bol miktarda hammadde sunuyor. Ama bunların mamul hale getirilmiş olanlan, Batılı kalite unsuruna alışkın Finlandiya'ya yeterli gelmiyor. Sonuç olarak Finlandiya'nın hem ekonomik, hem de politik nedenlerden dolayı dış ticaretinde sosyalist Ulkelerin payını azaltmasını savunanlar var. Maliye Bakanı Pekka Vennamo, ülkesinin bugün "sadece iki sorunu" olduğunu söylüyor: "Gereginden fazla tahü ve paraya sahibiz. Ama bunlarla birlikte de yaşayabiliriz." Federal Aİman haftalık gazelesi '' uie Zeit'lan derleyen A YSIT GENÇ •n 4 *" Finlandiyalılar topluca kayak yapıyor. Bir uyum gösterisi gibi... Finlandiya bugün birçok sanayi ülkesinin pençesinde kıvrandığı sorunları yaşamayışını ya da bunların uzağından geçişini köylülükten geç sıyrılmasına mı borçlu? FİNLANDİYA'DA TARIM AĞIRLIKLI EKONOMİDEN SANAYİHİZMETLER AĞIRLIKLI EKONOMİYE GEÇİŞ Ekonomik alan Hammadde üretlmi Tarım Ormancılık Mal üretlmi Endüstri Inşaat Hizmet sektörü 1960 Toplam (%) Çalışanlar üretim (%) 18.5 9.3 9.2 38.3 28.8 9.4 43.2 33.9 26.5 7.4 29.5 20.5 9.0 36.6 1982 Çalışanlar Toplam (%) üretim (%) 11.2 8.8 9.1 4.3 2.1 4.5 33.6 36.8 29.8 26.7 7.1 6.9 54.4 55.2