Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SİYASET 83 CEMAL NADIR'DEN Turgut Ozal'ı bekleyenler, beklemiyenler MEHMED KEMAL dana'da ne kadar boş arsa varsa Mehmet Nurı Sabuncu'nundur derler. Sabancı değil, Sabuncu... Daha Sabancılar böylesı unlü değilken, Mehmet Nurı Sabuncu'nun ünü varmış. Günün birınde Mehmet Nuri, kentin içinde bir boş arsa görüyor. Bomboş bir arsa, yıllardır kimsenın ustune bir şey yaptırdığı yok!. Adamlarından bırıni çağırıyor, "Yarın gldeceksin tapuya," diyor. "Bu arsanın hangi deyyusa ait olduğunu öğreneceksin. Hemen satın alacağız. Bu arsanın böyle yıllardır boş durması gucume gldlyor." A Turgut Ozal'ı İnce Mınareler'ın bulunduğu semtte Mehmet Nurı Sabuncu'ya ait bir arsanın ustunde seçım otobüsünde konuşurken dınledım.. Ozal'ı ılk kez görüyor, ılk kez dınlıyordum. Çok seçım görmuşluğum, çok polıtikacı dinlemişlığım vardır. Ama Ozal kadar rahat konuşanını az gördüm. Güneşın altında, sırtında bir gömlek, sere serpe konuşuyordu Ağzına ne gelırse soyluyor gibıydi ama değil, ölçülü bıçılı konuşuyordu Kendıne göre yapacaklarını söylüyor, ınandırıcı oluyordu Dıyebilirim ki, alkışlar da bilınçliydi, söylenen sözler de... İktıdara geldığinde nelerı yapabıleceğını, nelerı yapamayacağını anlatıyordu. En çok üstünde durduğu enflasyondu. Enflasyonu halk anlıyor, düşüreceğıni söyledikçe de alkışlıyordu Turgut Özal'ın aşağı yukarı soyledığı ve alkış topladığı konular şöyleydı: "Halkın alım gücü sürekli duşüyordu; enflasyonu ikl yılda en az yüzde ondan aşağı çekecekti; kader kurbanlarına ve düşünceden mahkum olanlara af verecekti; vatandaşın karşılaştığı resmi formalitelerden yüreği yangındı, formalftelerl kaldıracaktı; işçi, köylü, memur, esnaf ve tüccardan olusan orta direk'e refah sağlayacaktı, konut problemini çözecektl; yatınmlara hız verecekii; dış ticaretln üstünde çok duruyordu, onu da artıracaktı... özal'ın söyledıkleri böyle özetlenebilir. Şimdi programını okumuş, yapacaklarını sıralamış, güvenoyu almıştır önemli bir ış bekliyor, hem ivedilikle... Seçım süresi boyunca bir "orta direk" tutturmuş, onları gözeteceğıni vaadetmıştir Orta direk'in üç yıldan bu yana artık beklemeye gücu yoktur. Uç yıl, gücünün çok üstünde oyalanma ve beklentı ile geçmıştir. Bırakın uç yıl beklemeyi, üç. gün bekleyecek sabrı kalmamıştır Bu kitle ya da kesımın elınde oyundan başka gücü yoktur Elındekı bu oy gücunu de hıçbır aldatmaca ve kandırmacaya kulak asmadan Özal'a sunmuştur. Vaktıyle "Başbakan fılan gelıyor... Başbakan fışmekân gelıyor..." dıye ınleyen ve çınlayan meydanlar, sokaklar, caddeler, "Başbakan Özal geliyor. " diye kesiksiz haykırmıştır Başbakan, özal olmuştur. Şimdi ondan istenenlerin yerıne getırılmesi gerekir. Özal'dan yaygın halk kitleleri iki şey bekliyor: Birı orta direk'in ekonomik nefes darlığından kurtarılması, öteki demokrasinin önünün açılması... Çünku yaygın halk kitleleri (yahut orta direk) kaç yıldır iki nefes darlığından yakınıyordu. Bunun bırı ekonomik, öteki de demokratikti Özal, bunlar ıçin ılk ağızda umut veremez, gene ıleri beklentiye bırakırsa, bu kez hasmı kendi içinden çıkacaktır. İşte bakın eski, kurt polıtıkacılar öbek öbek bıldırcın mevsiminde bir partinin kanatları altında toplanmaya başladılar, daha da başlayacaklar; örtülu laflar ediyorlar, daha da edecekler... Herkesten ve orta direk'ten önce bunlar kazan kaldırırlar. Özal'ın burnundan getirirler. Daha şımdıden Atlantik kıyıları, Arap komşular gibi sözleri edenler kimlerdır? Adam, gidiyor tapuya, arsanın kime ait olduğunu araştırıyor, öğrenıyor gelıyor Mehmet Nuri Ağa soruyor: "Kiminmlş arsa?" Adam mık, bir şey söylemiyor. "Lan kimlnmiş arsa, hangl deyyusunmuş." "Adam gene mık, susuyor. "Lan benim olmasın, ha ne dlyon?" "Arsa sızin üstünüze imış " Eğlencelerimizin dort Kamberi!.. Bu kez Mehmet Nuri Ağa, mık edesı olmuş. ARŞİV KONUŞUYOR Doyma nedır bılmeyen özel sektör hiçbir zaman halktan oy alarak iktidar olmaya yönelenlerın dostu olmamıştır. Onlara verdiniz mı dostturlar, vermedinız mi başka ortaklar bulup düşman kesılırler. Kenl l a l k \l\rtinu\tl l'artisi'nin karşısında başkapartiyokken ve tek haşına iktidan da muhalefetidesürdu dinden öncekiler için böyle davrandıkları gibi, özal ıçin de böyle davranacaklarg V l / * ' * * ' «*«*«* rürken, her kademedeki yöneticisi büyük bir une ve guce sahipli. Hukumet de muhalefet de bu yoneticiler tarafından olufturulduğundan, un de güç de doğal olarak bu politikacılann elindeydi. Bir tamanlar üst kademede bulu dır. Aldıkları zaman dost, alamadıkları zaman düşman kesileceklerdir. Bunlar nan liderleri goruyoruz. Soldan sağa doğru Şükru Saraçoğlu (Pışifleri Bakanhğı, Başbakanlık yaptı), Hilmi ilran (Parti Genel Sekreterliği, İçi}leri Bakanlığı yaptı), Şemsettin Cunaltay (1950'de Başbakanken iktidan muhafelete teslim etti). Duvarda asılı fotoğraflarda ise Özal'ın başarısından orta direk kadar dahi Hilmi ilran, ifükru Saraçoğlu, Refik Saydam göruluyor. Hilmi Uran da, Şukru Saraçoğlu da, Ismet Itya'dan sonra partinin başkan vekil umutlu değiller, onu da altını çizerek söyleyelim liğini ve genel sekreterliğini yaptılar.