Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL NİSAN SALI SPOR POLİTİKASI Hüzünlü Bir Öykü HİKMET ÇETİNKAYA PARİS İnsan Paris’e gidince ne yapar? Müzeleri gezer, Eyfel Kulesi’ne çıkar, ırmak kıyısında dolaşır, kafelere gider... Opera Meydanı’nda bir mekân... Elbet oradan Türkiye’yi izliyorum... Tayyip Bey’in açıklamalarını dinliyorum... Tayyip Bey kendisinden emin!.. Önce futboldan söz edeyim... Fransa’yı İngiltere karşısında izlerken gözünüz iki oyuncuya takıldı mı bilmem ama ben onları eskiden tanıyordum. Anelka ve Ribery... İkisi de Türkiye’de futbol oynamışlardı. Anelka Fenerbahçe’de, Ribery Galatasaray’da... Cezayir asıllı Zidane futbolu bıraktı. Şimdi Ribery, Zidane’ın yerini dolduruyor ve Anelka’yla birlikte takımının başarısı için ter döküyor. Gelelim Türkiye’ye... Cumhuriyet Dergi’de bir genç kızın fotoğrafı vardı geçen sayıda. Satranç oynayan Kübra Öztürk... Başlık güzeldi... “Kübra Öztürk, yaşamı mat etti.” Cengizhan Çelik’in yazısı... İdealini bir öyküyle anlatıyordu. Etkilendim... Bir kez daha anımsayalım mı? Annesi, babası ve felçli dedesiyle Mamak’ın Tepecik Mahallesi’nde bir gecekonduda büyüdü Kübra Öztürk... 7 yaşında okuluna gelen bir etkinlik sayesinde satrançla tanışan Kübra, bugün ABD üniversitelerinin peşinden koştuğu genç şampiyon adayı. Almış olduğu burslarla hem ideali olan hukuk fakültesi hayalinin peşinden gidiyor hem de hayata sımsıkı tutunmasına neden olan satrançla başarıdan başarıya koşuyor. Gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? K.Ö.: Gelecek yıl gireceğim ÖSS’nin ardından üniversitede hukuk okumak istiyorum. Avukat olma hayalimi gerçekleştirebilmek adına. Satrançta ise herkesinde bildiği gibi WGM (bayan büyük usta) olmak hedeflerim arasında. Müsabakalardaki gibi bir sonraki hamleyi düşünerek geleceğinizi planladığınız oluyor mu? K.Ö.: Kesinlikle oluyor. Hangi işe başlıyorsam “Acaba bunu yapsam ne olacak?” diye düşünüyorum. Avukat olma idealine acaba ulaşabilecek miyim? Bana uygun bir meslek mi? Mutlu olacak mıyım? Sorular aklıma takılıyor. Yurtdışından gelen teklifleri değerlendirecek misiniz? K.Ö.: Aslında çok cazip gelen teklifler var. Ama pek olumlu bakmıyorum. Çünkü 1718 yaşlarında Amerika gibi büyük ülkeye gitmek bana biraz korkutucu geliyor. Belki ileride olabilir.... Anelka ve Ribery iki Fransız futbolcu... Türkiye’deki iki ünlü kulubümüz onları ellerinden kaçırdı... Futbol ve satranç!.. İkisi de zekâ oyunudur... Kübra Öztürk eğer Türkiye’de değil de Fransa’da yaşasaydı ona nasıl destek verilirdi? ‘ÇAKIR H ATA S I Z D I ’ GalatasarayFenerbahçe maçının ardından Cüneyt Çakır çok tartışıldı. O.S.: Cüneyt Çakır konusunda kamuoyu ikiye bölündü. Kimisi “çok iyiydi” dedi, kimisi “çok kötüydü”... Tek tek baktığınızda verdiği bütün kararlar doğru. Ancak her zaman doğru kararları vermek insanın takdir edilmesini sağlamıyor. Maçın bütününe bakmak lazım. ‘Hakemlerin ücretleri Avrupa standardında’ Karizmatik bir meslek mi hakemlik? O.S.: Evet öyle. Maça çıkıyorsunuz bütün kameralar, herkes size bakıyor. Film gibi öyle bir senaryo yazmalı ki hakem o sahnede bütün insanların kafasında hakem otoriter dürüst güven veren bir kimlik olarak yansıtılsın. Futbolcuların kazancı Türkiye’de her geçen gün artıyor; hakemlerin ise birkaç yıldır aynı. O.S.: Hakemlerin aldıkları ücretler Türkiye şartlarında iyi aslında... Bin 200 YTL civarı bir ücret alıyorlar. Bu derbi ve önemli maçlarda iki katına çıkıyor ama bir hakem 45 bin YTL’den az almıyordur. Avrupa’da ücretler nasıl? O.S.: Almanya’da 5 bin Avro civarı para alıyorlar. Fenerbahçeli misiniz yoksa Göztepeli mi? O.S.: Göztepeliyim ama oğlum Fenerbahçeli… Hakemlik yaparken Televole programında derbi maç öncesi İzmir’de evimde bir ropörtaj yapıldı. Oğlum küçüktü annesi Fenerbahçeli olduğu için o da Fenerbahçeli’ydi. Oğluma sorulan sormaya başladılar. O da Fenerbahçeli olduğunu söyledi. Uyardım bu bölümü çıkarmalarını istedim ama derbi maç öncesi baktım televizyonda altyazı geçiyor. “Yarınki maçın hakeminin oğlu Fenerbahçeli” diye... Bu etiket sonra bana yapıştı kaldı. Ama Göztepeliyim. Oğlunuzun hakem olmasını ister misiniz? O.S.: Tavsiye ederdim isterdim ama sevilmeden yapılacak iş değil. Hiç ilgisi yok. Bu aralar hakemin saha içinde verdiği kararın ardından kurullara başvurularak ceza kaldırılıyor. Bu hakemliği olumsuz etkiliyor mu? O.S.: Bu FIFA’nın kararı... Ben bunu doğru bulmuyorum. Ama kulüpler de FIFA’ya uyarak başvuru yapıyor. Avrupa’da Türk futbolcusunu çok görüyoruz. Türk hakemini ne zaman göreceğiz? O.S.: Şu anda ikinci katergoride iki hakemimiz var: Selçuk Dereli ve Cüneyt Çakır. Almanya’daki gibi 90 maç yönetmiş bir kadro lazım. Böyle olunca oraya daha fazla hakem çıkacak demektir. 5