Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S E V İ L Y abancı atletlerin uluslararası yarışlar için Türk yurttaşlığına geçirilmesi, bir soruyu da beraberinde getirdi: “Türk atletler yetersiz mi?” Son olarak geçen haftalarda Fenerbahçe’nin Güney Afrikalı rekortmen uzun atlamacı Karin Mey’in Türk yurttaşlığına geçirilmesi, ENKA Spor Kulübü’nün ünlü Rumen sprinter Ionela Tarlea’yı ve 3 bin metre atleti Kenyalı James Kosgei Cheptuiyon’u renklerine bağlaması, yerli atlet ve antrenörler arasında yine aynı tartışmanın başlamasına neden oldu. Ulusal sporcular şimdilerde, 1990’lı yıllarda yabancı atletlerin ulusal forma hakkını elde edip önlerini kapatması olayının tekrarlanmasından korkuyor. Yerli sporcular böylece yine ikinci plana düşmüş olacak. Atletizm Ulusal Takım Antrenörü Ahmet Pekel ise ulusal atletlerin ve antrenörlerinin çekindikleri için bu konuyu gündeme getirmediklerini söylüyor. Enine boyuna ele aldığımız yabancı atlet konusuyla ilgili olarak ulusal takım antrenörü Ahmet Pekel sorularımıza şu yanıtları verdi: Fenerbahçe’nin uzun atlamacı Karin Mey’i renklerine bağlayıp Türk yurttaşlığına geçirmesi, ulusal sporcuların tepkisini topladı. Bu tepkiyi haklı buluyor musunuz? AHMET PEKEL: Atletizm camiası tarafından tepki çeken yabancı atlet konusu tekrarlandı. Yabancı atletlerin Türk yurttaşlığına geçmesine atletlerden ve antrenörlerden fazlasıyla tepki geliyor. Bu durumdan rahatsız olanlardan biri de benim. Türkiye’nin değişik illerinden federasyonu arayıp, “Bu saatten sonra biz ne yapacağız” diyorlar. Bu durum yani sporcuların geleceklerini düşünmesi atletizm için üzücü. Kimi zaman yabancı sporcu alınmasına ben de onay veriyorum ancak Olimpiyat ve Dünya Şampiyonaları’nda final kovalayabilecekler için. Buna en iyi örnek ise Elvan Abeylegesse’dir. Yabancı uyruklu atletlerin Ay Yıldızlı formayı giymesi yerli sporcuları nasıl etkiliyor? A.P: Yabancı atletler, hızlı ve rahat bir şekilde Türk yurttaşı olup AyYıldızlı formayı giyebiliyor. Yani bizim formamızın giyilmesi bu kadar kolay. En acısı, basit dereceler yapan yabancı sporcuların bile rahatlıkla Ay Yıldızlı formayı giyebilmesi. Sonrasında bu sporcular, ulusal takımımızı hiçe sayıp Türkiye’yi terk ediyor. Tabii bu duruma atletler gibi biz ulusal takıma antrenörleri de tepki gösteriyoruz. Sporcularımız da üzülüyor. Türk atletizmi neden bu duruma geldi? A.P: Türkiye’de şu an atlet yetiştirme konusunda ciddi bir sorun yaşanıyor. Yanlış uygulamalar var. Türkiye Zeki Öztürk, Süreyya Ayhan, Eşref Apak, Halil Akkaş, Esen Kızıldağ, Nevin Yanıt ve Kemal Koyuncu gibi birçok nitelikli atleti yetiştirdi. Bu sporcuların bir kısmı dünyaya kafa tutan atletler. Bizim yetenekten yana bir sıkıntımız yok, tek sorun uygun Antrenör planlamanın hâlâ yapılamamış Ahmet Pekel. olması. Planlamalarımızı hep kısa süreli tutuyoruz, sporculardan verim alamıyoruz. Böyle olunca yabancı atlet arayışına giriyoruz. Ortada bir sistemsizlik var. ‘Sistemsizlik’ konusunu biraz daha açar mısınız? A.P: Türkiye’deki 14 milyon ortaöğretim öğrenciden sadece 1 milyonu lisanslı sporcu. Sistem sözü ile vurgulamak istediğim öğrencilerimizin hâlâ spor kültürüne sahip olamaması. Öğrencilerimiz spor yapamıyor, olanaklar sınırlı. Onun için atlet yetiştirme işinin sorumluluğu sadece federasyona yükleniyor. İşbirliği yapılmalı. Türk eğitim sisteminde yaşanan aksaklık spora da yansıyor. O zaman sizin çözüm öneriniz nedir, nasıl bir yol izlenmeli? A.P: Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı ile spordan sorumlu bakanlığın işbirliği yapıp koordineli çalışması lazım. Benim gibi bu işin içinde olan aksaklıkları bilen antrenörler, koordineli çalışılmalı fikrini savunuyor. Bir yandan biz bunları savunurken, öte yandan okullarımızdaki beden eğitimi ve spor derslerinin saatleri düşürülüyor. Komik. İşte Türkiye bu hâle geldi. Avrupa Birliği’nin kriterlerinden bahsediyoruz ama sormak istiyorum “AB kriterleri eğitimden geçmiyor mu?” Türkiye’ye ilk 1924 yılında yabancı antrenör getirilmiş ve yerli antrenörlere teknik eğitimler verilmiş. Aradan uzun yıllar geçmesine karşın, şu an bu tarz uygulamalar yapılmıyor… A.P: O yıllarda Türkiye’ye gelen yabancı antrenörler bir yandan sporcu yetiştirirken bir yandan da antrenörlere eğitiyormuş. Şu anda ise böyle bir durum yok. Yabancı antrenörlerimiz var fakat, Türk çalıştırıcılardan uzak duruyorlar. Girişimde bulunmuyorlar. Onun için öncelikle antrenör eğitimi konusuna çözüm bulunsun. Ya da antrenörlerimiz yurt dışında eğitim alsın. Bu durum başka şekilde çözümlenemez. C SPOR ATLETİZM NİSAN SALI A R I N A N TÜRK ATLETLER YETERSİZ Mİ? 12