Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C M SPOR FUTBOL OCAK SALI DÜŞ DEĞİL TİYATRO SAHNESİ DENİZ ÜLKÜTEKİN ve kasaba takımlarının bile boy gösterebildiği Premier Lig’de son yıllarda Liverpool, Arsenal, Manchester United ve Chelsea’nin üstünlüğü dikkat çekerken, Tottenham ve Newcastle gibi köklü ve taraftar potansiyeli yüksek ekipler bile bu dörtlünün bir hayli gerisinde kaldı. Old Trafford’daki sessizlikten rahatsızlık duyan tek isim Alex Ferguson değil. United’ın bir başka efsane ismi Roy Keane, 2001’de Old Trafford’daki maç atmosferini “Sahada mücadele ederken tribünlerden gelen cips paketi açma seslerini duymaktan bıktım” sözleriyle eleştirmişti. anchester United’ın efsanevi futbolcusu Bobby Charlton’un Old Trafford’u “Rüyalar Tiyatrosu” olarak tanımlamasının üzerinden çok fazla bir süre geçmemişken menajer Alex Ferguson, stada başka bir isim verdi: “Cenaze Evi.” Tecrübeli teknik adam bu sözleri takımının yeni yılın ilk gününde Birmingham City’yi tek golle geçtiği maçtan sonra söylüyordu. İki maç ceza aldığı için karşılaşmayı tribünden takip eden Ferguson, daha önce de buna benzer serzenişlerde bulunmuştu. Ancak bu kez atmosferi daha dikkatli takip etmiş olacak ki kullandığı ifadeler bir hayli sertti... “Etraf o kadar sessizdi ki tribünlerdeki herkes ölüye benziyordu.” Manchester United Taraftarlar Birliği Başkanı Colin Hendrie’nin yanıtı gecikmedi. İngiliz statlarındaki güvenlik güçlerinin takımı desteklemek için ayağa kalkan taraftarlara fazlasıyla sert davrandığından ve bin pounda yakın bir para ödeyerek aldıkları sezonluk biletlerine el konulduğundan yakınan Hendrie, İskoç teknik adamın 10 yıl önce yandaşların ayakta maç izlemesine izin verilen günlerle kıyaslama yaptığını ama günümüzde şartların çok değiştiğini belirtiyordu. TARAFTAR KÜLTÜRÜ DEĞİŞTİ Son derece köklü bir taraftarlık kültürü olan İngiliz futbolunda bu değişim süreci belki statlardaki güvenliği arttırdı ama her geçen gün endüstrileşen futbolun köklerinden uzaklaşmasını hızlandırdı. Şimdilerde birçok otorite, Almanya’daki gibi güvenli maç izleme bölgeleri oluşturularak takımı desteklemek isteyenlerin yeniden statlardaki yerlerini alması gerektiğini savunuyor. Ancak hükümet en azından şimdilik geri adım atmamakta kararlı. Avrupa’da da birçok ülke holiganizmden şikayet ediyor ama kısıtlamalar İngiltere’deki kadar fazla değil. İtalya’da Catania Palermo maçında bir polisin ölmesi ve bir Lazio taraftarının da polis tarafından vurulması üzerine duruma el koyan yetkililer bir dizi önlemi gündemine aldı. İtalyan taraftarlar hâlâ ayakta maç izleme özgürlüğüne sahip ama statlara davul sokulması ve tribünlere hoparlör sistemi kurulması yasaklandı. Yine maçta asılacak herhangi bir pankartın içeriğinin bir hafta öncesinden kulübe ve polis teşkilatına bildirilmesi gerekiyor. Ayrıca sezon başından beri oynanan birçok maç güvenlik açısından riskli bulundu ve deplasman takımı taraftarlarının bu karşılaşmalara gidişi engellendi. Ev sahibi takımın ise sadece sezonluk bilet sahibi olan taraftarları maçları izleyebildi. Bu gelişmeler üzerine yakın zamanda oynanan Inter Milan maçında iki takım taraftarları grev yaptı ve birçoklarına göre tarihin en heyecansız Milano derbisi yaşandı. İKİ TEHLİKE Peki burada bir yanlışlık olması gerekmez mi? Yıllarca Premier Lig maçlarındaki atmosfer ülkemizde örnek gösterilmiş, bizim taraftarlarımızın neden onlar gibi olmadığı tartışılmıştı. Oysa yurtdışından naklen yayınların artmasıyla birlikte işin hiç de sanıldığı gibi olmadığı anlaşıldı. İngiltere’deki statlarda 1994’den beri ayakta maç izlemek yasak. Bu karar İngiltere Futbol Federasyonu tarafından değil, hükümet tarafından uygulamaya konuldu. 1989’daki Hillsborough faciasından sonraki önlemler çerçevesinde futbolu holiganlardan temizlemek için alınan bu karar ilk yıllarında çok başarılı oldu ve Premier Lig’de 199394 sezonunda 21 bin 159’lik seyirci ortalaması 200405’te 33 bin 887’ye yükseldi. Ancak sonraki yıllar iki büyük tehlikeyi ortaya çıkaracaktı. Bunlardan ilki kısıtlamalardan ve en küçük bir harekette aldıkları cezalardan bıkan sadık taraftarların yavaş yavaş yerlerini Uzakdoğu’dan gelen turistlere ve günü birlik ziyaretçilere bırakmasıydı. Bu durum futbolun ruhuna vereceği zararı bir kenara bırakın, ekonomik olarak da uzun vadede büyük bir tehlike... Çünkü bu yeni kitle, sadık taraftarların aksine futbolu bir yaşam tarzı gibi görmüyor. Olaya bir ‘trend’ olarak bakıyor. Trend olarak yaşayan akımların da eninde sonunda düşüşe geçmesi kaçınılmaz. Bir başka tehlike ise pankartlar yerine reklamlarla donatılan statlardan elde edilen gelirle ligdeki rekabetin paraya endekslenmesi ve kaybolması... Eskiden Norwich City ve Ipswich Town gibi küçük kent 7