Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C * C A N SPOR ALTERNATİF MART SALI VIVA BARCA İ Ş B A K A N E N B Ü Y Ü K K U P A R ambla Caddesi’nden aşağıya doğru yürüyorum. Sağda, solda küçük kafeler var. İnsanlar alışveriş yapıyor. Her adım başında ilginç görüntüler dikkat çekiyor.. Bir adam şişko kadın kıyafeti giymiş turistlerle fotoğraf çektiriyor. Diğer yanda bir heykel var, yaklaşıyorum. Meğer canlıymış, sarılıp geçenlere el sallıyor... Futbolsa her yerde... 70 yaşında top sektiren bir amca, onun karşısında da 50 yaş genç çocuklar maç yapıyor. Aşağı yürümeye devam ediyorum. Önüme Christoph Colomb’un heykeli çıkıyor. Devasa bir yapı. Meydanın tam ortasında, denizin kenarında duruyor. İnsanlar onun yanında fotoğraf çektiriyor. Bu kıyıdan açılıp Amerika’yı bulmuş, büyük kâşif. Mare Magnum’a geliyorum. İskeleden küçük adacığa geçeceğim. Birden görevliler durduruyor beni. Bir yelkenli marinaya girecekmiş, iskelenin açılması gerekiyormuş. Herkes durup bu görüntüyü izliyor. Daha sonra Mare Magnum’daki bir kafede oturuyorum ve Katalan başkentinin keyfine varıyorum. Evet, muhteşem bir kent Barselona. Tek kelimeyle büyüleyici... Binalar, yapılar, oteller, meydanlar hepsi birer estetik harikası. Önceki hafta Efes Pilsen’in Barça’yla yapacağı Euroleague maçı için oradayım. Bu kadar kalabalık bir kentin böylesine güzel bir düzene sahip olması şaşırtıyor beni. Ama kolay bir çözüm bulmuşlar, taksiler ve otobüsler ayrı bir yol kullanıyor. İnce zekâ gerektirmiyor. Umarım İstanbul’da da böyle bir sistem oluşur. Neyse... Ben Nou Camp’ın yolunu tutuyorum. Barcelona’nın görkemli stadını görmeden buradan ayrılmak olmaz. Zaten Barça yöneticilerinin dahiyane fikri sonucu futbol stadı, basketbol salonu, buz pateni alanı her şey aynı yerde. Tam bir spor kompleksi. 11 Avro verip müzeden içeri giriyorum. G eçen yıl 17 Mayıs’ta Paris, Stade de France’ta Arsenal’i 21 yenerek Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmıştı Barcelona... Kazandıkları kupayı da müzenin en dikkat çeken noktasına koymuşlar. İnsan bu görüntüye bakınca heyecanlanıyor. Düşünsenize... Ronaldinho’lar, Messi’ler, Deco’ların elinde havaya kalkmıştı önümde duran müthiş kupa... Hemen yanında da o maçta galibiyet golünü atan Belletti’nin imzalı Nike ayakkabıları. O mücadeleyi hatırlatan bir resim de fonda duruyor. Daha nasıl anlatılabilir ki bir final? Geziye devam ediyorum... NOSTALJİ OTOBÜSÜ * YAŞA BARCA Soyunma odalarını geziyorum. Burada soyunulmaz, yaşanır. O kadar güzel bir oda... Dolaplar, oturma yerleri çok düzenli. Ve en ilginç olanı da odanın ortasında küçük bir havuzun bulunması. Evet, herhalde futbolcular maçtan sonra burada dinlenip stres atıyor ve öyle evlerinin yolunu tutuyor. Soyunma odasındaki tahta tabloda da teknik direktör Frank Rijkaard’ın çizdiği son taktik var. İnceliyorum... Dışarıya çıktığımda sarı bir otobüs dikkatimi çekiyor, yaklaşıyorum. Eski futbolcuların minik heykellerinin bulunduğu bir takım otobüsü bu. Bir camında Bobby Charlton var, diğerinde Johan Cruyff... O başarıdan başarıya koşan müthiş takımın efsane kadrosu otobüste yer alıyor. HER YER TARİH KOKUYOR Gerçekten müthiş bir yer burası. Eski takımlarda oynamış bütün yıldızların resimleri var duvarlarda. Kazanılmış kupalar, unutulmaz anılar çok güzel simgelendirilmiş. Benimle beraber turistlerle de doldurup taşırıyor müzeyi. İngilizler, Hollandalılar ve tabii ki Japonlar geziyorlar içerisini. En sonunda da kendimi bir anda Barcelona dükkânında buldum. Bütün çıkış yolları oraya... Dükkâna girmeden turu bitiremiyorsunuz. Güzel bir ticari yönlendirme... 2 katlı bir yer burası. Barcelona’ya dair her şey var. Kalemler, kupalar, bardaklar, atkılar hatta 1930 yıllarında oynanan, voleybol topuna benzeyen meşin yuvarlak...Mutlaka gidip görülmesi gereken bir yer. Bir gün Barcelona’ya yolunuz düşerse, müzeye gitmeden asla ayrılmayın... COLOMB’UN AMERİKA’YI KEŞFİ ÖNCESİ YOLA ÇIKTIĞI NOKTADAKİ KULE DİKKAT ÇEKİYOR 17