Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C T SPOR ALTERNATİF KASIM SALI DAĞLARIMIZ kışa hazırlanıyor MUZAFFER ERGÖZ urizmin denize dönük yüzü kasım ayı deyince buruşup, içe dönmeye başlayınca, yerli ve yabancı turistler sessizce kıyılardan uzaklaşıveriyor. Denizlerdeki bu hüzünlü başlangıç dağların da canlanması demek. İşte bu hassas değişimi turizmcilerin ne yazıktır yeterli izledikleri söylenemez. Dağ tutkusu dünyanın en dinamik turizm türlerinden bir tanesidir. Kar turizmi de bu ekonomik olgunun vazgeçilmezlik şifresidir. Bu şifreleri çözen ülkeler (Avusturya, İsviçre) inanılmaz ekonomik, sosyal, kültürel ve ilişkiler köprüsü kurmuşlardır. Dağda Hollanda, Almanya, Belçika vatandaşları Türklerle aynı koğuşta yatıp, aynı karavanaya kaşık sallıyorlar... Çok iddialı bir cümle gibi görülebilir ama adamlar öylesine bir düzen kurmuşlar ki, 5 yıldızlı otelin de müşterisi var, öğrencilerin kayak yapıp kurs göreceği hosteller de. Hepsinin ortak yönü aynı tesisle dağa çıkıp, aynı mekanlarda kayak yapıyor olmaları, birbirleri ile tanışıp adres alıp vermeleri. Daha sonra bir araya gelmek için sözleşip ayrılıyorlar. Bu dostluklar öylesine kalıcı oluyor ki ülkelerini yönetirken bile bir araya gelebiliyorlar. Prens Charles, sörf ve su kayağı yapmak için Bodrum’a gelince ne prensliği ne de ulaşılmazlığı kalıyor. Türkiye’de de bu işlere gönül verenler var. Keşke her kentin valisi Erzurum Valisi Celalettin Güvenç gibi olsa... Kayak ve kayak yatırımları için ne zaman kapısını çalsanız iki eli kanda bile olsa size döner ve sorununuzu riske girse de çözer. İşte Erzurum Valisi Sayın Celalettin Güvenç’in ön ayak olduğu özgün tesislerden bir tanesi. Buna bir de Erzurum 2011 Universade kayak organizasyonlarını eklerseniz ortaya valinin turizmde oynadığı rol de ortaya çıkar. Valiler gelip geçicidir ama böyle valiler hep kalıcıdır. Onları hiç kimse unutamaz. İşte yine kayak sevdalısı bir başka vali: Lütfi Yiğenoğlu... Ağrı’ya mükemmel bir kayak ve mekanik tesis kazandırdı. Şimdi o tesisin daha farklı olanını Muğla Erendağı’na yaptırmak için kolları sıvadı. Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu’nun çok özel bir metodu var. Bir iş yapılırken makam mevkii diye takıntısı yok. İş neredeyse o oradadır, kimler işin içerisindeyse onlar da elini taşın altına sokar. Bir şartla herkes taşın altına elini koyacaktır. Bundan sonra şampiyonlar Erzurum, Sarıkamış yerine Muğla’dan çıkarsa hiç şaşırmayın. Övünmeyi, öne çıkmayı sevmeyen Muğla valisi sessiz ve derinden gidiyor. Kayak için ne büyük bir güç. Orada da valilik ve yardımcıları çalışmalarına, üçüncü yılına girmesine karşın ne yatırımlarda ne de tesislerde bir artış var. Deyim yerindeyse Sarıkamış kendi yağı ile kavruluyor. Artmayan yatak kapasitesine göre artan sporcu sayısı Sarıkamış’ın kayak sporuna olan ilgisini canlı tutuyor. Kimi yerde valiler, kimi yerde gönülüler hepsi kayağın 2008’e dinamik girmesi için çabalayıp duruyorlar. Eksik olan ne biliyor musunuz? Bu sporun Avrupa’daki gibi ekonomik bir olay olduğunu bilecek üst düzey yöneticiler. Umarım ona da kavuşuruz. Karlı dağlarda buluşmak dileğiyle... Eposta: muzafferhoca2000@yahoo.com R A L L İ D Ü N YA S I / Ş E V K İ G Ö K E R M A N T opu topu iki gün kaldı “ak koyun, kara koyun” neymiş görmeye… İngiltere’nin Dünya Şampiyonasına damga vuracak Galler Rallisi Perşembe günü akşamı Cardiff şehrindeki seremoni startı ile başlıyor. İlk düzenlendiği 1932 yılından bu güne 75 yıllık bir geçmişi var bu rallinin. Finlandiya’lı Hannu Mikkola ve Norveçli Petter Solberg 4’er kez birinci gelmişler finişe. Solberg’inki 4 yıl üst üste (20022005), Mikkola‘nın ise arada 1 yıl boşluğu var (197879 ve 198182). Onları 3’er birincilikle Richard Burns, Eric Carlsson, Juha Kankkunen, Timo Makinen ve Colin McRae izliyor. Bir zamanlar RAC (Royal Automobille Clup – Kraliyet Otomobil Kulübü) adıyla anılırdı 1998’e kadar ve sezonun en zor yarışlarından biriydi. Zorluğu, hiçbir yarışta izin Ak ve Kara Koyun verilmeyen “gizli etap” uygulamalarından gelirdi… Start zamanına kadar hiç birini bilemezdiniz; “nerede ne viraj var, hangi virajın özelliği ne, tepe noktası neresi, viraja hangi açıyla girip nasıl çıkarsınız”, sürücüler için perde arkasına gizlenmiş öğelerdi bunlar; antrenman yapılması yasaktı… Ne zamanki şampiyonada yeni formata dönüldü, o zaman izin verdiler antrenmana, doğru deyişiyle parkur tanıma turlarına… Sezonun son rallisi olması da ayrı bir özellik. 2004 yılında bazı aklı evveller çıktı, Eylül ayında yapmaya kalktılar, sıradan bir yarış oldu… Yağış, sis, çamur ve za man zaman buzlanma ana özellikleri, bir bölümü özel araziler içinden geçen etapların oluşturduğu Galler Rallisi’nin… Meteoroloji uzmanları da aynı koşulları öngörüyor hafta sonu için. Ormanın yeşilliği, sisin griliği ile birleşince güneşe hasret Britanya adasının özel etapları bayram yerine dönüyor, çok sayıda seyirci izlemeye geliyor. Yeni bir uygulama göze çarpıyor bu yıl. Cuma ve Cumartesi günleri 2 özel etap akşam karanlığında koşulacak. Seyirciye yönelik 1.10 km.lik Cardiff etabı ise stadyumda ve Cumartesi akşamı. Galler Bölgesi ormanları sessiz, sakin… Ağaçlar bekliyor ertesi gün kopacak fırtınayı… Yapraklarında uykuya dalmış su tanecikleriyle… 15