Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C Ağlanacak bir sonuç SPOR ATLETİZM KASIM SALI CÜNEYT E. KORYÜREK S üreyya Ayhan ve Yücel Kop’un Türk Spor Tarihi’ndeki yeri gerçekten trajikomik bir olgu halinde gelişti ve sonuçlandı. Hatırlarsınız, Süreyya’nın 2002 Avrupa Atletizm Şampiyonsı’ndaki 1500 metrede kazandığı altın madalya tüm yurtta sevinç dalgaları yaşatmıştı. Öyle ya, ilk kez bir Türk atleti atletizmde Avrupa şampiyonu olmuştu. Üstelik bu şampiyon Süreyya isminde bir bayan atletti. Keyfimizden uçuyorduk. Bir yıl sonraki Dünya Atletizm Şampiyonası’nda aynı mesafede ikinci gelmesine, bir madalya daha aldı diye sevinirken, “Neden altın almadı” diye de hayıflandık. Ama 2004 Atina Olimpiyadları arifesinde Süreyya’nın hocası ve kocası olan Yücel Kop’un IAAF denetçilerine direnmesiyle başlayan olay, bu kuruluş tarafından Süreyya’ya 2 yıllık bir boykotla sonuçlandı. Süreyya ve Yücel ikilisi, ortada suç olmadığını ve bir komploya kurban gittiklerini ilan etti. İnandık. Kızımıza haksızlık edildiğini iddia edenler oldu. Ama IAAF’nin kurallarına göre örnek almada gösterilen bu direnme, dopingle yakalanmak kadar ciddi bir olaydır ve IAAF 4 yıllık bir cezayı düşünürken biraz insafa geldi ve 2 yıllık bir ceza kesti. Süreyya ve Yücel tüm dünyayı karşısına aldı ve “Biz kendi başımızın çaresine bakarız” diyerek 2006 Avrupa Şampiyonası’na hazırlandıklarını söyledi. Bu şampiyonadan 3 ay önce federasyona gönderdikleri bir yazıyla hazırlıklarının tamamlanmadığını ve şampiyonaya katılmayacaklarını bildirdiler. Ve 2007 Dünya Şampiyonası için çalıştıklarını ilan ettiler. Bu yılki şampiyonadan kısa bir süre önce sakatlığın ne olduğu dahi belirtilmeden bir doktor tarafından yazılan raporu federasyona gönderdiler ve 2008 Beijing Olimpiyadları’na hazırlanmak için Amerika’da çalışmak üzere yurtdışına gideceklerini söylediler. Bu arada federasyon, 2006 sonundan 2007 başlarına dek süren bir süre için Süreyya’ya 40 bin dolara yakın bir sponsorluk katkısında bulunmuştur. Süreyya ve Kop ikilisi kısa bir süre önce Amerika’ya çalışmaya gideceklerini söylerken, tüm medya ve ilgili kuruluşlara seslenerek “Bizi rahat bırakın” uyarısını da belirgin bir şekilde açıkladılar. Bu arada IAAF tarafından 2 yıl boykot cezası verilen Süreyya’nın peşine, kısa ismi WADA diye bilinen Dünya Anti Doping Ajansı takıldı. Geçen hafta Anadolu Ajansı’nın bir haberinde, WADA tarafından yapılan bir örnek almada Amerika’da yaşayan Süreyya’da doping bulunduğu ve 2 örnek içinde de doping maddesi çıktığından dolayı Süreyya’ya ömür boyu boykot verildiği bildirildi. Bu bilgi 2 ay önce federasyona bildirilmişti. Ama federasyon bu bilgiyi açıklamaktan çekindi, dışarıya bilgi vermedi. Ama Anadolu Ajansı bu bilgiyi sızdırmada kullanıldı. Ve Türk spor ailesi şaşkına döndü. Bu haber üzerine Süreyya ve Yücel bir komplo karşısında olduklarını ve basında yer alan açıklamalarında yemeklerine doping sınıfına giren ilaçların konulduğunu iddia ettiler ve hemen Türkiye’ye döneceklerini ve bir basın toplantısıyla durumu anlatacaklarını bildirdiler. Süreyya olayı 5 yıldır gündemde. Gerçekten atletizm sporunu bilen ve hatta bilmeyen pek çok yazar bu konuda konuştu ve yazdı. Medya hiçbir zaman Süreyya ve Yücel’in karşısında olmadı. Bu ikili kendilerini daima acındıracak, suçsuz olduklarına inandıracak ve hatta bazı gizli güçlerin karşın 2000 Sydney Olimpiyadları’ndan hemen önce Amerikalı bayan sprinter Marion Jones’un o zamanki kocası olan ve Amerikan takımında yer alan gülle atıcısı Hunter için sipariş verdiği doping ilacını kendi imzaladığı çekle aldığını da hatırlayınca aklım daha da karışıyor. MADALYA VE ÖDÜLLER Bilindiği gibi 1988 Seul Olimpiyadları’nda 100 metrede 9.79 koşarak olimpiyad şampiyonu olan Kanadalı Ben Johnson, 36 saat sonra doping aldığı saptanınca olimpiyad madalyası ve rekoru elinden alınmıştı. Ama Johnson bir aptallık örneği göstererek birkaç yıldır doping aldığını söyleyince, 1987 Dünya Şampiyonası’nda koştuğu 9.83’lük rekor kitaplardan silinmiş ve madalyası da elinden alınmıştı. O tarihten sonra IAAF daha da ileri giderek doping aldığı saptanan atletlere verdiği boykota ilaveten doping aldığı sürece kazandığı parasal ödülleri de geri istemeye başladı. Bu konuda Süreyya hakkında boykota ilaveten IAAF’nin başka ek cezalar saptayıp saptamayacağı daha belli değil. IAAF, Süreyya’nın aldığı madalyaları isterken büyük yarışmalarda kazandığı ödüllerin de geri ödenmesini isteyebilir. SUÇLU KİM? Süreyya ve Yücel’in şimdiye dek söylediklerine bakarsanız kendilerini çekemeyen bazı kişi ve kurumların tuzağına düştüklerini sanırsınız. Peki onlara göre bunlar kim ve hangi kurumlar Süreyya’nın başarısını çekemez veya onlara komplo kurabilir? Bu kişiler Süreyya’nın rakipleri mi olabilir? Türkiye’de Süreyya’nın rakibi yok ki... Yoksa başka ülkelerdeki rakipleri mi bu komployu hazırlamış, bu akla pek uymuyor. Hangi kurumlar Süreyya’ya karşı bir komplo hazırlayabilir!.. Genel müdürlük ve federasyon, Süreyya’nın başarılarından büyük pay çıkarır ve ancak memnun olur. Bu kişiler medya içinde mi var? Kimler ve hangi yazarlar Süreyya’nın başarısını küçümsedi!.. Bütün bunlardan sonra akla kötü ihtimaller de geliyor. Süreyya’nın doping aldığı WADA tarafından saptandığına göre, acaba Süreyya Avrupa Şampiyonu ve dünya ikincisi olmadan önce de mi doping alıyordu? Yoksa bu başarılarına ulaştıktan sonra bu düzeyi korumak için mi doping almaya başladı? Bu arada Süreyya Amerika’da yaptığı bir açıklamada, “Hiçbir atlet olimpiyadlara 1 yıl kala doping alır mı” demiş. Akla yine başka bir ihtimal geliyor. 4 yıldır yarışmamış Süreyya, performans düzeyini ölçebilmek için mi doping aldı!.. Yukarıda söylediğim gibi biz medya mensupları ne polis ne savcı ne de yargıcız. Süreyya konusunda IAAF ve WADA kurallarına uyulmuş ve Süreyya’nın doping aldığı saptandıktan sonra tüm Türk ulusunun adeta gözbebeği haline gelen Süreyya Ayhan ömür boyu boykot almıştır. Süreyya’nın bu acınacak sonu aslında gayet trajik bir olay. Süreyya kadar hepimizin üzüldüğünü söylemek yerinde olur. Ama olayın asıl kahramanı sanırım Yücel Kop. Zira büyük bir ustalıkla yazdığı bu komediyi bizlere yutturdu. Ve bizlerle gerçekten alay etti. WADA tarafından saptanan bu olayda Süreyya’nın kendisine verilen ilaçların doping olup olmadığını bildiğini söylemek doğru olmaz. Ama Yücel, Süreyya’ya verdiği ilaçların dopingli olduğunu gayet iyi biliyor. Hem bize hem de Süreyya’ya yazık oldu. onların başarılarına engel olduklarını dahi iddia edecek dereceye varan laflar etti. Aslında medya hiçbir zaman polis, savcı veya yargıç gibi hareket etmedi. Bu spordan anlayan, IAAF ve WADA kurallarını iyi okuyanlar konuyla ilgili son sözün bu 2 kuruluşa ait olduğunu biliyordu. Yazdıkları ve konuştukları da tüm bu kurallara uygundu. Ben şahsen her zaman Süreyya ve Yücel’i “muhteşem ikili” diye tanımladım. Öyle ya, 12 yaşından beri beraber çalışan atlet ve antrenör büyük bir beceriyle Türk halkının şimdiye dek görmediği bir başarıya imza atmıştı. Hıncal Uluç, ben ve birkaç yıl önce aramızdan ayrılan Kenan Onuk, bu muhteşem ikiliye atletizmi çok iyi bilen bir yabancı antrenörün katılmasıyla Süreyya’nın başarılarının çoğalacağına inanıyorduk. Ama bizim iyi niyetle dile getirdiğimiz bu sözler bazı kişiler tarafından bizleri “vatan haini” olarak ilan edilmekten kurtarmadı. Ve sonunda hiçbir şekilde değiştirilme imkânı olmayan WADA kararının açıklanmasına dek olay devam etti ve Süreyya Yücel ikilisinin sonu geldi. Süreyya’nın WADA tarafından boykot cezası almasına ilaveten başka bir haber de medyada yer aldı. Bu haber, WADA’nın birkaç ay önce belirli sayıda bazı atletlerin telefonlarını dinlemesi ve kredi kartlarının kontrol edilmesi konusunda vatandaşı oldukları ülkelerin kurallarına göre gözden geçirilmesi kararına dayanılarak ortaya atılmış bir faraziye olarak kabul edilebilir. Doping sayılabilecek bir ilacı kredi kartıyla alacak kadar aptal olmadığına inandığım Yücel veya Süreyya’nın böyle bir şey yapmasına ben pek inanamıyorum. Ama buna 11