01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C C U M H U R SPOR VOLEYBOL OCAK SALI GÖRÜŞ Okul Spor Kulüpleri DÜNYA BALTACIOĞLU S Filenin Aslanları Ö N D E R A R S L A N T ürkiye Erkekler Voleybol Birinci Ligi’nde sezona klasman grubunda devam edecek olan Galatasaray’da hedef burada oynanacak tüm maçları kazanmak. Sarı Kırmızılıların başarılı antrenörü Ümit Hızal’la takımın son durumunu konuştuk. Takımın ligdeki durumunu değerlendirir misiniz? Sezon başında elimizde genç bir kadro vardı. Bunu taşıyacak yabancılar gerekiyordu. Bu transferlerde zorlandık. Umduğumuzu bu etabın sonunu doğru bulduk. Gecikince de klasman grubuna kaldık. Transferde parasal anlamda zorluk yoktu. Sadece kaliteli yabancı bulamadık. Türkiye’de çok sayıda menajer yok. Ama kaliteli bir pasör bulduk. Zaman olmadığı için buralara kadar sarktı ve klasman grubuna kaldık. Bu grupta ilk sırayı hedefliyoruz. Çok farklı salonlarda antrenman yapmak sorun yaratıyor mu? Biz daha çok Zübeyde Hanım Öğretmen Evi’nin salonunu kullanıyoruz. Orada antrenman ve kondüsyonu bir arada yapıyoruz. Ama bu salonları kiralamak ciddi bir maliyet oluşturuyor. Yöneticimiz Atilla Kınay’ın voleybol antrenmalarını Ahmet Cömert Spor Salonu’na alma çabası olduğunu biliyorum. Galatasaray gibi büyük bir camida çalışmak baskı yaratıyor mu? Bu Galatasaray’ın imajıdır. Bizim takımımızda daha fazla potansiyel var. Yüzde 60’ı altyapıdan gelmiştir. Hepsi kapasiteli ve ileriye dönük oyuncular. Arada bir kaç tane tecrübeli oyuncu var. Biz bunu çok önceden gördük. Bu konuda çalışmalar yaptık. Abdullah Saral’la bir hareteklilik geldi. Okullar taranıyor ve potansiyel oyuncular araştırılıyor. Biz de bunu kontrol ediyoruz. Altyapı maç ve antrenmanlarına gidiyoruz, toplantılar yapıyoruz. Galatasaray’da bir voleybol geleneği oldu. Ben yıllardır oyuncu antrenör olarak bu camiadayım. Bizden ilk defa gelecek yılın bütçesi istendi. Biz de yöneticilerimize bunu rapor halinde sunduk. Daha önce bütçe son dakikada belli olurdu. Transfere göre bütçe belirlenirdi. Şimdi neler yapabilirizin hesapları içindeyiz. Piyasayı da biliyoruz az çok. CD seyredeyim oyuncu bakayım demek artık yetmiyor. Avrupa’ya gidip oyuncuyu izlemek en doğrusu. ANTRENÖRLÜK KOLAY DEĞİL Çalışmalarınızda bilim ve teknolojiyi ne kadar kullanıyorsunuz? Datavolley programımız var. Tüm imkanlar mevcut. Maç öncesi ve sonrası bunları toplantılarda değerlendiriyoruz. Zaten ulusal takımın istatistik antrenörü benim yardımcım. O bunların hepsini bana aktarıyor. Zorluklara karşın oyuncu nasıl motive ediliyor? Bu çok geniş kapsamlı. Bir oyuncunun yetişmesi için çok şey gerekli. Ben gerçekten oyuncularımın sayesinde psikolog oldum. Sürekli onlarla konuşuyorum. Evlere gidiyorum, toplantılar yapıyorum.Ve yanlışları düzeltmeye çalışıyorum. Ama bazen kendimizi bile unutuyoruz. 23 yıl oynadım. Edindiklerimle onlara bir şeyler aktarıyorum. Psikoloji eğitimi almadım. Yardım aldığım insanlar var. Üniversiteden beslenme uzmanı çağırıp ders vermek istiyorum. O kadar çok şeyle mücadele ediyoruz ki... Bu bir ekip işi. Geçenlerde Beşiktaş Cola Turka Basketbol Takımı Antrenörü Murat Didin’le karşılaştım. O da her şeyi yapıyoruz diye dert yandı. Bu antrenörlüğün kaderi. Türk voleybolunun geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Milli takım ve kulüp takımları birlikte başarı alırsa daha iyi yerlere gideceğimiz kesin. Bizim bir ekolümüz yok. Ekolü Türk antrenörlerle oluşturmalıyız. Çünkü bizim stilimiz çok farklı. Farklı ülkelerden gelecek antrenörün disiplini, düşüncesi çok farklı. evgili okurlar, sizlerle orta dereceli okullardaki bir yanlış yapılanmayı paylaşmak istiyorum. Son aylarda İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü orta dereceli okullara spor kulübü kurmaları konusunda baskı yapmaya başladı. Başka illerde de durum aynımı bilemem ama İstanbul’un durumu bu. Şimdi bunun ne zararı var diye düşünebilirsiniz ancak iş bu kadar basit değil. Öncelikle bir spor kulübü okul gibi yönetilemez. Elbette sporcuları eğitmek de bir eğitim işidir ama iki eğitim şekli birbirinden farklıdır. Örneğin bir spor kulübü yöneticisi nasıl bir okul eğitmeni gibi olamazsa , aynı durum tam tersine olarak da işleyecektir. Yani spor kulüpleri öğretmenler tarafından idare edilmemelidir. Peki edilirse ne olur? Öncelikle spor kulüplerinde çalışan profesyonellere ayıp olur. Gerçi ülkemizde spor kulüplerinde profesyonelce çalışan yönetici ve antrenörlerin sayısı fazla değildir ama yine de bu görev bedelsiz de yapılsa (yani profesyonelce maaşlı olmasa da) işi yapanlar yılların deneyimiyle yaptıkları işin uzmanı olan kişiler haline gelmişlerdir. Aslında en büyük yanlış bu değildir, bu işin ancak spor kulübü yöneticilerine ayıp olacak kısmıdır. Asıl büyük tehlike zorla kurdurulan okul spor kulüplerinin gerçek spor kulüpleri gibi sağlıklı çalışamama tehlikesidir. Öyle ya okulun amacı önce eğitim, kulübün amacı önce spordur. Bir de işin şu yanını düşünün; Okul spor kulüpleri kurulunca sporcuların oynama öncelikleri doğal olarak okullara kayacak ve şu andaki spor kulüpleri oyuncu bulmakta zorlanmaya başlayacaklar. Ülkemizde birinci lig takımlarında altyapı mecburiyeti varken, bu altyapı takımlarından yetişen oyuncuları A takımı kadrolarına almak zorunluluğu getirilmişken birdenbire takımlar oyuncusuz kalma tehlikesiyle karşılaşacaklar ve sporcularına bir seçim yapma zorunluluğu getireceklerdir. Eğer gelecek vaat eden oyuncularınız varsa ve bu oyuncular okul takımlarında oynamak zorunda kalacaksa belki de kulüplerden önce aileler bu işe el koyup, gelecekte çocuklarının kazanacağı paraları göz önüne alarak çocuklarını okuldan bile alma cesaretini göstereceklerdir. Ülkemizdeki spor eğitimi zor günler yaşayacak, ehil olmayan kişiler tarafından yönetilen takımlardan oyuncu yetişemez hale gelince de yakın bir gelecekte hem kulüp takımları hem de milli takımlarımız bu yanlış politikanın kurbanı olarak başarısız olmaya başlayacaklardır. Dilerim sizlerle kısacık ta olsa paylaşmaya çalıştığım bu tehlikeli yapılanmayı, milli eğitim yetkilileri önce federasyonlara danışır, sonra okullara uygular. Aksi taktirde sporun her dalında kısa bir süre içinde kaos başlayacak ve okullar spor kulübü kurmak için yaptıkları yatırımların karşılığını alamadan şubelerini kapatmak zorunda kalacaklardır. Sonuç olarak diyorum ki herkes kendi işini yapsın .Nasıl spor kulüpleri okul eğitimi vermeyecekse,okullar da spor eğitiminden geç olmadan vaz geçmeli,hatta spor kulübü kurmak gibi boşa masraf etmemelidirler. 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle