Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C Y SPOR FUTBOL EYLÜL SALI SAÇLAR GİTTİ KADROYA GİRDİ ıl 1950... İsrail'e gidiyoruz. Takımda Mehmet Ali Has adında bir futbolcu var. Çalım kralı. Rakiplerine değil, zaman zaman kendine bile çalım atan estetik bir futbolcuydu. Ama saçlarını uzatma merakı vardı. Saçlarını hemen hiç taramazdı. Bu nedenle de adı, Tarzan Mehmet Ali idi. Kaldığımız otel, İstanbul'dan gelen Museviler ile adeta kuşatılmıştı. Hemen herkes Cihat Arman'ı görmek istiyordu. Cihat Arman, Mehmet Ali Has ve ben bir masada oturuyorduk.Bir ara biri cebinden tarak çıkartıp Mehmet Ali'ye uzattı. Ve hitaben, ‘‘Tarağınızı evde unutmuşsunuz herhalde'' dedi. Cihat ve ben donup kaldık. O gün Kaptan Cihat, Mehmet Ali'ye ‘‘Saçlarını kestir'' diye ısrar etti. Ama Mehmet Ali'nin kellesini kes de saçını kesme. Cihat ona ‘‘Eğer saçını kesmezsen yarın takıma giremezsin'' diyor. Mehmet Ali sonuçta razı oluyor ve Cihat Kaptan onu berbere götürüp saçını kestiriyor. Böylece Mehmet Ali takıma giriyor. Yazarımız Halit Deringör (sağdan dördüncü) ‘Uçan kaleci’ Cihat Arman’la yanyana. Uçan kaleci Cihat Arman HALİT DERİNGÖR TAKIMI MOTİVE EDEN KAPTAN C Y ıl 1943... Milli Küme Maçları... G.Saray da, biz de İzmir'deyiz. Önce Galatasaray, Altınordu ile oynuyor. Maçı 40 kazanıyor. Fenerbahçe de Göztepe'ye yeniliyor ve averajı bozuluyor. O gece G.Saraylılarla beraber Konak İskelesinin üzerinde bulunan Deniz Restorant'ta yemek yeniliyor. Bir ara, G.Saray masasından bize laf atılıyor. Ortalık geriliyor. Bizim masada rahmetli Başkan Ali Muhiddin Hacı Bekir de var. Hepimize ‘‘Bol'' ısmarlıyor. Bundan sonra kaptan Cihat Arman bizi toplayıp ‘‘İşte bu sizin için önemli bir motivasyondur. İstanbul'da bu G.Saray'ı yeneceğiz'' diyor. Final maçı yine Fenerbahçe Stadı'nda yapılıyor. Dakika 3. Küçük Fikret, sağdan bir orta yapıyor. Ben, Müjdat Yetkiner, Metin Kotanca ve Galatasaray'dan Faruk, Adnan, Arif ve Enver, havada bir karambole giriyoruz. Bu sırada Taka Naci de bu karambolün içinden topu Galatasaray ağlarına yolluyor. Fenerbahçe'nin bu galibiyeti Galatasaray'a adeta soğuk bir duş oluyor. ihat Arman, Türk futboluna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin başında gelir. Gerek zekası, gerekse de futbol estetiği kolay kolay rastlanılacak özellikler değildir. Dünyaya kaleci olmak için gelmiştir sanki. Bizim gibi Fenerbahçe'nin alt yapısından gelmemişti Cihat Arman. 1938 yılında kapanıncaya kadar Güneş takımının kalesini korumuştu. Ardından da Fenerbahçe'nin yolunu tutmuştu. Oynadığı futbol ile çok kısa sürede, tüm futbol dünyasının beğenisini kazandı. Kale içinde yaptığı plonjonlarla, ‘‘Uçan Kaleci'' ünvanını hak etti. İnce, zarif giyinişi ve bütün hareketleriyle çok dengeli biriydi. Bir İngiliz kadar da soğukkanlıydı. Az konuşurdu. Futbolcular, ona saygı göstermeye adeta mecbur olurlardı. Sahada, kendisine has bir giyinişi vardı. Sarı kazağı, lacivert şortu ve başındaki kep ile değişik bir görüntü sergilerdi. Bu nedenledir ki ikinci isim olarak kendisine ‘‘Sarı Kanarya'' denilmeye başlandı. Zaman içinde Fener sözcüğü ikincil duruma düştü ve Sarı Kanarya'lar öne çıktı. 12 yıl boyunca Sarı Lacivertli takımın kalesini koruyan Arman, Türk Ulusal Takımı'na da çok şeyler kattı. Çıkardığı ‘‘Öz Fenerbahçe'' dergisi ile de Babı Ali'de önemli bir yer edindi. İşte böyle efsane bir kaleci ve kaptanla 300'ü aşkın maçta birlikte oynamış olmak her zaman için ayrı bir gurur vermiştir bana. Bu yazımda Cihat Arman'ı biraz daha yakın dan tanımanız amacıyla yaşanılan kimi anektodları paylaşmak istiyorum UNUTULMAZ KURTARIŞ Yıl 1942... İkinci Dünya Savaşı sıraları. İngilizler'in Ortadoğu takımı Türkiye'ye maç yapmak üzere geliyor. İçlerinde İngiltere Kral Kupası'nda oynayan dört beş futbolcu var. Çok iyi bir takım. Eski adıyla Fenerbahçe yeni ismiyle Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynuyoruz İngiliz takımıyla. Aleyhimize bir penaltı oldu. Penaltıyı atacak olan Wodword adında biri. O zamana dek hiç penaltı kaçırmamış. Attığı şut, bir metre yükseklikten sol kale direğinin hemen yanından ağlarla buluşacaktı ki, adeta uçarcasına hiç görülmemiş bir şekilde topu kornere çıkardı. İngilizler donup kalmışlardı. Neredeyse takım halinde gidip Cihat'ı kutlamışlardı. Bunu hiç unutamam. Yalnız ben değil, gören hiç kimse unutamaz. Yıl 1947... Macaristan'ın M.T.K takımı İstanbul'da. Santrforları, gol kralı Deak. Sağ taraftan bir orta geliyor. Ve Deak, 5 metreden öyle bir vole atıyor ki, tutulması çok zor. Cihat, Deak'ın o yıllar gol atamadığı ‘‘Tek adam'' oluyor. OFSAYT POZİSYONU Dolmabahçe Stadında bir Beşiktaş maçı. Beşiktaş forveti adeta fırtına. Sabri, Hakkı, Kemal, Şeref, Şükrü... Bir ara Şükrü tank gibi bizim savunmayı eziyor. Hem de beline sarılan bir futbolcuya karşın. Cihat ile karşı karşıya kalıyor. Golü atacakken Kaleci Cihat, Şükrü'ye bağırıyor. ‘‘Hakem düdük çaldı. Ofsaytsın'' diye sesleniyor. Ve Şükrü topa vurmaktan vazgeçiyor. Belki şimdikilere bu masal gibi gelir ama doğrudur ve yaşanmış bir olaydır. Eski kaptanların görevleri şimdi olduğu gibi sadece kale seçimi yapmak değildi. Antrenörlerden bile daha fazla yetkileri vardı. Çünkü saha içinde gemiyi yürüten onlardı. Rahmet olsun Cihat Kaptanıma... 8