14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL ARALIK SALI BAKINCA Tebrikler Denizli SERDAR KIZIK T MEHMET ALİ YILMAZ : oplumun spora bakış açısı, algılaması ne yazık ki gerçekçi değil, hayatla örtüşmüyor. BAŞKANIN TEMSİL YETENEĞİ OLMALI HASAN AL “Bir koltuğa iki karpuz sığmaz” derler... Ancak, Mehmet Ali Yılmaz için pek de geçerli değil bu söz. Basın Konseyi Kurucu Üyesi, Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Spor Yazarları Derneği, Mühendisler Odası, Müteahhitler Sendikası üyesi Yılmaz pek çok alanda faaliyet gösteren ve başarılı olan bir isim. 198389 yıllarında sahibi olduğu Güneş Gazetesiyle basın hayatında da adından bahsettirdi. Milletvekilliği ve Devlet Bakanlığı da yapan Yılmaz, Trabzon ve Trabzonspor’un da önde gelen isimlerinden. Uzun yıllar Bordo Mavili kulübün başkanlığını yapan Yılmaz kentle ve takımla özdeşleşen bir sima. Halen onursal başkanı olduğu Trabzonspor’un elde ettiği son şampiyonlukta başkanlık görevini yürüten Yılmaz, takımın ve camianın içinde bulunduğu durumdan son derece üzgün. Trabzonspor’un kaliteli ve karizmatik kişiler tarafından yönetilmesi halinde bu durumun saha sonuçlarına da yansıyacağını belirten Yılmaz, “Trabzonspor’un başkanı ve yönetimi takımın sahip olduğu potansiyeli temsil edecek kişiler olmalıdır. Taraftarın düşüncesi de bu yöndedir. Bunun için de çok sıkı bir genel kurul yapılması lazımdır” diyor. Oy uğruna, onun bunun adamı diye düşünerek Trabzonspor’u temsil edemeyecek insanların yönetim kurullarında yer almaması gerektiğini belirten Yılmaz, “Bu anlayış, bugünkü sonucu doğuran temel nedenlerin başında geliyor. Kongre üyelerinin oy kullanırken, listelerde yer alan isimlerin Trabzon’u temsil edip edemeyeceğine bakmaları lazım. Listeler oy toplamaya yönelik olarak hazırlanmamalı. Trabzonspor hak eden kişiler tarafından yönetilirse bu durum sahaya da yansır” diye konuşuyor. Trabzonspor canlı bir organ olmadığını belirten Yılmaz, “Trabzonspor soyut bir kavramdır. Biraraya gelen pek çok insandan oluşur. Yani o an iş başında olan insanlar belirler stratejileri ve durumu. Sürekli olarak bir bütünleşmeden söz ediliyor. Paylaşılamayan ne var anlamıyorum. Neden böyle bir bölünmüşlük olsun. Taraftar isterse herkesi birleştirir. Kanımca bu bölünmüşlük görüntüsü bazı kişilerin sürekli yönetimde olmak istemesinden kaynaklanıyor. Sonuca her şeyi deneyerek varılmasının olanağı yok” ifadelerini kullanıyor. Trabzonspor’da yansıtıldığı gibi bir bölünmüşlüğün olmadığının altını çizen Yılmaz, “Oysa ki böyle bir durum söz konusu değil. Bir kaç kişinin arasında yaşanan dargınlıklar tüm camiaya mal edilerek parcalanma ve bölünme var denilemez. 7 milyonu aşkın Trabzonspor camiası her zaman tek vücuttur” diye konuşuyor. Genel Kurulun önemini vurgulayan Yılmaz, “Genel kurulda neyin doğru neyin yanlış olduğunun en gerçekçi biçimde tespit edilmesi gereklidir. Burada Trabzonspor için en doğru yol bulunursa yeniden çıkışa geçilir. Tabii ki köongre üyelerinin de iradesini göstermesi gerekli. Aksi taktirde Trabzonspor’u temsil edemecek insanlar görev alır. Bu da tüm camiayı olduğu kadar bizi de üzer, üzmeye de devam ediyor” diyor. Trabzonspor’un şampiyon olabilmesi için 2025 milyon dolar paraya ihtiyaç olduğunu belirten Yılmaz, “Yayın gelirlerinin dışında kalan para ancak Trabzonspor ruhuyla kapatılabilir. Altyapıdan gelen oyuncular üst yapıda amatör ruhla mücadele ederse, 3 büyüklerle aradaki ekonomik uçurum giderilir. Trabzonspor’un geleneğindeng elen değerlere sahip çıkmak büyük önem taşımakta” ifadelerini kullanıyor. ‘ 5 ‘ Trabzonspor’un başkanı ve yönetimi takımın sahip olduğu potansiyeli temsil edecek kişiler olmalıdır. Taraftarın düşüncesi de bu yöndedir. Bunun için de çok sıkı bir genel kurul yapılması lazımdır Zaman zaman sohbetlerde “spor olsun” diye konuşuluyor. Bazen de konuşma, “spora başka şeyleri bulaştırma, siyaseti karıştırma” uyarılarıyla çerçeveleniyor. 12 Eylül’le ortaya çıktığı gibi, kimi zaman da “Toplum ve gençlik sporla ilgilensin, siyasete bulaşmasın” yaklaşımları sergileniyor. Bunlara göre spor, “biraz ucuz, siyaset üstü, diğer alanlarla ilişkileri kopuk, seyirlik ve tek başına” bir olgu. ( Bazı siyasetçilerin sporu bir rant aracı olarak kullanması bu gerçeklerle çelişmez) Oysa spor, bugün bir bilim. Hayatın her alanıyla ilgili. Temel bilimlerin yanısıra tıpla, felsefeyle, psikoloji ve sosyolojiyle, teknolojiyle yakından ilişkili. Nasıl olmasın ki? Ekonomik olarak devasa bir boyuta ulaşan, endüstrileşen, büyük bir rekabetin yaşandığı bu alanı, kendi dışındaki tüm olgulardan soyutlayarak değerlendirmek, olsa olsa “ucuz spor programları”ndaki, yüzeysel bakış açılarıyla mümkündür. Bunlar yersiz, içi boş, bilimden ve gerçeklerden kopuk, yüzeysel konuşmalar, aslında kayıkçı kavgasıdır bir tür. Çerçeveleri dardır. Örneğin konu futbolsa, o başkan bu başkan, hakemin doğruyanlış kararları, sporcuların performansları, seyircilerin tutumu çerçevesinde, geri alıp, ileri sarararak, arada sırada da spor literatüründen birkaç sözcükle, sokak ağzını da üstüne sos yapıp, durum idare edilir. Kimi “otoritelerimiz” de ahkam keser, ona buna bağırır, çağırır, azarlar, gösterir, ders verir. Çok nadir birkaçı dışında, ne bir bilimsel yaklaşım, ne bir entelektüel değerlendirme, ne bir ışıltı, ara ki bulasın... Önceki hafta televizyondaki bir spor programında anlattığımız bu çerçevenin dışında, pek de alışkın olmadığımız bir gelişme yaşandı. Her ne kadar görmezden gelinse, basında ve internet sitelerinde gerektiği gibi ela alınmasa da, aradan yaklaşık 10 gün geçmiş olsa da, üstünde durmakta yarar var. CNN Türk’te yayınlanan “Futbolizm” programında Mustafa Denizli, güncel spor tartışmalarına ara verip, AB’yle ilişkilere değindi aniden. Uzun yıllar toplumumuzun gündeminde yer alan AB meselesini bir spor programında ele almak, toplumun pek alışkın olmadığı bir tutum olsa gerek. Ertesi gün dostlarınızdan, arkadaşlarımızdan Denizli’nin yaklaşımına dikkat çekenler oldu. Pek de iyi yaptı Denizli. AB’nin yanlı ve iki yüzlü tutumuna değinirken sert eleştirilerde bulundu. Bunun “silahsız bir kuşatma” olduğunu söyledi. Ardından da ekledi: “Utanç verici gelişmeler yaşıyoruz. 43 yıldır bu işin başlangıcında olan bir ülke, haritada yerleri olmayan 1015 sene önce kurulmuş ya da parçalanmış ülkelerin üye olduğu bir yerde, hala Türkiye için neler konuşuluyor. Bu tamamen Sevr’in rövanşı. Lozan, artık Türkiye’den kaldırılmak isteniyor. Bunların önemli bölümünü Atatürk döneminde, Kurtuluş Savaşı’nda bu ülkeden kovulmuş. Bu, tamamen onun rövanşı...Türkiye, bu mücadeleden kendi gücüyle çıkabilecek bir ülke. Bu, silahsız bir kuşatma. Avrupa Birliği’ne sempati ve antipati 2 yılda ne kadar değişti? Türkiye tarihi boyunca aç ve susuz kalmıştır ama hürriyetini ve değerlerini kaybetmemiştir...” Denizli, programda Türk futbolunun Batı’yla ilişkilerini, uğradığı haksızlıkları da dile getirdi. Görüşlerine katılmak bir yana, benim için asıl olan bir spor adamının, spor programında konuyu ele almış olmasıdır ki, çok yerinde bir yaklaşımdır. Tebrikler Denizli. Sporun salt spor olmadığını sergilediğin için. Futbolun evrensel boyutunu vurguladığın için. Sporda da “aydın sorumluluğunu” gösterdiğin için... EPosta:serdarkizik?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle