27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 2 Söyleşi 'Devlet örgütlenmemizi istemiyor' FATMA KOŞAR Türl^yp Kent Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Oğuz Soydan: D ar gelirlinin konut ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen dayanışma sonucunda ortaya çıkan ve birer sivil toplum öngütü olan kooperatiflerin sayısı nüfusun artmasına paralel olarak her geçen gün artıyor. Kooperatif sayısının 40 bine dayanmasına karşın devletin konut alanına karşı yıllardır süregelen duyarsız tutumu kooperatif üyeleri ile yöneticileri arasındaki anlaşmazlıklara yeni boyutlar kazandırıyor. Durmak bilmeyen enflasyonun hızına paralel olarak, her ay başka rakamlarla ifade edilen konut maliyeti, yönetıcinin üyesiyle arasını açarken, ilgililerin ihmali sonucunda dağılan kooperatiflerin ortada kalan üyeleri muhatap bulamıyor. Bu konuda görüşüne başvurulan hemen hemen herkesin topu bir başkasına atmasıyla birlikte gündemde kalan yanıtsız sorular, tasarrufla biriktirdiği parasını ev sahibi olmak için kullanmak isteyen insanları korkutuyor. Bu alanın en etkin birimleri olan kooperatifler, kredi kaynağı bulamadıklannı söyleyerek devletin tutumunu eleştirirken, 'Malzemeyi pahalı satıyorsunuz' diye uyarılan çimento ve hazır beton üreticileri kooperatifleri suçluyor. görüşmede kooperatiflerin sorunlan, ihtiyaçları ile konut alanında yapılan yatmmlar ve devletin politikası üzerine konuştuk. Devletten umudu kestlk Toplu Konut Idaresi'nin Konut Edindirme Yardımı hesabında biriken ve idarenin isteği doğrultusunda kullanabileceği açıklanan paradan yaraıianabildiniz mi? Hiçbir şekilde yararlanamadık. En son 163 trilyon lira civannda olduğu söylenen bu paranın nereye harcandığı belli değil. Çok az bir faizle işletildiği söyleniyor, ama nereye gittiğini ise Emlak Bankası yanıtlamıyor. Ancak, bankanın çok önemli bir bölümünü kullanmış olduğu ortada. Muhtemelen kredileri geri ödemeyen kesimlere dağıtmıştır. Yani Emlak Bankası, parayı kendi parası gibi kullanmış. Biz bu paranın bir an önce kooperatiflere verilmesi ve bu kesimlere kaynak yaratılması yönünde kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yardımdan yararlanılamadığı gibi, TOKl'nin 1 Ekim 1997tarihinde açıklaması gereken ve inşaatı yüzde 20 aşamasında olan kooperatiflere yönelik kredilerinden de yararianamıyoruz. Çünkü, bir kooperatifin yüzde 20'lik kısımını kendi kaynaklanyla gelmesi mümkün değildir. Şu an yeni başlayan 20 bin dolayında konutumuz var, bunların hiçbiri söz konusu tarihe kadar yüzde 20 aşamasına mümkün değil. Yetiştirilemediği takdirde ise, bir sonraki yılın ekim ayını bekliyorsunuz. Biz devletten umudumuzu kestik. Kendi ayaklarımız üzerinde durmaya çalışıyoruz. Uluslararası finans kuruluşlanyla görüşerek ve yeni projeler geliştirerek kendimize yeni kaynaklar yaratmak durumundayız. Bu yöndeki çalışmalanmızı sürdürüyoruz. 4 Tepki sandıkta' gösterllmeli Sonu gelmeyen bu tartışma içinde, kooperatiflerin üyelerine maliyetleri anlatmakta güçlük geçtiğini söyleyen Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği (Türkkent) Genel Başkanı Oğuz Soydan, kimi üyelerin konut maliyetinin artmasını kooperatifçilerin suçu gibi gördüğünü söyleyerek "Bu kesim, artık, sorumlunun kim olduğunu anlayarak kooperatifçilere değil, buna neden olan politikacılara karşı tepkisini sandıkta göstermeli. Çünkü maliyetin artmasının sorumlusu kooperatifçiler değil, yöneticilerdir" diyor. Soydan insanların tahammülünün kalmadığını belirterek "Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, her gün devletin en üst kademelerinde bulunan birileri hakkında, hatta başbakan, başbakan yardımcısı ve milletvekilleriyle ilgili yolsuzluk dosyası ortaya çıkıyor. Bu ortamda güven Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, her gün devletin en üst kademelerinde bulunan birileri hakkında, hatta başbakan, başbakan yardımcısı ve milletvekilleriyle ilgili yolsuzluk dosyası ortaya çıkıyor. Bu ortamda güven beklemek iyimserlik olur. Kooperatiflere gelince, devlet örgütlenmelerinden korkuyor. Bunu teşvik etmediği gibi engel de olabiliyor. Sonra da birkaç sahtekâr yüzünden kooperatifçiler dolandırıcı, 4fe hırsız diye tanıtılıyor... s beklemek iyimserlik olur. Kooperatiflere gelince, devlet örgütlenmelerinden korkuyor. Buna teşvik etmediği gibi engel de olabiliyor. Sonra da birkaç sahtekâr yüzünden kooperatif yöneticileri dolandırıcı, hırsız diye tanıtılıyor" diye konuşuyor. Devletin istemesi halinde, zaten az sayıda olan dolandırıcı kooperatiflerin önüne geçebileceğini, dolandıncı kişileri ortaya çıkararak cezalandırabileceğini belirten Soydan, Türkiye'de kooperatif yöneticilerine olan güvensizliğinin nedenini, 'devletin önüne geçmek istemediği örgütsüz kooperatiflere' bağlıyor. Bu gruptaki kooperatiflerin kimse tarafından denetlenmediğini anımsatan Soydan, herhangi bir birliğe bağlı kooperatifte böyle olaylara pek raslanmadığını, olduğu takdirde sorumlulann cezalandırabildiğini söylüyor. Murat Karayalçın'ın başkanlığında 1988 yılında kurulan Türkkent, Türkiye'de kentleşme ve konut alanındaki en büyük sivil toplum örgütlerinden biri. 33 birliği, 2 bin 200 kooperatifi ve 220 bin bireysel üyesi olan birliğin, geçen yıl yaptığı yatınm tutan 10 trilyon lira olarak gerçekıeşirken, 153 bin konut tamamladı ve halen 57 bin konutun yapımını sürdürüyor. Birliğin ikinci Genel Başkanı Oğuz Soydan, kooperatiflerin en büyük sorununun 'devletin kredilendirme politikası' olduğunu dile getirerek, Türkiye'de kaliteli üretim yapmanın da güç olduğunu belirtiyor. Oğuz Soydan'la yaptığımız Semtin prestiii satılıvor Türkiye'de konut fiyatlannın çok yüksek olmasının en büyük nedeni nedir? Bunun en büyük nedeni sanıldığı gibi, maliyet değildir. Biz konutu Avrupa'dan daha ucuza mal edebiliyoruz. Buna karşın fiyatlar bizde daha yüksek. Devletin rant ekonomisine göz yumması en büyük etkendir. Bu durum özellikle arsa satışlarına yansıyor. Buradaki satıcılar maliyetten yola çıkarak fiyat söylemiyoriar. Konutla birlikte, semtin prestijini, denizi satıyor ve hatta doğal güzelliklerini satıyor. Türkiye'de neden kaliteli üretim yapılamıyor? Konutta Avrupa standardını yakalamak mümkün değil mi? Bızim kredilendirmeden sonra yaşadığımız en büyük sorun, işçilik konusunda eğitimin olmaması ve kaliteyi yakalayamama. Türkiye'de nüfus genç ve çok hızlı bir şekilde artıyor. Buna bağlı olarak seri bir üretim söz konusu. örneğin Isveç'e bakalım. Isveç'in nüfusu 8 milyon civannda. Buna karşın, sadece Istanbul'un nüfusu 10 milyonun üzerinde. Bu durumda Isveçlilerin yüzyıllar içinde yaptıkları konut sayısını biz 810 yıl içinde tamamlıyoruz. Bu konuda etkili olan bir başka faktör de, hedef kitlemizin son 10 yıldır alım gücünün iyice düşmesi. Ama bütün bunlann aşılması imkânsız değil. Biz bu standardı yakalamaya çalışıyoruz. Avrupa'daki kooperatrfçilik örneği alınarak, çağdaş kooperatifçilik modellerinin alınması gerektiği söyleniyor. Türkiye'deki kooperatifler çağa ayak uyduramadı mı? Sizce neler yapılabilir? Bu eleştirilerin hepsi havada kalıyor. Devlet kooperatiflerin örgütlenmesini istemediği için, kooperatifleri ticari bir araç gibi kullananlara engel olmuyor. Sonra da kooperatif yöneticileri vurguncu, kooperatifler dağılıyor diye söyleniyor. Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye'de çok sayıda hiçbir birliğe mensup olmayan ve daha da önemlisi denetleyicisi olmayan kooperatif var. Bu kooperatifleri tek çatı altında örgütlenmeye, devlet teşvik etmiyor. Isterse edebilir. Avrupa sorunu bu şekilde çözümledi. Buna karşın, Türkiye'nin konut alanındaki politikası bizi endişeye düşürüyor. Devlet üye olma zorunluluğu getirmesin, tıpkı sendikalar konusunda olduğu gibi insanlan özgür bırakabilir. Ancak, birliklere bağlı olmayan ne olduğu belirsiz kooperatifler dışındaki örgütleri teşvik etmeli. . Ama ne yazık ki devlet, böyle bir örgütlülüğün yaratacağı siyasi güçten korkuyor. Oysa devletin yönlendiricı bir politikası olması gerekiyor. £$
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle