18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dünyadan Sayfa 13 Hong Kong yalnız bırakılmasın • Hong Kong'un son Ingiliz Valisi Chris Patten, Hong Kong'un Çin'in yönetimine geçmesinden sonraki yaşamı konusunda iyimser. Patten Avrupa'nın Hongkong'daki canlılıktan, iş anlayışından öğreneceği çok şey olduğu görüşünde. GÜRHAN UÇKAN 1 temmuzda Çin'in yönetimine geçecek olan Hong Kong'un son valisi Chris Patten: Kimlik Kartc Chris Patten Eğitim: Oxford Kariyer: 19791992 Alt kamarada milletvekilliği. 198689 Dış yardım bakanı, 198990 Çevre bakanı, 199092 Muhafazakar Parti Genel Sekreteri ve devlet bakanı, 199297 Hongkong valisi. Gelecek: Asya ve Avrupa'da ekonomik gelecek ve beklentıler üzerine kitap yazmakta. Politika dünyasına girme hazırlığı içinde. gerektiğini vurguluyor. Pekin yönetimine çağrısı şöyle: Çinli liderler, Hong Kong'a güvenmelıdirler ve kentin bağımsızlığını sürdürmesi konusunda verdikleri sözü tutmalıdırlar. Açık söylemek gerekirse, Çinli liderlerin en yukarıdakilerinin, Hong Kong'un nasıl işlediğini pek anlamadıklarını sanıyorum. Buna da fazla şaşırmadığımı eklemeliyim. Hong Kong özgür bir toplum, komünist ve Leninist ideolojiye sahip toplumda dünya görüşü edinmiş olan bir insanın düşünce serbest pazarıyla ürün serbest pazarı arasındaki ilişkiyi anlayabilmesi kolay değildir. Chris Patten, Avrupa'ya da bir çağrıda bulunuyor: Doğum:1944 G örevınden bir ay sonra ayrılacak olan Hong Kong'un son Ingiliz Valisi Chris Patten, Hong Kong'un Çin'in yönetimine geçmesinden sonraki yaşamı konusunda iyimser. Isveç gazetesi Dagens Nyheter'in sorularını yanıtlayan vali, Avrupa'nın Hong Kong'daki canlılıktan, iş anlayışından öğreneceği çok şey olduğu görüşünde. Koloninin son Ingiliz Valisi olan Chris Patten, görevinden anlaşma gereği bir ay kadar sonra ayrılacak, ama bu nedenle canı sıkkın değil. Pekin'in kenti devralmasından sonrası için şu görüşü belirtiyor: Bu kentteki başarı tarihi öylesine eşsiz ve güzel ki bunu yok etmek için çok büyük bir beceriksizlik gerekir. Pekin'in Hong Kong'da acele işler yapmaması ve yaşam sürecine karışmaması en akıllısı olur. Hong Kong, bu yıl sonu 156 yıllık Ingiliz yönetimine veda edecek. Vali Patten, "dikkatli bir iyimserlik" içinde olduğunu söylüyor. Kentin, yasal yönetim organının kurucusu da olan Patten (1995), bu organın yerini, adayların Pekin tarafından seçileceği yeni bir kuruma 1998'de bırakacak olması konusunda ise şu yorumu yapıyor: Son aylardaki bütün gelişmeler demokratik reformlar ve insan hakları konusunda haklı olduğumuzu gösterdi. Çinlilerin istediği gibi yapmış olsaydık, Hong Konglulara, özgür seçimlerin nasıl olabileceğini gösterememiş, bunu başka seçimlerle karşılaştırma olanağı 156 yıllık tngiliz yönetimine bir ay kadar sonra veda ederek olan Hong Kong, Çin yönetimine devredilecek. tanımamış olurduk. Ayrıca, politik protestoların doğmasına yol açarak kentin dış dünya önündeki prestijinin zedelenmesine neden olmuş olurduk. Son ayların benim görüşüme göre en olumlu yanı, bireylerin seslerini yükselterek açıkça konuşur hale gelmiş olmaları. Vali Chris Patten, Pekin'in devralmasından sonra Hong Kong'un yalnız bırakılmaması gerektiğini savunuyor. Idarenin, bilgi ve becerilerinden ötürü görevlerine getirilmiş kişilerce yürütülmesinin de önemi büyüktür. Şirketlerin ve iş dünyasının geçerli kurallar çalışması engellenmemelidir. Büyük Britanya'nın bu kolonisine ancak son yıllarda demokratik reformlar getirmeye yanaştığı şeklindeki eleştiriyi ise geri çeviriyor: Hong Kong'un koşulları, diğer kolonilerinkilerle aynı değildi. 4O'lı ve 50'li yıllarda Hong Kong'un bağımsızlığına burada da diğer kolonilerdeki gibi benzer kurumları ve bir hukuk devleti olmasına geliştirme tartışmaları, Çu Ensahip çıkmak çok önemlidir. Lay gibi Çinli liderlerce geri çevrildi. Böyle bir şeyin Hong Kongluların aklına gelecekte bağımsızlığı kazanma gibi şeylerı getireceğini savundular. Ancak 70'li yıllarda kentteki göçmen akımı durdu ve yaşayanların çoğu, Hong Kong'da doğan insanlardan oluştu. lyi eğıtimli bir orta sınıf belirdi ve bunun doğal süreci de demokratik kazanımlar şeklınde oldu. Vali Chris Patten, her ne olursa olsun, Çin'in dünyadaki son komünist rejim olduğunun ve çoğulcu demokrasiyle idare edilmediğinin unutulmaması 1 Hong Kong'da degışen bırşey olmayacak r p emmuzun ilk günü 1 Çin'in yönetimine J geçecek olmasına karşın Hong Kong'da çok şeyin değişmeyeceği belirtiliyor. Hong Kong Ticareti Geliştirme Merkezi'ne göre ülke kapitalizmden ayrılmayacak. Merkezin açıklamasında şu görüşlere yer veriliyor: Hong Kong Çin'in özel idari bölgesi olacak, ama yüksek derecedeki özerkliğini kaybetmeyecek. 1997'den sonra 50 yıl daha Hong Kong "bir ülke, iki sistem" formülü altında uluslararası bir iş merkezi olarak kapitalist ekonomisini sürdürecek. Hong Kong'un geleceği üzerine yapılan SinoBritish Deklarasyonu'nda bu kararlar alınmıştı. Hong Kong, yine kendi vatandaşları tarafından yönetilecek. En üst düzey yöneticisi Hong Kong özel ıdari Bölgesi'nde en az 20 yıl yaşamış olan bir Hong Konglu olacak. Yönetimde söz sahibi olacakların en az 15 yıl bu ülkede ikamet etmiş olması gerekecek. Ulke, serbest ticareti destekleyen ve bu konuda çok önemli bir rol üstlenen serbest liman kenti konumunu koruyacak. Hong Kong Doları, özel idari bölgenin kuru üzerinde kalmaya devam edecek ve konvertibilite özelliğini yitirmeyecek. Hong Kong vergilerinin yine basit ve düşük olması sağlanacak. Bölgenin finansal özgürlüğü korunacak ve Çin'e hiç vergi ödenmeyecek. Hukuk sistemine ek olarak Ingiliz ticari kanunları tabanlı sistem sürdürülecek. Ingilizce yazışma ve imzalama sistemi korunacak. Hong Kong Özel İdari Bölgesi için yapılacak vize talepleri şimdiki gibi sürdürülecek. Bu kentte öyle bir atmosfer, güç ve canlılık var ki bu kentte geleceğe olan güven ve işe duyulan şevk öylesine köklü ki Avrupa'nın bu konularda öğreneceği çok şey var. Avrupalıların öğrenmesi gereken en önemli özellik, kişının kendi bileğinin gücüyle 1 kendi yaşama koşullarını daha iyi hale getirebileceğidir. Avrupa'da bugün kendi içine kapanıklılık, onulmaz bir hastalık haline gelmiş durumda. Dönüp dönüp 6O'lı, 70'li yıllardaki sorunları canlandırıp onlarla uğraşıyorlar. Halkın bilgilendirilmesi mekanizmasıyla politik sınıf arasında gıderek açılan bir uçurum var. Insanlar, globalleşmenin sonuçlarını öğrenebilirler. Ama, kendilerinin ve komşularının yaşamı konusunda da biraz olsun denetimı ellerinde tutabilmek de isterler. Işte bu sorunun Brüksel'in ve AB'nin biraz daha bilinçli olarak üzerinde durduğu bir soru olmasını isterdim. j/t$
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle