15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak yılındaki konvertibilite kararıyla döviz kurlarının serbest bırakılmasının ardından yoğun kısa vadeli dış sermaye girişçıkışı ve dış borçlanmayla karşı karşıya kalan, ithalatatüketime dayalı büyüme yaşayan ekonomi 4.4 milyar dolarlık büyük ödemeler dengesi açığıyla bunalıma sürüklendi. oranında reel ücret düşüşüyle karşılaştılar. 1993 yılında 3 bin 4 dolar olan kişi başına düşen ulusal gelir 1994 sonunda 2 bin 193 dolara kadar indi. IMF ile yeniden anlaşma yapılan 1994'ün sonunda Tavsana kac tazıva tut yüzde 139 oranına ulaşan devalüasyonla ödemeler Türkiye 8 Temmuz 1994'de dengesi açığı 2 milyar dolar IMF ile standby kredi fazlaya dönüştürülürken, dış anlaşmasını imzaladı. IMF 5 Nisan ve vlne IMF ticaret açığı da 4 milyar dolara tarafından Türk hükümetine gönderilen raporda, çalışanlara düşürüldü. >' 4.4 milyar dolarlık ödemeler yönelik en büyük önlem şu dengesi, 14 milyar dolarlık dış sözlerle özetlendi: ticaret açığı, 67 milyar dolarlık Bedel: kücülen ekonomi dış borç stoğuyla yeni bir döviz "Kamuda çalışan memur ve işçilerin maaş ve sıkıntısı çeken ekonomi, Ancak 1994 yılında çalışan ücretlerindeki artışlar uluslararası piyasaların da kesimin gelirinde meydana enflasyon oranının çok Türkiye'nin kredi notunu geien büyük düşüşün yanısıra altında tutularak, özel sektör ekonomi yüzde 6.1 oranında "yatırım yapılabilir ülke" çalışanlannın da kategorisinden çıkaran küçüldü. 1994 sonunda ayiıklanndaki artışların düzeyde düşürmeleriyle enflasyon yüzde 149.5 oranına sınırtanması sağlanabilir. Bu ulaşırken, yatınmlar yüzde büyük bir bunalımla karşı yolla özel sermayeye karşıya kaldı. 15.9, üretim de yüzde 11.5 yatınmlar için kaynak oranında düştü. Türkiye dış borç bulabilmek, aktanlacaktır." IMF ile yeni bir Türkiye'nin 1994 yılında IMF ile ödemeler dengesi açığını yaptığı standby kredi kapatabilmek için yeniden IMF standby anlaşmasının yapıldığı 1994 yılında memur anlaşmasının bir diğer ile masaya oturma kararı aldı. özelliğini de; 1989'de alınan IMF ile yeni bir anlaşma için "5 maaşlarına yılın ikinci 6 aylık döneminde "660 bin lira" konvertibilite karanyla serbest Nisan kararlan" olarak seyyanen "sembolik" bırakılan döviz piyasasıyla yeni adlandırılan yeni bir "acı denebilecek düzeyde bir zam bir modete giren para reçete" de uygulamaya yapıldı. Devlet Planlama piyasaianna yönelik önlemler sokuldu. Teşkilatı verilerine göre, 1994 oluşturdu. 5 Nisan kararları öncesinde 1 IMF, Meksika, Arjantin, Ocak 1994 itibarıyla 13 bin lira yılında memurların alım gücü Brezilya'da da uyguladığı olan 1 ABD Doları, 3 ay içinde yüzde 22,1995'de de yüzde 4.7 oranında düştü. "Döviz kurlanndaki artışlann hem resmi, hem de Toplu sözleşmeler nedeniyle enlfasyonun altmda piyasalardaki gelişmeler ücretlerindeki reel kaybı 1994 tutulması ya da sabit kur doğrultusunda yüzde 110 yılında yüzde 5.7 oranında sistemine ulaşacak düzeyde düzeyinde arttırılarak 39 bin tutabilen kamuda çalışan önlem alınması" temelini liraya çıkarıldı. Paketin işçiler de 1995'de yüzde 21.7 oluşturan bir dizi önlem temelini, KİT ürün fiyatlarına getirilen yüzde 100 oranındaki zamlar ve kamu kesiminde çalışanların maaş ve ücretlerine yapılacak artışların çok düşük düzeyde tutulması uygulamaları oluşturdu. paketini de anlaşma koşulları arasına yerieştirdi. IMF'nin önerileriyle enflasyonun altında tutulan kur artışlan, iç borçlanmadan kaynaklanan yüksek faizlerle Türkiye uluslarası sermayenin kısa vadeli yatınmlan için büyük bir kâr kapısı haline dönüştü. "Sıcak para" olarak adlandınlan kısa vadeli dış borçlanma politikasıyla döviz rezervlerinde artış sağlanırken, ithalattaki artış yüzde 80 düzeylerine ulaştı. 1994'deki geçici iyileşmenin ardından dış ticaret açığı 1995 yılında 15 milyar dolara çıktı. Dış Ticaret Müsteşarlığı 1996 sonu itibarıyla açığın 20 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Aynı çerçevede ödemeler dengesinde cari işlemler dengesi açığı 1995 sonunda 4 milyar dolara ulaştı. 1996 sonu itibanyla geçici tahminlerde bu açığın da 6 milyar dolan aşması bekleniyor. Sayfa 9 çıkan enflasyon, 1995'de yüzde 64.9 düzeyine indi. Ancak bu düşüş 1996'da da kendisini koruyamadı. 1996 sonunda enflasyon yüzde 84.9 düzeyine ulaştı. IMF, özellikle çalışan kesimlerin büyük darbe aldığı 1994 yılındaki anlaşmanın ardından 24 Aralık 1995 genel seçimleri öncesinde paketteki vaatlerden ödün verildiği gerekçesiyle anlaşmayı bozdu. Ancak IMF ile yapılan ve faturası ağırlıklı olarak çalışan kesime çıkan anlaşmanın ardından geçen 3 yılın ardından 1997'yegelindiğinde, ekonomi yeniden yüksek düzeyde ödemeler dengesi ve dış ticaret açığı ile enflasyon yükü ile karşı karşıya. REFAHYOL'un son umudu REFAHYOL hükümeti de IMF ile yeniden masaya oturmaya hazırlanıyor. IMF, bu kez yeni bir anlaşma için kamu çalışanlannın ücret ve maaş artışlarının düşük düzeyde tutulması, KİT ürün zamlarının uygulanması, destekleme alımlarının dondurulması ve para politikalarındaki daraltıcı önlemlerin yanında özelleştirme ve sosyal güvenlik hizmetlerinin özel sektöre kaydınlması projesini içeren "reform" uygulamalarının gerçekleştirilmesini de şart koşuyor. j£a Dıs krediler tıkanıvor 1993 yılında 65 milyar dolara kadar düşen Türkiye'nin dış borç stoku, uzun vadeli dış kredi alınamamasına karşın, sıcak para akışının hızıyla 1995 yılında 70 milyar dolara, 1996 sonu itibanyla da 76 milyar dolara ulaştı. 1993 sonu itibanyla ortalama yüzde 60.3 oranında olan ve 1994'de yüzde 149'a kadar Boratav: IMF'nin Türkiyesi'nde enflasyon sürüyor nkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Korkut Boratav, Türkiye'nin şavaş durumunda olan ülkelerin dışında dünyada yüksek enflasyonla yaşayan tek ülke olduğunu vurguladı. . Boratav, Uluslarası Para Fonu'nun (IMF) Türkiye'ye; büyük bir olasılıkla döviz kurunun sabitlenmesi veya belli politikalarla yumuşak olarak baskı altına alınması, Türk Lirası'nın değerli tutulması yönündeki enflasyonla mücedele yöntemini sunacağını söyledi. Aynı modelin Meksika, Arjantin, yumuşak bir model olarak Brezilya ve Şili'de de uygulandığını ve sonuçlarının büyük çöküşleri de getirdiğini anlatan Boratav, IMF'nin, kendisinin de sorumlu tutulduğu Meksika krizinin ardından yeni bir görev olarak erken uyarı sistemi oluşturmaya çalıştığını anlattı. Boratav, IMF'nin Güney Amerika uygulamaları ve dünyadaki yeni misyonu konusundaki Cumhuriyet A Ekonomi'nin sorulanna şu yanıtları verdi: • IMF'nin Güney Amerika ülkelerinde uyguladığı programlar nasıl sonuçlandı. IMF'nin yeni misyonu ne? • IMF 1980 sonrası, özellikle Güney Amerika ülkelerinde, en belirgin olarak Arjantin, daha yumuşak diye adlandınlabilecek Brezilya ve yarı resmi olarak Şili'de enflasyona karşı "kur çıpası" modelini uyguladı. Arjantin'de bir parasal kurul oluşturuldu, Merkez Bankası fiili olarak lağvedildi. Yerel para değerlendirilerek kurlar sabit tutuldu. Yüksek faiz oranlarıyla yabancı sermayenin girişi hızlandırıldı. Arjantin'de ilk örnekte bu uygulama ödemeler dengesi ve cari açıkta büyük bir artış yaşattı. Finansal çöküş uygulandı. Yabancı sermayenin hızlı kaçışı yaşandı. • Aynı örnek 1990 sonrası Meksika'da da uygulandı. Meksika 1994 sonunda büyük bir ekonomik krizi girdi. ödemeler dengesi ve cari açığın artmasıyla aşırı sermaye kaçışı yaşandı. Sermaye kuruluşlan arka arkaya battı ve büyük bir işsizlik oluştu. 1994 yılının ardından 1995'de de Türkiye'de aynı yöndeki politikaların daha yumuşak bir örneği yaşandı. Meksika krizinin ardından IMF'nin bu yöndeki görüşleri nasıl sonuçlandı? • Meksika'da uygulanan politikaların ardından ortaya çıkan finansal krizin ardından IMF'de erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi uygulaması gündeme geldk Çünkü Meksika'da çok kötü bir sınav verdi. Sorumluluğun en azından bir bölümünün IMF'de olduğu biliniyor. IMF, bir erken uyarı sistemi geliştirme anlamında bir kurumsal yapı da oluşturuyor sanıyorum. Ancak IMF'nin asıl misyonu uluslarası sermayenin önündeki engelleri kaldırmak. • Sizce IMF Türkiye'ye nasıl bir model önerecek., Türkiye Güney Amerika'da uygulanan bu modeli kaldırabilir mi? • IMF'ye 1994'de yollanan mektupta da kurun enlasyonun altında olacağı açıkça ortaya çıkıyordu. Türkiye bu modeli sanıyorum yumuşak bir biçimde uyguladı. Ancak Türkiye, savaş yaşamamasına rağmen, dünyada yüksek enflasyonla yaşayan tek ülke konumuna geldi. IMF'nin Türkiye'ye önerebileceği, isteyecegi tek model bu enflasyona karşı kur çıpasını kullanmak olabilir. Ancak Türkiye'nin bu kadar radikal bir önlemme gereksinimi olduğunu, IMF'ye gereksinimi olduğunu sanmıyorum. Türkiye bu pazarlık avantajını kullanacaktır. • Hükümet 23 yıl gibi uzun vadeli yumaşak bir paketten söz ediyor. IMF bunu kabul eder mi? • Bizi onaylaması müımkün mü? Eğer bu model kabul edilirse, bu IMF'nin teknik kadrolarının ve değerlendirmelerinin değil, siyasi etkenlerinin hâkim olduğunu ortaya çıkarır. Yani ABD'nin IMF üzerindeki siyasi etkisinin. Çünkü 23 yıl gibi yumuşak bir programın uygulanabilirliğinin ne kadar düşük olduğunu IMF de bilir. IMF'nin teknik kadroları ancak daha radikal bir programın uygulanabileceğini bilir. Yumuşak bir program teknik değil, siyasi biretkinin olduğunu gösterir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle