Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 8 mKapak Gelir dağılımı ve yoksulluk sının Nazım Hikmet'in dizelerine taş çıkartıyor: 12milyon! 12milyonaçbizim! • Gelir dağılımında büyüyen adaletsizlik, resmi raporlara da yansıdı. DPT'nin raporunda "karnını doyurabilme" ölçüsüyle tanımlanan yoksulluk sınırı, 1994 itibarıyla yıllık en az 541 dolarlık gelir düzeyinde çizilirken, DİE, 12 milyon kişinin bulunduğu nüfusun yüzde 20'lik kesiminin yıllık gelirinin bu rakamın da 2 dolar altında kaldığını hesapladı. Özellikle 1983 yılı sonrasında Dünya Bankası ve Uluslararası kuruluşlarında önerileriyle üretilen politikalar, açlık sınırındaki insanlann sayısını arttırdı. ESRA YENER/ BANU SALMAN Ankara I lk çamura düşüşleri kameraların çektiği anda olmadı elbette. Hem, dağıtılan erzak torbalarına hücum ederken sadece Diyarbakır'da çözülmemişti dizlerinin bağı. Yozgat'ta, Çankırı'da, Iğdır'da, Siirt'te, Artvin'de, Bayburt'ta, Ankara'da, Hakkâri'de, Ardahan'da, Bitlis'te, Istanbul'da, Manisa'da da açtılar, asgari ücretliydiler, işsizdiler. Hem açtılar, hem de Gelir Vergisı Yasası'na göre "vergi mükeflefı." Ya Türkiye'deki hayatın yasası? Işte; görüntüleri büyük "rating" alan aç insanlann figüran oluşlarının öyküsü. Işte; çamur banyosunu besleyen ve zaman tünelinden koca bir ülkenin gözyaşı gıbi süzülüveren rakamlar. Gelir dağılımında büyüyen adaletsizlik, nüfusun büyük bir bölümünün yaşadığı sefalet, resmi raporlara da yansıdı. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) raporunda "karnını doyurabilme" ölçüsüyle tanımlanan yoksulluk sının, 1994 itibarıyla yıllık en az 541 dolarlık gelir düzeyınde çizilirken, Devlet Istatıstık Enstitüsü (DİE), 12 milyon kişinin bulunduğu nüfusun yüzde 20'lik kesiminin yıllık gelirinin bu rakamın da 2 dolar altında kaldığını hesapladı. Nüfusun yüzde 20'si sınırda özellikle 1983 sonrasında "piyasa ekonomisi uygulamaları" adı altında, "sadece sermayenin teşvik edilmesi, uluslararası sermayenin iç piyasaya çekilmesi" gerekçeleriyle Dünya Bankası ve Uluslarası Para Fonu (IMF) gibı uluslararası kuruluşlann da önerileriyle üretilen ucuz işgücü, düşük ücret, tarım kesimine verilen desteklerin azaltılması politikaları Türkiye nüfusunun yüzde 20'sinin açlık sınırına dayanmasıyla sonuçlandı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan terör ve ekonomik koşullar nedeniyle, büyük kentlere yoğunlaşan göç, düşük ücret, artan nüfus gibi etkenler karşısında, son 10 yıldır toplumsal ıçerıkten yoksun projelerle geliştirilen hükümet polıtikalan, nüfusun büyük bir kesiminin yaşam düzeyini "orta sınrf" değerlerinin de altına düşürdü. Özellikle DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in Başbakan olduğu 1993 yılından sonra artan teşvik ve vergi politikalanyla sermayeye sistemli biçimde kaynak aktarılırken, fatura çalışanlara çıkarıldı. Sermayeye; 1993 yılında 397 trilyonluk devlet bütçesine karşılık 247 trilyonluk, 1994 yılında 818 trilyonluk bütçeye karşılık 208 trilyonluk, 1995 yılında 1.3 katrilyonluk bütçeye karşılık 2.2 katrilyon liralık yatırım teşvik belgesi verildi. Şirket ve holdingler, bu Ülkelere göre kişi başına düşen milli gelir (1994 rakamları $) teşviklerin yüzde 25'i oranında vergi indirimi olanağına kavuştular. Hazine, bankalara sattığı iç borçlanma kâğıtlanna karşılık rant geliri alan sermayeye 1993 yılında bütçenin yüzde 21 'i oranında 85 trilyon lira, 1994 yılında yüzde 28.2'si oranında 231 trilyon lira, 1995 yılında da yüzde 35'i oranında 472 trilyon lira faiz ödemesi yaptı. 1996 yılında ıç borç faiz ödemelerinin bütçe içindeki payı 1.3 katrilyon lira ile yüzde 42 düzeyine yükseldi. yerginin 55.8i ücretliden Maliye Bakanlığı verilerine göre, "dolaysız vergiler" diye adlandırılan gelir ve kurumlar vergılerınden 1995'deelde edilen 501 trilyon liralık hasılatın yüzde 21'lik bölümü ülkedeki bütün irili ufaklı şirketler ve holdingler tarafından ödendı. Bu vergi gelirleri içinde, ulasal gelirden aldıkları pay sürekli olarak düşürülen çalışanların maaş ve ücretlerinden kesilen pay ise