27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 2 m Söyleş Türk Sanayicileri ve îşadamlan Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Kayhan 'Biz de evrim geçiriyoruz' SEDA OĞUZ verişi taleplerimize kadar gayet olumlu yaklaşımlar gördük. Tahmin etmiyorum ki, hiçbir hükümet özel sektörün üretim, katma değer olarak yüzde 50'sini temsil eden bir kuruluşla iyi ilişkiler kurmaya çalışmasın. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, 'kan emiciler' suçlamasında bulunduğu TÜSlAD'la ciddi bir çatışması oldu. Bazı gelişmeler, TÜSİADhükümet diyaloğunun iyi olmadığı görüntüsü veriyor... Iki taraf da birbirinden ayrılamaz. Biz devamlı kendi taleplerimizi ve düşüncelerimizi ileteceğiz; kim olursa olsun. Arada muhtelif zamanlarda ilişkinin şu veya bu sebeple biraz zedelenmesi, kopması olabilir. Halis Bey, Tansu Hanıma veda ederken aynı mesajları verdi. Bir sorun olacağını tahmin etmiyorum. Demokratikleşme raporuna büyük tepki alacağınızı tahmin ediyor muydunuz? Evet. Rapora çeşitli yerlerden tepkiler geldi, normal. Daha bir süre olumluolumsuz yanları tartışılacak. Biz de buna katkıda bulunacağız. Başka hukukçuların da raporu analiz etmesine fırsat vermeyi planlıyoruz. Batı demokrasi standartlarında bizim yasalarımıza bakarak bir tarama yaptık. Bunun içinden her kesim kendine göre 'burası olmasın' diyor. Raporun tamamı üzerinde fikirlerin oluşmasını bekliyoruz. Hukukçuların raporu analiz etme ihtiyacı, rapora gelen tepkilerden mi kaynaklandı? Rapor, Parlamento İlişkileri Komisyonu'ndan çıktıktan sonra, çeşitli panellerle bu mesajların içeriğinin açılmasını istiyorduk. Yani, tamamı okunmadan, sadece biriki satırına yapılacak eleştiriler mutlaka olacaktır. İlk günlerde bunları göğüslemek zoryndayız. TÜSİAD, demokratikleşme raporunu yayımlama ihtiyacını neden duydu? Bu, bizim genel prensiplerimiz içinde var. TÜSlAD'ın 1970'lerdeki ilk yılları, özel sektörün varlık mücadelesiydi. özel sektörün varlığı kabul edildikten sonra, serbest piyasa ekonomisini geliştirme yönünde bir atılımı oldu TÜSlAD'ın. 1980'lerin ortalarına kadar ekonomik ağırlıklı raporlar devri devam etti. Türkiye'de çok kısa zamanda serbest ekonomi fikri amuoyunda patronlar kulübü olarak da bilinen Türk Sanayicileri Işadamları Derneği (TÜSİAD), 25 yıllık tarihinde ilk kez Istanbul dışından bir başkan seçmesiyle dikkati çekti. Geçen hafta perşembe günü yapılan seçimli genel kurulda TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığını Halis Komili'den devralan Muharrem Kayhan, başkanlık koltuğuna oturmasının ana nedenini, son 6 yıldır TÜSİAD Yönetim Kurulu'nda yeralmasına bağlıyor. Ancak, son yıllarda Anadolu kaplanları olarak ortaya çıkan büyük sermayenin TÜSlAD'a çekilmesi için çalışacağını da belirtmeden geçemiyor. Kayhan, "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri" raporunun iyarattığı tepkiden rahatsız değil.Aksine TÜSİAD çalışmasının bu denli ilgi çekmesinden çok memnun. Kayhan, raporun içeriğinin yeni olmadığını, TÜSlAD'ın hazırlamasının tepki yarattığını da ifade ediyor. TÜSlAD'ın hükümetle ilişkileri nasıl olacak? Her hükümetle olduğu gibi... Herhangi bir sivil toplum örgütünün hükümetlerle çalışmasında genelde eleştirel bir tutum alması çoğu zaman kaçınılmaz oluyor. Çünkü, çok şeyi istiyoruz ve aynı suratte cevap verilmesini arzu ediyoruz. Toplumun ve iş aleminin beklentilerini daha iyi açıklayabilmemiz için iletişim kanallarımızın açık olması lazım. Ben bunun için çok gayret sarfedeceğim. TÜSlAD'ın, REFAHYOL hükümetiyle mesafeli olmayı tercih ettiği söylenebilir mi? Ben bu değerlendirmeye katılmıyorum. Sayın Erbakan, sadece 15 dakika olarak tanımlanan nezaket ziyaretinde bizi 1.5 saat tuttu. O toplantıda, ağırlıklı olarak özelleştirme üzerinde durduk. Halis Bey, hükümetle müteakkip defalar görüştü. Dolayısıyla mesafeli bir tutumdan sözedilemez. Refah Partisi'nin özel sektördeki kuruluşu olarak tanımlanan MÜSİAD'ın ön plana çıktığı izlenimi var... Daha sık görüşüyor olabilirler, ona bir şey diyemem. Ama biz en basit randevudan, bilgi alış Patronlann patronu kim? 1955yılındalzmir'de doğan Muharrem Kayhan, St. Joseph Fransız Koleji'nin ortaokul bölümünü, 1973'tede Robert Kolej'in lise bölümünü bitirdi. Ingiltere'de University of Manchester Tekstil Mühendisliği bölümünden 1976'da mezun oldu. 1978 yılında Amerika'da Cornell Üniversitesi'nde iş idaresi master'ı yaptı. 1980 yılından bu yana Söktaş'ta Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmalarını sürdürüyor. 1980 yılında TÜSlAD'a üye olan Kayhan, 1993'te yönetim kuruluna seçildi. Muharrem Kayhan, 199596 yıllarında TÜSlAD'ın Sosyal Işler Komisyonu Başkanlığı görevini de yürüttü. Aklıma bile gelmedi... Demokratikleşme raporunda; Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısının değiştirilmesi, Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasının gündeme getirilmesiyle Ordu'nun cidd tepkisini aldınız... Raporun ikiüç sayfalık bölümünü tümünden soyutlayarak konuşmamız hatalı. Katiyen; biz diyoruz ki, Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye'nin en saygın müessesesi. Daha sivilleşmiş bir demokraside, bu saygınlık daha da artacak; bizim ondan endişemiz yok. Bu raporun tümüne olan tepkiyi görmemiz lazım. Tek tek tepkileri cevaplama durumunda hissetmiyoruz kendimizi. Raporun tamamının okunmaması, Genel Kurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması veya Kürtçenin serbest bırakılması önerilerinin olmadığını gösterir mi? Irlanda'da Ingilizce konuşuluyor ama ana dilleri de var. Eğitimöğretimde ana dillerine yasaklama yok. Türkiye'de de birçok insan Kürtçe konuşuyorsa objektif olarak yasaklama olmaması lazım. Bu konuyu, günlük konjonktüre bakarak değil, demokrasi standardı açısındar değerlendirmek gerekir. i & TÜSİAD da, dünyadaki gelişmelerle yavaş yavaş olgunlaşıyor. Başlarda, özel sektör varlığını kabul ettirmeye çalışıyordu, daha sonra serbest ekonomi için çarpıştı, 0k şimdi de çevresi için... / yerleşmiş oldu. Ondan sonra odaklanmayalım. da, dünyadaki ve Türkiye'deki Peki, raporda sistem gelişmelere baktığımızda, değişikliği derken neyi istikrarlı bir ekonomik kastediyorsunuz? gelişmenin istikrarlı bir sosyo Raporda sistem değişikliği politik ortamda oluşabileceği vurgulanıyor denemez. kanaatine varıyoruz. TÜSİAD Ekonomik gelişmenin başlıca kendi fabrikası etrafında ne şartı, demokratik hukuk olursa olsun değil, Türkiye'nin devletidir. Bunu yalnız biz diğer sorunlarıyla da ilgili söz söylemiyoruz. Dünya Bankası, söylemek ihtiyacı hissetti. Yani, IMF gibi dünyadaki bütün bu evrimin bir parçası. kuruluşlar söylüyor. Attila 1978 döneminde Ecevit Karaosmanoğlu, hükümetine muhtıra vererek CUMHURİYET EKONOMİ yle siyasi bir yaklaşımı ortaya yaptığı söyleşide, Dünya koyabilen TÜSlAD'ın, Bankası Başkan Vekili olduğu demokratikleşme raporunu dönemde, 'bir ülkeyle olan neden bugüne bıraktığı da mali ilişkileri gözden tartışma konusu... geçirirken, verdiğim paranın Bunun zamanı yok. TÜSİAD o ülkenin sadece ekonomik da, dünyadaki gelişmelerle değil, demokratik yavaş yavaş olgunlaşıyor. Biz gelişmesine de yardımcı büyüdük, değiştik diye oluyor mu diye bakarım' değerlendiriyorum. 1980 yılını diyor. Çünkü o ülkede bir dönüm noktası olarak ekonomik gelişmenin ancak görmemek lazım. O zaman, demokratik ortamda özel sektör var mı yok mu, olabileceğine inanıyor. ekonomi içindeki payı ne Peki, rapordan dolayı tartışmaları yapılıyordu. Daha DGM'de ifade vermenizin sonra serbest ekonomi için gündeme gelebileceğini hiç çarpıştı, şimdi de çevresi için... düşündünüzmü? Sadece demokratikleşmeye Hiç düşünmedim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle