Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni Zelanda Genel Valisi Silvia Cartwright İlkolmanın yalnızlığını çok yaşadım f "Yalnızlık artık söz konusu değil benim için ama ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ P geçmişte çok yaşadım. Yaptığım işlerde 'ilk kadın' üîduğum günlerde, epey stres yaşadım. Yüksek Mahkeme'ye adım atmam pek coşkuyla karşılanmamıştı. Erkekler için bir tehdit olmadığımı onlara hissettirmem gerekti. Bir süre sonra alışıyorlar ama insan bunalıyor." YAZI: NİLGÜN CERRAHOĞLU FOTOĞRAF: VEDAT ARIK " Yeni Zelandahlar koşa koşa Türkiye'ye geliyor. Hadi! Biraz da Türkleri bekliyoruz. ÜlkemizdedahaçokTürkturist.Türk gençleri ve Türk öğrencileri görmek istiyoruz" diyor Yeni Zelanda Genel Valisi Silvia Cartwright: "Mesela biröğrenci değiştokuş programı başlatabiliriz!..." Bu ne hoş bir dııygıı anlatamam... Çok devlethükümet başkanıyla görüştüm; Türklere böylesine yakın ilgi gösteren ve kucak açanına rastlamadım. "Kültür şoku" yaşadım desem yeridir. Silvia Cartwright beni "insan haklan imtihanına" tabü tutmadı. Köklü ve nasırlaşmış önyargılar cetveliyle sınamadı. Satır arasına laf sokuşturmadı. Kinaye yapmadı. Bilmiş başöğretmen edasıyla parmak salJamadı... Yıllardır tanışan iki eski dost havasında yaptık bu sohbeti. Yarım saat için verilen randevuikiyekatlandı.Cartwrightsaatine bakmadı. Bu; Türkiye ile Yeni Zelanda arasındaki kökJü, derin ve duygusal ilişkinin doğası denli Genel Valinin kişiliğinden kaynaklanıyor. Vakurvemesafeli bir kadın Silvia Camvright. Amakibirli değil. Yakın, samimi ve alabildiğince gerçek. Akıllı ve sıra dışi bir kadın olmak demek, biraz da "tezat"gibigörünenbuözellikleriharmanlamakoluyor... Diinyada "kadın haklan "m tanıyan ilk iilke Yeni Zelanda. Bu öncii konumu neye borçlusunuz? Kadınlaroyhakkını 1893'te19.yüzyılın sonunda kazandı bizde. Ama o dönem için asıl olağanüstü gelişme bu hakların yalnız Avrupalı kadınlar için değil, aynı za manda Yeni Zelanda yerliieri, Maori kadınları için de tanınmış olması. Oylanıa parlamentodan küçük bir farkla geçmiş. Siyasi oyun peşindeki politikacılar belli ki bunun parlamentodan geçeceğine pek ihtimal vermemişler... Yani tarihi bir kaza mı olmuş? Biraz... Ama bunun çok da büyük bir kaza olduğunusanmıyorum. Aynı dönemde ilk kadın avukat da Yeni Zelanda 'dan çıkmış. Yalnız Yeni Zelanda değil, Avustralya ve "Commonwealth"in de ilk kadın hukukçusu olan Ethel Benjamin 1897 'de diplomasını almış. Avukat olarak sonra nasıl iş bulmuş bilemiyorum. Ama belli ki kadın konusunda o yıllarda bir şeyler olmaya başlamış Yeni Zelanda'da.Bunlarsaltkazayla açıklanacak şeyler değil... Genel Vali olmadan siz Yüksek Mahkeme Üyesi imişsiniz. Yeni Zelanda Başbakanı ve Yüksek Mahkeme Başkanınız kadın. Ankara Büyükelçiniz Jan Henderson da kadın... Bu kadar önemli mevkilerde nasıl bu kadar çok kadın var ? Gene 1893'e dönmek gerekiyor. "Oy hakkınıeldeetmemizin" 100.yıhnı'93'te kutladık. 100. yıl vesilesiyle kamu yaşamına aktif katılan kadınların sayısuıda çok önemli sıçramalarsağladık. Bu yıldönümü fırsatını ısrarla uyguladık. Kadınlar için olumlu aynmcılık, kota falan mı uyguluyorsunuz? Hayır ama tüm hükümetlerin tanıdığı bir siyasi öncelik oldu bu. Amerikalıların tabiriyle "critical mass theory "(kritikkitleteorisi)gibi... Nediro? 100 karar verici konumundan yalnız 10'unda kadın varsa.bu diğçr kadınların ilerlemesinde önemli bir etken yaratmıyor. Ama kadınlar etkili pozisyonlardan üçte birine erişebilirse, toplumdaki tüm kadınların önünü açan hızlandırıcı bir etki sağlanıyor. Daha çok sayıda kadın yükseliyor. Kadının konumunda çok şey değişmeye başlıyor. Buna "kritikeşik" deniyor. Kadın/erkek oranında "üçte bir" eşiğine ulaşıldıktan sonra artık çok özel bir çaba gerekmiyor. Doğal ivme kazanıyor olay. Yeni Zelanda'da durum biraz böyle. Yeni Zelanda örneğinden alabileceğimiz ders ne olabilir? Kadınların önünü açacak vizyon sahibi erkeklere ihtiyaç var başlangıçta. Kadınların etki sahibi yerlere gelebilmeleri için üst kademelerdeki bazı erkeklerin teşvik sağlamaları gerekiyor. Bunun bir gereksinim olduğunu anlamaları, görmeleri lazım. Çünkü kadın katkısını gözardı eden toplumlar ilerleyemiyor. Kadın da erkekle eş düzey eğitim görüyor. O eğitim kullanılmadığında boşa harcanmış oluyor. Sizin konumunuzda çok az sayıda kadın var. Şimdi Finlandiya ve Endonezya örnekleri geliyor aklıma. Böylesine sıradışı bir konum nasıl bir duygu? Güç mü, yalnızlık mı? Yeni Zelanda'da etki sahibi bir konumda olmak kadınlar için artık doğal. Genel vali olduğumda kimse bunu uzun boylu mesele yapmadı. Yalnızlık artık söz konusu değil benim için ama geçmişte çok yaşadım. Yaptığım işlerde "ilk kadın " olduğum