Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 AuUSTOS 2002. SAYI 856 Mehmet Ali kısabırsüreönceAimanya'da bir beyin kanamasında genç yaşta yaşamını yitirmiijti. Ferhat, Mehmet Ali'nınmezartaşınıöptü. Aynı gece Alişan Yoslun'u Tunceli'dcki evindeziyaretcttik. O, köyü nasıl terketmek zorıında kaldıklannı anlattı: 1983 yılıçatışmalarınarttığıbiryıldı. 1984, 1985 yılları çatışnıalarla gcçti. 1985 yılında köyün içindeki birçatışmada 5 TlKKO'cuöldürüldü. Bu olay köydeki yaşamın sonıı oldu. Alişan, kardeşi Bekir, akrabaları hepsi köylerini terk etınek zorunda kaldılar. San konak da sahipsizkaldı. Alişan Yoslun, oğlu Mehmet Ali ölünce karannı verdi onu köyün topraklanna gömecekti. Başvuımadık kapı bırakmadı. Oğlunuköye gömmek istiyordu. "Gcrekirse sırtımda ta BAŞKENT GUNLERJ Siyasal yaşamın yenimiman... MÜŞERREF HEKİMOĞLU B Mehmet Ali 'nin yapma çiçekli mezurı. San konak yerinde duruyordu. Kapılan pencereleri kırılmış, tahtalar yerlerde oturaklara dönüşmiiştü. Duvarlardaki kurşun deliklerinden, konserve kutulanndan bu binanın karargâh olarak kullanıldığıanlaşılıyordu.Duvarlardayazılarve sloganlar buraya gelenlerin kimligini cle veriyordu.Askerler/IİKKOvePKKmilitanlarına içinde küfürler olan mesajlar bırakmışlardı.Uluyankurtresmidebunlararasındaydı.TlKKOvePKK'cilarda"Bi7 sizin sevıyenize inip kütürle cevap vermeyeceğiz"diyerekkendisloganlannıyazmışlardı. Alişan Yoslun'un içinde oturmak amacıyla yaptıgı konak sessiz dağlararasında tarafların geçıçıkarargâhıhaline dönüşmiiştü. Sarıkonaktanaşağıyüriidük. Dutağacının başına bir kıış kondu acı acı ölmeye başladı. Ferhat, 1979yılından 19X5yılınakadarAImanya'da miizık eğıtimi görmüştü. Sonra elindesazı,diyardiyardolaşmayabaşlamış, dağların türkücüsü olmuştıı.Onuyıllarcabir çok kentte yasakladılar. Kendi yurdunda ilk kez, ancak üçyılöncetürküsöyleyebilmişti. Doğduğu evin yıkıntıları üzerine çöktiiğündegeçmişc yolculuğaçıktı. "Ben bir Pepug kıışııyum"dedi "Onun öyküsünü yıllar önce babaannem Elif'ten dinlemiştim. Bu kuşun sesi bana o öykiiyü anımsattı". Öykü şöyleydi: tki kardcş köyde kenger (bölgedeçoksevılcn,sütündensakızyapılan birtürköklübitki)toplamayaçıkarlar.Topladıkları kengcrleri torbalanna doldunırlar. Köye geldiklerinde erkek kardeş kengcrleri saymayı önerir. Kızkardeş torbasını açınca hepsının döküldüğünii görür ve çok üzülür. "Benimkiler dökülmüş" der. Kardeşi ınanmaz, kengerleri yediğini düşünür. Kız kardeş ne ettiyse kardeşini kengerleri yemediğine inandırama7. Sonunda, "Eğerinanmıyorsankamımıyarıpbakabilirsin"der. hrkek kardeşdebunun üzerine elindeki bıçakla kız kardeşinin karnını yarar. Kız kardeşi doğruyu söylemiştir, hiç kenger yemediğiiçinkarnındada kenger yoktur. Karnı yarılan kız kardeş kan kaybından ölür. Erkek^ardeş, üzüntüsünden kahrolur. "Allahım, ya beni öldür, ya da sürekli ağlayan bir kıışa dönüştür" der. O günden sonra erkek kardeş ağlayan bir kıış olur... Ferhat %nç öyküyü bitirince, "Pepug, Zazacaçığl&demek"dedi. "Bendebudağlann Pepug l&şuyum. Yitirdiklerime ağlıyo , u dönemin siyasal mimarlarını, , başkent yaşamını oluşturan ince ' ve kalın çizgilerini açık ve seçik göremiyor, geleceğe belli bir açıdan bakamıyoruz. Günleri değil, saatleri yaşıyoruz nerdeyse! Kalın çizgiyi yakalayamıyor, ince çizgilerin kökenine varamıyoruz. Dahası yeni oluşumlar çabuk eskiyor. Eskitmek yarışı sona eremiyor. Son günlerde kimler konuştu, yıpratma politikası nasıl tırmandı, uzlaşmadan söz edenler de nasıl tersliğe düştü! Mehmet Ali Bayar'ın konuşması ilginç tartışmalar ve beklentilerle hâlâ sürüyor başkent gündeminde. Kimi dostlarım umutla alkışlıyor DTB Genel Başkanı'nı. Konuşma türü, düzeyi ile siyasal sahnede yeni bir mimarı selamlıyor, şık almanın sevinci var toplumda. Karamsarlığı aşmak için iyimser sözler duymak, dahası güvenmek ınanmak istiyor. Umut yeşerirse, güzel ürünler oluşuyor her zaman. Şimdi de böyle bir oluşum gelişiyor. Birlikteliği koruyarak, yol almak isteği geniş çevrelere ulaşıyor giderek. Vatandaş olmanın dayanılmaz mutluluğu bu. Yaşayarak daha mutlu olacağız kuşkusuz. Mehmet Ali Bayar'a teşekkür ediyor dostlarım. Bu görevi yerine getirmekten de mutluluk duyuyorum ben de. Daha nice mutluluklara! Hep bırlikte. Yazıyı sürdürürken, telefon çaldı. Istanbul'dan Ali Artun sesleniyor. Nev Galeri'den söz eden yazımı okumuş, duygulanmış, teşekkür ediyor. Mutluyum Has Otel 'in kapısında hayranlunyta... şır, onu köye gömerim" demişti. Herkes onun çaresizliğine acıdı. Ancak o kararlıydı, sonunda bin bir zorlukla oğlunu köye getirip gömmeyibaşardı. Mehmet Ali'niıı nıe/arı Almanya'dangctirilmişyapnıaçiçeklerlebezenmişti.Kravatını da başucunaasmışlardı. Ferhaflayürümeye devamettik. Yanyana iki mezartaşınageldiğimizde Ferhat çok heyccanlandı. Babaannesi vededesinınmezarıydı.Taşlarasarılıpöptü. anlatmıştı: "Bir yük vagonunda açtım gözlerimi. Bizi bir kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin nezaretınde. Sonra iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler. Duyarlığım o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belkı. Annem sürgunde oldü. Babam surgünde öldü." Unal Cılo da yaşasaydı belki Munzur dağlarına şiırler yazar, festivalde halay çekerdi. Kimbilir? ^ Mehmet Ali Bayar cağda$ çizgileriyle göze earpıyor. çizgılerıne güven duyuyorlar. Yargıyı acele, erken bulanlar da var ama toplumdakı beklentiler doğrultusunda ve umutlu yorumlar ağır basıyor. Babası Nuri Bayar'dan, dedesi Kemal Aygün'den anılarla butunleşerek politikada yeni bir mimarın portresi oluşuyor. Eskımiş kışilerden yenı sözler, yeni polıtikalar oluşması doğaya ters bir olay. Son günlerde neler oldu, belli politikacıların eylem ve söylemleri ile eskimışlıği yenıden yaşadık değil mi? Ancak Bayar toplumun doğasında gelışen güzel bir olay. Yapaylığı yok, doğallığı var. Bilgısi, görgüsü, sevgisi, saygısı var. Beklentilere ters düşmüyor dahası beklentiler doğrultusunda yenı ufuklar çiziyor. Toplumdakı özlemin doğal gelişmesi belkı de. Başkent evlerinde adı çok geçiyor. Gerçek ve hayal ürunu yaklaşımlarla bugünden yarınlara ,* köprüler kuruluyor. Kısa sürede uzun yol hâlâ teşekkür eden dostlarım var. Duyarlılığını yitirmeden yaşamı sürdürüyor, dahası yaşama sevincini de yeşertiyor toplumda. Ali Artun, guzel bir uğraş içinde. Sanat ve kültür dizisini bitirmeye çalışıyor. Sanat ve kultur dalında belli bir düzeyi korumak çabasını özveriyle kanıtlıyor. Konuşurken çıçekler açtı kalbımde. Kımi siyasal sözcüler yaşama sevincini, yeşeren değerleri solduruyor, kımileri de direniyor. Duyarı da gecikmeden çızgisını uzatıyor. Acımasız davranışlara, hoyratlığa karşın bunlarda yaşanıyor yakın ve uzak çevremizde. Görmeyenler görmezlikten gelenler de var ama herkes kör değil! Kapalı gözlerde açılıyor, umut solmadan yeşeriyor. Toplum doğasına kavuşuyor giderek. Bir de bakıyoruz ortalık güneşler içinde. Kimı parlatıyor derseniz biz, hepimiz. Gecikmeden ustlenelım görevimizi.^