Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYKT DERGİ öteyegıdebildi. Köyününyıkılmış evlerinin taşlanna yüzünü sürebildi. litraf cevız, armut ve badem yollan açılmıştı. ağaçlarıylakaplıydı. Armutlarıayılaryemişti. Ayıboklarıortalıktaydı. Tunceli'den iki araba Asmalarda tek tük ü/.üm salkımlan vardı. yola çıktık. Kıvnla Alişan( Yoslun), I'erhat'ınamcasıydı. O da yeğeni gibi daglarını özkıvnla Munzurların lemişti. 35 yıl Almanya'daçalışmis, vebiriktirdiğı paralarla Tülük Meztepesine ulaştık. Ferhat Tunç/1975. r a s ı n d a k i a r a 7 1 s ı n c h ı r konakyaptırmayakararvermiijti. Yıl 1983'tu. Mezranııı Ferhat Tunç'un entepesindekonağıninşaatınabaşladı. Tülük mczrası ulaşılması zor tepelerin köyünde evlerin çoğu üzerinde,ormanların içindcydi. Kamyonlar günlercec.mento vetastas.dılar. AlısanYosyıkılmıştı. Ayakta kalmış lun evinecevizmobilyalar ısmarladı. Kona Yasak kalkmış, köy tek bir konak vardı. Ferhat'ın amcası Alişan Yoslun'un san konağı... Almanya'da kazanılan para ile yapılmış görkemli bir ev... Ama, Tülük mezrasında yaşam Ferhal'm doğduğu evyıkılmıştı. Amcası Alişan'ın (sağda) eviayaktaydı ama.... annesiylebabasıAlmanya'yagöçmüşlerdı. Onu, babaannesı Elıf ve dedesi Mchmct büyütmüştü. llkokuluköydeokudu. Dahasonra Tunceli'yegitti. Ortaokulu ve lıseyi de'I'uncelicJeokudu.Köyüylebağıhepsürdü.Babaannesi ve dedesini sık sık ziyaret ediyordu. I'erhat, küçiik yasjarında saza merak salmıştı. Almanya'daki babasındanbırsazistedi. Okulunuaksatırdiye babası kabul etmcdi. OsıradaTuncelikaynıyordu. Devrimci gençler her gün bir yerde eylem yapıyorlar, Palavrameydanındadatartışıyorlardı. Ferhat sonunda babasını ikna etti, sazı alındı. Artık o devrimci gecelerin genç ozan ivdı. Kendini devrimin birneferi, bir yiğit ozanı görüyordu. 1979 yılına kadar bir yandan okula gidiyor, biryandan sazı elinde gecelere koşuyordu. 1979yılındaFerhat'agurbetyolııgözüktü. Artık Tülük mezrası,bağlıolduğuBabaocagı ı sona ermişti. Oral Çalışlar ile Munzur Vadisi'nde.. ğınyanıbaşınaahırveotoparkdayapıldı. Artık her şey yolundaydı. Kardeşlerı, amca çocukları daoradaydılar. Tülük mezrası yakınlanna gelince arabaları köyeyakın bir yerde bıraktık veyürümeye başladık. Yukarıda bir konak görünüyordu Alişan Yoslun'un sarı konagıydı bu. Karijimızailkönceyeni birmezarçıktı. Ferhat'ın amca oğlu, köyde birlıkte okuyup, birlikte büyüdüğü Mehmel Ali'nin mezarıydı bu. görüp şaşırıyorlardı. Dunyanın dort bir yanından, Türkiye'nin dört bir yanından Tuncelililer yıllardır yasak olduğu için göremedikleri, özlemini çektikleri kasabalarına, köylerıne, kentlerine, dağlarına koşmuşlardı. Yıllardır ziyaret edemedikleri mezarlarına çıçek bırakmaya gelmişlerdi. Tuncelı sokakları Festıval'de Bodrum'u ve diğer sahıl kentlennı andırıyordu. Dağların tepesinde, Anadolu'nun uzak bir yöresınde çağdaş görünümlü, çağdaş düşünceli binlerce genç kentin sokaklarında dolaşıyordu. Türkiye'nin hıçbiryerinde sokaklarda bu kadar çok kadını bir arada görmek mümkün değıldı. Türkıye'de kentlerin ve kasabaların sokaklarını erkekler kaplarken Tunceli bir kadın kenti gibıydi. Sokaklarda göbeği açıkta, şortlu kızlar geziyor, gecelerı konserlerde erkeklerle el ele turkü söyleyıp halay çekıyordu. Tunceli stadyumunu Festıval gecelerı 50 bin kişılık bu kızlı erkeklı gençler dolduruyordu. Ellerinde çakmaklar, bazen halay çekiyor bazen slogan atıyorlardı. Dersimliler, haksızlığa isyan edışlerıni, yitirdiklerini, acılarını anıyor gıbıydıler. Dersim, yıllarca ısyanın, ve solun kalesi olmuştu. Zaman zaman hükümetler Tunceli ili için özel kanunlar bile çıkarmışlardı. Her isyan bir acıyı da beraberinde getirmişti. Yakın tarıh hep Dersim sürgünlerine ve göçlerine tanıklık etmişti. Yörenın ünlü sürgünlerınden bin de şaır Cemal Süreya idi. Zorunlu yolculuğu şöyle köyü ve Dersim geride kalmıştı. Almanya'ya anne ve babasının yanına gitti. Aslında Ferhat'ınyaşamınayönverenenönemlişeydağlarda bıraktığı köyüydü. Onun dağlara sevdası köyündebasjlamıştı. Ferhat bir türküsünde Mun7iır'atutkusunuşöylcdilcgctirmişti: "Ki!} basnıadan y ine dağlar/Geçit verin gideyinı/It yokuşundan öteye/Vanp yiizüme süreyim" Ferhat, 23 yıl sonra ilk kez'Mt YokuşıTdan Ünal Cilo ölmeseydi şair olur mııydıu FERİT DEMİR Ünal Cilo 9 yaşındaydı, Ovacık'ta Munzur dağlarının eteğindeki Hanuşağı koyundendı. llkokul ikınci sınıfa geçmişti o yıl. Ünal'ın koyu kısmen boşaltılmıştı Oyun nedir bilmezdı. Oyuncağı bile olmamıştı. En güzel oyuncağı yenı doğan kuzulardı. Zaten yaptığı tek iş de kuzuları otlatmaktı. Bir sabah erkenden babasıyla koyunları ve koçileri otlatmak için köyün yanındaki ormanlık alana gitmişlerdi. Elinde küçük çubuğuyla hayvanların yanında hiç ayrılmıyordu. 200 metre otelerınde ıse askerler PKK ıçın pusuya yatmışlardı. Ünal yanı başındakı pusudan habersız, suruden uzaklaşan koyunları çevırmek için koştu. Pusuda bekleyen asker, kuzuların arkasından koşan Unal'ı gorunce birden ayağa fırladı. "Komutanım terorıst" dedı ve ateş etmeye başladı. Ünal'ın küçucuk bedenı oracıkta yığılıp kaldı. Son sözü "Baba" olmuştu. Askerler, Ünal'ın yerde yatan ölüsüne tereddütle yaklaştılar. Küçük bir köylü çocuğunu vurduklarını anladılar. Bu, Tunceh'nın ve o yore insanın kaderiydi. Dağ başlarında kımler yaşamını yitırmemışti ki! Dokuz yaşındakı Ünal da bu yöredekı ölümlerden nasibini alanlardandı. Askerler bu ölümün yanlışlık sonucu olduğunu kabul ettiler. Bir askerın bolgedeki gerginlik nedenıyle yaşadığı travma sonucu Ünal'ı öldürdüğünü söyledıler. Ünal'ın aılesıne 500 milyon para yardımı yaptılar. Ünal, kısacık ömründe hıç şenlık görmemıştı. O zaman zaten Munzur Şenliği yoktu. Dağlar sılah seslerıyle yankılanıyordu. Ünal da her sabah sılah sesleriyle uyanıyordu Köyler boşaltılıyor, yakılıyor, köylüler köylerini terk etmek zorunda kalıyorlardı. Unal 1998 yılında yaşamını yıtirmıştı. Aradan geçen 5 yıl içinde Tuncelı'de pek çok şey değışmışti. Üç yıldır yapılan Munzur Festıvalı ıse, Tunceli'ye başka bir hava getirmiştı. Bu yıl Festivale gelenler, 25 bin kişilik kenti dolduran 70 bın kışilik kalabalığı