Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7NİSAN2OO2. SAYI837 Evet. Daha önce de söyledim, bakmak istediğim, insanın toplum içindeki duruşu, yani parçalanmışlığı... Bunun için sokağı ne kadar ve nasıl kullanıyorsunuz? Sokağa çıkıp konu peşine düşmem, ya da bir fotoğraf makinesi alıp gözlem yapmaya kalkışmam. Sokakta normal yaşantıma devam ederken bazen gözümün önüne bir imge takilır. Bırsaniyesürer... O bir saniyede dc siz görürsünüz, ama o bakışı nasıl edindiniz? Insanı görüyorum, ona yüklenen imajı, saçına, ceketine, ayakkabısına, gömleğine, üstündeki markalara sinmiş kimliğini görüyorum. Ben hep fi /Jyaretçi, 1986... gür resmi yaptım, yanı baştan ne ve kendini yeniden ele alacağına daİr beri böyle bir eğilimün vardı. Akademiye umudunuz var mı? girdikten sonra benim için isabetli olan şeyse Neş'e Erdok'un öğrencisı olmamdı. O Onun içınde bulunduğu duruş; absürdlükatölyedisiplini benim figüreğılimimi gelişleri, komik halleri, dramı... En öneml isı ise tirdi. insanın kendisini yeniden ele almasını sağlamak, bir öneri yapmam gerekirse bu, resimlnsana bakışınız politik. Kişisel tarihilere bakarak, insanın kendisini yeniden kennizbu politik görüşle nasıl buluştu? dini ele alması olur, yeniden düşünür, ben naBen 80 öncesını yaşadım, yani beni biçimlendiren 1980 öncesi, o politik atmosferdir. sıl duruyorum, ne yapıyorum... Biröngörünüz,sezginizvarmı,nereye Bunun dahümanist, insancıl birtemelı var. Resminiz 1940'lardan bu yana, "bozu gittiğinizedair? Yok. Sadece yapmam gereken çok iş.çok yor" diyc bu kentten Istanbul atılmak isresim, çok imge var, çünkü durmaksızın yatenenleri anlatıyor... Bu, anlamda rcsmin ğıyor. Sürekli işleryapmayaçalışıyorum,babir gecikmişliği yok mu ? zen yetışemıyorum, bazı imgelerin benim Belki de bazı şey lenn olgunlaşması gereiçimdeki modası, tarihi geçiyor. Daha ben kiyor. Fakat bu tıp konular Türk resim sanatı onuelcalmadan.başkabırşeyçıkıyor. tarihinde her zaman ele alınmıştır.Bunlann Bizi yağmalayan imgeler aynızamanda çokyetkinörnekleridevardır. Günümüzde de özellikle kent olgusunu yoğıın olarak işle tehlikeli sınırlara da sürüklüyor, milliyetçilik, faşizm... Cöstermenin önemi de belyen ressamlar var. Onlar da, ben de hızlı ki burada... kentleşmenin yarattığı çarpık kent ve çarpık insan tipine ve onun yarattığı kültüre vurgu yapıyomz. Bu kuşak belkı de daha önceki kuşaklardan daha fazla bu konularıelealıpdidikliyor. Resminizin insanlangörülmedikleri gibi bugiinün "yozlaşma" olarak adlandırılan yaşamınııı suçlusu olarak da gösterildiler... Sizin için de onlar suçlumu? Ben "yozlaşma" diyerek yargılamak istemiyorum, benim resmim yargı resmi değıl. Okelıme belki dilimde vardır ama altıııı çizmem. tzleyiciye bırakıyorsunuz... Evet, onun yozlaşma olııp ol Otoda, 2002... madığı kararını izleyiciyebıraHvet, büyük tehlike, buradan bir şekilde kıyorum. çıkmaklazım. Sanatbunoktadaçokönemlı. Kolajla dilinizi mi güçlendiriyorsunuz? Herkes bu konuda bir şeyler yapacak tabıı, Evet, hem güçlendirmek, hem de gerçekben de ressam olarak estetik, plastik bir soliğe daha çok vurgu yapmak, resmin yüzenuç çıkarmak gerektiğine inanıyorum. Ben yindeki gerilimi arttırmak için kullanıyorum; gözlük kenan, toka, fermuargibi, tuva bakmaya çalışıyorum, bütün derdim bu bele bırtakım elemanlar yapıştmyorum, kâğıt nim. Ama baktığım zaman elma armut görmüyorum ki, ınsanlan, onlannparçalanmışlar, kumaş parçaları. tnsanların kimliksizliği, yani Ayşe ya da lıgını, imge bombardımarunı, aynılaşmalan, Ahmet olmayışı ve y iiziin yokluğu, izleyi apolitikdurumu görüyorum. New York'taki insanla aynı olmak gibı bir saplantım yok, cinin kaçışınıengellemekiçinmi? bence tehlıkelerdcn birı bu. Nıye olalımki ? lCimliksizlik, belli bir tanımlamaya girBütün bunları gördüğüm zaman, oturup mek istemememle ilgili. Yüzün olmayışı ise, bunları yeıüden üretmek ve yorumlamak ihevet, herkes oraya kendını koyabilir. tiyacı hissedıyorum. Bütün yapmak ıstedıİnsan sizi şaşırtıyor nıu hâlâ? Tabii, her zaman.. çünkü o umuduyla, ya ğımbu. Oldukça zor bir iş ama... pay değerlerıyle, yüklendığı ımajıyla, seTabii, salıici olmak zor. ^ vinçlen,sabnyla,dırenciyle,trajedisiyleinsandır. Insangelişir. İnsan bitmez... lnsana kendisini göstcrirken, göreceğiberatguncikan@turk.net Beyoğlu'nda 33 yıldır varhğını sürdüren Eller Sanat Galerisi aynı zamanda bu sanatı öğrenmek isteyenlere de bir m e k â n . N. Acun 'un Istiklal Caddesi, Postacılar Sokak 'taki galerisL, Okulvari bir galeri YAZI: EFE NALÇACI FOTOĞRAF: BURCU GÖKNAR B üyüklü küçüklü yüzlerce kolye, küpe, gerdanhk, bilezik ve yü| zükle süslenmiş bir mekân. Yorgun haliyle her zamanki masasında oturmuş, yıllardır çıkarmadığı göz1 ükleri ve yumuşak parmak hareketleriyle bir bakınn üstünde çalışıyor, dikkatli ve titiz... Nurhan Acun 68 yaşında, doğmabüyüme Istanbullu; yıllann eskıtemediği usta bir sanatkâr. 33 yıldır Eller Sanat Galerisi'nin sahibi, işletmecisi, ustası vemuhasebecisi. Güzel Sanatlar Akademisi Iç MimarhkBölümü'ndenmezunAcun, lOyıla yakın iç mimarlık yapmış, sonraları "tesadüflerüzerıne" bu işe başlamış. Onlarca sergiye katılmış, defalarca Türkiye'yı yurtdısında temsil etmış. Hatta Japonya'dan görmeye, tanışmaya gelmişler. Kendi deyimiy le "tesadüfler üzerine" başladığı bu iş, zamanla vazgeçemediği bir "tutku"halinegelmiş. Bakır, san bakır, pirinç, meşe palamudu hatta çakıl taşı... Tabiat ananın insanlığa sunduğu her şey, onun için işlemeye değer bırer malzeme. Beyoğlu'ndaki Eller Sanat Galerisi'ne gittiğimızde, öğlen yemeği ıçın hazırladıkları istavnte ortak oluyoru/. "Balığı çok severim" diyor, Kolye kopyaları (snlda). 100 yıllık bir fotoğraf makinesi... "ama sadece yemesıni. Yakalanma anına dayanamıyorum, canlı yüzden ismi'el sanat galensi'ne dönüştü. Sürekli insanlar gelip gıttıler. Hatta burada ların aciz çırpınışlan beni çok etkiliyor" Üsküdar'da, birapartmanınçatı katında bir ara 25 kişı bile olduk. Zamanla hepsı çeşitlinedenleryüzündenaynldılar. Şimdi atmaya kıyamadığı eşyayı biriktirip aynı Kenan Usta'yla çalışıyoruz. O, dışandaki zamanda Boğaz'ı gören bir pencerenin işlere koşruruyor, ben de buraday ım." önünde resim çizermiş.Beyaztuvalinüstüne yağlıboyayla yapılmış "lstanbul'da Çatılar" adlı çalışmasını gösterirken, "Be Sankl bir sanat okulu... "Meslek liselerinde okuyan kızlar bir sünim annem çok iy i keman çalar, resim yare çalıştılarburada. Sonralan kımi madeni pardı" diyor. Değişen Istanbul'un onun nedenlerden kimi de tarklı nedenlerdenayiçin tek değişmeyen tarat'ı, zıyaretçileri... nldılar. Bazıları aradı sordu, bazıları ise "Buranın zıyaretçileri belirli bir çizginin üzennde; dost gibiyiz onlarla. Hepsiy le sa unuttu burada geçengünlerini. Kadınmüşatlerce sohbet edebiliriz. \ ler yaş grubun terilerim öğrenmek istiyorlar bu sanatı" Bir Anadolu tutkunu Acun. "Anadolu dan ziyaretçim var. Bu zıyaretçi grubunu, Medeniyetleri Müzesi'nde gördüğünüz runstler ve sanatçılar oluşruruyor. Bazı tubirçok eserin kopyasına burada rastlayabiristler, ülkelerine döndüklerinde burayı lirsiniz. Tunç devrinden Selçuklu ve Biöneriyorlarmış. Bir kerezans'a kadar uzanıyor çalışma yelpazem." sinde Japonya'dan, elleAcun, Sydney ve Melbourne'dc nisanda rinde kartla, ülkelerinde açılacaksergilerine hazırlanıyor.^ yayımlanan bir dergi sayfasıylageldilerburaya. Dergıde galeri konu efenal@mynet.com edilmiş; yazıyı gösterdiler, uzunca da sohbet ettik." İç mimarlık yaparken Kadıköy'de, bir pasajda dükkânı varmış. "İç mimarlık zevkli fakat zor iş; kültür meselesi, biraz da pahalı biruğraş. Arkadaşlarımın işyerleri Nişantaşı'ndaydı; onlar başarılıoldu, ben olamadım" diye anlatıyor 10 yıllık iç mimarlık macerasını. Sonra galeri gırmişyaşamına. "Bazı bakır ve gümüşlerimi evimdeki halının üstünde duran cam vitrine koydum. Arkadaşlarun güzel durduğunu söylemeye başladılar, benim de ilgim arttı. Zamanla sıparişleraldım, sonra yurtdışındansiparişler gelmeye başlayınca ben de' Eller Sanat Galerisi'nı açmaya kararverdim." Eller'ınneredengeldığınisoruyoruz.... "Buradakiherşeyellerleyapılıyor.Benim amacım, ziyarctçi lere sunulacak parçalan birkaç kışının ellennin hüneriyle hazırlamaktı. Bu yüzden, adı Eller Sanat Galerisi oldu. Ama şimdi yalnızım ve galeri sadece tek bir elle yaratıyor eserlerinı, bu