06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTANINNOTLARlDuyauAsena" [email protected] Kadının Statüsü ve A nkara'da Kadınuı Statüsü ve Sorunlan Genel Müdürlüğü'nün Medeni Kanun'daki değişiklikler üzerine düzenlediği bir panele katıldım. Devlet Bakanı llasan Gemici; "lnsan haklarına gösterilen saygı, o ülkedeki uygarlığın ölçütü durumuna gelmiştir. Kadının haklan insan haklarının aynlmaz parçasıdır " dedi. Konuşmasının sonunda ise, o günün güncel konusuna değindi ve şunlan söyledi: " (,'oğalmayın diyenler valaııa ihanet edenlerdır sözü, bir parti başkanının söylememesi gereken şeydir. Ülkenin sorıınlarının tenıelinde hızlı nüfus artışı var. Bakabileceklen kadar çocuk olmazsa, her çocukla ailelcr ve toplum fakirleşiyor, sorunlar artıyor. Bu, kadın haklarına da aykın, onlann çocuk makinesi gibi görülmelerini doğru bulmuyorum. Bir ihanetten söz edilecekse, bu koşullarda dünyaya getirilen çocuğa ihaııet edilmcktedir. Sayılarla değil, yetişmiş insan gücüyle uygarlık kurulur. Nüfusumuzun yüzde 4O'ı 18 yaşın altında, çok çocuk olunca aile erkek çocukları okutuyor, bu da kadın erkek eşitliğine aykın. Kğer genç nüftısu doğru eğitip yönlendiremezsek toplumda yıkıcı etkisi olacaktır. Sadece siyasi beklenti ve ümmetçi zihniyetle insanları çoğalmaya teşvik etmek yanlıştır." Hasan Gemici bir erkek ama kadın sorunlan çalışmalanyla ilgili ve bilgili... Bu toplantıda Kadın Statüsü ve Sorunlan Genel Müdürlüğü çalışanları ile birlikte olma fırsatı buldum. Inanılmaz bir arzu ve özvenyle çalışıp, çok güzel işler başaran bu kurumun genel müdürlük statüsü bile yok ve mart ayında Meclis'ten karar bekleniyor. Genel Müdür Vekili Leyla (oşkun Çınar bu kanun çıkarsa çok rahatlayacaklannı ve daha basanlı olacaklannı söylüyor. lnıren Aykut zamanında kurulan bu kurumun yaşaması için elimizden geleni yapnıanıız gerekiyor. Çünkü gerçekten kadın sorunlanna çok hâkimler, inançhlar ve hiç durmadan çalışıyorlar... ^ Reklamcıların çoğu kadın da esteren Davutoğlu, Reklamcılar Derneği Başkanı oldu, 1984'ten beri ilk kez bir kadın reklamcı başkanlığa getirilmiş; onu kutluyor, başarılar diliyorıım. Bu vesileyle öğrendik ki, derneğin başkanı gibi, as başkanı ve yönetim kurulunun yüzde 43'ü kadın... Reklam sektöriindeki bu kadın çokluğu gazetelerin uygar yazarlannca olumlu karşılandı elbette. Ama benim aklıma bir soru geliyor... Reklam sektörünün çoğu ya da yansı kadınsa, neden reklamlar 20 YIL SONRA FIYATLAR B N Nesteren Davutoğlu... hâlâ bu kadar erkek? Neden reklamların neredeyse tümüne yakını, kadınların erkeklere hizmet edıp, onları mııtlu etmesi üzerine inşa ediliyor? Neden bir bisküvi reklamında bıle, erkeğin elıne bisküviyi verip, çikolatalı, meyvelı, sütlü ürünler, esmer, sanşın, kumral kadınlarla belirtilıyor? Neden kadın reklamlarda, evde çalışan binsı ve güzellik metaı olarak kullanılıyor? Yani reklam dünyasındakı kadınlar, neden iş dünyasındaki erkeklerin görüşlerine boyun eğiyor?^ ir sigorta şirketinin finansal danışmanı Ipek Uluay ile sohbet ediyoruz. Hazırlanan bir 1 rapordaki rakamları gösteriyor. Enflasyonun yüzde 60 olacağı varsayılarak hazırlanan tabloda, 20 yıl sonraki birkaç fiyat şöyle sıralanmış: Bugün 340 milyon olan kira bedeli 20 yıl sonra 2.568.967.366.681 TL olacak. Bugün 1.800.000 TL olan bir paket sigara, 20 yıl sonra 13.600.415.471 TL olacak. Bugün 200,000 TL olan ekmek, 20 yıl sonra 1.511.157.275 TL olacak. Bugün 16 milyar olan bir yabancı otomobil, 20 yıl sonra 113.336.795.588.872 TL olacak. Son rakamları yazıyla yazamadım, çünkü anlayamadım. Acaba olur mu böyle? Olursa ne olur? Hiç anlayamadım. ^ YATAKLI TRENDE YOLCULUK... A nkara'dan dönüşüm trenle oluyor... Yataklı trenle... "Büyük bir zaman kaybı ama yeni ve farklı bir tat" diye düşünüyorum. Yıllar var binmemışim yataklı trene... Restoran keyfini anlata anlata bitiremezler ya... Ben de biner binmez restorana koşuyorum... Nedense, yataklı tren de kar yağışı gibi, hüznü, neşeyi, coşkuyu, gizemi, romantizmi anımsatıyor insana. Nedense? Garson, ortada bir yerde oturduğum masadan beni kaldmp, en uca götüriiyor, burada sırtımı insanlara dönmüş oluyorum ve 'iyi yer' diye neden burasını verdiğini henüz anlayamadım. "üaha rahat edersiniz" deyince, bunuıı 'rahatsız edilmemek' anlamına geldiğini çözüyorum sonunda. Içımden 'bu zamanda ne diye nasıl rahatsız edileceğim ki' deyip garsonun korumacıhğına gülüyorum içten içe ve ona hiç kızmıyorum... Bir tren cahiliyim ben. Birden ANAÇBV'in kermesinde satın aldığım ceket yüzünden cebimdc sadece 30 milyon lira olduğu aklıma geliyor... (Acaba bu yazıda kendi kendimi eleştirsem ve kendimle alay edip kötü sözler söylesem bir 1 urk vatandaşına sövmekten ceza alır rruyım bilemiyorum ama yine de yazmak zorundayım). Kredi kartının geçmediğini öğrendikten sonra korumacı garsonuma (adını öğrenmediğim için üzgünüm) yemek için 30 milyonun yetip yetmeyeceğini soruyorum. Bu aptal soruma gülüyor ve "Ne kadar yiyeceğinize bağlı" diyor... Bir köfte, bir salata, bir soda söylüyorum... Mükemmel lezzette köfte ve patatesler... Hem yiyor hem kıtabımı okuyorunı, yemek bittiğinde çayımı yudumlarken, karşıma şişman, bıyıklı ve parmağında dev bir yüzük olan adam oturup, kahve söylüyor. "Herkes çift, yalnız olan sadece ikimiziz, sıkıldım, sohbet edelim istedım" diyor. "Kitap çok heyecanlı, bırakamam" diyorum. Biraz sonra "Henri Potır mı okuyorsunuz yoksa" diye sonıyor. Kafamı kaldınp "hayır" diyorum. Biraz sonra "Kitap kalın, bitmesini beklersek iki tren yolculuğu daha yapmamız gerekecek" diyor, müthiş bir espri yaptığını düşünüp gülerek. (Bu sırada Ka, kar yağarken, Kars'ta Lacıvert'le konuşmakta)... Artık nazik davranmam gerekmiyor bu aıılayışsız insan karşısında ama yine de giilümseyerek, "Ama ben kitap okumak ıstiyorum" diyorum. Kahvesini bitirip, gidiyor... Garson ise, sırtımı tüm insanlara döndürüp oturttuğu en uç köşede yaşadığım bu durumdan hayli üzgün, korumacılığı bir işe yaramadı... Ilesabı istiyorum, sevgili garsonum, "31 milyon lıra" diyor. Neyse bunun şaka olduğurıu anlıyorum ve 7 milyon liralık hesabı ödeyip, sabah kahvaltısı hakkında sorularımı soruyorum, 'Ben sizi uyandınnrrT diyen garsona, 'Odada telefon mu var' sorusunu yöneltmek zekâsında bulunuyorum. 'Kapınıza vururum' deyince odama dönüyorum. Ve, yanında yatan adaııuıı nefes sesi yüzünden bile uyuyamayan ben, trendeki yatağımda uyumaya hazırlanıyorum. Neyse bu kez gece giysilerimi almayı unutmamışım, hatta o denli akıllı davranmışım ki, "hastalık pijamamı" yanıma almışını... Hani kaza falan olur, edepli görünmek için... Ondan sonra büyük mücadelem başlıyor. önce soğukta uyunıayı sevdiğim için ısıyı indiriyorum. Sonra soğuk oluyor, ısıyı açıyorum... Bu işlenıi defalarca tekrarlıyorum. Yatıp kalkmadığım aralarda da o tıkırtı ve sarsıntılarda uyumaya çalışıyorum... Kalkıp perdeyi açıp yıldızlan seyrediyonım. Bu süre içınde nezle oluyorum... Garsonun kapımı tıklatmasına gerek yok, hiç uyumadığım için saat yedide kahvaltıdayım. Kızarmış ekmekler, yumurtalar ve 3 milyon 6(K) bin lira hesap... Tren rötarsız Haydarpa$a'ya geliyor, birden vapuru göriip heyecanlanıyorum, buna da binmeyeli yıllar olmuş... Gişedeki nemrut adam, on milyonu kafama atıyor, bozuk ver diye... Olsun, yine de bineceğinı vapura. Gazetemi alıp vapur keyfini yasıyorum... Hvde akşama kadar uyuyorum... Bir çeşit jetleg yaşıyor, birkaç gün kendime gelemiyorum. Her ortamda mışıl mışıl uyuyanlan kıskançlıkJa yâd ediyorum. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle