06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 MART2002. SAYIS32 kologedasıyla, B. (îülçin I lasa, namı diğer Çay 1 gı 1, her müvekkilinde, babasını kurtar1 dığını sanıyor, hükmüne varmakta haklı olabilirsiniz, hiçbi itirazımyok! Benibiryana bırakın, Hylülist Yargı uğruna, insanlarımız her gün haksızlığa uğrarken babama yapılan haksızlığı da unutmam mümkün görünmüyor.evet! Önemlı bı yaş farkı olmadığı halde, Şadan içinbabanız mıdiyesoranlarolurduhep. Bi keresmde, Kapalıçarşfdabı bakırcezvearanırken, Şadan dükkân sahibiy le mutadı üzre kavgaya rutuştuğu ıçin, dükkânı terk etmiş. Akl ı bakır cezvede kaldığı ıçin, "Sen git al, ben gıdemem artık" dedi. Beni, "Aman ne aksibibabanızvarsizinöyle,huysuz,asabı," dıye karşılayan o dükkân sahibini hiç unutamam, al e I ace le para öderken, babam di i 1, kocam, diyenıemiştim. Aslında Şadan bu tür huysuzlukları dışında, bız bizeyken ya da dostlarıy la birlikte, bembeyaz saçlarına karşın,gerekhareketleri,gerekkonuşması,inanılınaz bı gençlik taşırdı. Susup oturduğunda ya da hareketsız kaldığında belli ederdi yaşını, hatta çok daha yaşlı... Doğurma yaşıma rastlayan evliliğim sırasında çocuk yapmayı düşünemezdim, çünkü kocam, bana dayak atma teşebbüsünde bulunan kişiydi, Haluk Fevzioğlu.. Şadan'labirI i ktey ken ı se, doğurma yaşını aşmıştım, otuz seiciz yaşında doğuramaz çatlardım herhaldc' 11 Gençler ve Çaylıgil... Devrimci gençlerden ömer Ayna yargılanıyordu. Avukatı da Nâzım Hikmet'in avukatı, kriminolog Mehmet Alı Sebük, mahkemede, ömer Ayna için, müvekkılımın aklı dengesi yerinde diildir, dıyerek adli tıbba gönderilmesini istemişti. ömer Ayna da bunun üzerine, avukatını azledip, "Yok mu bir devrimci avukat beni savunacak?" diye sormuştu. Bir gün yine akşama kadar süren sıkıyönetim davalarından bırındeyız; ömer Ayna'nın çok yakını, amcası mı, babası mı onu da anımsamıyorum, yanında ağır ceza kâtibi bir gençle beni bekliyorlardı. Onlara bu davayı alamayacağımı söylemiştim, o dönemde o çocuğun davasını reddettiğim için çok vıcdan azabı çektim, hâlâ da çekerim. Demek parti disiplini her şeye karşı işliyordu ve ben de bunun dışına fazla çıkamamıştım... Bu söylediklerimde ciddi bir otokritik var ve sürdüruyorum. O günlerde Sinan Cemgil Nurhak Dağları'nda öldürülmüştü. Babası TlP'ten arkadaşım, dostumdu biliyorsunuz... Evlerine taziyeye gittim, çok nazik bir aile, öyle ağlamalar sızlanmalar yok, ikramlarda bulunuyorlardı. Yalnız, Sinan'ın annesi Nazife Hanım, gene aynı nezaketle, "Gulçın Hanım, acaba bir devrimci avukat yok mu ömer'i savunacak, bu davayı biliyorsunuz kimse almadı" dedi. Ne yığit kadındı, oğlunu kurtaramamıştı, oğlu öldürülmüştü ama o hiç değilse oğlunun arkadaşım korumak istiyordu! Gerildim, bi'şi söyleyemedim, çok mahcup oldum. Ondan sonra da, Işçi Partisi davaları hariç, gençlerin bütün davalarına girdim. İlkkaçamak Nasıl yaptım o işi şimdi de bilmiyorum... O zamanlar on dokuz yaşındayım, liseyi yeni bitirmişim ve hangi fakülteyi seçeceğime dair bir türlü karar veremiyorum, babamın deyimiyle, kafa gezdirdiğim dönetnler... Yüzme sponı yaparken bir gençle ilişkim olduğu doğrudur. Genç dıyorsam lskendeT Songur Bey benden on beş yas, kadar büyüktü, yüzme hakemliği yaptığı da doğrudur, çok baskı kurmuştu üzerimde evlenelim, evlenelim diye! Evde de, evlenemezsin diyc farkJı bir baskı! Annemnikâhdairesinindefterini komşuda görüp eve geldiğinde kıyametler koptu. Ben babam tarafından sorguya çekildim ve öyle son derece suçlu, oailesine bayrak kaldıran kız... Babam bana bir vekâlet verdirtti, ondan sonra da doğruca, ablamınyanına, Siirt'egönderildım. 1819 yaşında, aslında edebiyata girmek istemiştim. Edebiyatı seçiciim ama, babam, bu takdirde öğretmen olabilicümi hatırlatıp, "Kendine daha genişbıralanseç!" dedi. Bu uyan bana makul geldi, iktisada gittim. Aman ne çok sıkıldım; keçı koyıın istatistikleri, Türkiyeekononıisi, hiç ilgimi çekmedi, bıraktım. () zaman, babam, "Sen maynıun iştahlısın, bir edebıyat ıstıyorsun bir iktisada gidıyorsun" dedi. Bu sırada bi üç sene geçmiş işte ve geçen bu üç sene zarrinda o malumanlamsızevlilik.. Kafagezdirmek,babamın bıdeyımi.tamda 'kafagezdirme' dönemindeyim o zamanlar, birden kafama danketti, hııkuka giriciim dedinı. Babamın tepkisi bu kez farklıydı:' Ben de senden böylebi'şi bekliyordum' dedi. Hukuku gerçekten sevdim. Bizim birinci sınıf bin kişiydi, önde oturamazsanız, birbirinizinnefesindendersdinliyemiyciinizsınıflar... Haziranda ikiye geçmekzordur, şimdi de öyle mi bilmiyorum, haziran döneminde bütün dersleri verip ikinci sınıfa geçmeyi başarabildim ben. Çok devamlı biröğrenci olmadığımhalde, notların yardımıyla diğer sınıflan da severek bitirdim ve hiç düşünmeden hcmen avukatlık stajıma başladım Evlatlıkedlnillyorum Moda 'nın moda olduğu günlerde... rekeniştemolmasıylaaçıklanamaz, kendisi ilkpolitikmüvekkilimdirvebenbumiivekkilimden çok şey öğrendım, hatta daha da ılerigidereksöyliyeyim.beniGülçinÇaylıgil yapan ilk nüveleri Adnan Benk 'ten aldım, bunu asla gizliycek diilim evet! Kendi davasından sonra bana da yardım etmeyi sürdürdü, evet! Marksizmi çok lyi bildığı ıçın, üstlendiğim davaların bılırkışı raporlannı getirir, Adnan'a okurdum. Müvckkilimın söylediği, bu yazdığı, bu hepsi, Marksizm,komünizmpropogandasınagirmez, bu sosyalizmle ilgili bir yazıdır, konuşmadır, suç yoktur, şeklinde özetleyebileceğim, sihirli anahtan, bana Adnan Benk verdi, biruslüpedinmemi sağladı. Birkayınvalideningelininievlatedınmesi bence de çok sık görülmüş bi'şi değildir ama benim kayınvalıdem gerçekten de bunu çok ıstedı. Bunda eşım Şadan'ın daetkisi büyük tabii, hastalandığında tutturmuştu annesine, benim yanımda da, "Anne neyin varsa Gülçin'indir,neyinvarsaGülçın'in"derdi, nasıl utanır, nasıl sıkılırdım anlatamam... Şadan'ın ölümünden bı ay sonra, nasıl bı ısrar . "Yavrucuğum Şadan'ın vasiyeti var, sizde benim ıçın çok kıymetlısinız" diyordu. Ne zaman ziyaretine gıtsenı, laf dönüp dolaşıp oraya geldığı içın, ziyaretlerimi aksatmak zorunda kaldım. Kayınvalıdem, lıse düzeyinde bı okulda okıımuş, kendi döneminin aydın kadınlanndan biri, bu konuda benden umudunu kesince kendi sorup araştırmış, kendisine, "Madem bu denli isteklısınız, evlat edinin, en sağlamı o" denmiş. Görmüş geçirmış, çok nazık, çok kıbar bi hanımefendi, hiç unutmuyorum, "Sizi evlat edinirsem, acaba annenız kınlır mı?" demişti bana. (...) Belli yaşın üzerindeki insanlann, mülkleriyle ılgilı tasarrufta bulunabilmeleri için, 'aklı başındadır' raporualmalan gerektiği, kurulunuzun da malumudur. Kayınvalıdem hiç yüksünmeden Prof. Coşkun Özdemir'e gidıp, bu raporu ahyor. ^ Derieyen:DUYGU YAZICI Soyadını taşıdığım Şadan Şadan 'la çok güzel günler yaşadım ben. O kendi değerleri içinde yaşadı ben kendıminkileriyle, evet! Bana göre insanın insana saygısı budur. A çok mu hoş görürdüm yaptığı bazı şeyleri ya da o benimkileri çok mu hoş gördü, hayır! "Aşk" bir başkasuidan sana dönen sevinçtir. Hemnasıl bir sevinç! Gözlen parlar insanın pınl pırıl olur... Ben bunu Şadan'la doya doya yaşadım. Anımsamak Istemedlğlm evlillk Haluk Fevzioğlu, hukuktan okul arkadaşımdı, aynı smıftaydık, Kayserili bi ailenin oğlu, böyle,bıyıklı,çok güzel biadam... Çok da güzel şıır okurdu. Haluk'la evlendikten sonra, avukatlık stajımızı, aılesınin yanında Kayseri 'de tamamladık. Tam anlamıy la geleneksel bı aıle, kahve yapıp kayınpederimin eline verdiğimde, adım Hizmetlı (îelın'e çıkmıştı. Necmettin Bey 'le sokakta da yan yana y üriimene ımkân yok, kadın arkadan gelecek illa, ben anlamaz, yetişip yanına gittığımde, kayınpeder daha da hızlanır, nefes nefese yeniden öne geçerdı. Belkı de böylesi geleneksel bir aileden geldiği için, Haluk beni dövmeye kalkıştı, bilemıycım? Haluk' un babası da annesine vururmuş çünkü. Adnan Benk Onun benim hayatımdaki yeri, bi zamanlar benımarkadaşımıken, Sımin'leevleneUğur Mumctı, İlhan Selçuk, Okay Gönensin yargılanıyor. Çaylıgil ve tlkiz savunmada. Şimdi düşünüyorum da, 12 Mart'a gelirken üçe bölünmüştük; TİP vardı, başını Doğan Avcıoğlu'nun çektiği ve zaman zaman 'cuntacılar' diye anılan aydınlar vardı, benim arkadaşlarım llhami Soysal, İlhan Selçuk buradaydılar; bunlar tırnak içi Madanoglu Cuntası ile bağlantılıydılar ve cuntanın başı Cemal Paşa benim dostumdu. Bir de demokratik devrimi savunanlar, MDD'ciler vardı ve tüm gençlik liderleri buradaydı. O günkü sorun şuydu; bir kamp, MDD'ciler, kendi avukatlarının diğer kamptakileri savunmasını istemiyorlardı; MDD'ciler, pasıfist ve oportünist olarak suçladıkları TlP'lilerin savunulmaya değer olmadığını ileri sürmekteydi. Nitekim, Boran ve Aren'in uzun yıllar dostu bı meslektaşım, MDD'cı olup en yakın arkadaşlarım savunmayı reddetmişti; ben bunu yapamazdım. Kişiliğim elverişh değildi, herkesi savundum, ancak ne yazık, bu kamplar ıçınde en zayıfı olan, TİP'İ ve TlP'lileri savunmadım. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle