Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYi: r DRRGİ HAFTAMNNOTLARlDüvoüAsena dasena@turk.net Geçmiş 8 Martınız kutlu olsun 1978 yılııula Kadıncadergısi çıktığında ve bu dcrgıde kadınerkek eşitsizliğinden söz edildiğiııdc kimilerınce yadırgannııştık. Sanki gerçek olmayan durumlardan söz edıyormuşuz gibi bızc şaşmyor, sert buluyorlardı kı Kadınca radikal bir dcrgi değildı. 1987 yılınıla Kadının Adı Yokyayımlandığında bu kez yadırganan ben olmuştum. Kitap bir yılda 40 baskı yaptıktan sonra, aile içinzararlı buluııarak, 18 yaşından küçüklere yasaklandı. O zaman Turgut Özal devriydi. Ilâlâ benzerleri var olan, birtakım basın organları, "kadınlan toplumda erkeklere tanınanhaklarakavuşturarakaradakieşitsizliği gidermcye, mesleklerini özgürce seçmelerini sağlamaya yönelik topluııısal harekct" aıılaınınagelen feminizmı 'erkek düşmanlığı' diye tanıtmayaçabaladılar. 'Çirkin kadınlar erkek bulamadıkları ıçin erkeklere düşmanolurlarbununadıfeminizmdırdediler. Inanılırgıbı değil ama buart niyetli ve cahil düşünceyapısıbugünlerekadargeldi. Insanlarhâlâ, beğendikleri ve her bakımdan 'ııormal'bulduklarıbirkadıngördüklerinde,'ay senfeminıstolamazsın,sananedenfeminist diyorlar' diye 'sevgidolu ' tepkılergösteriyorlar üüyiik bır çoğunluk, ellerıne bir sözlük, bir ansiklopedı almaktan âciz, feminizminsözliıktaıumımbilcögrencmedihâlâ. Hem bilmlyor, hem konuşuyor ^ Kusura bakmayın ama insanın nııdesi bulanıyor. Bulanıyor, çünkü hem bilmiyor, hem de konuşuyorlar... Konuijinaklada kalmıyor eleştiriyor ve yargıhyorlar... Bilıııeden! 'Amaıı bana çirkin demesinler, aman bcni erkek düşmanı sanmasınlar, aman bana lezbiyenyakıştırması yapmasınlar' diye, kadlnın sorunlarını bildikleri halde, birtakım gerzeklerden korkııp, inandıklarını savunamayanlar için de aynı duygulan duyuyorum. Ilele, hiçbir şeyle ilgilenmeyip, bilmeyip, 'bizim ülkemizde kadın baş tacıdır, evın esas r«jsidir, Anadolu'dakraliçe gibi baş üstünde tutulur, hele kentli kadının hiçbir sorunıı yoktur, ne istiyor ki bunlar' diye söylenenleri küçümseyen kadın ve erkekler... lıısaıı haklanylailgilenen, insanayapılanhaksızlıklarla dertlenen bizler, ürneğin benim yaşımdakiler, 2030 yıldır bu konuları konuşu^or ve yazıyoruz. Ve hepimız, bu kadar yıldır, onlarca düşmanlıktan, dedikodudan, iftiradan nasibimizi aldık. Ama korkmadık, çekilmedik. Kadınlara uygulanan şiddetin, kanunlanmızdaki haksızlıkların, tacizin, tecavüzün, zorlaevlendirilnıelerin,namuscınayetlerının, ahlak konusundakı çifte standartların, kızç,ocuklarınınokutulmama.sının,kocaya satılmasının, bekâretkontrollerinin, kumanııı, berdelin, başlık parasının, çağı geçmiş geleneklerın, kadının zorlaeviv'incmahkum edilmesinin,kendibedeninesahipçıkamamasının, çok çocuk doğurtulmasının, evın rcisinin erkek olmasının, hep karşısında olduk...Birşeyleryavaşyavaşdeğışıyorsa, bıınun ardında Avnıpa Birliği koşulları kadar, bu nıücadeleci kadınların da rolü büyüktür. Bu kadınlar, öğrennıeye üşenen birtakım erkeklerin attıklan iftiralardan yılmadılar Kendilerine güvendiler ve susmadılar... Değişmesi gereken çok şey var ve bu susmayan kadınlar sayesınde bir gün gelecek, tiimü değişecek. 1 ürkiye'de(elbettebizdenönce,Cumhuriyetten de önce çok nıücadeleci kadınlar var, ama ben kcndi zamanımdaki tepkilerden sözediyonım) hem de onon beş yıl önce ve hatta2000'lerde bile kadın ayrımcıhğı sürerken, bu ayrımcılığa karşı çıkan kadınlar karalanmayaçalışılırken, "Avrupa'da kadın haklarıilkkezAydınlanmaçağında gündemegeldi. FransızDevrimi'nın başında ülympe de Gouges, Kadın ve Kadın Yurttaş 1 laklan Hıldırısi'nıyazdı. 1800'lerde Avrupa, 2000'de Türklye 1792'de de Mary Wüllstonecraft Ingiltere 'de Kadın I laklannın Bir Savunusu adlı kitabıyayımladı. Kitaptakadınların yalnızca crkekleri hoşnut etmek için yaratıldığı düşüncesinc karşı çıkıyor, kadının eğitimde, ış diinyasında ve siyasette erkekle aynı ınuameleyi görmesini, aynı ahlak ölçüleriyle yargılanmasını ıstiyordu." Yani, 18. yüzyılda yaşayan kadınlann sorunlan aynı şu anda bızım yaşadıklarımız gibiydi ve kadınlar o zamanlardamücadeleedıyorlardı.Ediyorlardı etmesine de, "köklü bir feminıst geleneğin bulundugu Fransa'da kadınlar oy verme hakkını ancak 1944'te kazanabildıler. 1949 'da Sımone de Beauvoir, lkinci Cins adlı yapıtında kadın özgürlüğünün aynı zaHüsayln Gezer'ln sayfamıza aldığımız yaprtının adı "Âdem'l Beklerfcen". Başlığın yanındakl çalışma is« Ferlt Özşen'e ait. Adı, "Ask". Her Ikl çalışmayı da Mlne Sanat Galerisi'nin Yaz Sergisi kataloğundan aktardık. manda erkeklerin de özgürlüğü olduğu dülenmesınekatkıdabulundu." Fransagibi bir yerde kadınlann oy hakkını 1944'de kazanabilmesi, kadınların bütiin dünyada nasılhaksızlığa uğradıgının ve ne mücadeleler verdiklerinin bir göstergesi... OysabizövünüyoruzTürkiye'de kadınlar 1935 'te milletvekili seçme ve seçilme haklarınıkullanabildilerdiye... Atatürk bu hakkı vermeseydi, kimlerkimle, nasıl mücadeie edecekti bilmiyoruz şu anda tabiı .. Ama şu andakihaksızlıklardankimlerinsorumluolduğunu, kimlere karşı savaşmamız gerektiğini, kimlerin niçin savaşmadığını biliyoruz... 1935'teki kadınlar o kadar mııtluolmuşlar ki bu hakkı aldıkları zaıııan, Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı l.atıf'e Bekır, "Türk kadınlanna bütün sıyasal haklarda eşitlik tanındığından Türk Kadınlar Birliği 'ninkunıluş amacını gerçekleştırdiğini ve bııiigin yakında feshedildiğini açıkladı, gerçekten de birlik lOMayıs 1935'tckendinıfeshetti"Latıfe I lanım şu andaki durumu görse ne yapardı acaba? Simone de Beauvoir, Fransa'daki erkekleri ikna edebildi mi bılmiyonım ama bızım erkeklerimizın çoğu, hâlâ, kadının özgürleşmesiııi engcllcyerck, kendı üstünlüklerını kanıtlamaya çabalıyorlar. Kimi erkekler, kadınıküçümseyerek, engelleyerek.sözhakkından, istedıği gibi yaşama hakkına kadar her türlü özgürlüklerini ellerinden alarak, kendilerinı güçlü sanırlarken, kimi kadınlar da,'benim erkeğimbendenüstünolmalıdır' yaltaklanmalarıyla bırkaç pırlanta uğruna kendilerine bir kölelikdünyasıyaratıyorlar. Erkeklerin aldıkları evde, erkeklerin aldığı otomobilde, erkeklerin aldığı pırlantaları ve kürklerigiyerek kendılcrınıönemlıaddediyorlar. Onlarda hayallarındaki erkeklergibi, 'ben feminıst değilimkardeş, ben erkekleri severim ayol' diye cahil kahkahalannı alarak, memnunmuş gibi yapıyorlar. Basınımızın erkekleri 8 Mart'larda kadınlarhatırlanıyor. lirkek ve erkek kafalı kadın polıtıkacılarçıkıp kadınları kııtluyorlar. Sanki kııtlanacak birşey varmışgibi. F.vet,mesela Medeni Kanuneksiklervehaksızlıklarladaolsadegişti.yenılendi. Avrupa Birligi'nın istekleri doğrultusunda, Meclısimizin erkekleri direndilerdirendiler, soııundabu değışıklığı kavga giiriiltü kabul etmek zorıında kaldılar. Aslında kıminumurunda kadınlara yapılanhaksızlıklar? Neden 'mal ortaklığf konusunabu kadar karşı çıktılar? Var olan haksızdurumun değişmesınde en büyük rolü olabilecek, politikacılarveınedyamcnsuplannınkaçtanesi ilgilenıyor kadının sonınlarıyla? 'Siyasette kadın görmekistiyoruın, daraldım'dıyen biri çıkınca hem politıkadan hem medyadan küçültücüalaylaryükseliyor. Basındakı ve Meclisteki kadınlann ise çoğu susuyor... 'Aman bana erkekdüşnıanı demesinler'. Nasıl başarmışlarbu karalamalarlaakıllıkadınlan bile susturmayı. Basınımızın bir kısım erkekleri ise, kadınokuru 'tavlamak' için, iç gıcıklayıcı AŞK yazılarıyazıyorlar... Ah ne romantik, ne kadar inceler... Kadını nasıl tanıyor,nasıldailgileniyorlar... Yersen... Romantik aşk y azılannı yazdıktan sonra da yazıişlerinde toplanıp arka say fa güzelini seçmek için gevrek kahkahalar atıyorlar. ^ NOT: "Tırnak" içindekı alıntılar Ana BritannicaAnsiklopedisi'ndenalınmıştır. Kadın Hakları maddesinden hemen sonra gelen 'kadın budu' maddesi ise nedense bana basınımızın kadına bakışınıhatırlattı...Nedense?... 1