27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZARIN PENCERESINDEN KüçükKaynarca... SELÇUK EREZ O rta eğitim düzeyinde okutulan tarih kitaplanmız, 21 Temmuz 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Ruslar'ın Karadeniz'ın Kuzey kıyısında Dnieper ve Bug Nehirlerı arasındaki önemli bölgeyi ele geçirdiklerini, Karadeniz, Boğazlar ve Akdeniz'de serbest seyir hakkını elde ettiklerini, Kınm'ın Osmanh'dan ayrıldığını, Rusların başta Tuna beylikleri olmak üzere bölgede Ortodoks Hıristiyanlar adına müdahale hakkını elde ettiklerini yazar. Ancak kıtaplarımız, bu kıvanç duyarak okumadığımız antlaşmaya yol açan nedenleri yeterince açıklamadıklarından Küçük Kaynarca konusunda öğretilenler, öğrencılerımızin yarın katkıda bulunabılecekleri ulusal başarılarımızın yolunu açan bir derse dönüşemez. Oysa, Küçük Kaynarca'ya yol açan nedenler, bu antlaşmanın imzalandığı yıllarda yaşamış bır Osmanlı devlet adamı tarafından çok doğru bir şekilde saptanmış olaya, "akıl ve tecrübesi eksik olduğundan kanunlara uymayıp başka dınden olanların tümünü dünyadan kaldırmak ya da her zaman duşmanın burnunu yere sürtüp haddını bildirmek ehlı Islamın üzerine vaciptir diye inanan alçaklar, hareket olmayınca bereket olmaz... Islamın Padişahmın bahtı ali, kılıcı keskindır, dunyada dindar, bahadır Aristo gibi akıllı ve bılge bir vezır ve beş vakıt cemaatle namaz kılar on iki bin güzide asker tedarik ettikten sonra Kızıl Elma'ya kadar gıtmek kolaydır diye laflarla cahilliğini itiraf ..edip Kızıl Elma'yı Boğdan elması gibi yenen bir şey zannederler" diyerek yorumlamıştı. Ahmet Resmi Efendi, bu tür cahillerın, Osmanlı ordusundaki yetmezlikleri kavrayamayarak 1768'de başlayan Rus Seferini örgütlemelerini de gerçekçi bir üslup ile eleştirmiştir: Hülasa adlı eserinde, "Otuz seneden beri barış ve ateşkes sürdüğünden evvelki harplerı görmüş, konuşabılecek insan kalmadığından gayrı, mevcud olanlar dahi sakalı değirmende ağartmış, tecrübesız, işin sonunu anlamaktan aciz, 'gün bu gündür' demeye alışmış kurnazlar, seferi gezmeye gitmek gibi bır şey sanan, ne güçlük var meydanda, düşman yok, sarılacak kale yok, üç ayda gider, üç ayda geliriz, mansıp alır, paye ediniriz.." diyerek harp kışkırtıcılığı yaptıklarını açıklamıştır. Bu kışkırtmalar sonunda Rus elçisi Obreskov, Sadrazamın huzuruna çağrılarak Rusların neden iki devlet arasındaki antlaşmalara aykırı hareket ettiğı sorulmuş, cevaplarının tatminkâr olmadığı açıklanarak adam Yedikule zindanına atılmış ve elçiyle konuşulmadan önce verilmiş karar uyarınca Rusya'ya savaş ilan edilmişti. Sonuçta bu savaş, hem çarpışmalara katılanlar, hem de gozlemciler tarafından Osmanlılar'ın askeri teknoloji ve taktikler konusunda arayı kapatamayacak kadar Avrupa'nın gerısınde kaldığını gösteren ve sonuçları açısından bıze çok zarar veren bir savaş olarak tarıhe geçmıştir. Görüluyor kı bınyedıyuzbılmemkaçta, Gerileme ve Çökme Devrınde bıle en gerçek mürşid'in, yani yol gösterıcınin yobazlık değil akıl ve bilim olduğunu kavrayan ve "koşullar elverişli midir? Sonucu bize ne getirır, bızden ne gotürur?" iyice düşünülmeden girişılecek savaşların yarar değil zarar getireceğini kavrayan ınsanlar da yetişmiş Osmanlı ülkesinde... öğrencilerimize aslında, bu aydınımızın Küçük Kaynarca ile sonuçlanan başarısızlıkların nedenini hatta bu antlaşmadan önce saptamış olduğunu yansıtabilseydik, onlar, aynı zamanda en kötü yönetildığımız devirlerde bile durumu iyi gören, kötülükleri durdurabılecek düşüncelerini açıklayan aydınlarımızın bulunduğunu daha iyi kavramış olacaklardı. Eski başarılarımız kadar geçmişteki felaketler de irdelenmeli ve o günlerde sorunları doğru tanımlayanların özgeçmişlerı, doğruyu görmelerine yol açan nedenler de araştırılmalıdır. Bu insanların, bizi çıkarımızla çelişen harplere sürüklenmemizi neden engelleyemediklerini de sorarsak yararlı sonuçlara varmış ve dile getirilmiştir: 18. yy'da Kalemiye'den yetişmiş, Berlin'de ve Vıyana'da büyükelçi olarİSk bulunmuş Ahmet Resmi Efendi, Osmanlı Imparatorluğu'nun gerileme ve çökme nedenlerinı oldukça lyi kavramış ve açıklamış olan bir aydındır. Tarih kitaplarımıza onun yorumunu eklemek çok uygun olurdu: 1769 Martı'nda Sadrazam'ın cepheye gidişi için sancakı şerif alayı düzenlenmişti... Bu töreni görmek İçin çok sayıda Müslüman ve gayrimüslim yollara çıkmıştı. Bu sırada, sancağın önünde yürüyen bir görevli, "Hıçbır kâfir, burada bulaırHjp Peygamber Efendımizin sancağını kırletmesin; hangi Müslüman, etrafında kâfır görürse, lanetini esirgemesin!" diye bağırdı. Bunun üzerıne, ortalık karıştı ve gösteriyi seyretmekte olan pek çok masum insan katledildi. Avusturyalı Kilise Elçisi ve ailesi canlarını zor kurtardılar.Bunları, çeşitli kaynaklardan derirfyerek nakleden Virgınıa Aksan'ın "Ahmet Resmi Efendi" başlıklı (Tarih Vakfı Yayınlan'ndan) kitabından öğreniyoruz. Ahmet Resmi Efendi aynı yapıta göre bu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle