Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
dasena@turk.net Yeni bir umut "Değişim getirmek üzere kitle partısi olmak istiyoruz... Bütçeden en büyük payı eğitime ayıracağız... Demokrasi ve insan hakları birbirini destekler nitelikte olnıalı Sosyal polıtikalarla fırsat eşitliği sağlanmah... Dengeli bölüşümü, örgütlü toplumıı savunuyoruz... Insanlar, birgrup solu çürüttü, bir grup solu katletti diyor, biz siyasete etik anlamda bir temel kazandırmak istiyoruz... Ben, solda birlıkteliği biitün hayatımda savunan biriyim... Solda çalışma temposunda bir düşüklük var, bu tembellik değil ama enerji eksikliği... Bizim partimiz klasik bir yapıyla gidecekse yaşamasın... Biz program ve ilke partisi olacağız..." Topluıııcu Demokratik Parti Genel Başkanı Sema Pişkinsüt'ün, hizlı, düzgiin, tempolu konuşmasından birkaç küçük not bunlar... Bir avuç gazetecı vc partinin kurucu üyelerinden bir grup Taksim Hill Otel'in tepesindeydik ve ben Sema Hanım'ı hem ıımııtla hem keyitle dinliyordum. (,'ünkü bir scçmcn olarak benim, öncm verdiğim noktalara değiniyordu... Örneğin insan haklan, örneğin fırsat eşitliği, örneğin eğitim diyordu. Epeydir bunlara ağırlık vcren bir politikacı dinlememiştim, işte bu yüzden nmtlu oluyordum Sema Hanım'ı dinlerken. İnsan Haklan Komisyonu Başkanı Sema Pişkünsüt, çahşmaları sonunda işkenceden söz ediyor, karşı çıkıyordu. Aydınlar onu alkışlıyor ama kendi partisinden 'pek fena muamele' görüyordu, kumltayda bile konuşması engelleniyordu. Basın da nedense ona pek sıcak davranmıyordu... Oysa gençti, güzeldi, kadındı!... Sema Pişkinsüt'ün seveni kadar sevmeyeni de çoktu... Ancak bu kez o sevmeyenler duvara tosluyorlardı... Çünkü bugüne dek alışık olduklan yöntemlerle birisini karalamayı başaramıyorlar, hiçbir konuda bir açık yakalayamıyorlardı... İşte 1952doğumlu tıp fakültesı mezunu, evli ve ikisi kız üç Sema Pişkinsüt cesur, esprili, neseli ve çok akıcı konuşan bir insan. çocuk sahıbi Sema Hanım sonunda bu noktaya gelmiş, bir parti kurmuştu... Kendine ve arkadaşlarma güveniyordu; "batı kadar doğu da arkamızda, onlarca kez gittim Doğu ve Güneydoğu'ya, bilmediğim köy kalmadı, öyle güzel tepkıler alıyorum ki" diyordu.. Benim bu tanışmadaki ilk izlenimlerim Sema Pişkinsüt'ün neşelı, espnli, doğal, güvenilir, dürüst, çalışkan bir kişi olduğu... () gece bizi karşılayan partinin "kültür ve sanat kolu" elemanlannı da çok ıyi tanıyorum ve onlar ıçin de aynı duygulan besliyorum... Sema Pişkünsüt'e, lirdal Öz'e, Vecdi Sayar'a, Üstün Akmen'e, Mehmet Güleryüz'e, Vedat Sakman'a, Zeynep Tanbay'a, çıktıklan yolda büyük başanlar diliyorum.. İşte siyasette yeni, dinamik, güzel yüzler... ^ AYIN REKLAM FİLMİ f O Bufilm insanlara bir ders de veriyor aynı zamanda... nlaryıldırım aşkına tutuldular... Hemen evlendiler... Ama kişilikleri farklıydı, mutlu olamadılar... Dostça kucaklaşarak aynldılar... Sonra bir gün yolda karşılaştılar... Birbirlerine sevgıyle baktılar, kııcaklaştılar... Senın ne işin var burada dediler... O, her biri sistemin şakşakçısı, evde durmadan ış gören kadınlar, sadece erkeği mutlu etmek üzerine kurulmuş bir ev düzeni, kızlannı, gelinlerini azarlayan anneler, kaynanalar, bir yastıkta kocama geyiklerinden annmış, uygar bir reklam filmi... Aşk bitince aynlıyorlar, hem de kavga etmeden, sevgiyle ve dostça...Güzel birörnek... Teşekkürler AK.BANK... ^ İki güzel kitap "Kumlann Örttüğü Yollar"... İki Avusturyalı (Armin Eidherr ve Gerald Kurdoğlu Nitsche) ve bir Eşkenaz Yahudisi ( Robert Schild) kafa kafaya verip Sefarad şair ve şiirlerini ölümsüzleştiren üç dilde "Çağdaş Sefarad Şiin Antolojisi" yaratıyorlar... Kitapta Sefardik, Almanca ve Türkçe metinler ve şıirler bıılunuyor. Profesör Nitsche diyor ki; "vaktiyle Toledo'da Yahudiler, Müslüman ve Hınstiyanlar ile aynı toplumda banş içinde yaşarken her bınnın kendi dillerinde yazdıkları metinleri diğerlerinin dillerine çevirmek, birbirlerine açıklamak ve bu yolla yakınlaşmalannı sağlamak için 1216'da kurulmuş bir tercüme okulu vardı. Bizler de bu okulun geleneğıni devam ettirmek amacıyla bir umut belirtisi olması için bu antolojiyi derledik" Kitabı okurken bilmediğim o kadar çok şey öğrendim, öylesine keyif aldım ki... örneğin Sefarad dilı zaman içinde değişimlere uğramış, hiçbir kurala uymadan dilin dinamıği sayesinde yeni kelimeler üretmiş. Bulunduklan ülkenın dillerinden alınan sözcükler Ispanyollaştırılarak kullanılmış. Boyamak: boyadear... kanşmak. Karişear... kullanmak: kullanear... una çapkina... dos sobas... gibi..."Judeolspanyol dili nesılden ncsile, ağızdan kulağa, istikrarsız bir şekilde aktarılarak yolunu almış ve böylece Yahudilerin yaşantısını, korkularını, ümıt ve ümitsizliklerini bünyesinde taşıyan bir dil olmuş"... Emirgan Yayınları Editions'un bu kitabını mutlaka okuyun, çok keyif alacaksınız... İkinci kıtabım ise Adam Yayınları'ndan çıkan "böyle bir dünya Gülçın (,'aylıgil Davası" Bilgesu Ereııus, Avukat Gülçin (,'aylıgıl'ın yaşamını ılgınç bır anlatımla bize sunuyor... Tüm metinler bir celsede gerçekleşıyor, (,'aylıgıl sorgıılanıyor... Bu kıtabın benim için değeri çok da özel. Onlar elbette maymun değil B ir yalan yanlış haber yüzünden haksız yere yaşadığım şu "erkekler maymundur" hıkâyesı zaman zaman aklıma geliyor... Özellikle bazı haberleri okurken... Nedense!... Arada sırada 'onlar maymun değildir elbette' başlığı altında yazacağım ve bazı haberlerden örnekler vereceğim bundan sonra size... İşte geçen hafta okudıığum bir haber... C'emalettın Kaya adındaki bir erkek, karısı M. Kaya'yı her gün dövüyor. Hamileyken yüzünde bira şişesi kırıyor, bacaklarından bıçaklıyor, dayaklar sonucu kadının çenesine platin takılıyor. Hastanede yatarken, bir hemşirenin akıl vermesi sonucu kocasından boşanmayı beceriyor ve yeniden okuyarak, savaşarak başarılı bir yaşama kavuşuyor. Bu Cemalettin K.aya adındaki erkek bir başka kadınla daha birlikte olmaya başlıyor. Ancak bir süre sonra ikinci kadm Özlem'i de döverek hastanclik ediyor. Birinci kadın M., bunu duyar duymaz hastaneye koşuyor ve mahkemede de adamın aleyhinde tanıklık yapacak... Şimdi iki kadın da el ele verip diğer kadınları dayak konusunda uyarmaya çalışıyorlar... [irkekler elbette maymun değildir... Maymunlar böyle şeyler yapmaz çünkü... ^ Gülçin, Orhan Apaydın 'lıı Selimiye 'de. okurken çocukluğumun sokağındaki karşı komşumuz, annemin arkadaşı Simin Teyze'yi görüyorum... Onun oğlu, kırk yıllık arkadaşım Arda Uskan'la birlikte oluyorum... Kadıköy Kız Koleji'nde Bilgesu ile karşılaşıyonım... (iülçin (,'aylıgıl'ın onurlu, keyifli, savaşçı yaşamıyla özdeşleşip, "ıyi ki var bu ınsanlar" diye keyifleniyorum.. ^